1 Mayıs 2016 Pazar

Piraye'ye Mektuplar - Nazım Hikmet * Bahar Okuma Şenliği 2016

Sevgili Pinuccia'nın düzenlediği 'Bahar Okuma Şenliği' okuma listeme buradan ulaşabilirsiniz.


Listenin 11. sırası: Mektup veya anı veya biyografi veya otobiyografi türünde bir kitap.


Daima derim, beni yakından tanıyanlar Nazım Hikmet sevdamı bilirler. 
Mektuplar hiç bitmesin istedim... Okudukça okuyayım...
Tabii roman gibi birkaç gün içinde okuyup bitirmedim. Daha uzun bir zamana yaydım okuma süresini. Mektupları keyifle okudum.
O kadar çok alıntı yaptım ki blogda ancak onda birini paylaşacağım:)


Hemen hemen tüm şiirlerini okudum. Ama şiir kitaplarını çok eski yıllarda okuduğum için blogumda hala paylaşamadıklarım arasında kaldılar. Gerçi ara ara okurum şiirlerini, özlerim çünkü... 
Edward Tims, Saime Göksü 'Romantik Komünist' kitabı da yıllar önce okuyup paylaşamadıklarımdan...
İnşallah fırsat bulursam bunlar gibi birçok bekleyen kitabı bloguma eklemek istiyorum.
Paylaştıklarıma bir göz atmak isterseniz:

Çizgilerle Nazım Hikmet - Müjdat Gezen / Savaş Dinçel

Ferhad ile Şirin- Nazım Hikmet 

Nazım'la Son Söyleşimiz - Vera Tulyakova Hikmet



Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Piraye'ye Mektuplar / Nazım Hikmet


PİRAYE'YE MEKTUPLAR
Yazarı: Nazım HİKMET
Derleyen: Memet Fuat
Türü: Mektup
Yayın Hakları: Yapı Kredi Yayınları
www.ykykultur.com.tr
-   1. Baskı: Adam Yayınları, Mart 1998  Özel baskı: Şubat 2012
-    YKY'de 1. Baskı: İstanbul, Temmuz 2012    5. Baskı: İstanbul, Şubat 2016
Kapak Tasarımı: Nahide Dikel
-   772 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * Nazım'ın, 1933'ten 1950'ye kadar, on yedi yıl boyunca, çeşitli cezaevlerinden Piraye'ye yazdığı mektuplar...

        * Kırmızı biber gibi acı bir mektubunu aldım.

        * Dün gece rüyamda yine seni gördüm. Uyandığıma pişman oldum!

        * Düşmanlara gam.
         Dostlara selam.
         Kalbimde çocuklarım.
         Seni kucaklarım.

        * Mesela, Kadri isminde, son defa yakalanan bir adamın üstünde, Karl Marks ismindeki bir alimin bundan 60-70 sene evvel yazdığı meşhur bir kitabın el yazmasıyla Türkçesi çıkmış. Bu kitap bundan on sene evvel kadar da Türkçeye resmen tercüme edilip resmen satılmıştı. Müstantik Bey şimdi bunun benim tarafımdan yazılmış olduğunu iddia ediyor. Karl Marks'ın yetmiş senelik eserini bana mal ediyor. Ne tuhaf şey değil mi?

        * Her yiğidin bir yoğurt yiyişi, her iklimin bir fırtınası var...

        * Taze, şeffaf, sert ve yumuşak bir yemiş gibi ağzımda, renk renk bir çiçek gibi gözlerimde, bir bahar havası gibi burnumdasın...

        * Kol saatım bozuldu. Ben de mekanizmayı çıkardım ve çerçevenin içine sizin resimlerinizi koydum.

        * Seni çok seviyorum, karıcığım. Yaşamak kadar çok.

        * ... harp olmadığı zamanlarda da milyonlarca insan bu kadar süratli öldürülmüyorlarsa da, daha ağır ve sefil bir ölüme mahkum değil miydiler?

        * Halbuki içimde senin aşkına dair öyle şarkılar söyleniyor ki...

        * Ha, zannetme ki edebiyatçı olmak için edebiyat fakültesinde okumak lazımdır. Katiyen, gerek bizdeki, gerekse dünyadaki romancıların, şairlerin filan hemen hemen hiçbirisi edebiyat fakültesinde okumamıştır. Edebiyat fakültesinden, tabir caizse, edebiyat alimi çıkar. Halbuki sen edebiyat alimi değil, bizzat edebiyat yapacak kadar canlı bir insansın.

        * Bilirsin ki ben okuyucularımın, ama okuyucum olmalarını istediğim okuyucularımın fikirlerine ehemmiyet veririm.
  
        * ... benim için öyle rüya gibi, gül yaprağı ve kelebek kanadı gibi, nazik ve ince bir şey oldun.

        * İçimde ikinci bir insan gibidir
                            seni sevmek saadeti.


 ^-^ KEDİLER ^-^

        * Yoksa Vedat ile de mi aranızdan kara kedi geçti?

        * Localarda bu akşam üç insan ve bir kediyiz. ... Kedi, başının yarısı siyah, yarısı beyaz, gebe bir kedi...

        * Gelirken, istersen kedini getir.

        * Kedimiz büyümekte.

        * Bizim kediler ikileşti. Erkek kardeşini de aldık. Aynı beyazlıkta, aynı boyda, yalnız daha tüylü, daha iri gözlü, daha güzel.

        * ... bir kedi yavrusu insanla nasıl oynarsa o da öyle oynuyor...

         ^-^ Tekir kedi diye bahsedilen Münevver-

        * ... benim tekir kediye yalvarıp yakarmakta olduğum...

