6 Ağustos 2013 Salı

Katina'nın Elinde Makası - Korhan Atay, Figen Kumru Akşit

Takaslık kitaplarımın arasına jet hızıyla katıldı. Diğer takaslık kitaplarıma göz atmak isterseniz buraya lütfen.




KATİNA’NIN ELİNDE MAKASI

Huysuz ile Seyfi’nin 35 Yıllık Sevda Masalı
Söyleşi: Korhan ATAY – Figen Kumru AKŞİT
Yayın Hakları: Alfa Kitap
-         1. Basım: Eylül 2004
-         2. 3. Basım: Ekim 2004
-         514 sayfa
Türü: Söyleşi

Kitaptan Alıntılar,

* Üç yaşında mıydım neydim, bilmiyorum; annem sobanın üzerinden suyu alırken bütün suyu üzerime döktü. Kadının biri geldi, bildiğimiz duvar sarmaşığını yıkadı, kaynattı ve onun suyuyla pansuman yaptı. Yaprakları, yüzleri yanık deriye gelecek şekilde koydu, sardı. Derecesi yüksek bir su yanığı olduğu halde, pırıl pırıl bir deri çıktı altından.

* Bizim kuşak Nurhan Damcıoğlu kantolarıyla büyüdü. Kanto diye bildiğimiz oydu.
Hayır, değil. O devirlerde hiçbir kadın önünü tutup da, ‘Yangın var!’ diye kanto yapamaz. Yahut topal topal; apışa apışa bir yürüyüşler yapıyor. Böyle bir hareketin olabileceğini düşünemiyorum; çünkü kantocular devrinde kadının omzunun bir santimi görünse, bu bir olay.

* Tanju Okan’la İzmir Efes Oteli’nde beraber çalışıyoruz. Arada, sırf erkeklerin oturduğu ‘sap’ masalarla karşılaştığımda, ‘Oda no 426!’ diye espri yapardım. Bu numara mikrofondan duyulmuyor, ama yakın çevredekiler duyuyor. Sabah kalktık, Tanju sinir içinde ağlamaklı bir halde geldi yanıma.
‘Başlarım ben böyle otele yahu! Sabaha kadar tak, tak, tak habire kapım vuruldu. Sabahın körüne kadar… Ne rezilliktir bu!’ dedi… ‘Eyvah!’ dedim içimden, ‘Kaç numaradasın?’, ‘426’ J

* Okan Bayülgen yaptığı işe sahip çıkan iyi bir sanatçıdır bana göre.
Beyaz, insan olarak seviyorum; ama çok iyi bir şovmen mi derseniz, bana göre hayır.
Cem özer, gayet iyiydi, yani iyidir, Cem Özer iyidir.

* Erkeklerde dikiş nakış alışkanlığı pek yoktur. Öyle yetiştirilmezler genelde, ama siz…
Yetiştirilmezler ama terziler genellikle erkektir, kadın değil. Aşçılar da erkektir. Anadolu’da koyun güden çobanların hepsi örgü örer, biliyor musunuz? Hepsi örgü örer haldır haldır. Para kazanmak için çorap örerler. O piyasada gördüğümüz yün çoraplar hep çobanların işlediği çoraplardır.

* Kıskancım gerçekten, yani manyak derecede kıskancım. … çok kıskancım. Mesela birinin evine gittim de çok güzel perdeleri var, ay benimki çok kötü diyerek kıskanırım.

* Peki, dinle ilişkiniz nasıl?
Neticede Müslüman olduğumu biliyorum. Ama ‘Müslümanlığın vecibelerini yerine getiriyor musunuz?’ diye sorarsanız; hayır, getiremiyorum. Ama ben dinin, insanların birbirleriyle olan münasebetlerini daha iyi yoldan halletmek için kurulduğu kanısındayım. Mesela Allah korkum yok da Allah sevgim var.
… dürüst insanım, yalancı değilim, kimseyi dolandırmadım…
Yani, günde beş vakit namaz kılacak vaktimiz yok bizim. Eskiden çok bol vakitleri varmış insanların, bunları yaparlarmış. Şimdi nasıl yaparsın? Şimdi, yardımcım Ümit’in dindar olduğunu düşünün. Telefon çalıyor, namaz kılıyor açamıyor. Ben telefonu açıyorum, biri ana avrat küfür ediyor bana. Ben buna muhatap olacağım sen namaz kılıyorsun diye… Bu olmaz. Zaman artık değişti.

* Bir şey vardı gençken; çok yakışıklıyım, kimseye yüz vermeyeceğim, böyle bir havam vardı. Böyle bir gizem içine girmeyi, büyüklük mü, merak etsinler diye mi? Bilmiyorum… Öyle kolay kolay kimseyle konuşmazdım.
Çevreme havalar yaparak geçti çocukluğum.

* … bir yere gittiğim zaman içmiyorum demem; ben içmiyorum deyip çekilenden çok rahatsız olurum. Koy bir kadeh önüne, içiyormuş gibi yap.

* Bir çiklet firmasının gecesine çağrılmadım diye üzülmem de mesela Eczacıbaşı’nın bayilerine yaptığı bir toplantıya çağrılmamaktan üzüntü duyarım.

* Sahneye çıkış ritüelleriniz var mı?
Dua mua okumam, tahtalara da vurmam.

         * … kahveye, köpürdükten sonra soğuk su damlatıp bir taşım kaynatınca çok köpüklü olur.

^-^ KEDİLER ^-^

* Tıraş olurken yüzünü kesen yardımcısı Ümit’e bile, ‘Ne o, kediyle mi tıraş oldun?’ diyecek kadar güçlü bir mizah duygusuna sahip…

* (Tabiat Bilgisi dersinde): Kedinin bacağını sordular, ’50 santimetre’ dedim, ona sinirlendi hoca, beni ikmale bıraktı. Bir yılımı yediler. Ayol kedinin bacağı… Belki uzun bir kedi vardı bizim evde, ondan aklımda kalmış…

* … ben böyle süt dökmüş kedi gibi oturuyorum.


* (Sevim Tuna) Bir gün bir kedi resmi yapmış, ‘Nereden buldun bu sakat kediyi’ dedim. ‘Niye sakat?’, ‘E, bunun ayağı kocaman, görmüyor musun?’ dedim. ‘O perspektif…’ dedi bozularak.


* Kediyi sevdiler, ekmek kestiler. Çok temiz bir kedi belki de onlar kediyi çocuk gibi görüyorlar, ama ben görmüyorum. Ben ekmeğin içini yedim ki hayatta ekmek içi yemem, dışı kaldı.

- Yazım-Basım Hataları -

* Sf/ 54-55-62-78-79-122-146-194-438
Kötü basım – yazılar flu.

* Sf/ 282
Nüket’in

                                         Okuduğum tarih: 29 Temmuz 2013


Yazar Hakkında Bilgi=
Korhan Atay: H. Korhan Atay, 1949 yılında İzmir, Karşıyaka’da doğdu. 1977 yılında geldiği İstanbul’da kitap yayıncılığı ve Aydınlık Gazetesi’nde muhabirlik yaptı. Ses Dergisi’nin ardından, 1982 yılında geçtiği Nokta Dergisi’nde; muhabir, istihbarat şefi, haber müdürü, yazıişleri müdürü, yayın ve yazı kurulu üyesi olarak çalıştı. 1990 yılından itibaren Star, Kanal 6 ve ATV televizyonlarında haber program, haber müdür yardımcılığı, program yapımcılığı ve editörlüğü yaptı. 1994 yılında, kurucusu ve ortağı olduğu Pro-Tv ve Eylül Tv şirketleri, çeşitli kanallara haber, belgesel, tartışma, yarışma ve diziler hazırladı. Yazarın “Katina’nın elinde makası” adlı Seyfi Dursunoğlu söyleşi kitabı 2004 yılında yayınlandı.
Figen Kumru Akşit: Figen Kumru Akşit, 1957 yılında Adana’da doğdu. Gazetecilik eğitiminin ardından, 1982 yılında Hürriyet Gazetesi’nde meslek yaşamına adım attı. 1987-1992 yılları arasında Nokta Dergisi’nde muhabirlik ve haber müdürlüğü yaptı. Kanal 6 televizyonunda haber merkezinde, ATV’de program yapımcısı olarak çalıştı. Tempo Dergisi’nde muhabir, editör ve yayın kurulu üyeliği yaptı, Capital, Biba, Amica dergileri için söyleşiler hazırladı. Platin Dergisi yayın koordinatörlüğü, Macro Dergisi genel yayın yönetmenliği yaptı, NTV Radyo’da şef editör ve program yapımcısı olarak çalıştı. HBR Maymun Dergisi için Pangaltıpost ilavesi hazırladı. Yazarın “Katina’nın elinde makası” adlı Seyfi Dursunoğlu söyleşi kitabı 2004 yılında yayınlandı.

ARKA KAPAK –

Akıllı, terbiyeli, titiz ve eni konu muhafazakâr bir İstanbul beyefendisi; son derece zeki, erkek düşkünü, hafifmeşrep, müptezel, nüktedan, ağzına geleni hemen söyleyecek denli açık sözlü, şıklık ötesi frapan, geçkin ama camisi ve mihrabı hâlâ yerinde bir kadınla evlenirse ne olur? Günler, haftalar, aylar süren bir söyleşi bombardımanının ardından anladık ki, Seyfi Dursunoğlu oluyor. Seyfi Bey ve Huysuz Virjin, "iyi günü ve kötü günü" birlikte yaşamak için söz vermişler bir kez. Zaman zaman birbirlerinden bıkıp "hayatlarını yaşamak" isteseler de, Katolik nikâhı kadar dönülmez bir söz onlarınki. Allah bir yastıkta kocatsın...

6 yorum:

  1. ay bir nefeste okudummm :)
    Seyfi Dursunoğlu'nu çok severim, trabzonludur benim gibi..
    karadenizin kıvrak zekası fazlasıyla kendisinde mevcut.. okunacaklar listesine aldım hemen :)
    teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. D&R 9.90'lık kampanyası devam ediyorsa kaçırmayın derim, oradan almıştım ben de.
      Yorumunuz için teşekkür ederim.
      Sevgiler.

      Sil
  2. hımmm seyfi dursunoğlunu çok severim kendisi çok zekibiri kitap da hoş birşeye benziyor bazı görüşlerine karşı olsam da gene de güzelmiş onu tanımak için harika bir kitap

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Normalde ben de tv programlarını ve katıldığı programları keyifle izlerim. Zekası, ince esprileri ve danslarıyla izlettiriyor kendini. Ama kimi görüşleri bana da ters.
      Sevgilerimle.

      Sil
  3. Severim kendisini tanışmak istediğim insanlardan bir tanesidir ,merek ettim bu kitabı ,teşekkürler canım :)
    öptüm :)

    YanıtlaSil