Sayfalar

2 Aralık 2017 Cumartesi

Nazım Hikmet'in Son Yılları - Zekeriya Sertel

* Gündüz Vassaf'ın 'Annem Belkıs' kitabını okurken Zekeriya Sertel'in Gündüz Vassaf'ın dayısı olduğunu öğrenmiştim. Benim gibi bilmeyenler için paylaşayım dedim 😄
* Nazım Hikmet sevdam malum ♡ Nazım Hikmet'in yazdığı veya Nazım Hikmet üzerine yazılan eserleri elimden geldiğince topluyorum.
* Zekeriya Sertel bu kitabında Nazım Hikmet'in Moskova'daki hayatından kesitler sunmuş. Özel ve sosyal yaşamından an'lar, anılar ve edebiyat çalışmalarıyla ilgili bölümler vee şiirlerinden tadımlık paylaşımlar bulunuyor.
* Zekeriya Sertel'in Vera ile yıldızı hiç barışmamış. Vera'yı Zekeriya Sertel'in bakış açısından okumak bana enteresan geldi. 

* Kitabı @atlassahaf tan almıştım 📚 Burada da paylaşmıştım.


Nazım Hikmet paylaşımlarım:

Memleketimden İnsan Manzaraları - Nazım Hikmet

Piraye'ye Mektuplar - Nazım Hikmet

Çizgilerle Nazım Hikmet - Müjdat Gezen / Savaş Dinçel

Ferhad ile Şirin- Nazım Hikmet 

Nazım'la Son Söyleşimiz - Vera Tulyakova Hikmet



Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:


NAZIM HİKMET'İN SON YILLARI

Yazarı: Zekeriya SERTEL
Türü: Anı
Yayın Hakları: Milliyet Yayınları
-   Birinci baskı: Ekim 1978
-   288 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * Bu hikayeyi bana Nazım Hikmet kendisi anlattı idi. Fakat ne kadarı gerçek, ne kadar fantezi bilemem. Nazım arada sırada böyle fanteziler yapmaya, hatta yalan söylemeye bayılırdı.

        * Zoya Kosmodemyanskaya, İkinci Cihan Savaşı'nda partizan olarak Rus-Alman cephesi arkasında çalışan bir ortaokul öğrencisidir. Almanların eline esir düşmüş. Ağzından örgütleri ve arkadaşları üstüne bilgi koparabilmek için kendisine yapılmadık işkence kalmamış. Fakat Zoya bütün bu işkencelere katlanarak arkadaşlarını ele vermemiş. İşkence altında kahramanca ölmeyi yeğ görmüş.


        * Ben ördek değilim banyo istemem / Nazım Hikmet

         ...

         Ne var ki, Nazım yıkanmasını sevmezdi. Sık sık terlediği ve çamaşır değiştirmek zorunda kaldığı halde sıcak bir banyoya girip yıkanmaya katlanamazdı.


        * Aralarında Sovyet yazarı İlya Ehrenburg, Güney Amerika şairlerinden Pablo Neruda, Brezilyalı ünlü yazar George Amado ve Nazım vardı.

         Pablo Neruda elimi sıkarken,

         - Nazım'a dikkat edin, dedi. Biz bu adamın yanında şair bile sayılmayız.


* Memet'e Son Mektubumdur
...
tohuma, toprağa, denize inan
hepsinden önce
kuruyan dalın
sönen yıldızın
sakat hayvanın
duy kederini...

* İstanbul'da proleter olmaya özenen Nazım, burada Moskova'nın en şık, en Avrupalı, en iyi yaşayan adamı oluvermişti. Bir Sovyet yazarının dediği gibi, burjuva memleketinde proleter olan Nazım, proleter memleketinde burjuva olmuştu.

* ... Piyoniye kampına, yani çocuk kampına, özellikle Buda'nın tepesindeki Piyoniye çocuk trenine götürdüler. Ormanlar içinde işleyen bu treni baştan aşağı çocuklar işletiyorlardı. İstasyondaki memurlar çocuk lokomotifi idare eden makinist çocuk, makasçı çocuk, biletçi çocuktu. Ama tren oyuncak değildi. Sahiciydi.

       * Münevver ve Memet'in koca ve babalarına kavuşmalarına izin vermenin insanca bir ödev olduğunu hatırlatmış. Ne var ki, Adnan Menderes, yalnız karı-kocanın mektuplaşmalarına razı olmuş. Uygulamakta olduğu ortaçağ cezasından vazgeçmemiş.

        * ağaçlar anılardan uzun yaşar.

        * Stalin döneminde kolhozlara girmek istemeyen dört buçuk milyon köylünün öldürüldüğü biliniyordu.
         ...
         Stalin 1937 ve 1948 yıllarında katliam denilebilecek iki büyük temizlik yapmıştı. O tarihte yüzyıllardan beri Kırım'da yaşayan bir milyon Türk'ü, 24 saat içinde çocukları, ihtiyarları, hastaları, gebe kadınları ve gençleriyle evlerinden söküp trenlere bindirerek Kazakistan çöllerine atıvermişlerdi. Azerbaycan'da -ki o vakit üç milyon nüfusu vardı- doktoru, yazarı, öğretmeni, sanatçısı, aktörü, bestecisi vs. ile otuz bin genci 24 saat içinde evlerinden alıp Sibirya'ya sürmüşlerdi. Özbekistan'da yarım milyon insan aynı akıbete uğramıştı. Türkmenistan'da kalburüstünde adam bırakılmamıştı.

        * Vera Tulyakova - Kadının hesabı açıktı, Nazım'la evlenirse birdenbire Moskova'nın en tanınmış kadını olacaktı. Birçok Sovyet kadınının özlemini çektiği lükse ve bolluğa kavuşacak, zengin bir hayat yaşayacaktı. Zaten Nazım ihtiyar ve hasta bir adamdı, bu evlilik hayatı nasıl olsa çok sürmeyecek ve kadın zengin bir mirasa konacaktı. Onun için Nazım'a iki şart koşmuştu: Mutlaka resmi nikah yapmak, hafta sonlarında evine gidip bir iki gün çocuğuyla kalmak.
         Hatta Vera (kadının adı) Nazım'la ilişkisini kocasına bildirmiş ve ondan izin istemişti. Kocası Nazım'a kadar gelerej karısının ileri sürdüğü bu iki şart üzerinde ısrar etmişti. 'Resmen nikah yapmaz, karımın çocuğunu görmek için haftada bir eve gelmesine izin vermezseniz ben de onu boşamam' demişti. Yani karı koca bu işi beraber kararlaştırmışlardı. Oyun açıktı, ama Nazım bunu görecek halde değildi.

        * Kadının güzelliği üstündeydi. Ama bende kaba bir köy kızı izlenimi bıraktı. Nazım Vera'yı tanıttı bize.
         - Karım, dedi.
         O beni süzdü, ben onu süzdüm. Besbelli ikimiz de birbirimizden hoşlanmamıştık. Ve galiba bu ilk karşılaşmanın bende bıraktığı etkiyle ben Vera ile hiçbir zaman dost olamadım. Ben onu yadırgadım, o beni yadırgadı.

        * ... Moskova'ya gitmiştim. Otele yerleşir yerleşmez, Nazım'ı ziyarete gittim. Kapıyı Vera açtı. Üstünde basit bir ev elbisesi vardı. Nazım yoktu evde. Vera beni salona buyur etti. ... Vera kaybolmuştu. Birden an kapılardan biri açıldı, Vera göründü. Takmış takıştırmış, en son moda elbiselerinden birini giymişti. Kırıta kırıta elbisesini göstermek ister gibi bana doğru yürüdü.
         - Çok güzel, dedim, Paris mi?
         - Hayır, dedi Roma.
         Beş dakika kadar yanımda kaldı, oturmuyordu. Derken yine kayboldu. Birkaç dakika sonra yine yan kapıda göründü, bu kez daha güzel başka bir elbise giymişti. Gene aynı edayla bana doğru yürüdü.
         - Paris mi, çok güzel, dedim.
         - Hayır, Roma dedi.

        * Nazım Hikmet Afrika'ya gidecekti. Yola çıkmadan önce ev harçlığı olarak karısı Vera'ya 10.000 ruble, yani 10.000 dolar bırakmıştı. Evin aylık masrafı 1000 ruble idi. Nazım'ın bu seyahati bir ay sürdü. Ay sonunda eve döndüğü zaman bu paranın yerinde yeller esiyordu.

        * Vera'nın baskısı altında yanlarında uzun süre kalamadı. Bir daha da ne Münevver'i ne Memet'i görebildi. Vera, Nazım'ın Varşova'ya gitmesine değil, telefon bile etmesine izin vermiyordu. Nazım bir süre çocuğuna gizliden gizliye giyecek falan gönderdi. Sonra bu da kesildi.


^-^ KEDİLER ^-^

        * Yerlerde ne bir çöp, ne sokaklarda kedi ve köpek. (!!!! Çöp ve kedi, köpek aynı cümlenin içinde, cümlenin kurulumu ve gidişatına göre sanki varlıkları yanlışmış gibi!!!)


- Yazım-Basım Hataları -

        * Sf/ 15
         ... güvendiği dostalrına danışmak...

        * Sf/ 32
         ... kalıyordu...
         (u harfi kitapta farklı boyutta basılmış...)

        * Sf/ 33
         ... bütün eskili partili arkadaşları...

        * Sf/ 60
         ... okuyamıyo
         rum.

        * Sf/ 72
         ... şaiiri...

        * Sf/ 79
         İçimızde...

        * Sf/ 87
         ... sofra satlerce sürer...

        * Sf/ 99
         dNazım'ın Yeğenleri

        * Sf/ 102
         ...
         kılmadın mı?

        * Sf/ 103
         ... birı

        * Sf/ 110
         ... mahalesine...

        * Sf/ 114
         ... mutlaka görüşmeli istediğini...

        * Sf/ 125
         ... Hasta olduğum sürece, maşımı alırım.

        * Sf/ 136
         O yalnız altın kafeslerde öten bülbüdür.

        * Sf/ 151
         ... düşünülebilrdi?

        * Sf/ 152
         ... Elzabeth Blum...

        * Sf/ 159
         ... ses çıkarmıyorlradı.

        * Sf/ 242
         Biz de hangi ressamı beğeniyorsunuz?

        * Sf/ 265
         Yola çıkmadan önce ve harçlığı olarak...
        
         Evin yalık masrafı...

        * Sf/ 275
         Münevver'le Nazım'ın buluşmalar çok açıklı oldu.

                                                                           Temmuz 2017


 ARKA KAPAK –

NAZIM HİKMET'İN SON YILLARI

Türkiye'den kaçışından ölümüne kadar...

Nazım Hikmet'in son yıllarını gurbetteki en yakın arkadaşı Zekeriya Sertel yazdı. Bu kitapta gizli kalmış bir dönemi bulacaksınız.

* Nazım Hikmet'in Türkiye'den kaçışı...
* Son yılları...
* Memleket özlemi,
* Şiirleri, aşkları ve bunalımları...

Zekeriya Sertel diyor ki:
'Ben Nazım Hikmet'i Türkiye'den ayrılıp Romanya^'ya ayak bastığı günden ölümüne kadar adım adım izledim. Yakın bir arkadaşı olarak hayatının birçok kısımlarına katıldım. Birçok çalışmalarına tanık oldum. Geçirdiği bunalımları, değişiklikleri yakından izledim. Nerede olursa olsun onunla ilişkimi hiç yitirmedim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder