15 Temmuz 2012 Pazar

Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk ♥♥

İskender Pala'nın okuduğum ikinci kitabı Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk ve anladım ki Pala'nın diğer kitaplarını da okumalıyım.
Kitab-ı Aşk paylaşımımı okumak isterseniz buraya lütfen:)




BABİL’DE ÖLÜM İSTANBUL’DA AŞK

Yazarı: İskender PALA
Yayın Hakları: Kapı Yayınları
-  1 – 7. Basım: 2003-2004, L&M Yayınları
-   8 – 25. Basım: 2004-2008, Kapı Yayınları
-   26 – 27. Basım: Şubat 2009, Kapı Yayınları
-   416 sayfa

Kitaptan Alıntılar;

        * Yazarın ilk yazdığı değil, okuyanın son söylediği cümle önemlidir muhakkak.

* Parşömenin dilinden:
Yazık ki, o zamanlar, anladığımı anlatamıyordum. Biliyor ama bildiremiyordum. Fark ettiğimin fark edilmesini istiyordum ama olmuyordu. Leyla beni fark etmiyordu. Onun gözünde ben bir parşömen idim. O günlerde yaşadığım şeyin ‘eşyanın ruhu’ demek olduğunu ve Doğulu uluslarda bunun için ‘eşyaya bakma’nın gerçeği görmekle eşdeğer tutulduğunu sonradan öğrenecektim. Bana göre, varlığa bürünmüş her şeyin bir ruhu, bir hayatı vardı. Tıpkı insanlar veya hayvanlar gibi bitkiler de, cansız varlıklar da birer hayat sürüyor, yerküre topyekün nefes alıyor, yaşıyor ve yaşatıyordu.
  
* Bende Mecnundan füzun aşıklık isti’dadı var
    Aşık-ı sadık benim Mecnun’un ancak adı var.

* Aşk ayrılığının bir azap olduğunu söylüyor, sonra da azabın ‘a-z-b’ kökünden türediğini, bunun da ‘lezzet’ demek olduğunu söylüyordu.

* Yazık ki Mecnun onun, ‘Ey vefalı aşık! İşte ben geldim, Leylan geldi, hani yıllardır beklediğin sevgili!’ diye yalvarmasının değerini bilemedi ve Leyla’ya değil de, bizzat aşka aşık olmuş gibi şöyle deyiverdi:
‘Leyla, eğer ben ben isem, nesin sen; yok sen sen isen, ya neyim ben?!..
Fuzuli bu beyti, Mecnun’un sahralarda Leyla ile bütünleştiğini ve onu her zerresiyle kendinde hissettiğini, yıllar yılı ruhunda onunla birlikte yaşadığını, Leyla’yı tamamiyle içselleştirdiğini ve duygularındaki aşkınlığı anlatmak için söylemiştir. O kadar Leyla ile doluydu ki, o anda Leyla’nın ‘Ben geldim!’ demesini ikilik saydı, özünde olanı kaybedip karşısında olana kapılanmayı aşkın alt derecesi gördü ve ‘Ey sevgili! Hayli zamandır ben senim, sen de ben; biz iki bedende tek ruh, biz kabukta çifte bademiz, öyle iken sen ve ben diyerek ikilik çıkarmak aşkımıza yakışmaz!

* … çığlıklarım ölüleri uyandıracak gibiydi.

*Kadın’, eski Türkçe’de ‘hükmeden ve emreden kişi’ demekti.

* Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
   Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
                            Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman)
 İnsanlık alemine sultan olmak kadar değerli bir nesne daha yoktur. Ama o da dünyadaki bir nefesçik sıhhate değmez.

* Ayıttı ol peri bir gün düşüne girüren bir şeb
    Sevincimden nice yıllar geçiptir görmedim uyku
                                                        Zati

- O periler güzeli, ‘Günün birinde, bir gece rüyana gireceğim! diye söz verdi…
  Bu sözün sevinciyle nice yular geçiyor ki gözüme uyku girmedi!

* Leyla’dan geçme ve varolma faslındayım.

* Aşk ile yoğrulmak, aşktan yorulmak istiyorum

* Hatıraları unutmak olanaksızsa hatıralarda unutulmak kader olur.

* İnsanlar birbirine aşık gibi davranmaktan aşkın ne olduğunu ve aşkın felsefesini anlamaya fırsat bulamıyorlardı.

* İmtiyaz-ı sabit ü seyyarı müşkildir hayal
    Zanneder keşti- nişinan sahil-i derya yürür

- Duran ile yürüyenler (yahut gezegenler ile sabit yıldızlar) arasındaki farkı kestirmek zordur. Gemi yolcusuna göre yürüyenler sahildir çünkü.

* Yağmurlu ikindilerde görülen hüzünlü bir rüya gibiydi hayat.

* Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne
    Müptela-yı gama sor kim geceler kaç saat
                                               Sabit

- En uzun gecenin hangisi olduğunu ne müneccim, ne de takvim yapanlar bilir…
Gam tutkunlarına sor ki geceler kaç saattir!..

* Mihrümah ‘Ay ile Güneş’ demekti ve Kanun Koyucu’nun hayırsever kızının İstanbul’a yaptırdığı iki camiden birinin üzerinde şimdi güneş batarken diğerinden ay doğuyordu.

* … taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadı.

^-^ KEDİLER ^-^

* Erdebil kedisinin ense tüyünden koparılmış ince kıllardan yaptıkları fırçalarıyla sayfada çizgi çizerken yahut spiral çekerken, o tüyler ellerinden neredeyse bir tek saç teline döner, incelir, incelir, hayale dönerdi.

* Kafkasların şimşir, ardıç ve servileri arasında yaban kedisi,…

* Öğlen saatlerinde köpek ve kedi kovalamacasının hırıltılı çığlıklarını…

* … geminin kedi kadar büyük fareler tarafından sık sık ziyaret edilen…

* … buna kediler ve papağanlar da dahildi.

* …, Divriği kedilerinin ve Erdebil farelerinin nası birbirlerini avladıklarını,…

* … sokak kedilerini peşinden koşturan bir ciğercinin sokak aralarında yankılanan sesinde…

Yazım- Basım Hataları

* Sf/34
… ince bedenimi percereden süzülen güneşe tutarak…

* Sf/36
Yazıcılar, sözlerini ve sözcüklerini hoşratça serpiştireceklerdi üzerime.

* Sf/41
O harfi yerine 0 –sıfır- tuşuna basılmış.

* Sf/47
Öykü ilerleyip aşkın gerçekliği meydana çıktıkça benim de duyarlılığını artmaktaydı.

* Sf/135
… ünlü Kanuni MersiyesP’ini…

* Sf/150
Arkadan gelenler ise her zaman ikinci planda karmaya mahkumdular.

* Sf/158
… kendisine söylediklerini başka kimseye anlatanlasın – anlatamasın- diye dilini…

* Sf/ 176
Öç  gece sonra…

* Sf/183
… içindeki minyatürleri incelemeleri için resim atölyemizdeki üstatlara birer birir gösteriniz.

* Sf/197
Quirinale Sarayf nın yapımı bitip…

* Sf/208
Öptüğü yüzüğün pırlanta kaşını görünce…

* Sf/336
… vaktiyle tersanede gemicilik yaptığı için Patrona lakabıyla anıları hamam tellağı Halil ile…

* Sf/372
Artık bölgeselcilik vt ulusalcılık önem kazanmakta…

* Sf/386
… Genç Osmanhların

* Sf/395 – beyit
Kubbede baki kalan ancak bir güze! hatıra imiş
       Okuduğum tarih: 14 Temmuz 2012


Yazar Hakkında Bilgi= Uşak doğumlu (1958). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi (1979). Divan edebiyatı dalında doktor (1983), doçent (1993) ve profesör (1998) oldu. Divan edebiyatının halk kitlelerince yeniden sevilip anlaşılabilmesi için klasik şiirden ilham alan makaleler, denemeler, hikayeler ve gazete yazıları yazdı. Düzenlediği divan edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi.
‘Divan Şiirini Sevdiren Adam’ olarak da tanınan İskender Pala, Türkiye Yazarlar Birliği Dil Ödülü’nü (1989), AKDTYK Türk Dil Kurumu Ödülü’nü (1990), Türkiye Yazarlar Birliği İnceleme Ödülü’nü (1996) aldı. Hemşehrileri tarafından ‘Uşak Halk Kahramanı’ seçildi. Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk adlı romanı Türk Eğitim-Sen, Türkiye Yazarlar Birliği, Polis Akademisi ve Emniyet Teşkilatı ile değişik öğretim kurumlarınca yılın romanı (2003) seçildi. Halen İ. Kültür Üniversitesi öğretim üyesidir.

SON SÖZ –

Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına...

Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem...

Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi...

Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini bırakanlar, daha avuçlarının sıcaklığı gitmeden hançer kınında kan biriktiğini bilselerdi...

Bağdat, İstanbul, Roma, Paris ve diğerleri; kıyılarına vuran yeni aşkın, bütün eski tarihlerini dolduracak yoğunlukta olduğunu bilselerdi...

Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttukları kitabın alev almaya hazır bir aşk külçesine dönüşmek üzere olduğunu bilselerdi...

Şair, ipeksi dizeleri arasına hayaller gibi sakladığı şifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandığını, sonsuzluk şarabına kadeh yaptığı gelincik yapraklarının kinle dağıtıldığını bilseydi...

Ve şimdi kim bilebilir neler olacağını,

Babil uyandığı zaman? ! .. 
 

16 yorum:

  1. ben de çok merak etmiştim bu kitabı ama bab-ı esrar ı hiç beğenmeyince askıya aldım bunu okumayı:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahmet Ümit'i severim ama son iki kitabı -Sultanı Öldürmek ve İstanbul Hatırası- eski kitapları kadar etkileyici gelmedi bana. Ancak Bab-ı Esrar'ı okumadım ve nice zamandır merak ediyorum.
      İskender Pala'nın henüz iki kitabını okuyabildim ve bu kitabını da epey beğendim. Bence bir şans tanımalısın:)))
      Sevgiler.

      Sil
  2. Divan Edebiyatı'nı ya seversin ya da nefret edersin. Nefret anlamamaktan kaynaklanır. Çok uzun yıllar Divan Edebiyatı'nı sevdirmeye çalışan biri olarak yeni neslin eskiye sahip çıkmaya çalışması beni mutlu ediyor ama o derinliği anlatabilmek kolay iş değil. Kitabı okumadım ama şimdi merak ettim doğrusu. Beni öğrencilik yıllarıma götürebilir mi dersin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin yakınlarınızda olmak ve birikimlerinizden faydalanmayı çok arzu ederdim. Sizi dinleyebilmek için tabir-i caizse kapınızda bile yatardım. Kendimi bildim bileli edebiyatı çok seviyorum. Ortaokul ve lise yıllarında bize Divan Edebiyatı'nı detaylı olarak öğretmediler. Anmadan geçmek istemiyorum Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimiz rahmetli Abdülkadir Ayar'ın her dersinde resmen kendimden geçerdim. Harika bir ses tonu ve kulaklara name gibi dolan bir vurguyla öyle güzel anlatırdı ki konuları. Allah (c.c.) rahmet eylesin.
      Üniversitede Edebiyat Fakültesi'ni kazanmayı çok istedim ama nasip değilmiş olmadı. -aslında sanırım aynı zamanda yeterli değildim-
      Sevgi ve saygılarımla.
      Patili güzellerinizi öpüyorum:)

      Sil
  3. Ben de çok beğenmiştim:) Benim de var okumak istediğim birkaç Kitabı daha ama beklemedeyim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elimde halihazırda başka İskender Pala kitabı yok benim maalesef. Ama ilk fırsatta alınmalı:))))

      Sil
  4. ¸❤✿•.¸
    ♥ Bom domingo! Boa semana!
    ♡ Beijinhos.
    Brasil

    YanıtlaSil
  5. ben de okuyacağım yakın zamanda..... ne çok yazım hatası varmış.. hatalar soğutuyor beni okurken...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazım hataları beni de inanılmaz rahatsız ediyor.
      Keyifli okumalar canım, umarım beğenirsin.

      Sil
  6. kitabın konusu güzel alıntılara bakacak olursam sanırım okuyabilirim
    paylaşımın için sağ ol canım ,kitaplar konusunda ki yayınların genel kültür bakımından çok faydalı ve o kitap hakkında yeterli bilgiyi alabiliyoruz senden canım ellerine sağlık tekrar, tekrar
    kocaman sevgiler canım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu şekilde düşünmene çok sevindim canım, gönülden teşekkür ediyorum.
      Her daim yanımda olduğun için kocaman sevgiler benden sana:)

      Sil
  7. Biliyomusun aldım bu kitabını hatta geçenlerde okumak istedim ama bıraktım yeniden. Hani bazı kitapların okunma vakti vardır ya? hala beklemede, uygun anı bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O konuda kesinlikle sana katılıyorum canım. Okunmak için uzun zaman bekleyen bekleyen kitaplar da olmuştur elimde:)
      Mesela bu kitap da iki aya yakın bekledi. Sonra bir anda içim istedi:)))
      Keyifli okumaların olsun Aslıcım.

      Sil
  8. Su an kitabin 296inci sayfasindayim ve sonraki sayfa 313)) kitap kesinlikle korsan degil ve 26 27nci basim.. Ara sayfalari ariyorum ve okumaktan zevk aldigim kitaplardqn birtanesi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında aldığın yere veya yayınevine bildirsen değiştirirler.
      Heyecan içinde okurken sayfaların oyunu ile karşılaşmak pek hoş olmasa gerek:) Bana da Orhan Pamuk -Kar- romanında benzer bir şey olmuştu. Kitabın son sayfaları yoktu:)) Ben de D&R'a gidip sonunu orada okumuştum:))) Ve aynı şekilde kitap korsan değildi, arkadaşım henüz okumamışken ondan ödünç almıştım:)

      Sil