Listeni 22. sırası: Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap.
-Kitaplığımdan gözüm kapalı, rastgele seçtiğim kitaplar.
Kategori dahilinde okuduğum bir diğer kitap:
Hayallerimin Kitapçısı - Petra Hartlieb
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
TARİHE GEÇEN HAZIRCEVAPLAR
Derleyen: Akın
ALICI
Türü: Kişisel
Gelişim
Yayın
Hakları: Elma Yayınevi
- 1-4.
Basım Epsilon Yayınevi
- Yenilenmiş
5. Basım Mayıs 2011 7.
Basım Eylül 2013
- 294 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Albert Einstein (1879-1955) -
- 'Ben gelecek için hiçbir endişe duymadım. O yeterince
hızlı geliyor.'
* Benjamin Franklin (1706-1790) -
- Fırtınalı bir akşam, oğlu ile birlikte havalandırdığı
uçurtma deneyi sonucunda elde ettiği bilgilerle paratoneri buldu.
* Abraham Lincoln (1809-1865) -
- 'Köle olmayacağım gibi, köle sahibi de olmayacağım. İşte
bu benim demokrasi fikrimdir.
- bir gazeteciyle röportajında, söz fiziksel görünümüne
geldiğinde Lincoln şu cevabı vermiştir:
'Ben doğduğumda çok güzel, sarışın, mavi gözlü bir
bebekmişim. Fakat hastanedeki hemşireler yanlışlık yapıp beni çirkin bir
bebekle değiştirmiş.'
- 'Düşmanlarınızı yok etmek dururken, onlara dostça
yaklaşmanızı anlamıyoruz.'
'Düşmanlarımı dost etmekle onları zaten yok etmiş olmuyor
muyum?'
- Başkanlık seçimlerindeki rakibi Douglas, Lincoln'ü
ikiyüzlülükle suçlar. Her fırsatta kendi görünüşüyle dalga geçen Lincoln, bir
seçim konuşmasında rakibine şu cevabı verir:
'Eğer benim Bay Douglas'ın iddia ettiği gibi iki yüzüm
olsaydı şu gördüğünüz yüzü kullanır mıydım hiç?'
- Bir insanın karakterini test etmek isterseniz ona yetki
verin.
* Winston Churcill (1874-1965) -
- Düşen bir çığda hiçbir kar tanesi kendisini olup bitensen
sorumlu tutmaz.
* Diogenes (Diyojen, MÖ 412-323) -
- Neden iki kulağımıza karşılık bir dilimiz var biliyor
musunuz? Çok dinleyelim, az konuşalım diye.
- ... İmparator ... bazen bu büyük fıçıda yaşayan filozofu
ziyarete gider.
Bir gün bu ziyaretlerden birinde güneşlenmekte olan
Diogenes, İmparator İskender ve adamlarının geldiğini görür. Güneşlenmeye devam
eden ünlü filozofun zor koşullarda yaşadığını gören İskender 'Dile benden ne
dilersen!' der.
Diogenes, ihtiyacının bulunmadığını söyleyecekken o anda
aldığı en büyük zevki engelleyen İmparator'a, tarihe geçen şu cevabı verir:
'Gölge etme başka ihsan istemem!'
- Filozof Diogenes'e çevresindekiler 'İhtiyarladınız. Artık
bundan sonra dinlenmeniz gerek' der.
Diogenes, 'Niçin?' diye sorar, 'Eğer koşucu olsaydım,
koşunun sonuna doğru yavaşlamam mı gerekirdi? Yoksa tam tersine, bütün gücümşe
koşmak zorunda mı kalırdım?'
* Mevlana Celaleddin Rumi (1207-1273) -
- Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin
anlayabildiği kadardır.
* Nasreddin Hoca (1208-1284) -
- Şehir mezarlığında bulunan türbesinin yanları açık fakat
kapısında kocaman bir kilit var. Nasreddin Hoca, kendisini ziyarete gelenleri
bu hoş sürprizle karşılıyor ve mizah dolu kişiliğini oldukça iyi yansıtıyor.
(Konya-Akşehir)
* Sokrates (MÖ 470-399) -
- Dine yenilikler getirmeye çalıştığı, gençliğin ahlakını,
düşünsel yaklaşımlarını ve toplumun huzurunu bozduğu gerekçesiyle suçlandı.
Çıkarıldığı mahkemede kendini savundu, ancak 281'e 220 oyla suçlu bulundu ve
baldıran zehriyle ölüme mahkum edildi.
- Ölüm cezası okunduğunda karısı gözyaşlarını tutamayarak:
'Beni asıl kahreden haksız yere bu cezaya çarptırılman' der.
Sokrates ise şöyle karşılık verir:
'Eğer bu kararlarında haklı olsalardı, asıl o zaman üzülmen
gerekirdi.'
- Bir tek şey biliyorum, o da hiçbir şey bilmediğim.
* Büyük İskender (MÖ 356-323) -
- Büyük İskender'in yanına gelen bir fakir, ondan bir şey
alamayınca ısrar eder:
'Az bir şey olsun ihsan etmez misiniz?'
'Az şey vermek bana layık değildir.'
'O halde çok ihsan ediniz.'
'O da sana layık değildir.'
* Napoleon Bonaparte (1769-1821) -
- Tarihte özellikle askeri zekasıyla adından söz ettiren
Napoleon Bonaparte, son yıllarında aldığı yenilgilerin ardından tahtından
indirilerek sürgüne gönderildi.
* Yavuz Sultan Selim (1470-1520) -
- ... yapacağı seferleri hep gizli tutardı. Yine böyle bir
sefer hazırlığı sırasında vezirlerinden biri ısrarla seferin nereye
yapılacağını sorunca padişah şöyle der:
'Sen sır saklamasını bilir misin?'
Vezir beklediği cevabın ümidiyle, 'Evet hünkarım, bilirim'
dediğinde Yavuz şu cevabı verir:
'Ben de bilirim...'
* Alexandre Dumas (1802-1870) -
- 19. yüzyıl Fransız edebiyatının ünlü ismi aralarında dünya
klasiklerinin de bulunduğu üç yüzden fazla eser yazarak döneminin en çok üreten
yazarı olmuştur.
* George Bernard Shaw (1856-1950) -
- Brahms'ın Requiem'ine ancak cesetler sabırla katlanabilir.
* Jean De La Fontaine (1621-1695) -
- La Fontaine dalgın bir kişiliğe sahipti. Bir gün gezinti
esnasında bir dostunun yanına uğramak ister. Kapıyı çalar ve dostunun eşine
onunla görüşmek istediğini söyler.
Fakat unuttuğu bir şey vardır La Fontaine'in, dostu bir
hafta önce kendisinin de bulunduğu bir törenle defnedilmiştir.
Bu sözlere adamın eşi şaşkınlıkla cevap verir:
'Bizim bey öbür dünyaya gideli bir hafta oldu, unuttunuz
mu?'
'Unutmadım tabii' diyerek işi düzeltmeye çalışan La
Fontaine, 'Yalnız bugüne kadar orada kalacağını tahmin etmemiştim' der.
* Mark Twain (1835-1910) -
- Bir komşusundan kitap ödünç almaya giden Mark Twain'e
komşusu:
'Elbette istediğin kitabı alabilirsin' der. 'Ancak bir
şartım var, kitabımı evimin dışına çıkarmamalısın.'
* Mehmet Akif Ersoy (1873-1936) -
- Bir toplantıda Mehmet Akif'i küçük düşürmek isteyen biri,
'Afedersiniz, siz baytardınız değil mi?' diye sorar.
Mehmet Akif, 'Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?' diye
cevaplar.
* Ve Diğerleri...
- ABD eski Başkanı John F. Kennedy'nin İktisat Başmüşaviri
Dr. Walter W. Heler, istatistik hesaplarında yanlışlığa düşülebileceğini şu
örnekle anlatıyor:
'Eğer bir insanın sağ ayağı kızgın bir soba üzerinde, sol
ayağı ise buz içinde bulunsa, istatistikçi o insanın ortalama olarak rahat
olduğunu söyler.'
- Süleyman Nazif Bağdat Valisi iken Ordu Kumandanlığı'ndan
bir telgraf alır. Telgrafı alınca birden rengi atar ve şaşkınlığını gizleyemez.
Onun bu hareketi çevresindekileri de telaşlandırır. Telgrafı yanındakilere
uzatırken yavaşça 'Acayip' der. 'Böyle emir olur mu?'
Telgrafta şöyle yazmaktadır:
'On bin okka şeker ile bin okka çayın yirmi dört saat içinde
temin edilerek sevki...'
O dönemde çay genellikle Çin'de üretilmektedir. Böylesine
büyük bir istek karşısında Vali eline bir kağıt ve bir hokka alarak cevap
olarak çekilmek üzere şunları yazar: 'Çin İmparatoru'na yazmış olduğunuz
telgrafın yanlışlıkla vilayetimize gelmiş olduğu tespit edilmiştir...'
- Kaymakam Şair Eşref, Kırkağaç Kaymakamlığı sırasında
dönemin Dahiliye Nezareti'nden (İçişleri Bakanlığı) şöyle bir telgraf alır:
'Tüm masraflarınızın listesini yapıp bildiriniz.'
Kaymakam Şair Eşref 'Binanın muhtelif yerleri akıyor' diye
cevap gönderir.
Bunun üzerine tekrar gelen telgrafta 'Binanın nereleri
akıyor? Ayrı ayrı yazınız' dendiğini gören Kaymakam, sürekli bildirilen sorunların
bir türlü giderilmemesinden yakındığından karşılık olarak şöyle cevap verir:
'Binanın musluklarından başka her yeri akıyor!'
- Hicivlerim numarasız gözlük gibidir, tüm hak edenlere
uyar. / Şair Eşref
- Bir toplantıda ünlü sanayici Andrew Carnegie'ye, endüstri
için en büyük unsurun; çalışmak mı, sermaye mi yoksa zeka mı olduğunu sorarlar.
Bu soru üzerine tanınmış iş adamı şu cevabı verir, 'Üç
ayaklı bir sandalyenin, hangi ayağı daha önemlidir?'
^-^
KEDİLER ^-^
* Bir kedi kızgın
bir sobanın üstüne oturursa, bir daha kızgın bir sobanın üstüne asla
oturmayacaktır. O kedi artık soğuk bir sobanın üstüne bile asla oturmayacaktır.
O kedi sobaları kötü bir deneyimle eşleştirecektir... / Mark Twain
* ... bir kedi ve
birkaç adet konserve kutusu... / Pablo Picasso
Okuduğum tarih: Ekim 2015
Yazar Hakkında Bilgi= 1974 yılında
Almanya'da doğdu. İlköğrenimini Kayseri'de, liseyi İstanbul'da tamamladı.
İşletme Fakültesini bitirdikten sonra İletişim, NLP ve Psikoloji konuları başta
olmak üzere çeşitli kurumlardan pek çok dalda eğitimler aldı.
Kişisel Gelişim ve İş Yönetimi alanında üç yüze yakın
kitaptan, tarihte başarıyı yakalamış beş yüz önemli kişinin yaşamını, bin
civarında gelişim öyküsünü, yüz binden fazla özdeyiş ve atasözünü inceleyerek
hazırladığı Hayat Yön Veren Sözler
adlı kitabı (Epsilon Yayınevi) 2003 tarihinde yayımlandı. Haftalarca 'en çok
satanlar' listesinden inmeyen bu kitabın ardından 2004 yılında Hayata Yön Veren Öyküler (Epsilon
Yayınevi) yayımlanarak ilk kitabıyla aynı listede yer aldı.
Kitaplarından bazıları: Görgü kurallarının farklı bir bakış
açısıyla ele alındığı Yeni Görgü
Kuralları (Taksim&Taksim, 2005 / gözden geçirilmiş 3. baskı, Elma
Yayınevi, 2012), zekanın insan yaşamına etkisinin anlatıldığı Tarihe Geçen Hazırcevaplar (Epsilon
Yayınevi, 2006 / yenilenmiş 6. baskı, Elma Yayınevi, 2011), Hayata Yön Veren
Sözler'in devamı niteliğindeki Gelece Yön
Veren Sözler (Epsilon Yayınevi, 2007 / gözden geçirilmiş yeni baskı, Elma
Yayınevi, 2011), hayalleri gerçeğe dönüştürmenin yollarının anlatıldığı Hayata Karşı Güç Bende (Epsilon
Yayınevi, 2009).
Dünyanın neresinde olursa olsun, bir kişinin dahi olsa
yaşamına olumlu katkı sağlamak düşüncesiyle çalışmalarını sürdüren Akın Alıcı,
evli ve iki çocuk babasıdır.
ARKA KAPAK –
Bu kitapta, kendilerini ve
dünyayı değiştirme cesaretine sahip kişilerin kısa yaşam öyküleriyle zekalarını
yansıtan hazırcevapları bulacaksınız.
Geveze bir adam, bu derece
meşgul ve önemli buluşlara imza atan ünlü bilginle kulakları normalden biraz
büyükçe olduğu için dalga geçmek ister:
“Üstat, kulaklarınız bir insan için fazlaca büyük değil mi?” diye sorar.
Galileo yaptığı işten başını kaldırarak adamı süzdükten sonra yeniden işine dönerek şu yanıtı verir:
“Evet, benim kulaklarım bir insan için biraz fazlaca büyük, ama seninkiler de bir eşek için fazlaca küçük sayılmaz mı?”
“Üstat, kulaklarınız bir insan için fazlaca büyük değil mi?” diye sorar.
Galileo yaptığı işten başını kaldırarak adamı süzdükten sonra yeniden işine dönerek şu yanıtı verir:
“Evet, benim kulaklarım bir insan için biraz fazlaca büyük, ama seninkiler de bir eşek için fazlaca küçük sayılmaz mı?”
Picasso, bir gece evine dönerken kapıda evine girmeye uğraşan bir hırsızla karşılaşır. Yakalamaya fırsat kalmadan hırsız kaçar. Derhâl evine giren Picasso, hırsızın resmini çizerek polis merkezine gönderir. Bir hafta sonra ünlü ressama şu bilgi verilir:
“Sayın üstat! Gönderdiğiniz resim üzerine çoğu sakat olmak üzere yirmi kişi, iki at, bir kedi ve birkaç adet konserve kutusu yakalanmıştır.”
Büyük düşünür Farabi, 2Sözü
uzatanlar karşısında ne yapmamız gerekir?' sorusu üzerine şu yanıtı verir:
'Uzun konuşanı, kısa dinlemeli...'
Gevezeliğinden dolayı pek
sevilmeyen bir adam, Yahya Kemal ve Mehmet Akif sohbet ederlerken yanlarına
yaklaşır: 'Sohbetiniz koyu olsun, yine ne yalanlar atıyorsunuz?' Bu söze Yahya
Kemal aldırış etmeden şöyle yanıt verir: 'Mehmet Akif'e seni övüyordum.'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder