10 Aralık 2017 Pazar

4 Hane 1 Teslim - Eyüp Aygün Tayşir

* Kitabı çok beğendim. 
* Yazarın ilk kitabı olması sebebiyle daha bir hayranlık duydum. 4 hane değil 44 hane olsa hiç hız kesmeden aynı keyif ve merakla okurdum, abartısız. Konu güzel, dil akıcı, kurgu heyecan ve merakı canlı tutuyor. Saptamalar da pek başarılı. 

* Kitapta bolca mırkpati izi de var:)


Kitabın bir yerinde Şule Gürbüz / Coşkuyla Ölmek kitabından bir alıntı okuyunca hemen eş zamanlı olarak Coşkuyla Ölmek kitabını da okumaya başlamıştım:)
İnsanı ahret bile değiştiremez. / Şule Gürbüz - Coşkuyla Ölmek


            4 HANE 1 TESLİM
Yazarı: Eyüp Aygün TAYŞİR
Türü: Roman
Yayın Hakları: İletişim Yayınları
-   1. Baskı 2016, İstanbul
Kapak Tasarımı: Deniz Karagül

-   404 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * İnsanı ahret bile değiştiremez. / Şule Gürbüz - Coşkuyla Ölmek

        * İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları 'kişi'yi anlatırlar. / Yusuf Atılgan - Aylak Adam

        * Belki de insanın en çok neyi isteyeceğini de karakteri beliriyordur.

        * Çöken medeniyetlerin yerine yenileri kuruluyor, sonra yine savaşlar. Sırf silahlar değişiyor diye dünyanın değiştiğini düşünmek akıllıca değil. Bazıları da dünyanın ilk anından itibaren hep ileri gittiğini düşünüyor. Bence inişli çıkışlı bir döngü sadece yaşadığımız.

        * Günler bir satırda geçti.

        * Biz evvela kelimeleri öğreniriz; sonra yaşadıkça teker teker manalarını. / Ahmet Hamdi Tanpınar - Sahnenin Dışındakiler

        * Bütün oğullar anneyi bir şiire terk eder! / Haydar Ergülen - Eylül

        * 'Müzik, ritim insanı eyleme yönlendirebilecek bir silah olabilir mi?' Düşüncesini çok beğendi. Evet, marşlarda bu amaçla kullanılmıyor muydu? Böyle insanı galeyana getiren, şevke getiren müziklerle insana her şey yaptırılabilirdi.

        * Fakir, zengine bakıp 'Bu adalet mi?' diyor. ... Belki o elbiseyi giyenin mutluluğu, başkasının gözünde eskidikten sonra çöpe atılan bir ayakkabıyı çöpte bulup yalınayağına geçiren çocuğun mutluluğu kadar biz iktidar sahibi insanlara bakıp, onların yaşamlarını, eylemlerini sıradan insanla kıyaslayıp hükme varıyoruz. Suç kabul ettiğimizi, haksızlık kabul ettiğimizi gerçekleştireni acı içinde görmezsek, adalet yok diyoruz. Halbuki iktidar sahibi, herkesi değiştiremiyor oluşunun aczi içinde öfke nöbetlerine kapılıyor belki de. Katlettiği onlarca, yüzlerce, binlerce insanın bir tanesi için en küçük bir vicdan azabı duymuyor da, bambaşka ve çoğumuz için önemsiz bir nedenden ötürü mutsuzluk içinde yaşayarak çekiyor cezasını. Böylece zulmettiği kişilerden daha mutlu olamıyor asla, çünkü değiştiremiyor.

        * Alışılan iyilik, güzellik, refah zamanla mutluluk vermez olurken, ıstırap da ilk andaki şiddetinden yitiriyor gitgide.


 ^-^ KEDİLER ^-^

        * ... mutfakta yakaladığında tekmeleyip gece ortalıkta göremediğinde saatlerce sokaklarda aradığı Velet'i görünce şaşırdı. İpinden kavradığı salıncağı sarsıp kediyi yere indirdi... ... Velet, Nalan'ın ayakları altında, tahtından edilmiş biçare bir imparator edasıyla biraz söylendiyse de çok uzatmadı. Yürüdü; çevik bir hareketle bahçe duvarının üzerine çıktı; küçük, pembe dilini duvarın üzerindeki oyukta birikmiş yağmur suyuna birkaç kez daldırdı ve sokağa atlayıp gözden kayboldu.

        * ... bıyıkları sararmış kediler...

        * Düşün, küçücük bir çocuk, bir kedi yavrusu gördüğünde şefkat gösterip onu eve getirmek isterken, bir başka çocuk o kediye zulmediyor.

        * Ama Boğaz havasınım, şu tasasız kedi bile benden daha çok soludu, Boğaz'ın lezzetini şu tasasız kedi bile benden daha çok ve afiyetle tattı.

        * 'Kedi nerede anneanne? ... Enneennesi gurban ılsın ına... Bılmiyorum k, ebi gedi nirde, cıgar gizer, ecigınca gelir.

        * ... ortasına iri bir kedi motifi işlenmiş lacivert kazağıyla...

        * ... bak şu kedi biblosunun arkasındaki sırada duranlar...

        * ... boş arsanın önünden geçerken, kedilere takıldı gözü. Bir umut Velet'i aradı ama göremedi.

        * Şu evde oturuyor, kedisi var hani, Velet...

        * ... sokaklar ıssızlaştığından beri yaşlı kedisi Velet gibi eteklerinin altında dolaşmaya başlayan torununun kaprisinden yılıp öfkeyle bağırdı.

        * Bahçe kapısından dışarı doğru devam eden kedi patisi izleri...

        * ... kovalanacağından emin bir kedinin tedirginliği içinde...

        * ... bahçe duvarının üzerinde pürdikkat bekleyen bir tekir kedi...

        * ... duvarın üzerinden köpeklere haris bakışlar atan kediye çevirerek...

        * ... duvarın üzerinde tüylerini yalayan tekir kediden başka kimse yoktu.

        * ... Sabri, bir mahalle kedisinin ezbere adımlarıyla çöplüğüne doğru yola koyuldu.

        * ... kafasını daldırdığı çöp tenekesinde baskın yemiş bir kedi gibi afalladı.

        * ... kuyruğunu kovalayan bir kedi gibi kendi etrafında dönüyor...

        * Sabri gözlerini arabanın yanına yaklaşmış mırıldayan kediye sabitlemiş sessizce dikiliyordu. ... Kediyi eve götürmeyi düşündü ama annesi kesin atardı gerisin geri sokağa.

        * Bir kedi bahçe duvarının kenarındaki toprağı eşelemeye başladı. Toprak kedinin ayakları altından havaya saçıldıkça hayvanın arkasında bir çukur beliriyordu. ... Kedi gözden kayboldu.

        * Gölgeme dadanmış bir tuhaf güz kedisi,
         Her yere peşimden onu da sürüklerim.
         Sahi o kediyi ben ilk nerede görmüştüm?
                            Metin Altıok / Bozlak Kedi ve Ölüm
        
        * Günler Külkedisi, akşamları kömür yakıyoruz.
                            Didem Madak, Çalıkuşu'nun Z Raporu

        * ... yola fırlayan kediyi... 'Yok abla ezilmedi,' dedi. 'Fırladı çıktı alttan kafir. Valla ezsem vicdan azabından uyuyamazdım. Yedi cami yaptırsan af olmazmış günahın!'

        * Bir kedim bile yok anlıyor musun?
         Hadi gülümse...

        * Dışarıda süt dökmüş kedi, bana gelince aslan kesiliyordu.

        * ... peşinden bir kedinin geldiğini fark etmeden bir şarkı mırıldanıyordu.

        * Sabri ayakta durmuş, birbirinin üzerine sıçrayan, iç içe geçip alt alta üst üste boğuşan, bir an ayrılıp kendi yolunda gidecek zannı yaratıp aniden geri dönüp yine diğerinin üzerine atlayan iki yavru kediye benzeyen ellerini izliyordu babasının.

        * ... annelerinin elinden kurtulup kedilerin, köpeklerin, kuşların peşinde koşan çocuklar gözden siliniyordu.

        * Yemek kokusu almış bir kedi gibi adımlarını sıklaştırdı.

        * ... eteğe tırmanan kediyi gergin bir bekleyiş içinde takip ediyorlardı. Kedi, bir noktada yeniden belirerek, Hızır gibi ilerliyordu. Belki, iki adam ve çocuğun bakışları var ediyordu kediyi... ... Onlar nereye bakıyorsa oraya bakan Muhlise de böylece görüyordu kediyi.
        
        * Ve kedi durdu.

        * ... kedi gözden yitti...

        * ... kucağındaki kedinin tüylerini okşuyordu.

        * Yeşil deri kaplı iki ahşap sandalyenin üzerinde de bol tüylü iri kediler gibi yerleşmiş kitap yığınları duruyordu.

        * Masaların arasında kıvrak bir kedi gibi dolaşan garsona...

        * Duvarın üzerinde yan yana oturmuş, kuyruklarını da aşağı salmış iki kedi...

        * ... masanın üzerine çıkmaya niyetli bir kara kedinin garson tarafından kovalandığını gördü.

        * ... güçsüzü ezen insan, kediyi sıkıştırıp tekmeleyen çocuk...

        * Birden sağ bacağına bir şeyin temas ettiğini hissedip ürktü; bakışları aşağı kaydı ve gözleri bir kara kedinin parıldayan bakışlarıyla buluştu. Mahfuz'u kara kedisi miydi acaba bu? 'Bir hikaye vardı. ... Ve bu kara kedi, kuşkusuz elle tutulur bir gerçek. ... Bizim atalarımızın zamanında bu kedi bir tanrıymış. ... Başka bir tanrı varmış, sonra kediye dönüşmüş. Ama hikaye ne? Bir kedi nasıl konuşabilir ki?


 - Yazım-Basım Hataları-

        * Sf/ 134
         ... yattığı Ana kadar ayağından çıkarmayan...

        * Sf/ 136
         ... dünyanın ilk Anından itibaren...

        * Sf/ 263
         Nalan susuyor; her yerinde olmak istediği yanıtlıyordu:

                                                                  Temmuz 2017


Yazar Hakkında Bilgi=  1979’da İstanbul’da doğdu. Lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi’nde, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini ise Marmara Üniversitesi’nde Yönetim Bilimi alanında tamamladı. 2011-2012 yılları arasında ABD’de Boston Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak görev yaptı. Bu süreçte sivil toplum kuruluşlarının yönetimi konusunda araştırmalar yürüttü ve yönetim dersleri verdi. 2014 yılında Yönetim ve Strateji alanında doçent unvanı aldı. Halen Marmara Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta ve Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nde Modern Türkiye Tarihi alanında ikinci doktora eğitimini sürdürmektedir. Pozitivist bilimin katı gerçekçiliği ile edebiyatın kurgusal ve büyülü gerçekçilikleri arasında salınarak yaşamaktadır.


ARKA KAPAK –

Sabri gitgide korkusunu yenip dedesinin kara ve kırışık suratına yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı... Yaklaştıkça görünen arttı. Kurumuş çatlamış toprakları gördü Sabri dedesinin yüzünde. O topraklarda yan yana oturmuş, el çırpıp türkü söyleyen, yüzü kaba fakat yüreği narin adamlar gördü. Dedesinin yüzünde engebeleri aşarak ağır ağır yürüyen hayvanları gördü. Kırmızı akan nehirleri gördü. Yağmur duasına çıkmış köylüleri gördü ve nihayet gözünden bir damla yaş düştü.

Teneke Mahallesi’nden Bostancı’da bir apartman dairesine. Nalân, Baki’den illallah etti Baki de Nalân’dan. Bitmeyen bir hır gür. Erkekler ve erkeklikler… Bahçede tuhaf bir kara kedi… Sonra yıllar geçmiş, çocuklar büyümüş, gençler yaşlanmış, yaşlılar bu dünyadan göçüp gitmiş… Meyhanede bir masa. Bir ucunda Sabri diğerinde Gabriel Garcia Marquez… Sabri rakı içiyor, fısıl fısıl konuşuyor Gabo’yla. “İnsan babasını sırf babası olduğu için sevmek zorunda mıdır?” Nalân bağırıyor oğluna, şaşkın ve öfkeli, “Hâlâ utanmadan baba diyorsun o şerefsize!”

4 Hane 1 Teslim babalar ve oğullarının, anneler ve kızlarının, sersefillerin, arafta kalanların, hayallerinden uzağa düşenlerin romanı… Haneler, aileler… Dualar ve beddualar…
Eyüp Aygün Tayşir, efsunlu bir dilin maharetli yazarı… Yeni ve geleneği bilen… İlk roman...

Defterimden...


Keyifli okumalarınız olsun ^-^


1 yorum:

  1. ne kadar emek verilmis ozenilmis bir yorum olmus brbde cok.begenmistim :)

    YanıtlaSil