Sayfalar

23 Aralık 2020 Çarşamba

Cem Yayınevi Gotik Seri

 @cemyayinevi harika bir gotik seri çıkardı. Seri deyince yanlış anlama olmasın her kitap birbirinden bağımsız ve farklı yazarlara ait, tek ortak noktaları türleri ☠💀


İlk etapta üç kitap seçip okudum.



* Otranto Şatosu / Horace Walpole 

Horace Walpole Gotik terimini edebiyatta ilk kullanan kişi olarak biliniyor. Otranto Şatosu da gotik roman türünün ilk örneği olarak kabul ediliyor. 
Gotik unsurları içinde barındıran ve okudukça meraklandıran, şato, zindan, kilise, gaipten gelen sesler ve kişileriyle çok güzel bir romandı. 
Ayrıca kitap Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap listesinden...


* Hayalet Öyküleri / M.R. James - 

Birbirinden ürkütücü beş hikaye var 👻


* Kum Adam / E.T.A Hoffman - 

Kitaba ismini veren Kum Adam ve bir de Fındıkkıran adında iki hikaye okuyorsunuz. Özellikle Fındıkkıran masal tadında bir içeriğe ve anlatıma sahip 🐭🐱
                    
Üç kitabı da çok severek okudum 👌 Ama favorimi soracak olursanız Otranto Şatosu derim. 


Ve seriden okuduğum diğer üç kitap. Gotik seri diye gözünüz korkmasın. Öyle korku dozları okunmayacak kurgular değil. Hatta yer yer gülümsetiyor bile.



* Kıssalar Kitabı / Ambroce Bierce - 

Adı üstünde kısa kısa taşlamalar, kıssalar, fabl uyarlamaları ve yine fıkra tadında kıssalar var kitapta.


* Başsız Süvari / Washington Irving - 

Kitapta iki öykü var. Severek okudum.



* Locarno Dilencisi / Heinrich Von Kleist 

Heinrich Von Kleist eserleri kadar yaşamıyla da ilgi çeken bir yazar. Sevgilisinin ve aynı zamanda kendi hayatına elleriyle son vermiştir. Bu intihar kararını birlikte almışlar. İntihar süreci 2015 yapımı Fou D'amour (Mad Love) filminde işlenmiş. İlk fırsatta izleyeceğim.
Kitap'ta birbirinden güzel dört öykü var. Çok severek okudum.


On kitaplık gotik seriden okuduğum altı kitap da tarz olarak çok iyi geldi bana. Konu ve kurgu farklılıklarıyla keyifli okumalar yaptım. Ve okumaya devam...


Gotik seriden bu kez iki kitabı eş zamanlı okudum.


* Karanlığın Hayaleti / H. P. Lovecraft - 

Kitaba ismini de veren hikaye dahil toplam beş hikayeden oluşuyor. Favorim Erich Zann'ın Müziği 👌
Yazarın yaşam hikayesi en az yazdığı hikayeler kadar ürkütücü, enteresan ve ilgi çekici. Lovecraft üç yaşındayken babası gittiği bir iş gezisinde kaldığı otelde sinir krizi geçirip akıl hastanesine yatırılıyor. Hatta yıllar sonra geçirdiği yeni bir sinir krizi neticesinde felç geçiriyor ve vefatına dek akıl hastanesinde kalıyor. Babasının kaybıyla derinden etkilenmesinin dışında annesinin de baskıları altında ve kız gibi yetiştirilen Lovecraft dışarı da bırakılmamasının sonucunda asosyal bir hayat yaşamaya başlıyor ve içe kapanık bir kişilik geliştiriyor. Dedesinin vefat etmesi üzerine ise ikinci büyük yıkımı yaşıyor. Doğduğu evden taşınmak zorunda kalmalarının sonuncunda duygusal anlamda olumsuz etkileniyor ve intihar ediyor. Birkaç yıl sonra da sinir krizi geçiriyor ve lise diplomasını alamıyor. Yıllar sonra annesi de depresyon sonucu sinir krizi geçiriyor ve akıl hastanesine kaldırılıyor.
Lovecraft'ın hayatını bölümlere ayırıp ele alacak olsak görüldüğü gibi ölümler, kayıplar, sinir krizleri, kişilik bunalımları, akıl hastaneleri... Yaşadıkları yazdıklarından daha korkunç görünüyor tüm gerçeklerin ışığında.



* Vampir / J. William Polidori- 

Ben asla korku filmi izleyemeyen biriyim. Dozuna göre belki bazen gerilim filmi-kitabı izleyip okuyabilirim ama vampirli hiç 🙈 
O yüzden kitabın vampirlik bölümlerini atlayıp okudum:)
Ama yazarla alakalı mutlaka buraya not düşmek istediğim bir şey var.
Mary Shelley eşi ve kimi arkadaşlarıyla bir gece bir oyun oynamaya karar verirler ve herkes kendi korku hikayesini yazar. Mary Shelley'nin Frankestein'ın hikayesinin temellerini attığı o gece o arkadaş grubunda J. William Polidori de vardır ve Vampir o gece ortaya çıkar.


* Vathek / William Beckford - 

Okuduğum dokuz kitabı da ayrı ayrı çok sevdim ama tabii ki içlerinde favorilerim de var. Mesela Vathek favorilerime eklendi 👌
Masalsı yapısını ve inceden inceden verdiği hayata dair mesajları okumayı çok sevdim.



Yürek Burgusu kitabını da okumakla birlikte @cemyayinevi'nin on kitaplık gotik serisini tamamlamış bulunuyorum.

* Yürek Burgusu / Henry James - 

İki küçük çocukla ilgilenmek üzere konağa gelen mürebbiyenin gördüğü hayaletler karşısında yaşadığı hayal gerçek karmaşasını fazlasıyla yansıtıyor. Hayaletlerin varlıklarına emin olamamakla birlikte var olduklarına dair duyduğu endişeyle iç dünyasının çalkantılı gerilimlerine bizleri de ortak ediyor.


On kitabın her birini severek okudum ama tabii ki içlerinden öne çıkanlar var. 
Favorilerim; İlk sıralarda Otranto Şatosu ve Vathek. 
Sonrasında Başsız Süvari (Rip Van Wilke) ve Locarno Dilencisi.



Keyifli okumalarınız olsun.

12 Kasım 2020 Perşembe

Kaktülos'tan Mırklı Kaktüslerim

Kaktüsleri kedilere benzetirim...

O yüzden bakacağım ilk ev çiçeğimin kaktüs olmasını istemem bilinç altımın etkisiyledir muhtemelen 🐱🌵
Kaktüs; başına buyruk, dayanıklı ve insan eline kalırsa az bakımla başının çaresine bakabilen...
Kediler misali ♡
Kaktüs çeşitlerini araştırırken muhteşem bir profile denk geldim 💚 @kaktulos 🌵
Hem mırklarım hem kaktüslerim bir arada 😻


Cennetteki Bodrum'um 💙



Kişiye özel ürünleri çok seviyorum. Sizi yansıtan, sizi anlatan, sizin seçiminiz ve sadece sizde olan...
Külkedisi, Bodrum ve Cimcik saksılardan bana baktıkça mırk mutluluk duyuyorum 😻





Kaktülos'la yolumuz Instagram sayesinde kesişti. İyi ki kesişti 💛🌵Çok gönlüme sinen mırklı saksılarım ve harika kaktüslerim oldu. El emeği zaten çok kıymetli. İncelemek isterseniz Instagram sayfaları Kaktülos 🌵✅

28 Ekim 2020 Çarşamba

Fazıl'dan Midnight Blues

Benim çok özel bir şarkıdır, çok severim. @fazilokudan 'a bir cover listesi yaptım:) Sevdiğim tüm şarkıları sırayla kayıt edecek benim için. Tabii ki ilk sırada Midnight Blues vardı. Canım kocama mırk teşekkürler:))

Klibin başrolünde Somon var ^-^

Keyifli dinlemeler ve izlemeler...


30 Ağustos 2020 Pazar

Flann O'brian - Brian O'Nolan Kitapları

Flann O'brian okumayı çok sevdiğim ve hayal gücüyle beni şaşırtan bir yazar. Dilimize çevrilmiş tüm kitaplarını okudum ve kısa kısa size kitaplarından bahsetmek istiyorum.

* ÜÇÜNCÜ POLİS *



Sıra dışı bir kitap okumak istiyorsanız mutlaka Üçüncü Polis'i okumalısınız.
Çevirmen Gülten Hatipoğlu önsözde kitabı harika bir cümleyle özetlemiş: '... gerçekçi bir anlatı gibi başlayan, fabulist bir anlatı olarak devam eden ve gotik olarak biten Üçüncü Polis...'
Flann O'brian - Brian O'Nolan maalesef hayattayken kitaplarının hak ettiği değeri gördüğünü görememiş. Yazarın ilk romanı olan ve dilimize Ağaca Tüneyen Sweeny olarak çevrilen At Swim-Two Birds 244 adet satılmış ve basımından altı ay sonra Londra'daki yayınevinin bombalanması sonucu tüm kopyalar yok olmuş.
Brian O'Nolan ardından ikinci romanı olan Üçüncü Polis'i yazmış ancak yayınevi tarafından reddedilmiş. Bu duruma içerleyen yazar romanın el yazmasının kaybolduğunu söylemiş, aslında saklamış ve bunu da herkesten saklamış... Kitap yazma hevesini kırmasalardı kim bilir ne şahane eserler kazanacaktı edebiyat dünyası. Bu süreçten sonra farklı bir isimle gazetede köşe yazıları yazmış yıllarca. Devam yıllarında takma isimle iki roman yazmış sadece.
Ölümünün ardından sadece bir yıl sonra- Üçüncü Polis basılmış.
Yazıldığı devrin sansür devri olduğunu düşünürsek sansürden geçecek şekilde inanılmaz zeki manevralarla dolu kitap. Aynı zamanda mizah yönünün kuvveti, başarılı kurgusu, enteresan karakterleri ve akıcılığıyla okumanın nasıl bir keyif olduğunu hissediyorsunuz her anlamda.
Kitap biter bitmez yazarın Ağaca Tüneyen Sweeny romanını okumaya başladım. İnanın aynı mükemmellikte devam ediyor okuma keyfim.
Bahsettiğim iki kitabı da Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap listesinden...
Tam listeye ulaşmak isterseniz buradan bakabilirsiniz.

Kitaptan alıntılar,





* AĞACA TÜNEYEN SWEENY *


Beyin jimnastiği yaptıran, roman içinde roman içinde roman içinde bir döngüde süregiden, mizahi yanının kuvvetiyle eş değer eğlenceli, sansüre karşı kendini sansürlemiş ancak satır aralarındaki eleştirileriyle harika manevralar gerçekleştiren çok keyifli bir roman.
Üçüncü Polis kitabından sonra Ağaca Tüneyen Sweeny kitabıyla da tadı dimağımda kalan bir okuma keyfi sundu bana sevgili O'brian 💛
Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap listesinden...

Kitaptan alıntılar,








* DALKEY ARŞİVİ * 


Flann O'Brien 2020 yılının ilk hediyesi oldu bana. Üçüncü Polis ile başladığım Flann O'Brien okumalarıma Ağaca Tüneyen Sweeny ile devam edip Dalkey Arşivi kitabıyla beğenimi perçinleyip dilimize çevrilmiş kitaplarından kalan son kitap Zor Hayat'ı bitirip külliyatını tamamlamış bulunuyorum.
Her bir kitabıyla beni aklına, hayal ve yazım gücüne hayran bıraktı Flann O'Brien ya da Brian O'Nolan.
Dalkey Arşivi kitabında Üçüncü Polis'teki molekül teorisi ve De Selby karakteri daha detaylandırılmış bir halde karşımıza çıkıyor. Nedeni ise Üçüncü Polis yayınevi tarafından reddedilince o kitabını gözden çıkaran O'Brien'ın mevcut karakter ve oluşturduğu teoriyi harcamaya içinin el vermemiş olması. Yazarın ölümünden bir yıl sonra Üçüncü Polis kitabı basılıyor. Ama iki kitaba da girmiş olan De Selby karakteri ve molekül teorisi iki kitabın farklı kurgusu ve hikayesi içinde ayrı ayrı çok da keyifle okunuyor.
Dalkey Arşivi kitabında Augustinus ve James Joyce ile pek zihin açıcı, düşündürücü diyaloglar var.
Dediğim gibi yazarın tüm kitaplarını çok ama çok sevdim.


* ZOR HAYAT *


Zor Hayat'la birlikte Flann O'Brien'ın dilimize çevrilmiş dört kitabını da okumuş bulunuyorum. 2020'nin hediyesi oldu bana bu nevi şahsına münhasır yazar. Yazdıklarını okuyun, bana hak vereceksiniz. Çok efsane 🙈👌
Yılın ilk ayında Üçüncü Polis kitabını okumakla başlayıp hız kesmeden tüm kitaplarını heyecanla ve iştahla okudum 😊
Okuma sıram: Üçüncü Polis, Ağaca Tüneyen Sweeny, Dalkey Arşivi ve Zor Hayat.
Kitaplarını okurken ne kadar zeki ve ne kadar mizahi yönünün kuvvetli olduğunu hissediyorsunuz .
Zor Hayat'ı diğer üç kitabından ayrı değerlendiriyorum. Çünkü diğer üç kitabında olaylar daha bir gerçek üstü havada ilerlerken ve daha beyin jimnastiği yaptıran harika detaylar varken Zor Hayat bu konuda nispeten daha sade yazılmış diyebilirim. Tüm kitaplarında mevcut olduğu gibi Zor Hayat'ta da din hakkında farklı bakış açılarını dile getiren diyaloglar mevcut.
Dediğim gibi tüm kitaplarını çok severek okudum.
Şayet ilk kez Flann O'Brien okuyacaksanız kendi okuma sıramı tavsiye edebilirim.

26 Ağustos 2020 Çarşamba

Kavgam Serisi / Karl Ove Knausgaard


   Norveçli yazar Karl Ove Knausgaard'ın Kavgam serisi altı ciltlik bir okuma yolculuğu. Seri yaklaşık 3600 sayfalık bir okuma keyfi sunuyor. 

   Knausgaard'ın kitapları Monokl Kitap tarafından basılıyor.
Bu seri dışında bir de Mevsimler serisi var. O serinin tüm kitapları ciltli basım. 

   Kavgam serisinin ilk kitabından başlayarak hepsinden kısa kısa bahsetmek istiyorum.



KAVGAM-

   Karl Ove anı serisinin ikinci kitabı Aşık Bir Adam iki yılı aşkın süredir kitaplığımda öylece duruyormuş, şaka gibi... İlk kitabı Kavgam'ı sipariş ettim ve ilk cildini iki gün gibi bir sürede bitirdim ve bunca sene neden ama gerçekten neden okumamışım dedim. Gerçi bir nedeni kapak tasarımıydı. Sanki beğenmeyecekmişim algısı oluşmuştu. Genellikle eş zamanlı birkaç kitap okurum. Özellikle gece uyumadan önce ince kitaplar seçerim ki tutması rahat olsun ama bu kitabın kalınlığına rağmen elimden bırakamadım ve başka kitap okumak istemedi canım. 

   Karl Ove çocukluk, gençlik, yetişkinlik yıllarını, hem aile hem okul hem de arkadaşları ile olan diyaloglarıyla ele alıyor. Kitabın ikinci kısmı ise babasının kaybı ve daha çok aileye dönük anılara odaklı devam ediyor.

   Çok beğendim. Cidden akıp gidiyor kitap.


AŞIK BİR ADAM-


   Karl Ove'nin Kavgam serisinin bu kadar iyi çıkacağını hiç düşünmemiştim. İkinci cildi de bir solukta okudum. 

   Aşık Bir Adam evliliklerini, özellikle ikinci evliliğini ve çocuk sahibi olduğu dönemleri anlatıyor. Eşiyle ve çocuklarıyla ilişkilerini, sosyal yaşamını, edebiyat sohbetlerini ve yaşamına dair her şeyi akıcılıkla kaleme almış.

   Ayrıca Norveç ve İsveç arasındaki kültürel farklılıkları okumak da ilgi çekiciydi.


ÇOCUKLUK ADASI-

   Kavgam serisinin üçüncü kitabını da neredeyse başladığım gibi bitirdim.

   Bu kitapta isminden de anlaşıldığı gibi Knausgaard'ın çocukluk yıllarına tanık oluyoruz. İlkokula başlamasını ve yedi yıllık okul sürecini aile ve arkadaş ilişkileriyle harmanlanmış bir şekilde okuyoruz. Çocukluğundan süregelen babasıyla orta yolu bulamadığı ilişkilerinin temeli ve etkileri ortaya çıkıyor.


KARANLIKTA DANS-

   Dört kitap içinde bir tek bu kitabı pek sevemedim ve yarısından sonra biraz zorlama okudum.

   Knausgaard'ın lise dönemini ve 18 yaşında öğretmenlik yaptığı yılı kapsayan, aile, arkadaş ve iş çevresiyle ilişkilerini yansıtan bir konusu var. Ancak neredeyse her sayfa içkiden ve ara ara da cinsellikten bahsediyor. Aslında kültürlerinde bu denli içki ve cinselliğin normal karşılanması neticesinde adamın anılarında da doğal olarak bunca yer kaplıyor. Mesela lise mezuniyetlerinin olacağı son ay 'Russ dönemi' olarak öğrencilerin otobüs vs kiralayıp, bolca içmelerini, taşkınlık yapmalarını, o otobüste uyumalarını, seyahate çıkmalarını veya sürekli partilerde takılmalarını olağan karşılanıyor.

   Hele kitabın bir bölümünde uzun zaman evlerini paylaştıkları kedilerini taşınacakları için veterinere götürüp öldürmelerini okuduktan sonra zaten iyice soğudum konudan...


BAHAR YAĞMURLARI-

   Seriyi genel olarak çok sevdim, hiç elimden bırakmak istemedim okurken. Ama içlerinde en çok bu ciltten keyif aldım. Karl Ove'nin Yazarlık Akademisi ve üniversitede edebiyat bölümü öğrencisi olduğu yıllardan bahsediyor. Akademideki iki hocasından biri de Jon Fosse. Fosse'nin de yine Monokl Kitap'tan çıkan Sabahtan Akşama kitabını okumuştum. Paylaşımıma buradan ulaşabilirsiniz.

   Derslerin içerikleri, edebiyat sohbetleri, yazıya dair yöntemler gibi keyif veren sayfalar çoğunlukta. Ayrıca radyo ve hastanede çalıştığı dönemlerdeki anıları ve hatta ilk evliliği ve ilk kitabı gibi önemli bölümler var. Kısa yazılarından da örnekler paylaşmış kitapta ama onları pek sevemedim nedense.

   Tüm seriyi ele alacak olursam beşinci ciltten ve sonra ilk ciltten ve ikinci ciltten çok etkilendim.  Üçüncü cilt çocukluğunu anlatıyor, okunası ama bahsettiğim üç kitap kadar etkileyici bir yanı yok ama o da sürükleyici aynı şekilde. Bir tek dördüncü ciltten pek hoşlanmadım hatta biraz zorlama okudum diyebilirim.





SON-

   Serinin son kitabı 'Son' dolu dolu bir içeriğe sahip. Yazarın yaşamına ait detayları ve hayata, ailesine, ilişkilerine dair sorgulamaları, pişmanlıkları, kazanımları okurken bir yandan da edebiyata, sanata, tüm insanlığı etkileyen yakın tarihi olaylara karşı fikirlerini, yaklaşımlarını okuyorsunuz. 990 sayfalık kitabı bu açıdan ikiye ayıracak olursak sf/ 343-726 arasını otobiyografik bölümden bağımsız düşünebiliriz. Bu aralıkta Paul Celan, James Joyce ve ağırlıklı olarak Adolf Hitler / Kavgam kitabı / Nazi dönemi... ele alınmış. Hitler'in çocukluğu, gençliği, aile, arkadaş ve gönül ilişkileri ve askeri - siyasi hayata atılması tüm yönleriyle araştırılıp paylaşılmış. Epey ilgimi çeken bir bölümdü. Hitler Kavgam kitabını 2014 yılında okumuştum, paylaşımıma buradan ulaşabilirsiniz.

   Knausgaard'ın metinde bahsetmesi sayesinde Alfred Kubin'den haberdar oldum. Tedirgin edici, ürkütücü ve sıra dışı çizimlerinden etkilendim. Ayrıca yazdığı tek bir romanı olduğunu öğrenince hemen Diğer Taraf isimli kitabını aldım ve okumaya başladım. Neredeyse bitmek üzere ve çizimleri kadar başarılı bir roman yazmış.


   Tüm serinin içinde tek uzak kaldığım ve zor okuduğum kitap Karanlıkta Dans yani 4. kitaptı. Çocukluğum adını alan 3. kitabın da diğer kitaplara nazaran daha zayıf kaldığını hissetmiştim. Zaten serinin kitaplarını yorumlarken belirtmiştim. Bu kitapta yazarın 3. ve 4. kitaplarıyla ilgili düşüncelerini okumak iyi geldi bana. 

 

   Seriyi genel olarak ele alacak olursam 1., 2., 5. ve 6. kitapları çok severek okudum. Özellikle 5. ve 6. kitaplar seri içindeki favorilerim 🏆


   Knausgaard'ın kitaplarında yakından tanıdığımız birkaç yıl önce ayrıldığı üç çocuğunun annesi Linda Boström'ün dilimize çevrilmiş öykü kitabı Helios Felaketi'ni de aldım.

   Seri gözünüzü korkutmasın. Öyle bir okutuyor ki kitapların nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Akıcı, büyülü ve samimi bir dili var. Son 2011'de yazılmış. Aslında aradan geçen dokuz yıla ait kaç cilt kitap daha çıkar.

   Onca yaşanmışlık, okuma - izleme ve seyahatlerin fikirlere etkisi, yansıması... Keşke yaşamı boyunca bu seriyi devam ettirse.



Kitaptan alıntılar,













Keyifli okumalarınız olsun.