17 Eylül 2016 Cumartesi

Susam ve Zambaklar - John Ruskin

Susam ve Zambak'ı, Marcel Proust'un 'Okuma Günleri' kitabını okurken not etmiştim. Paylaşımıma buradan ulaşabilirsiniz.
Bence her kitaplıkta olması gereken bir kitap. Ruskin'in kitaplar ve kadınlar hakkında verdiği iki konferansı içeriyor. 
Ebabil Yayınları tarafından basılan kitabın boyutu da çantaya atmalık, yanınızda taşımalık:)


Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:

Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Susam ve Zambaklar / John Ruskin




SUSAM ve ZAMBAKLAR
Yazarı: John RUSKIN
Orijinal Adı: Sesame and Lilies (1865)
Türü: Konferans
Yayın Hakları: ebabil Yayınları
-   1. Baskı 1974, Tur Yayınları   2. Baskı 1988, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları
-    3. Baskı Ekim 2005, ebabil Yayınları   4. Baskı Şubat 2006, ebabil Yayınları
Kapak Tasarımı: Mehtap Yürümez  
Çeviri: Türkan Turgut

-   151 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * Bir kitabı okuduğunuz takdirde öbürünü okuyamayacağınızı, bugün kaybettiğiniz şeyi yarın kazanamayacağınızı biliyor musunuz?

        * Akıllı bir kimse ile konuşmaya can mı atıyorsun? Öyleyse onu anlamayı öğren; ancak o zaman onu dinleyebilirsin.

        * Genel olarak bir kitaptan bahsederken, 'Ne kadar güzel; tam düşündüğüm gibi!' deriz. Aslında doğru olan, 'Ne tuhaf! Daha önce bunu hiç düşünmemiştim; galiba doğru' veya 'Şu anda onu anlamıyorsam da, bir gün anlayacağımı ümit ediyorum' gibi cümleler kullanmış olmaktır. Fakat bunu ister kabul edin, ister etmeyin, hiç değilse şuna emin olmalısınız ki, esas olan şey, sizin ne düşündüğünüz değil, yazarın ne demek istediğini kavramanızdır.

        * Büyük bir millet, topu topu altı ceviz çaldı diye küçücük fakir çocuklarını da hapse tıkmaz; ayrıca, iflas etmiş olanların yüzbinlerce lirayı iç ederek çekip gitmelerine de meydan vermez ve fakir insanların dişinden tırnağından arttırdıkları paralarla zenginleşmiş olan bankacıların, 'ellerinde olmayan sebepler yüzünden', 'müsadenizle' deyip kapılarını kapamalarına da göz yummaz. Çin denizlerinde, silahla donatılmış gemilerle dolaşıp durarak, silah tehdidi ile afyon satan alelade bir korsanın 'ya paranı; ya canını' diyerek yaptığı soyguncuk şeklini, 'hem paranı, hem canını' diyen bir soygunculuk haline getirerek para kazanan kimselerin, geniş malikaneler almasında da seyirci kalmaz.

        * İlk olarak kitapları hor gördüğümüzü söylemiştim. Millet olarak kitaba ne derece önem veriyoruz; ona ne derece ilgi gösteriyoruz? Atlarımıza harcadığımız paraya nazaran, genel veya özel kütüphanelerimiz için harcadığımız paranın ne kadar olduğunu hiç düşündünüz mü? Herhangi bir kimse kütüphanesi için biraz fazlaca para harcasa ona deli, 'kitap delisi' dersiniz. Halbuki, pek çok kimse her gün, bütün parasını pulunu atları uğruna harcıyor da, onlara 'at delisi' demiyorsunuz; üstelik, bütün parasını kitaplara yatırdığı için iflas eden birini duydunuz mu hiç? Veya meseleyi biraz daha basit bir şekilde ele alalım: İngiliz Krallığı'daki özel veya genel kitaplıklardaki kitaplar için harcanmış olan paranın, şarap mahzenlerindeki şaraplar için harcanmış olan paraya nazaran ne kadar olduğunu hiç düşündünüz mü? Pahalıya mal olan yiyeceklere harcanan para ile kitaplara harcanan para birbiriyle karşılaştırıldığı zaman durum nedir? Beden için lüzumlu olan yiyeceklerden söz ediyormuşçasına kafa için lüzumlu olan yiyeceklerden söz ediyoruz: Şunu hemen söyleyeyim ki, iyi bir kitapta bitip tükenmek bilmeyen yiyecekler vardır; onda bedenimizin en mükemmel kısmını teşkil eden kafamız için hayat boyunca yetecek kadar yiyecek vardır; yine de birçok kimse, büyücek bir kalkan balığı için ödeyeceği parayı, en iyi kitaba yatırmadan önce, kitabı uzun uzun incelemeden edemez.

        * Fransız ihtilalcileri Fransız katedrallerini at ahırları haline soktular; sizlerse tabiatın katedrallerini koşu meydanına çevirdiniz. Birinci zevkiniz, trene binip tabiatın bu büyük eserlerinin etrafında dolaşmak ve mihraplarında sunulan yiyecekleri tıkınmaktır. Schaffhausen şelalesinin üzerine bir tren yolu köprüsü oturttunuz. Tell'in küçük kilisesi yanındaki Lucerne kayalıklarına tünel açtınız; Cenevre gölünün Clarens sahilini harap ettiniz; İngiltere'de fabrikalarla doldurmadığınız bir tek sakin vadi kalmadı; İngiliz topraklarında kömür artıklarının kirletmediği bir karış yer bile yok artık; hiçbir dış ülke yoktur ki, eski güzel caddelerinin ve mutlu birer yuva olan bahçelerinin yeni oteller v süs eşyası satan mağazalar ile, cüzzam hastalığına tutulmuşçasına yenip bitirilmesinde sizin biraz olsun tesiriniz bulunmasın.

        * İş başında olan hükümdarlar, bazı milletlerin oyuncakları, bazılarının hastalıkları, bazılarının dizginleridir; pek çoğunun ise sırtına yüklenmiş olan ağır bir yüktür.

        * Kızlar arasında sevgilim, dikenler içerisindeki zambağa benzer.

        * Kadın hak ve vazifelerinden söz ediliyor; sanki kadın hak ve vazifeleri erkeğin hak ve vazifelerinden ayrıymış gibi; sanki kadın ve onun efendisi olarak görülen erkek birbirlerinden ayrı olan, hakları ve davaları hiçbir şekilde birbiriyle uzlaşamayan varlıklarmış gibi... Bu en azından hatalı bir düşüncedir. Kadının, bir köle gibi, erkeğe körü körüne itaat etmek zorunda olan, erkeğin gölgesinden ve ona hizmet eden silik bir varlıktan başka bir şey olmayan, zayıflığı ve çaresizliği içerisinde erkeğin üstünlüğünden ve cesaretinden kuvvet alan bir varlık olduğu düşüncesi, yukarıda belirtilmiş olan hatadan daha az önemsenecek bir hata değildir.


- Yazım-Basım Hataları -

        * Sf/ 83
         ... idi. içerisinde...

        * Sf/ 86
         ... kralından yardım islediyse de ...

                                                                           Ağustos 2016




ARKA KAPAK –

Susam ve Zambaklar adlı bu kitabı için Ruskin, 'Hayatım boyunca ışığa çıkarmaya, göz önüne sermeye çalıştığım, öğrenmekten ve öğretmekten sonsuz bir mutluluk duyduğum, insan hayatı için temel olan gerçekleri bu yazılarımda dile getirdim,' demiştir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder