Sayfalar

31 Mayıs 2012 Perşembe

Zar Adam!!!

Ne umdum ne buldum bilmiyorum ama sadece okumuş oldum.
Okurken de fazlasıyla sıkıldığımı itiraf etmeliyim:) 
Ve fotoğrafta görünen 4 kitaptan 3'ü bitmiş oldu. Şairin Romanı'nı okumak için duyduğum heyecanı bilseniz, ilk neden onu okumadığıma şaşardınız:) 



ZAR ADAM
Yazarı: Luke RHINEHART
İngilizceden Çeviren: Enver Günsel
Yayın Hakları: Pegasus Yayınları
-         17. Baskı: Ocak 2012
-         464 sayfa
Kitabın Orijinal Adı: The Dice Man

Kitaptan Alıntılar;

        * Herhangi biri hiçbiri olabilir.
        
         * Hayat can sıkıntıları okyanusunda vecde gelme adalarıdır ve otuz yaşından sonra kara nadiren görünür. En iyi durumda, aşınmış bir kumsaldan diğerine dolaşıp dururuz ve çok geçmeden üzerine bastığımız bütün kum tanelerini tanır gibi oluruz.

         * Ben kendimden ve dünyadan nefret ediyordum, çünkü kendimin ve hayatın sınırlarını kabul etme onlarla yüzleşme konusunda başarısız olmuştum. Bu reddedişe edebiyatta romantizm, psikolojide ise nevroz deniyordu.

         * Hayatın neşeleri nereye ve neden gittiler?

         * Müzik gibi bir sesle …. dedi…

                                         Okuduğum tarih: 31 Mayıs 2012      

ARKA KAPAK –

       Gündelik hayatından monotonluğundan sıkılmış psikiyatrist Luke Rhinehart Manhattan'da eşi ve iki çocuğuyla yaşamaktadır. Hem Batı hem de Doğu felsefelerinin hayatın anlamı alternatiflerinden tatminsizlik yaşayarak basit zar atışlarıyla kendi dinini oluşturarak hayatını sonsuza kadar değiştirir. Rhinehart ve hastaları kısa zaman içinde ebedi kurtuluşlarının tek yolunun her şeyi zarların kararına bırakmak olduğuna inanmaya başlarlar. Luke, seks, uyuşturucu ve terapi hakkındaki zar atışlarıyla yeni dinini muhafazakar davranış ve ahlak çöküntüsünün esprili bir birleşimine dönüştürür. O bu düşünceyle kendi yaşantısını ve dünyayı değiştirmeyi amaçlamaktadır..

Amerikan psikoanalitik kültürünün fütursuz bir parodisi ve rahat okunan Zar Adam kitabı eğlenceli, mizahi, şok edici ve altüst edici...

"Hafızalardan silinmeyecek bir kitap. Çok zekice kurgulanmış."

- Time Out

"Olağanüstü eğlenceli. Gelecekte hayatınızı değiştirebilecek kışkırtıcı fikirlerle dolu, çok tehlikeli."

- Forth Star, Telegram

"Etkileyici bir şekilde yazılmış olağandışı bir roman. Ancak o tehlikeli bir roman olabilir. Okuyucular gözlerinden yaş gelene kadar gülecekler."

- David Slavitt

"Çok sayıda eğlenceli öğenin olduğu bir cehennem. Rhinehart bir yazar olarak üstün bir performans sergilemiş."

- New York Herald

"Eğlenceli ve iyi yazılmış. Yalnızca ilk 30 sayfası çağdaş nihilizm düşüncesinin zekice bir özeti. Zarla yaşamın belirlenmesinin popüler olacağına kuşku yok."

- Time

*** Yeni çekilişime katılmayı da ihmal etmeyin lütfen:)


29 Mayıs 2012 Salı

*** 4. Çekilişime Hepiniz Davetlisiniz:))) ***

Bu sefer çekilişi yenilemekte biraz geciktim. Hediye seçip almak için  de fırsatım olmadı, ben de sevgili Fatoş'un da önerisi üzerine el işlerimin arasından seçtim hediyeleri. Aslında kedişli bir şeyler örmek isterdim ama zaman yok:) İnşallah başka sefere:)


Daha önceki çekilişlerimden bildiğiniz gibi hiç bir şartım yok. Çekilişe katılmak için yorum bırakmanız yeterli.
Onun dışında sadece yine bir ricam var, o da arzu edenlere. Hayatı kolaylaştıran, pratik bilgiler vardır ya hani ev veya mutfak vs. hakkında, işte aklınızda kalan böyle hepimizin yararlanacağı bilgiler varsa ve paylaşırsanız çok mutlu olurum:)

Naçizane hediyelerim olan makrome ipinden ördüğüm minik bir çanta ve çiçekli kitap ayracı kazanmak için son gün 13 Haziran ve saat 13.00'e dek yorumlarınızı bırakabilirsiniz.





Sevgiyle kalın, daima...
not: kargo ücreti bana aittir.

Baykuş Serisi:))

Baykuşlu eldivenleri örmek keyif verdi ve şimdilik 4 çift ördüm:)
Havalar hala serin, örgüye devam:)))

emeksensin ve pasajda...


emeksensin ve pasajda...
Bu modelden 2 çift ördüm.




Sevgilerimle.

* 10 Marifet Sergisi İçin Ördüklerim *

10 Marifet sergisi için naçizane ben de bir kaç cici örüp yolladım. Sevgili Aylin Hanım 10 Marifet sitesinde paylaşmış, görmek isterseniz buraya:) Güzel düşünceleri ve çektiği hoş fotoğraflar için tekrar teşekkür ediyorum.

Aşağıdakiler de paketi göndermeden önce benim çektiklerim:)





Sevgilerimle.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Alışverişin Dayanılmaz Hafifliği:)))

Uzun zamandır İskender Pala kitabı okumayı arzu ediyordum. 'Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk' da alınacaklar listemdeydi ve almak bugüne nasip oldu.
'Maun Suresi Böyle Buyurdu' kitabı ise; Yaşar Nuri Öztürk, Saba Tümer'in programında ısrarla üzerinde durduğu için aklımın bir köşesindeydi nicedir.


Bendeki yün sevdası bildiğiniz gibi değil:) Evin bir odası tavana kadar yünle dolu olsa gözüm doymaz:)


Kedişlere de minik bir oyuncak:)


Aşkım oyuncağına pür dikkat bakarken:) Külkedisi ise güzellik uykusunda:) 


Aşkım öyle sevdi ki yaklaşık 2 saat oynadı:)


Hepinize sevgilerimle.

Heyecanla Hazırladığım Siparişlerim:)

-Kilpi  Design- Sevgili Nihal Hanım'dan gelen mesajdan sonra heyecan içinde ve mutlulukla siparişlerimi hazırlamaya başladım. Öyle zarif, naif ve kibardı ki alışverişten öte Nihan Hanım'ı tanıdığım için büyük mutluluk duydum.
Arzu ettiği baykuşlu ve kedişli eldivenleri zevkle ördüm.



Kedili eldivenlerin göz kısımlarını özellikle boş istedi çünkü polimer kilden gözleri kendisi yapacak. Ve eminim çok güzel olacak. 




Bir de naçizane hediye amaçlı minik kedişli cüzdan ördüm, baktıkça beni ve kedişlerimi hatırlasın diye:)




Paketi dün eline ulaşmış ve beğenilerini belirttiği mesajla beni ne kadar mutlu ettiğini tahmin edemezsiniz. Dilerim iyi günlerde kullansın. 
Ayrıca çekiliş talihlisinin de paketi eline ulaşmış. İnşallah kısa bir zaman içinde 4. çekiliş sürecimi başlatmak istiyorum:)
Sevgilerimle.

24 Mayıs 2012 Perşembe

^-^ Kedi Kitapları:) ^-^

Mırnâme ve Savaşçı Kediler, isimleri, kapak tasarımları ve içerikleriyle beni çok mutlu eden iki kitap.  Kütüphanemin miyavlı nadide kitapları olarak yerlerini aldılar:) 



MIRNAME
Büyüklere Kedi Şiirleri

 Hiç düşünmeden aldığım sayılı kitaplardanJ Feridun Oral’ın harika kedi resimleriyle  Yalvaç Ural’ın kimi zaman eğlenceli kimi zaman hüzünlü şiirleri harman olmuş.




Yazarı: Yalvaç URAL – Feridun ORAL

Yayın Hakları: Yapı Kredi Yayınları
-         1.baskı: Aksoy Yayıncılık, İstanbul, Kasım 2009
-         48 sayfa

ARKA KAPAK –

          Varlığını bir yazar ile bir ressamın dostluğuna borçlu bir kitap bu…

         Yalvaç Ural ile Feridun Oral Mırnâme – Büyüklere Kedi Şiirleri’nde şiir ile resmi birleştiriyorlar.

         Yalın ama etkili şiirleri, büyüleyici resim dünyasıyla, hiç kuşkusuz, kediseverlerin başucu kitabı Mırnâme…

KEDİ VE KORKU

Uzaklara bırakılır
Bazen kediler.
Bir daha gelmesinler diye,
Sevilmedikleri yerlere.
Ama yıldızlar
Öteden beri
Dostudur kedilerin,
Elerliyle götürürler onları
Kovuldukları evlere.

Kitaptan Alıntılar;

        * Kitaba haksızlık etmemek adına sadece bir şiir paylaşıyorum.

KEDİ ve ÖLÜM

Cenaze törenlerini
Sevmez kediler,
Bu yüzden orda, burda
Rastlanmaz ölülerine.

Anlayınca öleceklerini
Kaybolurlar ortalıktan,
Üzmez istemezler sahiplerini.
Ve böyle gösterirler hep,
Evlerden daha çok
Evdekileri sevdiklerini.

                   Okuduğum tarih: Nisan 2012

SAVAŞÇI KEDİLER

Kedilerin ağzından yazılan bir kitabı okumak kadar beni mutlu edecek başka ne olabilir?:) İlk önce kapak tasarımıyla beni etkiledi. İçeriği, konusu ve yazı diliyle de iyi ki almışım dedirttiJ



Yazarı: Erin HUNTER
Çeviren: Barbaros Bostan
Yayın Hakları: Artemis Yayınları
-         1.Basım: Mart 2009
-         314 sayfa
Kitabın Orijinal Adı: Warriors – Into The Wild

ARKA KAPAK –

            Sadece Ateş, Kabilemizi Kurtarabilir...

Dört ayrı vahşi kedi Kabilesi, güçlü ataları tarafından belirlenen kanunlar doğrultusunda nesillerdir aynı ormanı paylaşmıştı. Oysa şimdi savaşçı kanunları tehdit altında ve Şimşek Kabilesi kedileri ölümcül bir tehlike içinde. Kötü kalpli GölgeKabilesi her geçen gün daha da büyüyor. Asil savaşçılar bir bir ölüyor ve bazı ölümler diğerlerinden çok daha gizemli.

Bu kargaşanın tam ortasında, resme Rusty adında bir ev kedisi dahil oluyor... Ki bu sıradan ev kedisi, belki de aralarındaki en cesur savaşçıdır, kim bilir.

Erin Hunter, kedi sevgisinden ve doğal dünyaya olan düşkünlüğünden ilham alan bir yazar. Doğanın her türlü biçimine büyük bir saygı duyan Erin, hayvan davranışlarına bakarak zengin, efsanevi hikâyeler yaratıyor ve bunu yaparken astroloji ve taşlara olan ilgisinden de faydalanıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
         
Kitaptan Alıntılar;

        * ‘ Neden kendine konforlu evi olan bir sahip bulmuyorsun? Hayatın çok daha kolay olurdu. Senin gibi bir kediyi yanına almak isteyecek bir sürü insan var. Tek yapman gereken şey, seni görebilecekleri bir yere geçip birkaç gün aç gibi durmak.’
Gripençe, ‘ Sonra da beni tavşan pisliğine benzeyen mamalarla beslesinler, öyle mi?’ diye araya girdi. ‘Olmaz! Evcil olmaktan daha kötü bir durum hayal edemiyorum! Birer oyuncaktan başka bir şey değiller! Yemeğe benzemeyen şeyler yiyor, pisliklerini bir kutunun içine yapıyor ve sadece sahipleri izin verince dışarıya çıkıyorlar! Bu, yaşam değil! Dışarıda vahşi ve özgür bir hayat var. Biz istediğimiz yere gider geliriz.’

        * İkiayak evcil hayvanıJ

         * Ya bizimle yaşar ve bizim tarzımıza ayak uydurursun, ya da İkiayak evine döner ve asla geri dönmezsin. İki dünyada birden pençen olamazJ

         * Uzunkuyruk kendisinden üç kuyruk ötede duruyorduJ - Adım diyecek değiller yaJ

         * Kitapta Küçükkulak isimli bir kedicik var. Hatırlarsınız aslında kızımıza Külkedisi ismini ben kimliği çıkarken koymuştum. Aslında biz kedişimize hep Küçükkulak diyorduk. Bilsem ismini değiştirmezdimJ Kimliği yenilenirken Küçükkulak’ı da ekleyeceğimJ

         * Bir tavşana sessizce yaklaşmakla, bir farenin peşine düşmek arasında büyük fark vardır.
Tavşan bizi görmeden önce kokumuzu alır, ama fare kokumuzu almadan önce yerdeki ayak seslerimizi duyar.

         * Asla bir tilkiye güvenme. Bir köpek gibi görünür ama bir kedi gibi davranır.

         * … teşekkürler, diye miyavladıJ

         * Bir kedinin dört ayağı üzerine düşmek için kuyruğa ihtiyacı vardır. Havada dönmesine yardımcı olur.

         * Kedişimizin adı İkiayak evinde Rusty, Şimşek Kabilesi’nde Ateşpençe, savaşçı olunca da Ateşkalp.

         * Ateşpençe de arkadaşlarının yanındaydı, rüzgarı kulaklarında hissediyor, patileri heyecanla karıncalanıyorduJ

          * Aslanyürek alaycı bir biçimde başını iki yana salladı. ‘Siz gençler tarihimizi biliyor musunuz? Leopar kedileri en hızlı olanlardı, dev gibiydiler ve altın renkliydiler, kürkleri benekliydi. Şimdi sahip olduğunuz sürat ve avlanma yetenekleri için Leopar Kabilesi’ne teşekkür etmelisiniz.
Bugünkü kediler eski zamanların kedilerinin izlerini taşır. Kaplan Kabilesi olmasaydı gece savaşçı olamazdık, güneşin sıcağını sevmemiz Aslan Kabilesi’nden geliyor.

         * En azından bu da bir şeydir. Nehir Kabilesi üyeleri gibi yumuşak karınlı olmadığımızı gösterdikJ

         * … birkaç bıyık uzunluğu yanından geçip gidenJ

         * Aytaşı zeminin ortasından fırlıyordu ve üç kuyruk yüksekliğindeydiJ

         * İlk kez tüyleri ıslanıp bedenine yapıştığı için mutluydu, aksi halde Gripençe tüylerinin diken diken oluşuna şahit olacaktıJ

         * Kültüy – güzel bir kedicik ismiJ

         * Benekliyaprak ile karşılaşmayacağı aklına gelince kuyruğu düştü.

                                                  Okuduğum tarih: 23 Mayıs 2012

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Aşk ve Gurur * Babalar ve Oğullar

Geçen ay okuduğum kitaplar:
İlki kitapeylemcisi'nin çekilişinden kazandığım Aşk ve Gurur.
Keyfi çıkarılarak okunası bir kitap. Kütüphaneme bu kitabı kattığın için tekrar teşekkürler kitapeylemcisi.
Ancak sorunlu bir basımı vardı. Amfora Yayınları'na -daha doğrusu bağlı olduğu Beyaz Balina'ya- mesaj attım hatta bu konuda. Öyle çok kelime hatalarıyla doluydu ki kitap, bu da okuma hızını ve şevkini kırıyor insanın. Sonra pişman oldum, keşke her yanlış yazılan  kelimeyi not alsaydım diye. 
Okumadıysanız ve okumaya karar verirseniz başka bir yayınevinden çıkanı tercih edin derim.
Kitapeylemcisi lütfen yanlış anlama, tabii ki bu seninle ilgili bir durum değil ve sayende bu kitabı okuduğum için çok mutluyum. Sadece, alıp okumak isteyen olursa diye uyarmak istedim.





AŞK ve GURUR

Yazarı: Jane AUSTEN
Çeviren: Sema Yeşilköy
Yayın Hakları: Amfora Yayınları
(www.beyazbalina.com.tr)
-         1.Baskı: İstanbul, 2007
-         423 sayfa
Kitabın Orijinal Adı: Pride and Prejudice

Kitaptan Alıntılar;

        * Gerçek bir filozof, başka zevklerin mevcut olmadığı bir yerde eline geçenle yetinmesini bilir.

        * Esasen, hiçbir pürüzü olmayan bir plan, insana tam bir mutluluk veremez. Ufak bir iç üzüntüsü, bir insandan büyük sıkıntıları defetmeye yeterli gelir.

* Kadınların hayali çok süratlidir. Beğenmekten aşka, aşktan da evliliğe bir anda atlar.

Yazar Hakkında Bilgi= 16 Aralık 1775’de doğan Jane Austen, bir İngiliz romancısıdır. Onun, kadınların yaşamlarında bahsettiği incelikler ve ustaca dalga geçercesine anlatım tarzı kendi döneminde pek fazla olmasa da; edebiyat tarihinde yerini almıştır. Ancak kadın bir yazar olarak, o dönem için üstün bir başarıya ulaşmıştır.
Hampshire’da 1775’de doğan Jane Austen, 1783’de Oxford’da bir akrabası sayesinde okumuş; eğitimine Southampton’da devam etmiş; en sonunda da Berkshire’da kadınlar için bir okul olan Abbey’de okumuştur. Roman yazmaya 1789’da başlar. 1802’de kendi tanımıyla büyük ve garip biri tarafından evlenme teklifi alsa da kabul etmez. Babasının 1805’de ölmesinden sonra Southampton’a taşınır. 1809’da Chawton’a zengin kardeşinin yanına taşınır ve günümüzde bu ev bir müze ve turistler için popüler bir yer haline gelir.
18 Haziran 1817’de göğüs kanserinden ölen Jane Austin; öldüğünde henüz 41 yaşındadır ve Winchester Katedrali’ne gömülmüştür.
Eserleri arasında Gurur ve Önyargı belki de en tanınmış olanıdır, bunun yanı sıra Emma, Sense and Sensibility, Mansfield Park, Northanger Abbey ve Persuasion sinemaya uyarlanmış ve hepsi de oldukça başarılı olmuştur.

ARKA KAPAK –

       "Sevgili Lizzy'ciğim,
Sana mutluluk dilerim.Eğer Bay darcy'yi,benim,biricik Wickham'ımı, sevdiğimi yarısı kadar seviyosan çok mutlusun demektir.Senin bu kadar zengin oluşun bize büyük bir rahatlık ve memnuniyet verdi.Ümit ederim ki,boş vakitlerinde bizleri de düşünürsün.Saraya mensup olmak eminim ki Wickham'ın da hoşuna giderdi.Lizz'ciğim, biraz yardım göndermedikçe iyi geçinebileceğimizi zannetmiyorum.Sende üç-dört yüz lira getiren herhengi bir mülk,bizi idare edebilir.Ancak,doğru bulmadığın takdirde,bundan Bay Darcy'ye bahsetme.Sevgiler."


                                          Okuduğum tarih: Nisan 2012



Diğeri ise Babalar ve Oğullar.





BABALAR ve OĞULLAR

Yazarı: İvan Sergeyeviç TURGENYEV
Çeviren: Ümit Şahin
Yayın Hakları: Yıldız Yayınları
-         Ankara, 2006
-         192 sayfa
Kitabın Orijinal Adı: Rusça adı Отцы и дети (Ottsı i Deti) ‘dır. Birebir anlamı “Babalar ve Çocuklar” olan bu roman Türkçeye “Babalar ve Oğullar” olarak tercüme edilmiş.

Yazar Hakkında Bilgi= (1818-1883) Rus yazarıdır. Bir toprak sahibinin oğluydu. Berlin Üniversitesi’nde öğrenim görürken Hegelci düşünceden etkilendi; yurduna dönünce bir yandan devlet memurluğu yaparken, bir yandan da ilk hikayelerini yazdı. 1843’te aşık olduğu şarkıcı Pauline Viardot’nun yanında yaşayabilmek için görevinden ayrıldı. Gogol’un ölümü için yazdığı mektup imparatorluk sansürü tarafından yıkıcı bulunarak kendi topraklarına sürüldü. 1856’da Rusya dışına çıkmasına izin verilince Almanya’da ve Fransa’da yaşadı. Bazı romanlarının Rusya’da eleştirilmesi üzerine, siyasi ve toplumsal eserlerine son verdi. Birkaç hikaye ve düzyazı şiirler yazdı.
Kimilerince yapmacıklı bir yazar olarak eleştirilen Turgenyev, yine de hafif, imalı anlatım tarzı, dili ve aşk çözümlemelerinin derinliğiyle en iyi klasik yazarlardan olmayı başarmıştır.
YAPITLARI- Andrey Kolosov, Avcının Notları, İki Dost, Sakin Bir Köşe, Bir Asilzade Yuvası, Devrimden Önce, İlk Aşk, Babalar ve Oğullar, Duman, Ham Toprak, Bahar Seli, Kırda Bir Ay.

                                                    Okuduğum tarih: Nisan 2012

22 Mayıs 2012 Salı

Mimler...

Bloglarda misafir olmak ve kendi blogumda vakit geçirmek iyi geliyor. 
İki mim var cevaplanmayı bekleyen.


Bu arada çanta çekilişimin talihlisinden bana dönüş olmadı. Hem mail attım hem de bloguna yazdım ama cevap alamadım. Bugün tam 9 gün oldu. Biraz daha bekleyelim mi, ne dersiniz?

Mimlere geline;


Sevgili çaçaronblog tarafından mimlenmişim.


Sevdiğiniz süper kahraman olsaydı hangisi olurdu?


Açıkcası aklıma hiç bir süper kahraman gelmedi. Ben de Fazıl'a başvurdum:) Çocukken en sevdiği çizgi film kahramanlarını sordum. İlk üçünü söyledi. Ben de sevdiği kahramanları olmasından yanayım:)


1- Şeker Kız Candy'deki Terry
2- Tarzan


3- Heidi'deki Peter


Bir de sevgili fiyuvfit'den gelen başka bir mim daha var:)


1- Blog deyince aklına ne geliyor?
İlgi alanlarına göre paylaşımların yapıldığı veya bu paylaşımların takip edildiği bir internet alanı.
2- Sence bloglarda en çok ne paylaşılıyor?
Takip ettiğim bloglarda kitap, el işleri, fotoğraf, geri dönüşüm projeleri ve dekorasyon fikirleri paylaşılıyor.
3- Paylaşımda bir sınır olmalı mı?
Sansüre karşıyım:) 
4- Sence neyi paylaşırsa bir insan aşırıya kaçmış olur?
Herkesin hayatı ve olayları algılama ve bakış açıları farklılık gösterdiğinden aşırılık algısı da kişiden kişiye değişir.
5- Blog yazsaydın ismi ne olurdu ve hangi konularda yazardın?
:))) Sanırım biz bu soruları başkalarına yöneltip hazırlamalıydık bu mimi. Blogdan bloga geçerken değişikliğe uğramış sanırım.
6- Benim blog yazarlığım konusunda ne düşünüyorsun?
Renkli kişiliğini çok yönlü paylaşımlarınla ortaya koyuyorsun. 
7- Blogumu takip ediyor musun? İtiraf et:)
Ediyorum, gerçekten:)
8- Bloguma 10 üzerinden kaç puan verirsin ve gelecek için bana tavsiyelerin nelerdir?
Zaman ve emek harcayıp paylaştığın her şey için 10 veriyorum:)
Tavsiyeye ihtiyacın olduğunu da düşünmüyorum:)


Cevaplamak isteyen herkese gitsin:)
Sevgilerimle.

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Masumiyet Müzesi - Orhan Pamuk

Kitaplar, her daim yanımda olan kadim dostlarım benim. Yeri gelir mutluluğuma, neşeme, sevincime ortak olurlar, yeri gelir buhranlarıma, üzüntülerime ilaç olurlar. Sözün özü her ruh halimde yanımda olmalarından ve beni, beynimin içine üşüşen düşüncelerden bambaşka diyarlara götürmelerinden çok memnunum.
Biliyorsunuz, teyzemi sonsuzluğa uğurladık ve cumartesi günü de son yolculuğunu yaptı. Dün ise, üzgün ama yerine kavuşmasından ötürü huzurlu, garip bir ruh haliyle dolandım durdum evde. Aslında kelimenin tam manasıyla dolandım da denemez çünkü cumartesi günü fena bir şekilde düştüm ve sol kol ve bacağımda ağrılar sürüyor.
Kısa tatilimizden önce Masumiyet Müzesi'nin son 100 sayfası kalmıştı okunacak ve dün bitirdim. 



Bu kitabı ya çok beğenenler olmuş ya da hiç hoşlanmayanlar. Ben çok uçlarda değilim ancak romanın baş kahramanlarından Kemal'in takıntılı hali beni çok fazla sıktı (- belki son zamanlarda bulunduğum ruh hali içerisinde de böyle hissetmiş olabilirim -).
443. sayfada başlayan -BAZAN- bölümünü neden bilmem çok beğendim. 
Kitapla paralel ilerleyen müzesini kurma fikri beni ilk dile getirildiğinden beri çok heyecanlandırıyordu. 28 Nisan 2012'de Masumiyet Müzesi açıldı, henüz görme fırsatım olmadı ancak sevgili Nathalie gitmiş, görmüş ve bizler için paylaşmış:) Okumak isterseniz bloguna misafir olabilirsiniz.
Ben de, Kemal'in takıntılı hallerini okurken ona sinirimden içtiğim iki sigaramın izmaritini siz müze severler için blogumda sergiliyorum:)))
Masumiyet Müzesi'nin sitesi de burada.



MASUMİYET MÜZESİ

Yazarı: Orhan PAMUK
Yayın Hakları: İletişim Yayınları
-         1.Baskı: İstanbul, Eylül 2008 (100.000)
-         2.Baskı: İstanbul, Eylül 2008 (100.001 – 150.000)
-         3.Baskı: İstanbul, Aralık 2008 (150.001 – 153.000) / özel ciltli baskı
-         4.Baskı: İstanbul, Eylül 2010 (153.001 – 156.000)
-         5.Baskı: İstanbul, Aralık 2010 (156.001 – 159.000)
-         6.Baskı: İstanbul, Haziran 2011 (159.001 – 162.000)
-         7.Baskı: İstanbul, Aralık 2011 (162.001 – 165.000)
-         586 sayfa

Yazar Hakkında BilgiBurada

Kitaptan Alıntılar;

        * Dikkat zekanın bir parçasıdır.

        * Aslında kimse, onu yaşarken hayatının en mutlu anını yaşadığını bilmez. Bazı insanlar kimi coşkulu anlarında hayatlarının o altın anını şimdi’ yaşadıklarını içtenlikle (ve sık sık) düşünebilir ya da söyleyebilirler belki, ama gene de ruhlarının bir yanıyla bu andan da güzelini, daha da mutlu olanını ileride yaşayacaklarına inanırlar.  Çünkü özellikle gençliğinde, hiç kimse bundan sonra her şeyin kötü olacağını düşünerek hayatını sürdüremeyeceği gibi, insan eğer hayatının en mutlu anını yaşadığını hayal edebilecek kadar mutluysa, geleceğin de güzel olacağını düşünerek daha iyimser olur.
        Ama hayatımızın, tıpkı bir roman gibi artık son şeklini aldığını hissettiğimiz günlerde, en mutlu anımızın hangisi olduğunu benim şimdi yaptığım gibi hissedip seçebiliriz. Yaşadığımız bütün anlar içerisinde neden bu anı seçtiğimizi açıklamak da, kendi hikayemizi bir roman gibi yeniden anlatmayı gerektirir elbette. Ama en mutlu anı işaret ettiğimizde, onun çoktan geçmişte kaldığını, bir daha gelmeyeceğini, bu yüzden bize acı verdiğini de biliriz. Bu acıyı dayanabilir kılan tek şey, o altın andan kalma bir eşyaya sahip olmaktır. Mutlu anlardan geriye kalan eşyalar, o anarlın hatıralarını, renklerini, dokunma ve görme zevklerini bize o mutluluğu yaşatan kişilerden daha sadakatle saklarlar.

               * ‘Her akıllı insan hayatın güzel bir şey olduğunu, amacının da mutlu olmak olduğunu bilir.’
          ‘ Ama sonra yalnızca aptallar mutlu olur. Nasıl izah edeceğiz bunu?’

* Mutluluğun sahile vuran dev bir dalga gibi ağır çekimle içimde büyüdüğünü, bütün geleceğime bir zafer duygusuyla vurmak üzere olduğunu derinden hissettim.

* Sanki midemden başlayarak bütün karnımda keskin asitli sıvılar birikiyordu, sanki yakıcı ve yapışkan küçük deniz yıldızları iç organlarıma yapışıyordu.

* Kesik parmağımın kanı bir türlü dinmiyordu. Kanımdaki aşk zehrinden olabilir miydi bu?

* Acımın içine iyice girdiğimde, yani küçük asit bombaları kanımın ve kemiklerimin içinde sanki havai fişekler gibi patlarken…

* … aklımın kimi zaman büyüyen, kimi zaman küçülen önemli bir parçası, sürekli ona takılmıştı ve bir matematikçi gibi söylersem, toplam acı zaten hiç azalmıyor, umutlarımın tam tersine, hala artıyordu.

* Kedi sevmeyen bir kadın zaten erkeğini mutlu edemezJ

* … tarihin ve zamanın genişliğini, kendi önemsizliğimi hatırlardım.

      Okuduğum tarih:  20 Mayıs 2012

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Nur İçinde Yat Teyzeciğim.

Blogum sizlerle el işlerimi, fotoğrafları, müzikleri, kedilerimi ve hayata dair bir çok şeyi paylaştığım bir alan oldu benim için. Mutluluklarım kadar mutsuzluklarım, sevinçlerim kadar üzüntülerim de var, genelde günlük sıkıntılarla sizleri sıkmamak adına çok fazla değinmesem de... Ama bugün buraya not düşmek istiyorum.
Yaşamın kimi duraklarında duraklıyoruz maalesef. Bugün ailemiz için zor bir gün. Uzun zamandır teyzemin sağlık durumunun ağır olduğundan bahsediyordum. Maalesef bugün onu sonsuzluğa uğurladık. Anneciğim çok etkilendi. Tansiyonu 18'e çıktı, bir de diyabet hastası. Dil altı koyduk ona rağmen 19'a çıktı. Neyse ki sonra iğne yapıldı ve tansiyonu kontrol altına alındı. 
Nur içinde yat teyzeciğim. Şimdi sen dedeme, anneanneme, babama ve enişteme kavuştun. Ve bir çok arkadaşına, dostuna, aile yakınlarına... Arkanda seni sevenleri bırakırken, orada da seni, sevenlerin karşılayacak.
Arşivimdeki taranmış fotoğrafların genelde gençliğine ait, ama sen her yaşında ayrı bir güzeldin zaten.


En soldaki rahmetli teyzem, yanında rahmetli anneannem, arka soldaki rahmetli dayım ve sağda rahmetli dedem. Öndeki bıcırık annem ve sağ yanında diğer teyzem. Rabbim sizlere uzun ve sağlıklı ömürler nasip etsin.




Sol arkada teyzem, sırayla anneannem, arkasında annem ve dedem.



Solda teyzem, annem ve anneannem.


Teyzem ve dedem.


Teyzem ve dedem.


Sağda teyzem, solda annem.


Arka tarafta teyzem, eniştem, önde annem ve rahmetli babam.


Ön kısımda teyzem ve eniştem, arkada annem ve babam.


Solda teyzem ve eniştem, sağda annem ve babam.


Sevdiklerinizle sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yaşam geçirmenizi diliyorum. 
Tüm kayıplarınız için de Allah'tan (c.c.) rahmet diliyorum.