Sayfalar

31 Ağustos 2013 Cumartesi

D&R Şaka Gibi!

D&R'dan 21 Ağustos'ta şipariş ettiğimiz ürünlerin bir kısmı bugün elimize ulaştı. Tedarik sürecinde olan 5 adet ürün ise bugün kargoya verilmiş. Zaten ben bu kadar uzun sürede göndereceklerini biliyorum ve bunu göze alarak sipariş veriyorum. Ama ürünlerin bu denli özensiz paketlenmesi çıldırtıyor artık beni. Daha önce birkaç kez cd kapakları çatlak gelmişti, üstünde durmadık. Arada kitaplar hasarlı geldi, uğraşmayalım geri göndermekle dedik...
Haziran siparişimde kitaplarda yine yırtık, kıvrık olunca bu sefer dayanamayıp şikayet maili attım. Kitapların durumunu burada paylaşmıştım. Gereken birimlerin uyarılacağı ve bundan sonra daha dikkatlı davranılacağını belirten bir cevap aldım.
Bugün elimize geçen paket çooook özenliydi!!!


Durum budur! Bir de kitapların altında kocaman D&R poşeti vardı.


Olayın en komik kısmına gelecek olursak; kitapların arasından bir kart çıktı.


ÇOK ÖNEMLİ:) Kartta yazanlar şaka gibi:) Oldu, dikkat ederim:)
Bayağı güzel uyarmışlar paket yapan görevlileri. Onlarda dalga geçer gibi kolinin içine koymuşlar bu uyarıyı.


Ve oldukça da dikkat etmişler!


Hassasiyet süper! Tebrikler!


Şimdi bir şikayet maili daha atmak lazım ama önce biraz sinirim geçsin. Ya da D&R'a değil de şikayetvar.com'a yazarım.
Önce can sıkıcı olanı paylaştım, gelen kitaplarım ise az sonra:)

Toprak Ana - Cengiz Aytmatov

Yazarın 'Beyaz Gemi' romanı paylaşımım için buraya lütfen:)



TOPRAK ANA
Yazarı: Cengiz AYTMATOV
Çeviren: Refik Özdek
Yayın Hakları: Ötüken Yayınları
www.otuken.com.tr
-  1.Basım: 1995
-   26. Basım
-  138 sayfa

Kitaptan Alıntı;

        * Gerçek mutluluk, yavaş yavaş,azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.

                                      Okuduğum tarih: 26 Ağustos 2013


ARKA KAPAK –

Toprak Ana, ünlü yazar Cengiz Aytmatovun en güzel romanlarından biridir.
Bu eserde, savaş meydanında eşini ve üç oğlunu kaybeden kahraman bir ananın, zor zamanlarda dişi-tırnağı ile işlediği, kanı ve teriyle suladığı toprakla dertleşmesini okuyoruz. İnsan sevgisinin, çalışkanlığın ve fedakârlığın nasıl kutsal bir yüceliğe ulaştığını en çarpıcı örnekleriyle görüyoruz.
Yetiştirdiği buğdayı kendisine bir avuç ayıramadan cephedeki asker için gönderen Kırgız köylüsünün İkinci Dünya Savaşı sırasında çektiği sıkıntıları, acıları da film seyreder gibi görüyoruz.
Bu kadar da değil... Aytmatov, güçlü kalemiyle, aşk ve nefreti, iyi ile kötüyü yüzleştiriyor, okuru heyecandan heyecana sürüklüyor ve düşündürüyor.
Zevkle okuyacağınızdan eminiz.

Düşüş - Albert Camus

Benim gibi okumakta bu kadar geç kalan kaldıysa şayet mutlaka okusun derim...


DÜŞÜŞ
Yazarı: Albert CAMUS
Kitabın Orijinal Adı: La chute, 1959
1957 Nobel Edebiyat Ödülü
Fransızca aslından çeviren: Hüseyin Demirhan
Yayın Hakları: Can Yayınları
-         1. basım: 1997
-         18. basım: Ocak 2013 (3000 adet)
-        102 sayfa



Kitaptan Alıntılar;

* Mutluluğunuz ve başarılarınız, ancak bunları cömertçe paylaşmaya razı olduğunuz takdirde affedilir.

            * …, bizim o ihtiyar Avrupamız artık iyi yolda felsefe yapıyor. İnsanların bön kafalı olduğu zamanlardaki gibi, ‘Ben böyle düşünüyorum. Sizin itirazlarınız nelerdir?’ demiyoruz artık. Aklımız başımıza geldi. Diyalog yerine bildiriyi koyduk. ‘Doğru olan budur!’ diyoruz. ‘Bu doğruyu tartışabilirsiniz dilerseniz, bu siz, ilgilendirmez. Ama birkaç yıl içinde polis gelip haklı olduğumuzu size gösterecektir.’

         * … alçakgönüllülüğün parlamama, küçülmenin yenmeme ve erdemin ezmeme yardım ettiğini anladım.

         * … bir Rus mülk sahibi…: Bu adam, köylülerden kendisini hem selamlayanları, hem de selamlamayanları kırbaçlatıyor, böylece her iki halde de aynı ölçüde terbiyesizce saydığı bir küstahlığı cezalandırıyormuş.

         * Sahi, ortaçağda boğuntu hücresi adı verilen o zindan hücresini bilmezsiniz. Genellikle insan ömür boyu unutuluyordu orada. Bir insanın ayakta duramayacağı kadar alçak, yatamayacağı kadar da dardı. Engelli bir durum almak, köşegen biçimde yaşamak gerekiyordu; uyku bir düşüş, uyanıklık bir çömelmeydi.

- Yazım-Basım Hatası -

* Sf/85
Biz köpek labirentte yolunu kaybetmişti.

                                       Okuduğum tarih: 25 Ağustos 2013


Yazar Hakkında Bilgi= Albert Camus, 1913 yılında Cezayir’de dünyaya geldi. Cezayir Üniversitesi’nde sürdürdüğü felsefe öğrenimini sağlık nedenleriyle yarıda bıraktı. 1938’de Paris’e gitti, ilk yapıtları Tersi ve Yüzü ve Düğün bu dönemde yayımlandı. Edebiyat dünyasına asıl girişini, 1942’de yayımlanan Yabancı adlı romanı ve Sisifos Söyleni başlıklı felsefi denemesi belirledi. Birbirini tamamlayan bu iki yapıtta, varoluşçu izler taşıyan ‘saçma’ felsefesini geliştirdi. Başkaldıran İnsan, Yaz, Sürgün ve Krallık isimli eserleriyle hem edebiyat hem de düşünce alanlarında yetkinliğini kanıtladı. Mutlu Ölüm ve İlk Adam adlı romanları ölümünden sonra yayımlandı. 1957’de Nobel Edebiyat Ödülün’ne değer görülen ve bugün XX. yüzyıl edebiyat ve düşünce dünyasının en önemli adlarından biri kabul edilen Albert Camus, 1960 yılında bir araba kazasında yaşamını yitirdi.
Çeviren Hakkında Bilgi= Hüseyin Demirhan, çevirmen, felsefeci ve yazar olarak kültür yaşamımıza önemli katkılarda bulundu. Batı dillerinden pek çok eseri dilimize kazandırdı. Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü ve Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü’ne değer görüldü. Belli başlı çevirileri arasında Platon’un Devlet’i, Hegel’in Bütün Yapıtları-Seçmeler I, Karl Marx’ın Demokritos ile Epikuros’un Doğa Felsefeleri, Bazil Nikitin’in Kürtler: Sosyolojik ve Tarihi İnceleme adlı yapıtları sayılabilir. Demirhan, 1 Nisan 2005’te öldü.

Yoksulluk İçimizde - Mustafa Kutlu

Kitap ablamın hediyesiydi. İçeriğinde veya kapak tasarımında kedi olan kitapları topladığımı bildiğinden, kedili mini kitaplık kurma hayalime katkıda bulundu:)
Daha önce okumadığım bir yazarla tanışmış oldum bu sayede ve kitabı çok beğenerek okudum.


YOKSULLUK İÇİMİZDE
Yazarı: Mustafa KUTLU
Yayın Hakları: Dergah Yayınları
-         1. b. Şubat 1981, 2. b. Şubat 1986, 3. b. Ekim 1991, 4. b. Ağustos 1996, 5. b. Temmuz 1999, 6. b. Ekim 2000, 7. b. Nisan 2006, 8. b. Ekim 2007, 9. b. Ocak 2009, 10. b. Aralık 2009, 11. b. Eylül 2010, 12. b. Nisan 2011, 13. b. Ağustos 2012,
-         14. Baskı: Nisan 2013
-        104 sayfa

Kitaptan Alıntı;

* Bu sebepsiz ve sessiz ağlama içinin derinlerinde çok derinlerinde sanki bir tele dokundu. Bir titreşim, bir ürperti belki.

^-^ KEDİ ^-^

* Bir kediyi okşar gibi kalem uçlarını itinayla açıyor.

- Yazım-Basım Hatası -

* Sf/71
…birerlikol…

                                           Okuduğum tarih: 22 Ağustos 2013


Yazar Hakkında Bilgi= Mustafa Kutlu (d. 6 Mart 1945 Erzincan) Türk yazarÖykü ve denemeleriyle tanınır.
Erzincan'da doğdu. Erzincan Lisesini (1964), Erzurum A.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümünü (1968) bitirdi. Tunceli Lisesinde ve İstanbul'da Vefa Lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1974'te mesleğinden ayrılarak Dergâh Yayınlarında çalışmaya başladı. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi'nin yayın müdürlüğünü 3. ciltten itibaren üstlendi. (8 cilt, 1976-1998). İlk hikâyeleri Fikir ve Sanatta Hareket dergisinde çıktı (İlk hikâyesi 'O', 1968). 1979-1982 yılları arasında bu derginin yazı işleri müdürlüğünü yürüttü. Ayrıca Adımlar (Erzurum), Hisar, Türk Edebiyatı, Düşünce, Yönelişler'de hikâyeler yayınladı. Dergâh dergisinin genel yayın müdürü oldu (Mart 1990). Zaman gazetesinde "Bir Demet İstanbul" başlığı ile şehir yazıları (1986), Yeni Şafak gazetesinde kültür ve spor yazıları (1995) yazdı. Kanal 7'de kültür programları hazırladı.

*** Eşzamanlı okuduğum kitaplar...
Tesadüfün böylesi yazarların isim ve soyadlarına dikkat:)))
Rica Etsem Saçımı Okşar Mısınız kitabını burada paylaştım.


*** Didem Madak okumaya doyamayacağım bir kalem. Şiirlerinin müptelası oldum diyebilirim... 
Henüz bu kitabını blogda paylaşmadım ama 'Pulbiber Mahallesi'ni şurada paylaşmıştım.


Keyifli okumalarınız olsun...

30 Ağustos 2013 Cuma

Uçan Kaz * Nostalji Serisi - 3-

Çocukluğumun pazar kahvaltıları benim için vazgeçilmezdi. Tabii bir de ailenin diğer üyelerine sormak lazım:) Çünkü haftanın en uzun kahvaltısının yapıldığı pazar günleri, tüm aile TRT'de yayınlanan 'Uçan Kaz'ı izlerdik:)
Tam adı 'Nils ve Uçan Kaz' olsa da ben hala ve hala 'Uçan Kaz' diyorum:)


Çizgi film Selma Lagerlöf'ün kitabından yola çıkarak hazırlanmış.
Vikipedi'de şöyle yazıyor: 
Lagerlöf'ün en iyi eseri olan Nils Holgerssons underbara resa genom Sverige (Nils Holgersson'un yabankazlarıyla maceraları) adlı kitabından yola çıkarak hazırlanan çizgi film dizisi, Türkiye'de Uçan Kaz adıyla gösterilmiştir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Selma_Lagerl%C3%B6f



Nils ve Uçan Kaz intro videosu:



Çizgi filmin Youtube'daki diğer videoları için buraya lütfen:)

Tipitip ve Bay Meraklı'yı da daha önce paylaşmıştım:)

Felidae - Akif Pirinçci

Kedi cinayetlerini çözmeye çalışan dedektif ruhlu kedi Francis'in kitabı 'Felidae' ^-^ 
Felidae II'yi de aldım -burada paylaşmıştım-, bugün başlayacağım okumaya...
Felidae büyüklere çizgi film olarak çekilmiş:) Youtube'dan izleyebilirsiniz. Tüm bölümler için buraya.
İlk bölümü ekliyorum:

Akif Pirinçci ile yapılmış röportajı okumak isterseniz şuraya lütfen. Cevapları biraz bana antipatik geldi:)


FELİDAE
-Uluslararası Bestseller-

Sadece Almanya’da 3 milyondan fazla okura ulaştı!
Yazarı: Akif PİRİNÇCİ, 1989
Çeviri: Selehattin Dilidüzgün
Yayın Hakları: Aylak Kitap
-         1. Baskı, Nisan 2013
-         285 sayfa

             Kitaptan Alıntılar,

* aristocat – Yazar burada, ‘aristokrat’ ve İngilizce’de kedi anlamına gelen ‘cat’ sözcüğünü – sözcüklerini birleştirerek, gerçekte var olmayan ve ‘asil kediler’ anlamına gelen yeni bir kelime geliştirmiştir.

* Bazı cümleler bana göre gereksiz ve okurken antipatik gelen benzetmeklerle doluydu. Birkaç örnek cümle alıntıladım:
- Kafamın içinden yığınla düşünce, elektronların atom çekirdeği etrafında döndüğü gibi hızla geçiyordu.
- Canlıların üzerinden süzülerek geçen bir ruh kadar sessiz…
- … tıpkı kontrol dışı kalmış ve zirveye kadar çıkıp bu çılgınların üzerine doğru giden bir hız treni gibi, histerik bir inilti ve ağlama sesi dolaşıyordu.
- …, ağzı açılan şişeden ortalığa yayılan bir parfüm kokusu gibi bütün dikkatim dağılmaya başladı.
- Çevremdeki her şey, kopartılıp havaya fırlatılmış takvim yaprakları gibi uçuşuyor gibime geliyordu.
- Ağrı, kızgın bir lav gibi bütün bedenime yayılıyordu.

- Yazım-Basım Hataları –

* Sf/235
Karı küreyerek açığım bu gözetleme deliği…

* Sf/274
ben,m gibi…

                                                 Okuduğum tarih: 20 Ağustos 2013


Yazar Hakkında Bilgi= Akif Pirinçci, (d. 20 Ekim 1959İstanbul) Türk kökenli Alman yazar.
10 yaşında ailesiyle birlikte Almanya'ya göçen Akif Pirinçci'nin ilk kitabı, 1980 yılında Tränen sind immer das Ende (Sonunda hep gözyaşı var) başlığıyla yayınlandı. Pirinçci, asıl çıkışını kedilerin baş karakter olarak seçildikleri "Felidae" romanıyla yaptı. Çalışmalarına Bonn'da devam etmektedir. İlk kitabı henüz 20 yaşında iken yayımlanmıştır (Tränen sind immer das Ende - Sonunda Hep Gözyaşı Var). Bestseller'ı olan Felidae Almanya'da yılın en iyi dedektif kitabı seçilmiştir.

ARKA KAPAK –

Sadece Almanya'da 3 milyondan fazla okura ulaştı! Almanya’da yayınlandığı yıl En İyi Polisiye Roman Ödülünü aldı. 17 farklı dile çevrildi. Avrupanın en pahalı animasyonuna konu oldu.

Sherlock Holmes'den sonraki dünyanın en ben dedektif karakteri Francis ile tanışın. O bir kedi! O bir dahi!

Almanya’da büyük bir şehirde yaşayan Francis adlı bir ev kedisinin, sahibiyle taşındığı yeni semtte garip şeyler oluyor. Kedinin ölümü merakından! Bu cinayetleri çözmeyi aklına koyan Francis, atıldığı heyecan ve gerilim dolu macerayı, polisiye türünün tüm imkanlarını sonuna kadar zorlayan, hatta bunarlı yenilerini ekleyen yaratıcı bir kurguyla okuyucuya aktarıyor. Ortaya çıkan sürpriz son okuru dünyayı ve insanlığı sorgulamaya itiyor.
Felidae, bir insanlık ve uygarlık eleştirisi, bir iç hesaplaşma, bir özeleştiri romanı.

"Akif Pirinçci bir dahi…" -Stern-

"Felidae, sıradan polisiye romanın geleneklerini alaya alan bir başyapıt." -San Francisco Chronicle-

"Akif Pirinçci'nin düş gücü sınır tanımıyor."
-Kölner Rundschau-

"Zeka pırıltılarıyla yazılmış heyecanlı bir roman." -Express-

"Akif Pirinçci'nin anlatım yeteneğini aşmak olanaksız. O, en büyük."
-General Anzeiger Bonn-

"Alışılmışın dışında bir gerilim romanı; iyi, şaşırtıcı, fakat her zaman 'tutarlı' düşüncelerden oluşan güçlü bir anlatım. İyi bir polisiye romanın tüm özelliklerini içinde barındırıyor."
-Die Welt-



Rica Etsem Saçımı Okşar Mısınız? - Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu’yu gazeteci kimliğiyle daha önceden tanımıyordum, haliyle gazetedeki yazılarını da okumadım.

Kitabı D&R – Doğan Kitap kampanyasından almıştım. Birbirinden bağımsız hikayeler okuyorsunuz ve sonunda tüm karakterler ortak bir zeminde buluşuyor. Ben romanın başarılı buldum ve beğenerek okudum.


RİCA ETSEM SAÇIMI OKŞAR MISINIZ?
Yazarı: Mustafa MUTLU
Yayın Hakları: Doğan Kitap
-         1. baskı / Mayıs 2010
-         6. baskı / Ocak 2012
-        221 sayfa

Kitaptan Alıntılar;

*** Noktalama işaretleri ile ilgili olan bölüm özellikle çok hoşuma gitti. Şiirimden hemen sonra alıntı yaptığım bölüm:)
2006 yılında -(Antoloji'de paylaştığım)- yazdığım ve Ayışığı Kedisi kitabıma da eklediğim 'Son Nokta' şiirimi sizlerle paylaşmak istedim:

, aşk, sevgi, mutluluk, haz
? neden? niçin? niye? nasıl? nerede? kim?
! ah!
‘son nokta’
. bitti.

SON NOKTA

Dolu bir sayfada dikkat çekmez bir virgülüm ben
Kelime aralarında kaynar giderim
Pek sevilmem tahminimce
Anlam karmaşasını kökünden kaldırırken
Araya giren kara kediyim en tabiri caizinden
Ayırırım belki bilmeden
Sevdalı sözcükleri birbirinden…

Cevaplara gebe bir soru işaretiyim ben
Çoğunlukla son sözü söyleyemem
Aklı yorarım düşüncelerde gezinirken
Hiç çekilmem bilirim
Sorgular sevilmez ezelden

Birçok ruh halini barındıran bir ünlemim ben
Çok yönlüyüm gurur duyarım kendimle
Satırlara yakışırım kanaatimce
Korku, heyecan, şaşkınlık...
Uzar gider böyleceJ
Peki ben olmasam halleri nice olur

Farkını fark ettiren bir ayracım ben
Göze sokarcasına buradayım diyen
Kelimelerin kaynayıp gitmesine izin vermeden
Önemini belirten
Sevilen ya da sevilmeyen
Ama görevini yerine getiren

Herkese saygı duyan iki nokta üst üsteyim ben
İsmim uzun lakin açıklamalara fırsat veren
Kesin sınırlar çizmeyen
Diyaloglara açık
Açıklamalara alışık
Kendiyle barışık
Son noktayı koyan bir noktayım ben
Cümlelerin ağasıyım olmazsam olmaz
Soru işareti, ünlem
İki nokta üst üste baksın işine
Ben yoksam hiçbiri var olamaz
Ayşım Okudan
                
* Gördüğü, konuştuğu her kişiyi, ‘Bir noktalama işareti olsaydı ne olurdu?’ diye ‘noktalamaya’ başladı.
… ‘Ünlem Bey’ kaldı kocasının adı.
Pes perdesi yoktu ki adamın; gülerken de, ağlarken de, kızarken de, severken de bağırırdı!
Oğlu tam bir ‘üç noktaydı’ örneğin…
Yarımdı her işi çünkü…
… annesi ise soru işaretiydi. ‘Neredeydin? Nereye? Neden süslenmiyorsun?’
‘Üst üste iki noktacılar’ egemendi televizyonlara. Tartışma programlarında… ‘hep bilgi veren’ o insanları görüyordu… Onların bilgi vermeye başlaması için, sunucunun soru sormasına bile gerek yoktu aslında… İki noktayı üst üste koyup başlıyorlardı ahkam kesmeye.
‘Virgüller’ hemen belli olurdu. Eğile büküle yürürler, konuşmaya kalktığınızda uzun uzun konuşurlardı… Bir adres sordunuz diyelim; eğer ‘virgül’e çattıysanız yandınız:
Karşınızda, duran, dükkanı, size, saatler, boyunca, tarif, edebilirdi bu tipler…
Virgülün hakkından, sadece noktalı virgüller gelirdi ki onlar, aynı dükkanı; size hem tarif eder; hem de; o dükkanın kaç yılında; kim tarafından; kaç yıl süreyle işletildiğini; daha sonra; kimlerin eline geçtiğini; tek tek sıralardı…
Gün biterdi onlarla konuşurken, ama onların sözü bitmezdi!
Nokta. Netti bir kere. Ayrıca, kararlı. Gerektiği yerde, gerektiği kadar bulunur, gerektiği kadar konuşurdu noktalar. Söyleyeceklerini bir çırpıda söyledikten sonra işlerine bakarlardı. Karşısındakinin sözü uzatmaya başladığını görünce, noktayı koyuverirdi noktalar!
Titiz olduğunu saplantı haline getirenler ise, (parantez)di kuşkusuz… Gevezeler –konuşma işareti-, kuralcılar – kısa çizgiydi.

* Yıllar önce Gabriel Garcia Marguez’in şöyle bir sözünü okumuştum: ‘Yüzyıllık Yalnızlık romanının konusunu bulduktan sonra hemen çalıştığım haber ajansına teleks çektim: İstifa ediyorum, roman yazacağım’ dedim. Sonra eski arabamı sattım. Karıma ‘Sıkıntı çekmeye hazır ol’ dedim ve daktilomun başına geçtim.

* Her hikayede ‘beyaz ışık’ ikilisini mutlaka kullanmış.

* Cambaz değil canbaz. Canıyla oynayan manasında… İp canbazına ise rismanbaz denir.


^-^ KEDİLER ^-^

* Kahverengi - sarı tüylü bir kedi miyavlayarak zıpladı yanına… Kuyruğu ressam fırçasından çıkmış gibi düzgün, koyu sarı halkalarla süslüydü. … Bir çift sarı gözle karşılaştı. Ve yalanan bir dille.
… Kedi anlamışçasına başını salladı.

* Tam dalmak üzereydi ki bahçeden gelen acı bir miyavlamayla gözlerini açtı. Susmak bilmiyordu kedi. … Kedinin umurunda bile değildi.

- Yazım-Basım Hatası –

* Sf/147
Eğer senin ‘babam’ olmamı isteseydi…

                                         Okuduğum tarih: 21 Ağustos 2013


Yazar Hakkında Bilgi= 1961 Kırşehir’de doğdu.
İdeali, gazeteci olmaktı; bu yüzden üniversite sınavlarında sadece o dönemde ülkemizde bulunan beş basın yayın yüksekokulunu tercih etti.
1984 yılında Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulunu tercih etti.
Gazeteciliğe 1982 yılında Türk Haberler Ajansı’nda gece sorumlusu olarak başladı.
1984’te Dünya gazetesine haber müdürü olarak geçti.
1986-1996 yılları arasında bu gazetenin yazı işleri müdürlüğünü yaptı.
1996’da Sabah Grubu’na geçerek, bir ekonomi gazetesi olan Liberal Bakış’ı çıkardı.
1998’de Türkiye’nin ilk ekonomi haber kanalı olan Kanal-E’nin genel yayın müdürlüğünü yaptı. Kanalın Korkmaz Yiğit’e satılmasıyla bu görevinden ayrılarak, Star gazetesinin kuruluşunda ekonomi müdürü ve yazar olarak görev aldı. 1999 yılında ekonomi müdürlüğünü bırakarak görevini yazar olarak sürdürdü.
2004-2007 yılları arasında 3 yıl boyunca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti genel saymanı olarak görev yaptı.
Basın Yayın Genel Müdürlüğü Basın Kartları Komisyonu’nda görev aldı.
1999 ve 2003 yıllarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 2004 yılında ise Radyo Televizyon Gazetecileri tarafından ‘Yılın Gazetecisi’ ödülüne değer bulundu.

Gazeteci Ferda Volkan Mutlu’yla evli ve yirmi iki yaşındaki Ege’nin babası…
         Sürekli basın kartı sahibi olan Mustafa Mutlu, 28 yıldır gazetecilik dışında hiçbir iş yapmadı.

ARKA KAPAK –

Arthur Miller, ‘Bir terzi için kumaş ne ise bir yazar için de gerçek odur’ demişti.
Bu söz belki de en çok Mustafa’ya yaraşır.

Bu kitapta tepkili bir yüreğin fısıltılarına ve çığlıklarına tanık olacaksınız.”

                            Zülfü Livaneli 

Bu kitabı okurken pek çok cümlenin altını çizdim. Bunlardan birini satmak isterim: ‘Meydan savaşının içine dalıp, insanları barıştırma gayretini sevdim.’ Hele sonundaki bölümler buluşması; tam bir usta işi!
                            Mustafa Balbay

Mustafa Mutlu büyük bir ustalıkla aslında çok basit olan yaşam kesitlerini hem duygu hem de fikir açısından öyle bir harmanlamış ki, inanılmaz…
Bu kitabı hala okumadıysanız kaybınız büyüktür derim.
                            Can Ataklı

İkinci sayfayı çevirdim, ne yazmış diye bir göz atayım dedim… Aaa, 1,5 saat geçmiş, farkına varmadım… Yaşama çok farklı bir gözle bakmış… Bravo…
                            Mehmet Tezkan

Elinizdeki kitabın önsözünde, ‘Bakın bakalım, becerebilmiş miyim’ diye soruyor Mustafa Mutlu… Evet, becermişsin Mustafa! Hem de çok iyi…
Bizi yazmışsın, beni, onu, onları yazmışsın…
                            Hikmet Bala

Bu kitap yedi günaha; iffetsizliğe, tamaha, öfkeye, acımasızlığa, kıskançlığa, gurura, doymazlığa her şeye rağmen elveda diyecek gücü olanları, yani bizi anlatıyor.
                            Mehmet Ali Birand

Eşzamanlı okuyup, bir gün arayla bitirdiğim kitaplar...


Keyifli okumalarınız olsun, daima...

29 Ağustos 2013 Perşembe

Bay Meraklı * Nostalji Serisi -2-

Çocukluğumda öyle çok severdim ki 'Bay Meraklı'yı. Hala da videolarını keyifle izlerim:) 
Biraz neşelenmek isterseniz izlemeye koyulun:))



Youtube videolarına buradan ve şuradan da ulaşabilirsiniz.

Osvaldo Cavandoli -La Linea- Facebook sayfası için de oraya lütfen:)



Bay Meraklı (İtalyanca La Linea) İtalyan çizer Osvaldo Cavandoli tarafından yaratılmış bir çizgi seridir. Türkiye'de "Bay Meraklı" adıyla yayınlanan serinin orjinal adı "La Linea" olmakla beraber, her biri 4-5 dakika süren 90 bölümden meydana gelir.
Kısa sürmesinin de sayesinde birçok farklı ülkede ara program olarak yayınlanmıştır.
Serinin müziği Franco Godi tarafından bestelenmiştir ve bölümleri 225'e kadar numaralandırılmıştır, ancak toplamda 90 bölüm vardır. Serinin reklam amaçlı hazırlanmış ilk 8 bölümüne ek olarak 56 bölüm 100 serisinde (101-156), 26 bölümde 200 serisinde yayınlanmıştır (200-225).

Konusu Serinin karakteri Bay Meraklı tek bir çizgiden oluşan bir çizgi karakterdir. Bay Meraklı'nın sonsuz bir çizgide yürürken başına gelen ilginç hadiseler çizerin de olaylara dahil olmasıyla gelişir.



Diğer dillerde isimleri - Seri farklı ülkelerde farklı isimlerle ünlenmiştir: "Linus på linjen" (çizgideki Linus) - İsveç, "Badum badum" - Slovenya, "Badum badum" ve bazen "Złośniczek" - Polonya, "Menő Manó" - Macaristan, "Mar Kav" / "מר קו" (Bay Çizgi) - İsrail, "Bajram" - Arnavutluk, "Streken" - Norveç, "Stregen" - Danimarka, "Línan" - İzlanda, "Baljum Baljum" - Makedonya Cumhuriyeti, "Барум Барум" / "Barum Barum" ya da "Абаракандиши Ди Фјури" / "Abarakandiši Di Fjuri" - Sırbistan, "Lineman" - Amerika Birleşik Devletleri, "La Linéa" - Fransa, "A Linha" - Brezilya, "Lijntje" - Hollanda

Tipitip * Nostalji Serisi -1-

Okan Bayülgen televizyon programı yaparken 80'ler ve 90'ler gecesi yapardı. Ben de çok büyük bir keyif ve duygusallık içinde izlerdim.
80'ler, 90'lar kitapları basılıyor ne zamandır da...
Geçen gün Tipitip sakız görüp de alınca 'Nostalji Serisi' yapmaya karar verdim. 1980'ler çocukluk, 1990'lar da gençlik yıllarıma denk geliyor. Bu seride benim için özel, güzel, değerli ve önemli detayları paylaşacağım, bu da benim 80'ler ve 90'larım olacak:)
Tipitip çocukluğumda en sevdiğim sakızdı. Karikatürleri okumaya bayılırdım ve çok eğlenceli bulurdum.



Tipitip'i karikatürist Bülent Arabacıoğlu bizlere kazandırmış. Bülent Arabacıoğlu'nun web sitesine buradan bakabilirsiniz.


Çizim Bülent Arabacıoğlu'nun sitesinden alıntıdır.

** 80'lerde Tipitip videosunu izlemek isterseniz buraya lütfen:) **


Bülent Arabacıoğlu (d. 11 Ağustos1950Eskişehirkarikatüristharita mühendisi.
En Kahraman Rıdvan ve Tipitip karakterlerinin babasıdır. İlk karikatürü 1971’de Papağan dergisinde yayınlanmıştır. Çarşaf, Laklak, GırgırHıbır, Hbr Maymun, Dinozor, HürriyetMilliyet, gibi dergi ve gazetelerde karikatürleri yayınlanmıştır. 'Kalabalık sayfa' olarak da bilinen panoramik ve tematik tam sayfa karikatürlerinin ilk örnekleri Bülent Arabacıoğlu tarafından Gırgır dergisinde yayınlanmıştır. İlerleyen yıllarda bu türün örneklerini diğer dergilerde ve özel çalışmalarla yayınlamıştır. Hatta bu panaromik çalışmaları reklam sektöründen de ilgi görmüş ve bazı özel firmalarca takvim, afiş vb materyellerde kullanılmıştır. Hayvanlar alemini anlatan bir çalışması zamanın Tatilya Eğlence Merkezi'nde 40 metre çevresi bir yüzeye de uygulanmıştır.
Çizgi roman ve karikatür eserlerinin yanı sıra çizgi film çalışmaları da olmuştur. Kent Gıda'ya yarattığı Tipitip karakteri için, Türkiye'de animasyon sektörünün henüz bulunmadığı ve teknik imkânların çok kısıtlı olduğu 70'li yıllarda, ortağı Ateş Benice ve eşi Türkan Arabacıoğlu'nun yardımıyla hazırladıkları birer dakikalık bölümlerden oluşan çizgi dizi TRT'de yayınlanmıştır. Teknik eksikliklerin bu tür çalışmaları neredeyse imkânsız kıldığı bu dönemde birer dakikalık çizgi filmleri haftalık periyodlarla yayınlamak bu sektör için büyük bir başarı olarak kabul edilmekteydi.Tipitip'in çizgi animasyonlarında seslendirmesinde Şener Şen gerçekleştirmişti.
Yıllarca Gırgır dergisinde istikrarlı bir şekilde özgün senaryolarıyla ve özenli çizgileriyle var olmuştur.
Kendini 'evli, bir çocuklu, altı kedili ve by-pass ameliyatlı' diye tanıtan Arabacıoğlu kaynak , Artpoint reklam ajansında çalışmaktadır.

Kitap Sevdası...

21 Ağustos'ta D&R internet sitesinden verdiğim siparişler hala tedarik sürecinde. Zaten D&R'dan sipariş verdiğim zaman en az 7 ila 10 günü göze alıyorum:)
Neden ısrarla D&R diyecek olursanız; ben kitap seçerken Fazıl da cd ve dvd sipariş ettiği için bize en hitap eden site D&R oluyor:)
Geçen gün şubeden aldıklarıma gelirsek:
Deffter marka defterleri çok seviyorum. Bu sefer -Hayalperest- kedicik benimle geldi:)
Daha önceki Deffterler için buraya, şuraya ve oraya bakabilirsiniz.
Kedili cüzdanı daha önce almıştım ve burada paylaşmıştım. Aldığım mini tükenmez kalemler için ideal bir kalemlik oldu:) 


Kalemler D&R'dan...



- Nazan Bekiroğlu uzun zamandır okumak istediğim bir yazar. Kitap da alınacaklar listemdeydi. İndirimde olması da güzel oldu:)

- Tatlı Bela'yı 38. sayfasına kadar zor okudum. Takas listemdeki yerini aldı.
Takas listeme bakmak isterseniz buraya lütfen.


İki kitabı da okudum, kısa zamanda paylaşırım.


- Timbuktu'yu okuyorum, bugün yarın biter:)


Hepsi birden:)


Keyifli okumalarınız olsun, daima...

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Barcelona'dan Fotoğraf Kareleri -2-

Barcelona ile ilgili önceki paylaşımlarım:

Ian Bairnson Barcelona Fan Toplantısı

Barcelona Hayvanat Bahçesi -2-



Tekneyi gördüğümüzde pek hoşumuza gitti:) Nedenine gelince; Barcelona gezimizin sebebi The Alan Parsons Project'in gitaristi Ian Bairnson ile buluşmaktı. Teknenin üzerindeki -Horus'un Gözü- Alan Parsons'ın 'Eye In The Sky' albüm kapağıdır.
Hatta cd kılıfını da örmüştüm bir zamanlar ve burada paylaşmıştım.

Albüme ismini veren şarkıyı dinlemek isterseniz:


                             


:)))