        * Bu krizin tekir kediyle...

        * ... tekire değil, sana yalvardım...

        * ... tekir kedi meselesine nasıl düştüğüm...

        * Ve öyle olduğun için tekir kedi araya girdi.

        * ... tekire yalvardığım...


- Yazım-Basım Hataları -

        * Sf/ 72
         Seninle kaşı karşıya, göz göze...

        * Sf/ 77
         ... Müdür Bey beni çağıttığı zaman...

        * Sf/ 78
         Bu karşığını almadan yazdığım bir mektuptur.

        * Sf/ 88     
         ... benim asbım çok bozuk.

        * Sf/ 92
         ... mahkemeye vediği ifadeye...

        * Sf/ 96
         İkinci mektbumu...

        * Sf/98
         ... çabuk untulurdu.

        * Sf/ 150
         ... her mekubumda söylediğim gibi...

        * Sf/ 163
         Hapi-
         shaneyi...

        * Sf/ 169
         ... sonraki mektupta göndeceğim.

        * Sf/ 210
         ... Sare Teyzenin yanına gitmiş
         (nokta yok)

        * Sf/ 223
         ... çok iyi bak, kuzum
         (nokta yok)

        * Sf/ 261
         ... döt yüz almış mıydık...

        * Sf/ 269
         Sandıklar amblajlandı.

        * Sf/ 280
         Doktor ne dedi.

        * Sf/ 280
         ... yazı yolayabileceğim.

        * Sf/ 281
         ... siyah değil, kırmzı.

        * Sf/ 296
         Biz ikmiz...

        * Sf/ 345
         ... ikitorunu...

        * Sf/ 359
         ... geçikmiş.

        * Sf/ 373
         ... 10'uncu sayfadan baylayıp 69'uncu...

        * Sf/ 389
         ... kitabınla alkadar değilsin.

        * Sf/ 393
         ... tercümeye başladım
         (nokta yok)

        * ... söylemek istdiğimi...

        * Sf/ 409
         ... armızdaki münasebet...

        * Sf/ 413
         üzüm mevsminde ben.

        * Sf/ 440
         ... öyle şaşıttı ki beni...

        * Sf/ 455
         Seni Suzan'ı...
         (virgül yok)

        * Sf/ 461
         Yüreğimdem ise...

        * Sf/ 468
         ... satabilirisin?

        * Sf/ 469
         ... istedğimi...
        
         Senin odanı görmedim ve bana yolladığı fotoğrafları da pek bir şeyi belli etmiyor.

        * Sf/ 502
         ... atmış yaşını...

        * Sf/ 503
         3. prg 3. sıra...

        * Sf/ 504
         1. prg 6. sıra...

        * Sf/ 556
         Seninle biraz böyle mektupla olsun konuşursan açılırım.

        * Sf/ 580
         2. prg 3. sıra...

        * Sf/ 600
         Piraye için yazılan saat 21-21 şiirleri...

        * Sf/ 642
         ... yemek yemekten ayıkoyamıyorsa...

        * Sf/ 648
         Anenin ve teyzenin...

        * Sf/ 670
         6. prg.

        * Sf/ 672
         ... yazmıştım.Yahu...

         ... korkuyoum...

        * Sf/ 697
         ... mekubum...

        * Sf/ 748
         12. ve 13. sıra...

                                                                           NİSAN 2016


Yazar Hakkında Bilgi=  Nâzım Hikmet Ran (d. 15 Ocak 1902[1] – ö. 3 Haziran 1963), ya da kısaca Nâzım Hikmet, Türk şair, oyun yazarı, romancı ve anı yazarı. "Romantik komünist" ve "romantik devrimci" olarak tanımlanır. Siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir. Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır.
Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve Ercüment Er adlarını da kullanmıştır. İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır. Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmıştır ve dünyada 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmektedir. Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nazım Hikmet, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre yattı. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı; ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile bu işlem iptal edildi. Mezarı Moskova'da bulunmaktadır.



Derleyen Hakkında Bilgi=  Memet Fuat (Mehmet Fuat Bengü) (d. 16 Şubat 1926Erenköyİstanbul - ö. 19 Aralık 2002İstanbul) Eleştirmen, yazar, yayıncı, voleybol antrenörü, eğitimci.
Edebiyat eleştirisi yazıları ile tanınan bir edebiyat adamı ve voleybola katkıları ile tanınan bir spor adamıdır. 1960’da De Yayınevi’ni kurdu. Yeni Dergi adlı edebiyat dergisini çıkardı. Altınyurt Voleybol Takımında antrenörlük yaptı ve amatör takımın deplasmanlı lige yükselmesini sağladı. Nazım Hikmet’in hayatı ve eserleri hakkında eserler verdi. Nazım Hikmet'in üvey oğludur; ünlü şairin şiirlerinde “oğlum memet” diye seslenerek dünyaya tanıttığı kişidir.


ARKA KAPAK –

"Nâzım'ın, 1933'ten 1950'ye kadar, on yedi yıl boyunca, çeşitli cezaevlerinden kendisine yazdığı mektupları, Piraye bir tahta bavulda saklardı. Ceviz ağacından yapılmış, 41 x 26 x 14 cm boyutlarında küçük bir tahta bavul. Küçük olduğu için, belki "çanta" demek daha doğru. Bu ceviz çantayı ona Nâzım sanırım Çankırı Cezaevi'ndeyken yapmıştı.
(...)
Bu kitaptakiler, Nâzım'ın Piraye'ye yazdığı mektupların hepsi mi? Çantadakilerin hepsi...
Belki bir gün başka yerlerden de bir şeyler çıkar, bilemem."
Memet Fuat


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder