Sevgili Pinuccia'nın düzenlediği 'Yaz Okuma Şenliği'nin bir kitabını daha bitirmiş bulunmaktayım:) Bir süredir evde misafir ettiğimiz ve geldiklerinde henüz ancak üç haftalık olan dört minnak kedi ve onun dışında misafir vs. yüzünden beklediğimden az kitap okusam da yılmak yok:)
'Karanlıkta Çok Güzelim' listenin 29. sırasındaki ilk kez kitabını okuduğum Türk kadın yazar kategorisine ait.
Nilüfer Açıkalın'ın kitabını D&R'da tesadüfen gördüm ve ilk etapta kapak tasarımı dikkatimi çekti. Aslında kitabı canım Çiğdemciğime hediye olarak almıştım. Ama şöyle bir göz atınca elimden bırakamadım ve Çiğdem için bir tane daha aldım sonrasında:)
Listeyi ilk hazırladığımda kitaplığımdan bir kitap seçmiştim: Filiz Ali 'Filiz Hiç Üzülmesin.' Fakat bu kitapla değiştirdim.
Nilüfer Açıkalın'ın kitapları olduğunu bilmiyordum. Bu ilk romanıymış, öncesinde öykü kitapları varmış. Ben okurken büyük keyif aldım. Mutlaka diğer yazdıklarını da okumalı ve kitaplığıma katmalıyım.
Okuma halleri fotoğraflarıma göz atmak isterseniz:
* Bu arada eldiven modellerime de buradan ulaşabilirsiniz.
KARANLIKTA ÇOK GÜZELİM
Yazarı: Nilüfer
AÇIKALIN
Yayın Hakları: Doğan
Egmont Yayıncılık – Doğan Kitap
(www.dogankitap.com.tr)
-
1. baskı / Haziran
2014
Türü: Roman / 323 sayfa
Kitaptan Alıntılar,
*
Havada pis bir rol kokusu var.
*
Odanın dört bir yanında ayaklar var, ne
onlar? Işık ayakları. Onların uzun kolları, bacakları... Devasa büyüklüğe gelip
çeliğe kesmiş örümcekler gibi...
* Aynayla
karşılaştım, içten dışa doğru baktım ona, yani yalandan sırra doğru.
*
Yalnızlık sağır edici bir sessizliğe
gömülmek değildir, yalnızlık bile insanı terk edebilir.
* Fikrim gebe,
zihnim de yüklü her zaman...
*
Bazen gece azap, gündüz gazap demek.
*
Kısık kısık şarkı söylerdi, sessizliği
bile melodiliydi.
* ... sesi mahzun
bir kuş cıvıltısıdır...
*
Benim tarafım cephe, onun tarafı
kurtarılmış bölge.
*
Huzur bir sandıktı sanki ve Figan'da da
onun anahtarı varmış gibiydİ, sandığı açar, rengarenk kuşanırdı mutluluğu.
* Çözüldüm.
Buzdum eridim sanki, damladım, aktım, döküldüm, taştım, süzüldüm, saçıldım
sayfalara, açtım sayfalarda, yeşerdim, utanana kadar soyundum orada, canımı
acıtarak yardım tenimi, kalemi içine daldırarak yazdım.
*
... gökyüzü gözlerinde ispinozlar fink
atar.
*
... paramı geri verecek, bunu adım gibi
biliyorum ya da param uçtu gitti, aslında bunu da soyadım gibi biliyorum.
*
Umudun tomurcuklarını topluyorum,
kaynatıp içeceğim.
*
Hayatta tanımamış olmayı isteyeceğim
insanlar olmuştur ama ne kadar kötü yorumlanırsa yorumlansın hiçbir gösteriyi
izlememiş olmayı istemezdim.
*
Babam 'İstanbul'da yaşayan, cehennemde
rahat eder' derdi.
*
Kızılderililerin inancına göre uçakla
yolculuk yapınca biraz dinlenip ruhunun sana yetişmesini beklemek gerekiyormuş.
*
Bence filmin ruhu senaryodur. Kalbi
ışıktır. Film gövdedir. Oyuncular bedendir.
* İnsanın alacası
içindedir.
* ... (baykuş
sesinden) ürküyom işte...
Ürkme Aziz, belki Allah'a dua ediyordur
ne biliyorsun, ...
*
Masada nasıl bir şapırtı olduğunu tarif
edemem. Bir yandan kuş cıvıltıları, bir yandan bulgura dalan kaşıklar,
pirzoladan sıyrılan etler, acı ve ekşi tatlarla eşleşen diller, tadan ve yanan
damaklar, şişen ve inen yanaklar, yutkunmaya doymayan gırtlaklar. Bir çeşit ses
çümbüşüne karşı sessizlik.
* Bir durumun
görüntüsü, kameranın içinden geçen film şeridine aktarıldıktan sonra, o anın
gerçekliği de oraya hapsolmuş demektir ve bir kere kaydı yapıldıktan sonra o an
biricik bir andır artık, benzersiz, tek.
*
... bakışı yüzümde şimşek gibi
çakarken...
* ... gülümsemem
buz kesti, dudağımda çatladı, yere düştü kırıldı.
*
... tek notadan bir çığlık vardı içimde...
* Saklandığı
halde sobelenen, saklambaça küs çocuk gibiydim.
*
Hem hiç hem hep, hem çok hem yok, hem aç
hem tok.
* ... içimdeki
kız çocuğu kikirdedi.
* ... ve çok
güzeldi kahkahası, bir tomurcuğun çiçek açışını hızlandırılmış çekimle izlemek
gibiydi.
*
... şair ne demiş: 'Beni öyle bir yalana
inandır ki ömrümce sürsün doğruluğu.'
* ... beni yalnız
bırakmak istercesine iyice uzağa bakıyordu saygıyla.
*
... aynı kuştan kopmuş iki tüy kadar
hafiftik.
* Çiçekten balı
almış arı gibi mayhoş, balını vermiş çiçek gibi bir hoştum.
* Çılgın olmak
ile çıldırmış olmak arasındaki çizgi eriyip, normal ve anormal arasında hiçbir
fark kalmadığı bir anda...
^-^ KEDİLER ^-^
* İstanbul'un
yalnızlar diyarı, besili kedi cenneti. Buranın yalnızları kediden başka bir şey
sevmiyorlar diye mi yalnızlar bu kadar? Kendilerini sevmiyorlar, kedileri seviyorlar.
Yanından geçen insana burun kıvırarak bakar, kedilere şampanya patlatır gibi
mama kutusu açarlar.Her köşe başı öbek öbek mamalarla dolu, kış zamanı veya
yağmur yağdığında eriyip çamurlaşarak kusmuktan beter hal alıyor bu mamalar ama
baharda doygunlukla bir öbeğin üstünde uyuyakalmış şiş göbek bir kedi yavrusu
görmek de pek hoş oluyor doğrusu, unutulmuyor.
*
... Çizmeli Kedi, Kızgın Damdaki
Kediler...
*
... o fareler kedi büyüklüğünde...
* ... masanın
altında bir yerlere 'pisi pisi' diye seslenecek zannederken, ...
*
Önce guşlar mı, kediler mi?
*
... kediler tırmalasın diye sağa sola
bırakılmış kütükler...
* Şahap Bey içeri
girer girmez ortalık adeta bayram yerine döndü, ayaklarımızın arasında miyav
miyav, mırıl mırıl, irili ufaklı, besili, bakımlı kediler dolaşmaya başladı.
Cana yakın olup sürünenlerin yanı sıra, uzaktan bakanlar, nazlananlar, burun
kıvıranlar, kuyruk sallayanlar, yalananlar, orada burada dolananlar, kiminin
kuyruğu kesik, kiminin tek gözü kör ya da eski yaraları burada onarılmış, mutlu
mesut nefis yaratıkları.
*
... zarifçe atlayıp dört ayak üstüne
konan tekir kedinin miyavlaması, oluşan sessizliği bıçak gibi kesercesine
hepimizin içini kıymıştı, miyavlama da miyavlama değil, vallahi de billahi de
hitap gibiydi.
*
... bu dünyada değil de cennette uyur
gibi sere serpe yayılmış, pembe göbekli bir grup kedi yavrusunu seyre
dalmıştım...
* ... yavru bir
tekirin minik bıyıklarına nefesimi üflüyordum.
*
Köpeklerin beklentili, saldırgan
haletiruhiyesinden ne kadar farklı kedilerdeki özgürlük haletiruhiyesi...
*
... sepette bol tüylü, kaskatı bir
kedi...
* ... kediciğin
gözlerini kapadı, elini bir süre bu tüylü yüzde tutarak son duasını okudu...
*
...kucağıma aldığım yavru kedi, hala
mışıl mışıl uyuyor koynumda. Kedi değil de mübarek sanki yumuk yumuk, pırıl
pırıl bir kolye.
*
... yavru kediciğin kıpırdayan
kulaklarını...
* ... göğsümdeki
kedi de...
*
Hadi kediyi, köpeği anlıyorum da...
*
... koynumdaki kediciğin tüyleri diken
diken olmuş...
* ... kediciği
bahane ederek...
* ... bu yavru
kediyi alıyorum...
*
... kucağımda da uykuya doyamayan yavru
kedi...
*
... sepette bol tüylü, kaskatı bir
kedi...
* ... kediyi
yanımdan ayırmamaya karar verdim.
* Kediyi yatağa
bıraktım...
*
... aklımda tüylerini yalayan bir kedi
görüntüsü...
*
... kedimin, banyomun temizliğini yaptım.
* ... kedicik gün
boyu dolap kapağının önünde nöbette.
* ... onu yavru
da olsa bir kedicikle aynı odada tutmayacağım.
*
Kediciğimin kollarına atlamıştım...
* ..., kedimle
yatakta yuvarlanıyordum.
*
... kedimle oynaşıyor...
* ... kediyi
yastığın üzerine kondurduğu gibi...
*
İçeri girer girmez kediyle
oynaşacağıma...
* Kediyi
buldum...
*
Kedicik sırtıma çıkıp...
* Sevgi
ihtiyacını kedi kadar çabuk algılayan başka hayvan var mıdır acaba?
*
Tekir Bey'le oynaşıp...
* Minik
kediciğimin varlığına minnettardım; o gün Tekir Bey, artık ayrılmaz bir parçam
olarak tarihime geçti ama perişan halim minik yavruyu bir anda büyüttü,
olgunlaştırdı... Mırıltılarıyla avutma çabası, sakinleşmem için paticikleriyle
üzerimde dolaşması...
Okuduğum tarih: 20 Temmuz 2014
Yazar Hakkında Bilgi= Nilüfer Açıkalın
İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümünde
okudu, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünü bitirdi.
1997 yılında ilk kısa hikâyeleri gazete ve dergilerde yayımlanmaya başladı.
Bugüne kadar Bıçak Sırtı, Çocuk Oyuncağı Değil, Saklı Safkan, Yıkık Aşklar
Diyarı, İyiler Yalnız Gezer, Çatlak Zamanlar, Yoldan Çıkmış Öyküler, Çıldırtan
Öyküler ve Çakır Zamanlar isimli hikâye kitapları yayımlandı. Pek çok sinema
filmi ve tiyatro oyununda rol alan Açıkalın 2013 yılında özgün söz ve
bestelerden oluşan Başka Şarkılar adlı bir müzik albümü yayınladı.
http://www.dogankitap.com.tr/yazar/Nil%C3%BCfer+A%C3%A7%C4%B1kal%C4%B1n-1070
1967'de İstanbul'da doğan Açıkalın, Mimar Sinan Üniversitesi
Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünde oyunculuk eğitimi alarak mezun oldu.
1987'den bu yana tiyatro, sinema ve TV'de oyunculuk yapmakta.
Kısa öykülerinden oluşan dört öykü kitabı yazan sanatçı, bir
dönem Devlet Tiyatrolarında da çalıştı. 1987 yılında Peker Açıkalın'la evlenir, 1994 yılında ise
boşanmışlardır. Yönetmen Orhan Oğuz ile evlidir.
Sahip olduğu ödüller
·
14.Orhan
Arıburnu Ödülleri, 2003, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, Bekleme Odası
·
Sadri
Alışık Ödülü, 2000, En İyi Kadın Oyuncu, Kara
Kentin Çocukları
Kitapları
·
Bıçak
Sırtı, Gendaş Yayınları, 1999,
·
Saklı
Safkan, Chiviyazıları yayını, 2002,
·
Çocuk
Oyuncağı Değil, Gendaş Yayınları, 2000,
·
İyiler
Yalnız Gezer, Biz+ yayınları, 2007,
·
Yıkık
Aşklar Diyarı, Biz+ yayınları 2007
·
Çatlak
Zamanlar, Biz+ yayınları 2007
·
Yoldan
Çıkmış Öyküler, Phoenix Yayınları 2008
http://tr.wikipedia.org/wiki/Nil%C3%BCfer_A%C3%A7%C4%B1kal%C4%B1n
ARKA KAPAK –
Sinema sektörünün sahne arkasına ışık tutan
büyülü bir roman…
Umudun tomurcuklarını topluyorum, kaynatıp
içeceğim…
Karanlıkta Çok Güzelim oyuncu-yazar Nilüfer
Açıkalın’ın ilk romanı. Bugüne kadar dokuz öykü kitabı yayımlanan Açıkalın,
büyülü bir atmosferde geçen romanında sinema sektörünün sahne arkasına ışık
tutarken önce yalnızlık, sonra aşkla sınanan bir kadın kahramanla tanıştırıyor
okurunu. Kendisini ezkaza film piyasasının içinde bulan Solmaz’ın hikâyesi bu.
Yaşamın derinliğinde boğulurken aylaklığına sığınan, inzivasını kuşanıp akışa
soyunan bir kadının hikâyesi. Ve çıktığı yolculukta hiç ummadığı bir karşılaşma
bekliyor onu…
“Harika, harika. Daha ruhsuz Solmaz, daha ruhsuz
bak. Evet, ruhsuz bir orospu gibi bak şimdi. Elini uzat. Harika. Şimdi elini
geri çek. Gözünü mü kırptı? Kırptı mı?”
“Hayır hocam.”
“Tamam harika. Objektif değiştirin. Bu sahne
karanlıkta çok güzel olacak, seyirciyi soluksuz bırakacak karanlıkta bu sahne.
Solmaz, karanlıkta çok güzel olacaksın. Birazdan ağlamanı isteyeceğim senden.
Hazırla kendini. Işığı yaklaştırın ve kısın. Başla. Yüze yaklaş Aslan, evet,
harika, göze gir Aslan. Reflektör verin, alttan verin, hemen, hemen, hemen.
Evet. Gözyaşı geliyor, geliyor, geldi. Stoooop. Yakaladın mı Aslan?”
“Evet hocam!”
“Harika. İşte budur. Baykuşun uçuşlarını
yakaladın mı, kızın etrafında uçuşlarını?”
“Evet hocam.”
“Harika, harika!”
KEYİFLİ OKUMALAR...