Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Bozkırkurdu / Hermann Hesse
Listenin 28. sırasında Goodreads'in 'Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap' listesinden üç kitap seçilmesi gerekiyordu. Bu kategori dahilinde 'Bozkırkurdu'nu okudum.
BOZKIRKURDU
Yazarı: Hermann
HESSE
Özgün Adı: Der
Steppenwolf, 1955
Türü: Romanı
Yayın
Hakları: Yapı Kredi Yayınları
www.ykykultur.com.tr
- 1.
baskı: Yankı, 1973
- YKY'da 1. baskı: İstanbul, Mart 2003 - 16.
baskı: İstanbul, Ocak 2013
Türkçesi: Kamuran
Şipal
- 209 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
*
'İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden
yüzmek istemez.' Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü
yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim
düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir;
ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda
boğulur.
*
Ortaçağ'ın bir insanı bizim bugünkü yaşam
üslubumuzu bambaşka açıdan değerlendirir, tümüyle acımasız, dehşet verici ve
barbarca görüp aşağılardı! Her çağ, her uygarlık, her gelenek ve görenek
kendine özgü bir üslubu içerir, kendisine yaraşır incelikleri ve sertlikleri,
güzellikleri ve acımasızlıkları barındırır kendisinde, kimi acıları pek doğal
karşılar, kimi kötülükleri sabırla sineye çeker. Ne zaman ki iki çağ, iki
uygarlık ve iki din birbiriyle kesişirse, işte o zaman insan yaşamı gerçek bir
acıya, gerçek bir cehenneme dönüşür. Ortaçağ'da yaşayacak antik dünyanın insanı
havasızlıktan içler acısı bir şekilde boğulup gideceği gibi tıpkı. Öyle çağlar
vardır ki, bütün bir kuşağın insanları iki çağ, iki ayrı yaşam üslubu arasında
sıkışıp kalır, her türlü doğallık, her türlü gelenek ve görenek, her türlü korunmuşluk
ve suçsuzluk duygusu çıkar gider elden. Nietzche gibi biri bugünkü sefaleti bir
kuşaktan çok daha fazla süre önce yaşamak zorunda kaldı; onun tek başına, hiç
anlaşılmadan yaşadığını bugün binlerce insan yaşamakta.
*
... tüysü bulutçukların gökyüzündeki o
güzelim, nazlı, değerine paha biçilemez desenlerini seyre dalmıştım. Pek hoş
bir şeydi bu da, tıpkı eski kitapları okumak gibi, sıcak bir banyo yapmak gibi
bir şeydi.
*
... yolun öbür yakasındaki karanlıkta
gözüme eski, gri bir taş duvar ilişti; her zaman öylesine eski ve umursamaz
duruyordu oracıkta... Gündüzleri pürtüklü yüzünde gözlerimi dinlendirirdim;
kentin iç kesimlerinde böyle sessiz, sevimli ve suskun yüzeylere az rastlanır
çünkü.
*
Yalnızlık bağımsızlıktır, ... yıldızların
içinde dolanıp durduğu uzay gibi harikulade sessiz ve büyük.
*
Çünkü ilkel bir zenci de, bunak biri de
olsa hiçbir insan yoktur ki, varlığının sadece iki üç temel öğeden oluştuğu
söylenebilsin...
*
Beden olarak her insan tektir, ruh olarak
asla.
*
Göğüs, beden her zaman tektir, içinde
barınan ruhlar ise iki ya da beş değil, sayılamayacak kadar çoktur; insan yüz
zardan oluşmuş bir soğana, pek çok iplikten dokunmuş bir kumaşa benzer.
*
Uzman kişiler, bugüne kadarki yazınsal
sanatlar içinde en çok oyun türüne değer verirler ve bunda da haklıdırlar,
çünkü oyun sanatı ben'in çok parçadan oluşmuş biçimde anlatımına en büyük
olanağı sağlar ya da sağlayabilir.
*
Çağdaş dünyamızda da öyle yapıtlar vardır
ki, kişi ve karakter oyununun perdesinin gerisinde, yazarın kendisi de pek
fazla bilincine varmaksızın, bir kişiler zenginliği sergilenmeye çalışılır.
Bunu görmek isteyenlerin söz konusu yapıtlardaki kişilere ayrı ayrı varlıklar
değil, yüce bir bütünlüğün (yazar ruhunun diyelim) parçaları, tek bir
bütünlüğün değişik yön ve cepheleri olarak bakmaya karar vermesi gerekir.
Örneğin Faust, bu açıdan bakan biri için Mephisto, Wagner, Faust ve bütün diğer
kişilerin bir araya gelerek oluşturduğu bir bütünlük, bir üst kişidir ve tek
tek kişilerde değil, ancak bu yüce bütünlüktedir ki, ruhun gerçek varlığından
biraz bir şeyler ima yollu açığa vurur kendini.
*
O da Faust gibi bir tek göğüs için iki
ruhun fazla olduğuna, bunların göğsü parçalayabileceğine inanır. Oysa iki ruh
hiç de fazla değildir ve Harry böyle ilkel bir düşünceye başvurarak ruhunu
kavramaya çalışmakla onun onurunu fena halde ayaklar altına alır, çok aydın
biri olmasına karşın ancak ikiye kadar sayabilen ilkel biri gibi davrandığı
görülür. ... Harry, zencilere yaraşır bu kurt yöntemine başvurmakla çifte bir
aldanış içine sürüklenir.
*
... uykumun nasıl olduğunu bir bilsen,
bir gelincikten daha ürkektir o!
*
Örneğin sende düşünsel yön hayli gelişmiş
durumda, ama küçük yaşamsal beceriler bakımdan hayli geri kalmışsın. Düşün
alanında Harry yüz yaşında; dans alanında ise, dünyaya geleli yarım gün bile
olmamış bir bebek gibidir. Şimdi amacımız onu ve onun gibi kafasız ve büyümemiş
küçük kardeşlerini ileri bir düzeye çıkarmaktır.
*
Kişiliğiniz, içine kapatıldığınız bir
hapishanedir.
^-^ KEDİLER ^-^
*
... kedilerinin beklediği gibi...
*
... bir hayvana bak şöyle, bir kediye,
bir köpeğe, bir kuşa, ... Göreceksin ki hepsi de kusursuz yaratıklardır. Hiçbir
hayvan yoktur ki, bir ara şaşırsın da ne yapıp edeceğini, nasıl davranacağını
bilemesin. Hiçbiri sana yaranmak, kendini sana beğendirmek gibi bir amaç
gütmez. Tiyatro nedir bilmez hayvanlar.
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/27
... insa-
nüstü
Okuduğum tarih: Eylül 2014
Yazar Hakkında Bilgi= Hermann Karl Hesse (takma adı:
Emil Sinclair); 2 Temmuz 1877, Calw; 9 Ağustos 1962, Montagnola, İsviçre. Almanya'da
doğmuş İsviçreli yazar ve ressam.[1]
20. yüzyılın en
önemli yazarlarından biridir. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazmıştır. 1904'te serbest yazarlığa
başlamış olup romanları, öyküleri, denemeleri, şiirleri, politik makaleleri ve
kültür alanındaki eleştirel yazılarıyla tüm dünyada 100 milyonu aşkın okura ulaşmıştır.
Kendini kanıtlama, kendi olma, yazarın kendini yansıtması, bireyin kendini
aşması gibi temaları içeren Bozkırkurdu, Siddharta, Peter Camenzind, Demian,
Narziss ve Goldmund, Çarklar Arasında ve Boncuk Oyunu romanları yazarın en
tanınan edebi eserleridir.
1946'da Nobel Edebiyat Ödülü olmak üzere
1954’te de bilim ve sanat alanında Pour le
Mérite Ödülü’nü almıştır.
Bozkırkurdu
Bozkırkurdu,
Hermann Hesse'nin, toplumun sığ değer yargılarına ve kişiliksiz, yüzeysel
yaşamına uyum sağlayamayan bir insanı anlatan bir romanıdır. Hesse bu romanı
için, 1961 yılında "(...) okurlarımın çoğu Bozkırkurdu'nun öyküsünün
insanı kemiren bir hastalıktan ve bunalımdan söz ettiğini ama tüm bunların
ölüme ve yokolmaya değil, tersine iyileşmeye yönelik olduğunu anlarsa kendimi
mutlu hissedeceğim." demiştir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hermann_Hesse
Çeviren Hakkında Bilgi= Kamuran Şipal İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Alman Dili Bölümü'nü bitirdi. Franz Kafka, Alfred Adler, Ingeborg
Bachmann, Wolfgang
Borchert, Heinrich Böll, Alfred Brauchle, Bertolt
Brecht, Max Brod, Elias Canetti, Sigmund Freud, Gustav Hans Graber, Günter Grass, Carl Gustav
Jung, Thomas Mann, Rainer Maria Rilke, Robert Musil, Bernhard Zeller, Hans Zulliger ve Hermann Hesse gibi
yazarlardan Almancadan Türkçeye çeviriler
yaptı. İstanbul'da yaşıyor. Prensip olarak röportaj vermiyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%A2muran_%C5%9Eipal#cite_note-2
ARKA KAPAK –
"Harry kendi içinde bir 'insan' bulur, düşüncelerden, duygulardan, uygarlıktan, dizginlenmiş ve yüceltilmiş doğadan kurulup çatılmış bir dünyadır bu; ayrıca, bir 'kurt' bulur içinde, içgüdülerden, vahşilikten, acımasızlıktan, yüceltilmemiş, yontulmamış doğadan bir dünya bulur. Varlığının böyle açık seçik ikiye ayrılmasına, birbirine düşman iki yarıma bölünmesine karşın, yine de kurt ile insanın bazı mutlu anlarda birbiriyle kardeş kardeş geçindiğini görür."
Uçarı bir "yaşam" insanı olmaya kalkışan katıksız bir "düşün" insanının, bu ikilemin gelgitleriyle oradan oraya savrulan yalnız bir ruhun, Bozkırkurdu'nun hikayesi. Aydın geçinenlerin, bildikleriyle büyüklenenlerin, bilmediklerini küçümseyenlerin, bunu yaparken -bilinçli ya da bilinçsiz- yaşamı kaçıranların yüzüne inen bir tokat.
"Bozkırkurdu'nun,
deneysel cesaret anlamında Ulysses'ten aşağı kalmayan bir yapıt olduğunu
söylemeye gerek var mı? Bozkırkurdu, okumanın ne demek olduğunu uzun zamandır
ilk kez hatırlattı bana."
-Thomas Mann-
-Thomas Mann-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder