Sezgin Kaymaz, 2016'nın son ayında okumaya başladığım ve o gün bugündür sürekli okumak istediğim, süper ötesi hayal gücü olan bir yazar:)
Lucky, nevi şahsına münhasır bir havcan. Yazarla tanışmam Lucky ile oldu ve o andan itibaren bir Sezgin Kaymaz okuru oldum:) Lucky kitabı ile ilgili yorumumu buradan okuyabilirsiniz. Hatta geçen hafta Lucky'nin devamı niteliğindeki kitap 'Farfara' piyasaya çıktı. Burada kaç kitapçı gezdiysem henüz gelmemişti ben de hemen Eganba'dan sipariş verdim:) Gelir gelmez okuyacağım inşallah.
Sonrasında kitaplığımda olan 'Kün' romanını okudum. Aman Allah'ım o nasıl bir konu, kurgu, anlatım, mizah yeteneği vs... Kün yorumuma şuradan göz atabilirsiniz.
Kün'ü okurken biter bitmez yine bir Sezgin Kaymaz kitabı okumak hevesiyle 'Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir'i sipariş etmiştim, burada.
Ve hatta bir zincir oluşturur misali:) Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir'i okurken de Sandık Odası kitabını sipariş verdim, şurada.
Ve dahası da var: Güncel olarak Sandık Odası'nı okuyorum ve Farfara'yı sipariş ettim:)
Sanıyorum bu böyle sürüp gidecek:)))
Her okuduğum kitabıyla aynı okur hayranlığımın devam ediyor olması beni mutlu ediyor. Bu kitabında da alıştığım ve şaşırtan ve heyecanlandıran ve gülümseten Sezgin Kaymaz tarzıyla karşılaştım.
Kitapla ilgili tek sıkıntım basımıyla ilgili bir sorundu. Kitabı elime aldım bir baktım bir sayfa taşmış, çıkıntı yapmış. En arka sayfa basımla ilgili problemli. Nedir diye bakarken kitaba daha başlamadan son cümleleri görmüş oldum. Açıkçası sinir bozan bir durumdu. Instagram'da bu durumu paylaştım, hatta yayınevini de etiketledim ancak ilgilenmediler ve herhangi bir dönüş almadım. Alışverişi yaptığım Eganba yetkilisi kitabı geri gönderirsem hatasız basımı bana ulaştıracaklarını söyledi. Sağ olsunlar ilgilendikleri için. Ama ne de olsa sonunu da gördüm:))) Şaka bir yana bir hevesle okuyacağım ve zaten olan olmuş diye üstünde durmadım daha.
Fotoğraflarda gördüğünüz gibi basımla ilgili bir sıkıntı çünkü sonrada yırtılmış olsa bu şekilde yırtılması mümkün değil. Bir tarafı tırtıklı yırtığın diğer tarafı dümdüz...
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
UZUNHARMANLAR'DA BİR DAVETSİZ MİSAFİR
Yazarı: Sezgin
KAYMAZ
Türü: Roman
Yayın
Hakları: İletişim Yayınları
- 1-10.
Baskı 1997-2014, İstanbul 11.
Baskı 2016, İstanbul
Kapak
Tasarımı: Suat Aysu
Kapak
Fotoğrafı: Utku Varlık, 'Anılarımızın penceresi', 1976
- 274 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Yani, intihar
ediyoruz, diyorum. Sigara içiyoruz, içki içiyoruz. Kıymetini bilmiyoruz...
Arabamızın benzin deposuna şeker atar mıyız? Oysa, ciğerlerimize kova kova
katran atıyoruz... midemizi içkinin asidiyle eritiyoruz... yazık...
* Sen de o
zamandan beri kin güdüyorsun ha?
Koyun mu gütseydim?
* sırtımı
yaslamaya kararlıydım... neden çekildin arkamdan?
^-^
KEDİLER ^-^
* Sokağın kedisi
falan içeriye dalıvermesin.
* Buradan kedi
giremez herhalde.
* Gerçi, her
mahallenin bir delisi, bir kedisi, bir de perili evi olduğunu bilirdi bilmesine
ama...
* Kapıyı, kedi
tırmalar gibi, hafifçe tıkırdattı.
* Heh heh heh...
kadındır... tırmalar... kedi gibi...
* Oksitlendi bi
kere... kedi osurdukça gelir artık...
* ... pike
göğsümün üstünde hopluyo... altta kedi var sanki...
Ocak 2017
Yazar Hakkında Bilgi= 1962'de
Sinop'ta doğdu. Konya Anadolu Lisesi'ni bitirdi. Hacettepe Üniversitesi
İngilizce Dilbilimi Bölümü'nü, Türkçe dersini veremediği için son sınıftan terk
etti. 1976'dan itibaren oyuncu ve teknik direktör olarak hentbolla uğraştı.
Türkiye Voleybol Federasyonu'nda
koordinatör olarak çalıştı. Kitapları (hepsi İletişim'den):
Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir (1997), Geber Anne! (1998), Kaptanın
Teknesi (1999), Lucky (2000), Zindankale (2004), Ateş Canına Yapışsın (2008),
Kün (2013), Deccal'in Hatırı / Sevinç Kuşları-1 (2014)
sezginkaymaz@gmail.com
ARKA KAPAK –
"Gerçekten de anlıyordu
Musa... Erzurumlu Teyze; 'Kaçmakla kaçılmaz' deyince onu anlıyordu, Beyabi,
'Bal gibi kaçtın işte' deyince de onu anlıyordu... 'Sen aslında kaçmamışsın,'
dedikleri zaman, her ikisini de anlıyordu... Erzurumlu'dan yağmur'un
güzelliğini dinleyip anlıyor, ardından da, Misafir'den tam tersini dinleyip,
onu anlıyordu... Anlayamadığı tek şey, nasıl olup da birbirine taban tabana zıt
fikirleri, sanki kendi doğru bildiği fikirler onlarmış gibi kabul edip
anladığıydı... Belki, bu da bir denklemdi... Anladığın şeyi, anladığın kadar
anlamamışlığın duruyordu denklik işaretinin öbür tarafında belki...
belki?.."
Uzunharmanlar mahallesinde bir bekâr evi kiralayan Musa daha ilk geceden
dehşete düşer. Gaipten sesler gelmekte, odalar kendiliğinden aydınlanıp
kararmaktadır. Burası bir perili evdir galiba! Ancak... Eğer hakikaten perili
evse, mutlaka iyilik perilerinin merkezidir. Çünkü gaipten yalnızca ses değil;
çörek, börek, turşu, çay, temiz çamaşır, hatta tamirci bile gelmektedir. Ne
yapacağını bilemeyen Musa, bir yandan olan biteni anlamaya çalışırken öbür
yandan mahalle halkıyla tanışır. Üç kuşaktan doğma büyüme Ankaralı
"Erzurumlu Teyze" ve kahverengi horozu Rıza, ürkütücü ev sahibi
Beyabi, komşunun koca bekleyen kızı Aylin, "baba adam" Kaportacı
Kirkor, 7x24 burun karıştırma kapasitesine sahip küçük Kemal, adı var kendi yok
gizemli kadın Aspendos... Derken ortaya bir gizemli kadın daha çıkar ve
Musa'nın kafası büsbütün karışır... Yer yer komik, baştan sona eğlendirici bir
roman.