'Mini Okuma Şenliği Temmuz 2016' kapsamında -Temmuz- ayına ait bir edebiyat dergisi alıp içinde bahsi geçen iki kitabı okumak üzere seçmemiz gerekiyordu. Ben okuyacağım kitapları Laciver'ten seçtim. Detaylar burada.
Seçtiğim kitaplar: Mantık Al-Tayr ve Memleketimden İnsan Manzaraları.
Peter Sis 'Kuşlar Meclisi' kitabını okurken -burada- kitabın ilham kaynağının Mantık Al-Tayr olduğunu öğrendim. Doğal olarak da hemen alınacaklar listeme ekledim. Bu şenlik kapsamında aldığım dergilerden birinde de Mantık Al-Tayr ile ilgili bir yazı karşıma çıkınca hiç vakit kaybetmeden sipariş ettim:)
Açıkcası kitabın ismi, yazıldığı yüzyıl ve hatta Feriduddin Attar'ın ismi bile gözümü korkutmaya yetmişti. Ancak çeviri gayet sade ve iyi. O yüzden akıcı ve anlaşılır bir okuma keyfi sağlıyor.
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Mantık Al - Tayr / Feridüddin Attar
MANTIK AL - TAYR
Yazarı: Feridüddin
ATTAR
Türü: Din -
Mitoloji - Tasavvuf
Özgün Adı: منطقالطی
Yayın
Hakları: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
- II Cilt
halinde 1. Basım 1944-1945 MEB
- 1. Basım
Ekim 2006, İstanbul VIII. Basım Ekim
2015, İstanbul
Farsça
Aslından Çeviren: Abdülbaki Gölpınarlı
- 377 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Attar,
zamanından itibaren ve bilhassa eserleriyle pek büyük bir şöhret kazanmıştır.
Mevlana, Divan'ında, Mesnevi'sinde onu münasebet düşürerek övmede...
* Attar, 'Mantık
al-Tayr'ıyla temsili bir surette 'Vahdet-i Vücut' (Varlık Birliği) inanışını
anlatmaktadır.
* Ne bilir, ne
tanırsan, o senin anlayışındır, Tanrı değil!
* İnsan acze
düşse, karıncadan bile aciz olsa...
(karınca aciz değil ki!)
* Fakat kendini bir
karıncadan bile ileri görürsen...
(bile nedir yahu!)
* Merhametsizlere
bile merhamet edem Tanrı merhametlileri, insanlara velinimet eder.
* Cennetle
cehennem, senin lütuf ve kahrının aksi.
* Gözyaşı, gönül
sırlarının cilasıdır... tıka basa doymak nedir ya? Gönül pası.
* Alelade halk
yanında da, ileri gidenler yanında da kulluk makamından daha üstün bir makam
olamaz.
* Bu köpeğin
alemde pek çok kulları var... bir kimse ola ola köpeğe kul olur, köpeğe kulluk
eder mi?
Dertte yüz binlerce gönül öldü de, bu kafir köpek bir an
bile ölmüyor!
bu köpek nefis
de gece gündüz onun nedimidir, onun dalkavuğudur!
(köpeğin bu şekilde kullanılması rahatsızlık verici!)
* İki tilki
birbirleriyle buluşmuş, eş olmuşlardı. Beraberce yaşayıp geçinmeye
başladılar...
Bir padişah, zağarıyla, doğanıyla ava çıkmıştı... bu iki
tilkiyi birbirinden ayırdı.
Dişi tilki erkeğine, 'Ey kaçacak delik arayan, söyle...
sonra nerede buluşacağız acaba?' dedi.
Erkek tilki dedi ki: 'Eğer ömrümüz olursa, şehirdeki kürkçü
dükkanında!'
...
Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır...
* Bu alemde huzur
ve istirahate imkan yoktur. Çünkü cihanda bir kıl ucu kadar bile huzur ve
istirahat şivesi yoktur.
Bu alemde nefis gibi bir ateş bulundukça, zamanede kimdir
huzura erişen? Söyle hele!
* İnsan ne vakit
gönül huzuruna erişir?
Gönülsüz kaldığı zaman!
* Ey gafil adam,
benim günüm gecedir. Tanrı'dan inen nimet ve ihsan güneşi gece doğar.
...
Tanrı güneşi geceleyin doğar.
* Her gece senin
için Tanrı katından melekler inmede.
* İşin
başlangıcında istek vadisi var. Ondan sonra ucu bucağı gelmeyen aşk vadisi
gelir.
Üçüncü vadi bilgi vadisi, dördüncü vadi de istiğna
vadisidir. (istiğna: Cenab-ı Hak'tan başka kimsenin minneti altına girmemek. *
Gönül tokluğu. Elindekini kâfi bulmak. Zenginlik istememek. Muhtaç olmayıp
zengin olmak. * Nazlanmak. * Azamet ve tekebbür etmek.
Beşinci vadi tertemiz tevhit vadisi, altıncı vadi sarp ve
korkunç bir vadi olan hayret vadisidir.
* Kendinden haberi
olmayan biri, Tanrı'ya yalvarmada, 'Yarabbi, lütfet de bana bir kapı aç.'
demedeydi.
Tesadüfen Rabia da orada oturuyordu. Dedi ki: 'A gafil, bu
kapı ne vakit kapalıydı ki?'
* Burada aşk
ateştir, akılsa dumana benzer. Aşk geldi mi, akıl derhal kaçıp gider.
* (YORUMSUZ!)
Zengin bir
adam, bir şerbetçi çocuğa aşık oldu.
...
Müflisin biri, Eyaz'a aşık oldu.
...
Bu çocuk beyzadeyle düşer kalkarsa, beyzade onun huyunu
kapar...
...
O oğlanın aşkıyla, adeta bir kora döndü...
...
Padişah bu çocuğun aşkıyla sarhoş olmuş...
Delikanlının aşkına öyle bir dalmıştı ki...
Delikanlı padişahın huzurunda yatar, uyur, padişah da boyuna
ona bakar dururdu.
... Saraya yakın bir komşu vardı. O komşunun da güneş yüzlü
bir kızı vardı.
Delikanlı bu kızı görüp ona aşık oluverdi.
... Padişah bir de baktı ki, delikanlı bir kızla oturuyor.
İkisi de birbirlerine gönül vermişler!
Padişah bunu görünce, kıskançlık ateşi ta ciğerine kadar
tesir etti.
^-^
KEDİLER ^-^
* gah bir kedi
yüzünden yolu keşfeder, gösterir.
Temmuz 2016
Yazar Hakkında Bilgi= Ferîdüddin Attâr (Farsça: فرید
الدین عطار) ya da tam adıyla Ebû Hâmid Ferîdüddin Muhammed bin Ebî Bekir
İbrâhîm-i Nîsâbûrî, İran'nın en önemli dört şehrinden biri olan Nişabur’da 1136 yılında
doğmuş 1221 yılında
vefat etmiş ünlü bir İranlı şair ve mutasavvıftır. Hekim ve eczacı olmasından
dolayı Attâr (aktar) olarak anılır.
Attâr
küçüklüğünde Nişabur civarındaki Şadyah'ta babasının attar dükkanına devam
ediyor, bir yandan baba mesleği attarlığı öbür yandan ilim ve irfan
öğreniyordu. Attâr'ın eserlerine bakıldığında iyi derecede Arapça, tefsir,
hadis, kelam, fıkıh gibi dini ilimler öğrenimi gördüğünü; hikmet, felsefe,
ilm-i nücum, eczacılık gibi akli ve tecrübi ilimlerden anladığı görülür. Ancak
bu ilimleri nereden ve kimden öğrendiği hakkında tarihi kaynaklarda yeterli bir
bilgi bulunmamaktadır.
Bazı
tarihçiler Ferîdüddin Attâr'ın tasavvufta adet olduğu üzere seyahatler
yaptığından, Mekke'ye
gidip Kabe'yi
ziyaret ettiğinden, hatta Şam, Mısır,
ve Hindistan'a
kadar gittiğinden söz ederlerse de bunlar ispatlanmamış rivayetlerdir.
Hayatının sonuna doğru yazdığı Esrarname 'de Kabe'yi
görme arzusu içinde olması Hicaz'a gitmediğinin delilidir.
Kitap Hakkında Bilgi= Mantıku't-Tayr (Farsça: منطقالطیر Kuşların
Diliyle veya Kuş Dili) İranlı sufi
şair Ferîdüddîn-i Attâr tarafından kaleme
alınmış bir manzum eserdir.
Eserde Gazali'nin
XII. yüzyılda yazdığı Risaletü't-tayr adlı
eserden yararlanılmıştır. Ali Şîr Nevaî, Attar'ın eserine nazire olarak Lisânü't-Tayr eserini kaleme almıştır.[1]
Tasavvuf edebiyatının başlıca eserlerinden
olan Mantıku't-Tayr'da kuşlar ile ilgili bir hikâye kullanılarak, çeşitli
semboller aracılığıyla tasavvufun temellerini, önemli prensiplerini ve
tasavvufî yaşam ile inancı anlatılmaktadır. 4724 beyitten oluşan
mesnevi tarzında yazılmış bir eserdir.
ARKA KAPAK –
Feridüddin Attar (1140 civarı
- 1220 civarı): Klasik Fars edebiyatının 12. yüzyıl sonu - 13. yüzyıl başındaki
en önemli şair düşünürlerindendir. İlahiname ve Tezkiretüt Evliya gibi
eserlerinin yanısıra, en tanınmış mesnevisi sayılan ve Mevlana dahil kendinden
sonraki pek çok büyük şairde iz bırakan Mantık'uttayr (Kuşların Dili) da ise
Attar, denebilirse, yolun ve yolculuğun kişileri bulmak istediklerinin ta
kendisi kıldığı etkileyici biçimde göstermiştir.
Abdülbâki Gölpınarlı
(1900-1982); 20. yüzyılda ülkemizin yetiştirdiği en önemli edebiyat
tarihçilerinden ve (şarkiyat) doğubilimcilerindendir. Hasan Âli Yücel’in
Bakanlık Klasikleri’nden 1980’lere, dîvan, tasavvuf ve halk edebiyatımızdan ve
Farsçadan yaptığı temel yapıt çevirileri ve incelemeleriyle de kültür
hayatımızda unutulmaz bir iz bırakan Gölpınarlı’nın sayısız eseri arasında,
Mevlâna Külliyatı, Fuzulî, Nedim ve Yunus Emre’nin dîvanları da vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder