Televizyon programlarını, söyleşilerini, röportajlarını elimden geldiğince takip ederim.
Ancak bu ve diğer son okuduğum kitabı -'Sultanı Öldürmek'- beklentilerimin azıcık altında kaldı. Yine de Ahmet Ümit'tir ne yazmışsa heyecanla okunur:))
Okuduklarım içinde 'Beyoğlu Rapsodisi' en etkilendiğim kitabıdır.
İkincisi ise Kukla'dır.
Blogumda paylaştıklarım için:
Sultanı Öldürmek - Ahmet ÜMİT
BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ
Yazarı: Ahmet
ÜMİT
Türü: Polisiye
/ Roman
Yayın
Hakları: Everest Yayınları
- 1.
Basım: Ekim 2013 (100.000)
Kapak
Tasarımı: Utlu Lomlu
- 412 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Bugün
mutluluktan müebbet yesek, yarın af çıkar.
* Gezi Parkı...
... Cehennem gibiydi park...
Sizinkiler gelene kadar öyle değildi. Evet, polis pislik
yaptı Başkomiserim. İster kız, ister bağır fark etmez. Sizinkiler çok kötülük
yaptı insanlara. Hepsi okumuş abilerdi onların, hepsi iyi insanlardı. Ağaçlar
için gelmişlerdi oraya... Tiyatro oynuyorlardı, konser veriyorlardı, resim
yapıyorlardı.
... sağlam çocuklarmış. Onca gaza, onca tazyikli suya bana
mısın demediler...
... sanki gözü şimdi kör olmuş gibi boş elini siyah bandın
üzerine attı.
Puştun teki, dedi nefretle. Puştun teki, üç metreden gaz
fişeği sıktı tüfekle.
* Evet, Salı
Grubu. Şu direnişi hatırlıyorsunuzdur. Gezi Parkı'ndan bahsediyorum. O direniş
28 Mayıs Salı sabahı başlamıştı. İşte bu dernek adını o günden alıyor.
* Gezi Parkı
diyorum, ne oldu orada? Devletin bütün gücüne, o kadar tazyikli suya, biber
gazına rağmen kim kazandı?
^-^
KEDİLER ^-^
* ... kedi
sürüsüyle karşılaşmış bir köpek gibi kuyruğunu diktiğini...
* ... burası
bizim semtimiz, sokakta bir kedi çiğnense, bir cam kırılsa haberimiz olur.
* Köşeye
sıkıştırdığı fareyle oynayan bir kedi gibi keyiflenmişti bizimki.
* Hiç kimse yoktu
elbette, ne bir insan ne bir kedi...
* Artık alışmıştım
onların kedi köpek gibi didişmelerine...
* Birbirlerini
görünce öfkeli kediler gibi kabardılar...
* Zavallı
kedicik...
* Süt dökmüş
kediye dönmüşsünüz karşısında.
* ... sırnaşık
bir kedi gibi uysalca sokuldu.
* ... bizim
karşımızda nasıl da süt dökmüş kedi gibi terbiyeli duruyordu oysa.
-
Yazım-Basım Hatası-
* Sf/ 222
Neden yapmasın, Aralarında...
4 Kasım 2013
Yazar Hakkında Bilgi= www.ahmetumit.com
Tasarımcı Hakkında Bilgi= http://utkulomlu.com/
ARKA KAPAK –
Yılbaşı gecesi işlenen bir
cinayet... Tarlabaşı'nın arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş
erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya
çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların
hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu
kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya
çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbul'un en gözde yeri olan Beyoğlu'nun hazin
hikâyesi.
Karanlık... Soğuk havayla iyice ağırlaşan bir karanlık. Uzaklardan şarkılar geliyor kulağına, neşeli kadın çığlıkları, ayarını yitirmiş sarhoş naraları, biri küfrediyor belki ana avrat, belki ağlıyor biri hıçkıra hıçkıra, belki biri sessizce ölüyor bu gürültünün, bu hengâmenin ortasında. Umurunda değil. Hepsinden sıyrılmış, sadece öfke...
Nereye gittiğini bilmeden yürüyor, nefret tarafından kuşatılmış olarak. Kıskançlık denen o canavar, çelikten pençesine almış yüreğini, habire sıkıyor. "Kadınlar," diyor bir ses zihninin derinliklerinden... "Kadınlar, onlarla oynayamazsın... Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun." Hayatına giren kadınların yüzleri beliriyor sokağın zemininde. Birer birer düşüyor görüntüleri ayaklarının dibine. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Hepsi üzgün... Aldırmıyor, bir su birikintisiymiş gibi basıp geçiyor üzerlerinden ama yeniden düşüyor görüntüler zemine. "Kadınlar," diyor o ses yine, "Kadınlardan asla kurtulamazsın, hayaletleri hayatın boyunca seni takip eder."
Karanlık... Soğuk havayla iyice ağırlaşan bir karanlık. Uzaklardan şarkılar geliyor kulağına, neşeli kadın çığlıkları, ayarını yitirmiş sarhoş naraları, biri küfrediyor belki ana avrat, belki ağlıyor biri hıçkıra hıçkıra, belki biri sessizce ölüyor bu gürültünün, bu hengâmenin ortasında. Umurunda değil. Hepsinden sıyrılmış, sadece öfke...
Nereye gittiğini bilmeden yürüyor, nefret tarafından kuşatılmış olarak. Kıskançlık denen o canavar, çelikten pençesine almış yüreğini, habire sıkıyor. "Kadınlar," diyor bir ses zihninin derinliklerinden... "Kadınlar, onlarla oynayamazsın... Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun." Hayatına giren kadınların yüzleri beliriyor sokağın zemininde. Birer birer düşüyor görüntüleri ayaklarının dibine. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Hepsi üzgün... Aldırmıyor, bir su birikintisiymiş gibi basıp geçiyor üzerlerinden ama yeniden düşüyor görüntüler zemine. "Kadınlar," diyor o ses yine, "Kadınlardan asla kurtulamazsın, hayaletleri hayatın boyunca seni takip eder."
Defterimden...
Kahvesiz olmaz:)
Badem ♥
Keyifli okumalarınız olsun ^-^
bir türlü okuyamadım bu kitabı..
YanıtlaSil