24 Eylül 2014 Çarşamba

Bozkırkurdu - Hermann Hesse *Yaz Okuma Şenliği 2014*

Sevgili Pinuccia'nın düzenlediği 'Yaz Okuma Şenliği' 21'inde sona erdi. Şenlik raporuma buradan ulaşabilirsiniz.

Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:

Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Bozkırkurdu / Hermann Hesse


Listenin 28. sırasında Goodreads'in 'Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap' listesinden üç kitap seçilmesi gerekiyordu. Bu kategori dahilinde 'Bozkırkurdu'nu okudum.


BOZKIRKURDU
Yazarı: Hermann HESSE
Özgün Adı: Der Steppenwolf, 1955
Türü: Romanı
Yayın Hakları: Yapı Kredi Yayınları
www.ykykultur.com.tr
-   1. baskı: Yankı, 1973
- YKY'da 1. baskı: İstanbul, Mart 2003  -  16. baskı: İstanbul, Ocak 2013
Türkçesi: Kamuran Şipal
-   209 sayfa


Kitaptan Alıntılar;

* 'İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez.' Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.
  
* Ortaçağ'ın bir insanı bizim bugünkü yaşam üslubumuzu bambaşka açıdan değerlendirir, tümüyle acımasız, dehşet verici ve barbarca görüp aşağılardı! Her çağ, her uygarlık, her gelenek ve görenek kendine özgü bir üslubu içerir, kendisine yaraşır incelikleri ve sertlikleri, güzellikleri ve acımasızlıkları barındırır kendisinde, kimi acıları pek doğal karşılar, kimi kötülükleri sabırla sineye çeker. Ne zaman ki iki çağ, iki uygarlık ve iki din birbiriyle kesişirse, işte o zaman insan yaşamı gerçek bir acıya, gerçek bir cehenneme dönüşür. Ortaçağ'da yaşayacak antik dünyanın insanı havasızlıktan içler acısı bir şekilde boğulup gideceği gibi tıpkı. Öyle çağlar vardır ki, bütün bir kuşağın insanları iki çağ, iki ayrı yaşam üslubu arasında sıkışıp kalır, her türlü doğallık, her türlü gelenek ve görenek, her türlü korunmuşluk ve suçsuzluk duygusu çıkar gider elden. Nietzche gibi biri bugünkü sefaleti bir kuşaktan çok daha fazla süre önce yaşamak zorunda kaldı; onun tek başına, hiç anlaşılmadan yaşadığını bugün binlerce insan yaşamakta.

* ... tüysü bulutçukların gökyüzündeki o güzelim, nazlı, değerine paha biçilemez desenlerini seyre dalmıştım. Pek hoş bir şeydi bu da, tıpkı eski kitapları okumak gibi, sıcak bir banyo yapmak gibi bir şeydi.

* ... yolun öbür yakasındaki karanlıkta gözüme eski, gri bir taş duvar ilişti; her zaman öylesine eski ve umursamaz duruyordu oracıkta... Gündüzleri pürtüklü yüzünde gözlerimi dinlendirirdim; kentin iç kesimlerinde böyle sessiz, sevimli ve suskun yüzeylere az rastlanır çünkü.

* Yalnızlık bağımsızlıktır, ... yıldızların içinde dolanıp durduğu uzay gibi harikulade sessiz ve büyük.
  
* Çünkü ilkel bir zenci de, bunak biri de olsa hiçbir insan yoktur ki, varlığının sadece iki üç temel öğeden oluştuğu söylenebilsin...

* Beden olarak her insan tektir, ruh olarak asla.

* Göğüs, beden her zaman tektir, içinde barınan ruhlar ise iki ya da beş değil, sayılamayacak kadar çoktur; insan yüz zardan oluşmuş bir soğana, pek çok iplikten dokunmuş bir kumaşa benzer.
  
* Uzman kişiler, bugüne kadarki yazınsal sanatlar içinde en çok oyun türüne değer verirler ve bunda da haklıdırlar, çünkü oyun sanatı ben'in çok parçadan oluşmuş biçimde anlatımına en büyük olanağı sağlar ya da sağlayabilir.

* Çağdaş dünyamızda da öyle yapıtlar vardır ki, kişi ve karakter oyununun perdesinin gerisinde, yazarın kendisi de pek fazla bilincine varmaksızın, bir kişiler zenginliği sergilenmeye çalışılır. Bunu görmek isteyenlerin söz konusu yapıtlardaki kişilere ayrı ayrı varlıklar değil, yüce bir bütünlüğün (yazar ruhunun diyelim) parçaları, tek bir bütünlüğün değişik yön ve cepheleri olarak bakmaya karar vermesi gerekir. Örneğin Faust, bu açıdan bakan biri için Mephisto, Wagner, Faust ve bütün diğer kişilerin bir araya gelerek oluşturduğu bir bütünlük, bir üst kişidir ve tek tek kişilerde değil, ancak bu yüce bütünlüktedir ki, ruhun gerçek varlığından biraz bir şeyler ima yollu açığa vurur kendini.

* O da Faust gibi bir tek göğüs için iki ruhun fazla olduğuna, bunların göğsü parçalayabileceğine inanır. Oysa iki ruh hiç de fazla değildir ve Harry böyle ilkel bir düşünceye başvurarak ruhunu kavramaya çalışmakla onun onurunu fena halde ayaklar altına alır, çok aydın biri olmasına karşın ancak ikiye kadar sayabilen ilkel biri gibi davrandığı görülür. ... Harry, zencilere yaraşır bu kurt yöntemine başvurmakla çifte bir aldanış içine sürüklenir.

* ... uykumun nasıl olduğunu bir bilsen, bir gelincikten daha ürkektir o!

* Örneğin sende düşünsel yön hayli gelişmiş durumda, ama küçük yaşamsal beceriler bakımdan hayli geri kalmışsın. Düşün alanında Harry yüz yaşında; dans alanında ise, dünyaya geleli yarım gün bile olmamış bir bebek gibidir. Şimdi amacımız onu ve onun gibi kafasız ve büyümemiş küçük kardeşlerini ileri bir düzeye çıkarmaktır.
  
* Kişiliğiniz, içine kapatıldığınız bir hapishanedir.

^-^ KEDİLER ^-^

* ... kedilerinin beklediği gibi...

* ... bir hayvana bak şöyle, bir kediye, bir köpeğe, bir kuşa, ... Göreceksin ki hepsi de kusursuz yaratıklardır. Hiçbir hayvan yoktur ki, bir ara şaşırsın da ne yapıp edeceğini, nasıl davranacağını bilemesin. Hiçbiri sana yaranmak, kendini sana beğendirmek gibi bir amaç gütmez. Tiyatro nedir bilmez hayvanlar.

- Yazım-Basım Hataları -

        * Sf/27
         ... insa-
         nüstü


                                                          Okuduğum tarih: Eylül 2014


Yazar Hakkında Bilgi=  Hermann Karl Hesse (takma adı: Emil Sinclair); 2 Temmuz 1877, Calw; 9 Ağustos 1962, MontagnolaİsviçreAlmanya'da doğmuş İsviçreli yazar ve ressam.[1]
20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazmıştır. 1904'te serbest yazarlığa başlamış olup romanları, öyküleri, denemeleri, şiirleri, politik makaleleri ve kültür alanındaki eleştirel yazılarıyla tüm dünyada 100 milyonu aşkın okura ulaşmıştır. Kendini kanıtlama, kendi olma, yazarın kendini yansıtması, bireyin kendini aşması gibi temaları içeren Bozkırkurdu, Siddharta, Peter Camenzind, Demian, Narziss ve Goldmund, Çarklar Arasında ve Boncuk Oyunu romanları yazarın en tanınan edebi eserleridir.
1946'da Nobel Edebiyat Ödülü olmak üzere 1954’te de bilim ve sanat alanında Pour le Mérite Ödülü’nü almıştır.

Bozkırkurdu

Bozkırkurdu, Hermann Hesse'nin, toplumun sığ değer yargılarına ve kişiliksiz, yüzeysel yaşamına uyum sağlayamayan bir insanı anlatan bir romanıdır. Hesse bu romanı için, 1961 yılında "(...) okurlarımın çoğu Bozkırkurdu'nun öyküsünün insanı kemiren bir hastalıktan ve bunalımdan söz ettiğini ama tüm bunların ölüme ve yokolmaya değil, tersine iyileşmeye yönelik olduğunu anlarsa kendimi mutlu hissedeceğim." demiştir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hermann_Hesse
Çeviren Hakkında Bilgi=  Kamuran Şipal İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili Bölümü'nü bitirdi. Franz KafkaAlfred AdlerIngeborg BachmannWolfgang BorchertHeinrich BöllAlfred BrauchleBertolt BrechtMax BrodElias CanettiSigmund FreudGustav Hans GraberGünter GrassCarl Gustav JungThomas MannRainer Maria RilkeRobert MusilBernhard ZellerHans Zulliger ve Hermann Hesse gibi yazarlardan Almancadan Türkçeye çeviriler yaptı. İstanbul'da yaşıyor. Prensip olarak röportaj vermiyor.
http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%A2muran_%C5%9Eipal#cite_note-2

ARKA KAPAK –

"Harry kendi içinde bir 'insan' bulur, düşüncelerden, duygulardan, uygarlıktan, dizginlenmiş ve yüceltilmiş doğadan kurulup çatılmış bir dünyadır bu; ayrıca, bir 'kurt' bulur içinde, içgüdülerden, vahşilikten, acımasızlıktan, yüceltilmemiş, yontulmamış doğadan bir dünya bulur. Varlığının böyle açık seçik ikiye ayrılmasına, birbirine düşman iki yarıma bölünmesine karşın, yine de kurt ile insanın bazı mutlu anlarda birbiriyle kardeş kardeş geçindiğini görür."

Uçarı bir "yaşam" insanı olmaya kalkışan katıksız bir "düşün" insanının, bu ikilemin gelgitleriyle oradan oraya savrulan yalnız bir ruhun, Bozkırkurdu'nun hikayesi. Aydın geçinenlerin, bildikleriyle büyüklenenlerin, bilmediklerini küçümseyenlerin, bunu yaparken -bilinçli ya da bilinçsiz- yaşamı kaçıranların yüzüne inen bir tokat.

"Bozkırkurdu'nun, deneysel cesaret anlamında Ulysses'ten aşağı kalmayan bir yapıt olduğunu söylemeye gerek var mı? Bozkırkurdu, okumanın ne demek olduğunu uzun zamandır ilk kez hatırlattı bana."
-Thomas Mann-


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder