Listenin 22. sırası: Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap...
Mırk tema seçtim ^-^ KEDİ
Kategori kapsamında okuduğum diğer kedili kitaplar:
Kedilerin Felsefesi Filozofların Kedileri - Federica Sgarbi
Edebiyat Mutluluktur - Zülfü Livaneli
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm / Zülfü Livaneli
BİR KEDİ, BİR ADAM, BİR ÖLÜM
Yunus Nadi Roman Ödülü
Yazarı: Zülfü
LİVANELİ
Türü: Roman
Yayın
Hakları: Doğan Kitap
www.dogankitap.com.tr
- 1. - 19.
baskı / Remzi Kitabevi, 2001-2009
- Doğan
Kitap'ta 1. baskı / Mart 2012 22. baskı
/ Mart 2014
- 203 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* ... insanları
konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak, canlı yaratıkları arasındaki en etkisiz
iletişim aracı. Dil yalan söylüyor, olanları çarpıtıyor, insanlığın hiç bıkıp
usanmadığı klişeleri tekrarlıyor. Bu yüzden, insanları dinlemek onları anlamak
için yeterli değil.
* Kötülük etmeyi
istememek başka, bilmemek başkadır.
* Orkidenin
anavatanı Himalayalar ve Uzakdoğu ülkeleriydi. Ağaç gövdelerinde çıkarlar ve
yere doğru eğilirlerdi çünkü tropik yağmurlardan hiç hoşlanmazdı orkideler, bu
yüzden başlarını yere eğer ve suyun üstlerinden akıp gitmesini sağlarlardı.
Evde de buna dikkat etmek gerekirdi işte. Orkide ışık sever ama sudan nefret
ederdi. Hele yeşil yapraklarının iç tarafına gelecek birkaç damla su mantar
oluşmasına yol açar ve bu da çiçeğin sonu demek olurdu. Bu yüzden orkideyi
birkaç haftada bir, olduğu gibi kaldırmalı ve leğene doldurulmuş olan suya
şöyle bir sokup çıkarmalıydı. Tabii yeşil yaprakları suya değdirmeyecek
şekilde.
^-^ KEDİLER ^-^
* Ben ömrüm
boyunca köpek olarak yaşamıştım artık kesin kararım bir kediye dönüşmekti. Kedi
olacaktım.
* Oysa şimdi bir
kediyim ben: Uzak, denetimli, soğukkanlı ve güçlü bir kedi. Eski Mısır'da, Beni
Hassan'da yapılmış üç yüz bin kedi mumyasından biriyim: Onlar kadar soğuk,
onlar kadar güçlü ve mağrur.
* ... Siyam
olduğunu...
* 1700'lerde
Pallas diye birinin Rusya'da bulduğu kitabede anlatılan kediler gibiydi.
* ... içimdeki
kedileşme yeteneğini hissetmişti.
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/111
... bu yünden...
* Sf/117
... bilmiyordum Seni de (nokta yok)
* Sf/166
Uç tane...
Okuduğum tarih: Nisan 2015
ARKA KAPAK –
“Arkadaşlarım bunun farkında
değil ama ben bu bağlantıların üstünde ya da dışındayım. Onlar gibi davranmaya,
onlara benzemeye çalışıyorum, lakin içim farklı, işte romanı yazan zavallı
arkadaşımın inemediği derinliklerden biri de bu. O beni, politik geçmişi olan
ve Kuzey sürgününe savrulmuş, sıradan insanlardan biri sanıyor. Başımdan
geçenleri, benden daha ilginç buluyor. İçimdeki derin ve köklü karanlığın
farkında değil. Çünkü insanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak, canlı
yaratıklar arasındaki en etkisiz iletişim aracı. Dil yalan söylüyor, olanları
çarpıtıyor, insanlığın hiç bıkıp usanmadığı klişeleri tekrarlıyor. Bu yüzden,
insanları dinlemek onları anlamak için yeterli değil.”
12 Mart rüzgârlarının İstanbul’dan Stockholm’e savurduğu bir mülteci
olan Sami Baran, yattığı hastanede Türkiye’den bir hastayla karşılaşır.
Bu adam, başına gelenlerin sorumlusu olarak gördüğü eski bir bakandır.
Ondan intikamını almak amacıyla Şili, Uruguay, İran gibi farklı
ülkelerden gelmiş mülteci arkadaşlarıyla birlikte bir plan yapar.
Ancak, bu planı gerçekleştirmek o kadar kolay olmayacaktır: Sami Baran, anadilin yeri geldiğinde düşmanla da anlaşma aracı olabileceğini hesaba katmamıştır. Ve bu, planın önündeki engellerden sadece biridir...
Zülfü Livaneli’nin usta kaleminden, sürgün yaşamı ve öldürmek-bağışlamak ikilemi üzerine, okurları ve eleştirmenleri değişik kurgusu
ve beklenmedik final(ler)iyle de etkileyen, kusursuz bir roman.
12 Mart rüzgârlarının İstanbul’dan Stockholm’e savurduğu bir mülteci
olan Sami Baran, yattığı hastanede Türkiye’den bir hastayla karşılaşır.
Bu adam, başına gelenlerin sorumlusu olarak gördüğü eski bir bakandır.
Ondan intikamını almak amacıyla Şili, Uruguay, İran gibi farklı
ülkelerden gelmiş mülteci arkadaşlarıyla birlikte bir plan yapar.
Ancak, bu planı gerçekleştirmek o kadar kolay olmayacaktır: Sami Baran, anadilin yeri geldiğinde düşmanla da anlaşma aracı olabileceğini hesaba katmamıştır. Ve bu, planın önündeki engellerden sadece biridir...
Zülfü Livaneli’nin usta kaleminden, sürgün yaşamı ve öldürmek-bağışlamak ikilemi üzerine, okurları ve eleştirmenleri değişik kurgusu
ve beklenmedik final(ler)iyle de etkileyen, kusursuz bir roman.
“Gerçek bir şaheser! Teknik
ve psikolojik olarak mükemmel! Öldürmek mi bağışlamak mı ikilemini en iyi veren
roman.”
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder