14 Mayıs 2012 Pazartesi

Sizlerden Gelen Dizeler * Çekilişin Kazandırdıkları *

3. çekilişimde sizlerden ricam bir şiir veya dörtlüğü şairiyle birlikte paylaşmanızdı. Paylaşımda bulunan ve evlilik yıldönümümüzü kutlayıp, güzel dileklerini sunan herkese gönülden teşekkür ediyorum.
Tekrar okumak isteyenler için bir araya topladım.
Önerileri yapan kişilerin isimlerine tıklarsanız bloglarına misafir olabilirsiniz:)

SÜSLÜ VE PEMBE DÜNYAMreyhaneGeCe_KuSu86NİHALŞeftali Çiçeği
BEN SANA MECBURUM 
Ben sana mecburum bilemezsin 
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum 
Büyüdükçe büyüyor gözlerin 
Ben sana mecburum bilemezsin 
İçimi seninle ısıtıyorum. 

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor 
Bu şehir o eski İstanbul mudur 
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor 
Sokak lambaları birden yanıyor 
Kaldırımlarda yağmur kokusu 
Ben sana mecburum sen yoksun. 

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur 
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur 
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan 
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu 
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından 
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman 
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu 

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor 
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor 
Durup köşe başında deliksiz dinlesem 
Sana kullanılmamış bir gök getirsem 
Haftalar ellerimde ufalanıyor 
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem 
Ben sana mecburum sen yoksun. 

Belki haziran da mavi benekli çocuksun 
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor 
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden 
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun 
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor 
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin 
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor 

Ne vakit bir yaşamak düşünsem 
Bu kurtlar sofrasında belki zor 
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden 
Ne vakit bir yaşamak düşünsem 
Sus deyip adınla başlıyorum 
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin 
Hayır başka türlü olmayacak 
Ben sana mecburum bilemezsin. 
Attila İLHAN

Rüzgara Dogru
ÖZLEDİM SENİ
özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum.
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
Yürüyüşlerimizi,
Sevimli haşarılığını,
Çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek...

Can YÜCEL


Gul/İnn ve hayal
sevgili seninle pergel gibiyiz
2 başımız var tek bir bedenimiz
ne kadar dönersem döneyim çevrende
er geç başbaşa verecek değil miyiz

Ömer HAYYAM

KIZILCIK
İlk yemişini bu sene verdi,
Kızılcık,
Üç tane;
Bir daha seneye beş tane verir;
Ömür çok,
Bekleriz;
Ne çıkar?
İlâhi kızılcık! 
Bende varım bende şiş yüzümle!!!!!
Orhan VELİ

 "KUZGUN"
Bir zamanlar kasvetli bir geceyarısı, unutulmuş eski bilgilerin 
Tuhaf ve antika ciltleri üzerine düşünüyordum, 
Yorgun ve sıkıntılı- 
Uyumak üzereydim, neredeyse başım düşüyordu ki, 
Bir tıkırtı geldi birden, sanki kibarca 
Oda kapımı çalan-çalan birisi gibi. 
'Odamın kapısını tıklatan' diye söylendim 'bir konuk- 
Başka bir şey değil, yalnızca bu.' 
Ah, iyice anımsıyorum ki o hazin Aralıktı; 
Ve zemine vuruyordu sönen her bir közün yansısı. 
Sabahı istiyordum şevkle; -Boş yere 
Aramıştım 
Ödünç bir avuntuyu kederden- 
Yitik Lenore'un kederinden- 
O eşsiz ve pırıl pırıl kızın, meleklerin Lenore 
Diye andığı- 
Buralarda, anılmayacak artık adı. 

Ve mor perdelerin belirsiz, hüzünlü, ipeksi 
Hışırtısı 
Önceden hiç duyulmamış tuhaf kokularla dolduruyor- 
Tir tir titretiyordu beni: 
Öyle ki: çarpıntımı bastırmak için tekrarladım. 
'Oda kapımdan girme izni isteyen bir konuk 
bu- 
Oda kapımdan girme izni isteyen 
Geç bir konuk: 
Başka bir şey değil, budur bu.' 
O sıra cesaretimi toplayıp: daha fazla 
Oyalanmadan, 
'Sir' dedim, 'ya da Madam, affınızı dilerim 
Ama 
Gerçek şu ki dalıyordum ve siz öylesine yumuşak 
Bir tıkırtıyla geldiniz, 
Ve öylesine hafifçe tıklattınız-tıklattınız 
Oda kapımı ki, 
Duyduğumdan pek emin değilim sizi'-diyerek kapıyı 
Açtım burda; - 
Karanlıktan başka bir şey yoktu orda. 

Orda durdum, korku ve merakla karanlığın içine 
Baktım uzun süre, 
Kuşkuyla, kurarak hiçbir ölümlünün cüret edemediği 
Hayalleri; 
Ama sükunet bozulmadı ve sessizlik bir ipucu 
Vermedi, 
Ve fısıltıyla söylenen tek sözdü orda 
'Lenore? ' 
Buydu fısıldadığım, mırıltılı bir yankıyla geri gelen 
O söz 'lenore' 
Başka bir şey değil, yalnızca bu. 

Odama dönerken alev alev yanarak 
Ruhum 
Aynı tıkırtıyı işittim yine ilkinden biraz daha 
Kuvvetlice. 
'Kesinlikle' dedim, 'kesinlikle bir şey var penceremin 
Kafesinde; 
Öyleyse neymiş bakalım ve bu esrarı 
Çözelim; - 
Rüzgardır, başka bir şey değil bu.' 

Açıverince kepengi, eski devirden kalma 
Azametli bir kuzgun 
Kanat çırpıp sallanarak adım attı 
İçeriye; 
Ne bir selam verdi ne bir an durdu ya da 
Oturdu; 
Ama bir Lady'nin ya da Lord'un edasıyla 
Tünedi kapımın üstüne- 
Oda kapımın üstünde bir Pallas büstüne kondu- 
Konup oturdu hepsi bu. 

Derken ciddi ve haşin suratıyla bu abanoz kuş, 
Kaderimi gülümsemeye dönüştürdü, 
'Sorgucun kırkılmışsa da hiç kuşkusuz' dedim 
Korkak değilsin sen, 
Gecenin kıyısından gelen 
Suratsız ve yaşlı kuzgun- 
Gecenin Plutonian kıyısındaki saygı değer adın nedir, 
Söyle bana.' 
Kuzgun dedi ki 'birdahaasla.' 

Çok şaşırmıştım bu çirkin kuşun konuştuğunu duyup 
Böylesine açıkça, 
Pek alakalı olmasa-yanıtı pek anlamlı olmasa da; 
Çünkü kabul etmeliyiz ki yaşayan kimse henüz 
Mazhar olmadı oda kapısının üstünde bir 
Kuş- 
Kuş ya da hayvan görmeye oda kapısının üstündeki 
Büstte, 
Bir isimle 'birdahaasla' diye. 

Ama kuzgun, sessiz büstün üstünde tek başına 
Yalnızca bu sözü söyledi, sanki bu bir tek sözle 
İçini dökmüş gibi. 
Sonra başka birşey söylemedi- ne de bir tüyünü 
Oynattı- 
Ben mırıldanana dek, 'önceden uçtu diğer 
Dostları- 
Sabahleyin beni terk edecek, umutlarımın 
Önceden uçup gittiği gibi.' 
O zaman
Edgar Allan POE

KIRK YILIN BİR BAŞI
Kırk yılın bir başı yazmak istedim
Bulamadım bir konu yırtmak istedim
Hayran olduğumu çok geç hissettim
Sert bir kayaya çarptı da kırıldı kalbim

Birbirimizi görsek tanırmıyız dersin
Bir gün buluşalım da kalbimiz gülsün
Bu sarhoşluk bizi derinden yıksın
Unutma ki bir gün ben senin,sen de benimsin

Uzaktan da olsa hoş bir müzik sesi geliyor
İstesem de ,istemesen de beni yine etkiliyor
Sensiz geçen günler canıma tak ediyor
Öyle sanıyorum ki bu aşk bura da başlıyor
AHMET SİNAN
1976


AŞK YENİDEN
Aşk yeniden
Unutulmuş yemin gibi
Aşk yeniden
Hem tanıdık, hem yepyeni
Aşk yeniden
Kendini yarattı kendinden. 
Murathan MUNGAN

DELİYÜREK
Seni yıldızlara benzetiyorum
Onlar kadar etkileyici, çekici ve güzelsin
Ama aranızda tek fark var
Onlar milyonlarca sen birtanesin.........
Can YÜCEL

DUDAK PAYI 
Çay bardağında 
Bırakılan dudak payı 
Kadar bile 
Uzak kalamam 
Gözlerine 

Yakın olsun isterim 
Ellerime ellerin 
Yanındaki beton binaya 
Yaslanması gibi 
Köhne bir evin 

Seni bir çivi 
Gibi çaktım 
Çünkü beynime 
Ve toplayıp 
Bütün kerpetenleri 
Attım denize
Sunay AKIN

Emine Kekeve ve ~ düşişleribakanı ~
İSTANBUL'U DİNLİYORUM
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; 
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor 
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda 
Sucuların hiç durmayan çıngırakları; 
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı. 

İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı; 
Kuşlar geçiyor derken 
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık;
Ağlar çekiliyor dalyanlarda; 
Bir kadının suya değiyor ayakları; 
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı, 
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa 
Güvercin dolu avlular, 
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; 
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı 
Başında eski alemlerin sarhoşluğu, 
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı
Dinmiş lodosların uğultusu içinde. 
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı. 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; 
Bir yosma geçiyor kaldırımdan. 
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere; 
Bir gül olmalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı. 

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde. 
Alnın sıcak mı, değil mi bilmiyorum; 
Dudakların ıslak mı değil mi, bilmiyorum 
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum...
Orhan Veli KANIK

SENİNLE YAŞLANMAK İSTİYORUM
Seneler Geçsin,Sen Beni bil ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının,Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki,Öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Sen çok dertlenip,içip arkadaşlarınla eve gelmelisin.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki,yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki,paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi,evimizde,bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek….

Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuklarımız olmalı,Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım,
Söylenerek yumurta kırmalısın.

Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken,Herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden.
Mutluda olsa,Kötüde olsa,Yaşadığımız günler bizim
günlerimiz olmalı.

Saçlara düşünce yada gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız,Her sabah cinayetle uyanılmayan,Sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip,Sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Öyle sevmelisin ki beni,Bu yazdıklarım korkutmamalı seni,
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde
Birbirimiz sevmenin gururu olmalı “HERŞEYDE”…..
Can YÜCEL

Bir kalbim var ki benim sevdiğinden burkulur 
Kahredenden ziyade sevilenden korkulur 
Necip Fazıl KISAKÜREK

GÜZEL HAVALAR
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
Orhan VELİ

ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda?
Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma,
Ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu,
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var biliyorum,
Orada her şeyi söylemek mümkün,
Epeyce yaklaşmışım,duyuyorum,
Anlatamıyorum...
Orhan Veli KANIK 

Tuğba Yıldırım, ballibademimm ve Ekin Su
BEKLENEN 

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
Necip Fazıl KISAKÜREK

gerçekte sana yakın olamasamda,
kalpçe kipriğim kadar yakınsın,
sana aşkımı anlatamasamda,
bak hala şuramda şuracıktasın.
ellerim ellerine dokunmasada,
gözlerim gözlerine edayla bakamasada,
kollarım seni sarmasada,
bak masum halinle hala fotoğraftasın.
Firdevs

KAHVALTI
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem 
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı

Cemal SÜREYA

HIRPALAYANLAR
"Yüzü yağmurla bıçaklanmış bir sonbahardı" 
basitliğiyle
gerisin geriye çekilirken boz örtüler altında istanbul
beni hırpalayanlar topu topu üç beş adamdı

Belki çok dinlediğim bir david bowie şarkısı
belki ayaklarımın ucuna yanarak düşen
son meteor gibi tek bir sevgili kellesi,
belki de göğsümün orta yerinde
çatırdayarak yıkılan karanlık bir sis perdesi;
bu yaşanmamalıydı
beni hırpalayanlar topu topu üç beş adamdı

Şunu bilmeni isterim
seni bu şehirde artık seven kalmadı
yani terkedenle birlikte genel bir suskunluk meselesi,
yolların kemikleri kırık
yolların verecekleri yeni sözlere inanacak olan yok
yolları ancak kendilerini kesen yollar anlar
ömür boyu yolcu denmez ya bir insana
onun da bir adresi vardır bir gün şüphesiz hatırlanılacak
onun da belki çok dinlediği bir david bowie şarkısı
önemsenebilecek bir gururu, bir bahanesi
onun da ağlayacak birkaç özel dakikası vardır

"Yüzü yağmurla bıçaklanmış bir sonbahardı"
gerisin geriye çekilirken boz örtüler altında istanbul
rakılara akşam akrep gibi inerken
nihavent makamı eserken rüzgâr
kimseyi lanetleyecek değilim, çünkü,
beni hırpalayanlar topu topu üç beş
böcekti
çocuktu
huysuzdu
hepsi de bana benzeyebilecek kadar aptaldı
KÜÇÜK İSKENDER

ANNABEL LEE
Senelerce senelerce evveldi 
Bir deniz ülkesinde 
Yaşayan bir kız vardı bileceksiniz 
İsmi; Annabel Lee 
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten 
Sevmekten başka beni 
O çocuk ben çocuk, memleketimiz 
O deniz ülkesiydi 
Sevdalı değil karasevdalıydık 
Ben ve Annabel Lee 
Göklerde uçan melekler 
Kıskanırlardı bizi 
Bir gün işte bu yüzden göze geldi 
O deniz ülkesinde 
Üşüdü bir rüzgarından bulutun 
Güzelim Annabel Lee 
Götürdüler el üstünde 
Koyup gittiler beni 
Mezarı oradadır şimdi 
O deniz ülkesinde 
Biz daha bahtiyardık meleklerden 
Onlar kıskanırdı bizi 
Evet! Bu yüzden "Şahidimdir herkes ve deniz ülkesi" 
Bir gece rüzgarından bulutun 
Üşüdü gitti Annabel Lee 
Sevdadan yana kim olursa olsun 
Yaşca başca ileri 
Geçemezlerdi bizi 
Ne yedi kat göklerdeki melekler 
Ne deniz dibi cinleri 
Hiç biri ayıramaz beni senden 
Güzelim Annabel Lee 
Ay gelir ışır, hayalin erişir 
Güzelim Annabel Lee 
Orda gecelerim uzanır beklerim 
Sevgilim sevgilim hayatım gelinim 
O azgın sahildeki 
Yattığın yerde seni...

Edgar Allan POE


cuckan
Piraye'ye yazdıklarından...
24 Eylül 1945  
En güzel deniz : 
henüz gidilmemiþ olanıdır. 
En güzel çocuk : 
henüz büyümedi. 
En güzel günlerimiz : 
henüz yaþamadıklarımız. 
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz : 
henüz söylememiş olduğum sözdür..

bir de bu var:
5 Kasım 1945 
Çiçekli badem ağaçlarını unut. 
Deðmez, 
bu bahiste geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı. 
Islak saçlarını güneşte kurut : 
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın 
nemli, ağır kızıltılar..
Sevgilim, sevgilim, 
mevsim sonbahar..

Nazım Hikmet RAN


kampanyainsani
Bİ DAMLACIK
Duru bir yeşildi ortalık
Akşam güneşi kırılmış bir mızrak boyu
Ve çocuk sesleriyle iniyordu ışık,
Ağlarda sanki dargın bir kılınç balığı
Pullarını döküyor üstüme
Bir sessizliği anlatmak için yazıldı bu şiir
Belki de anmak için
bi damlacık bir sessizliği 
Can YÜCEL



arwen
BEDAVA
Bedava yasıyoruz, bedava; 
Hava bedava, bulut bedava; 
Dere tepe bedava; 
Yağmur çamur bedava; 
Otomobillerin dışı, 
Sinemaların kapısı, 
Camekanlar bedava; 
Peynir ekmek değil ama 
Acı su bedava; 
Kelle fiyatına hürriyet, 
Esirlik bedava; 
Bedava yasıyoruz, bedava

Orhan VELİ

AŞK YAŞAYANLAR İÇİNDİR
Ağladığını istemem ben ölürsem.
Beni en sevdiğin halimle hatırla.
Uzak bir yerde çalıştığımı düşün.
Hayatta olduğuma inan
Bir gün gelir kendiliğinden
Geçer bütün üzüntün
Her yeni gelen günü
Yeni bir ümitle beklemeli
Her yeni gün yeni havalarla gelir
Gece, yağan yağmurla uyursun
Sabah, birde bakarsın odan güneşli.
Her gelen vapur, tren
Yeni insanlarla gelir...
Ben esmerdim güzelim
Bu sefer bir sarışını seversin
Aşk yaşayanlar içindir...
Necati CUMALI

SENİ ARIYORUM
Bu şehrin bütün sokaklarına sinmiş yalnızlığım
Sensizliğin köşe başındayım
Avuçlarımda kırık dökük pişmanlıklar
Avuntusuz çıkmazlara doğru yürüyorum
Bütün umutsuzluğuma inat
Yine seni arıyorum
Dudaklarımda bildiğin o ıslık
Sokak lambalarına sığınıyorum
Hafiften bir yağmur ağlıyor benimle
Bir deli rüzğar saçlarımda
Yalnızlıktan üşüyorum
Bulamayacağımı bile bile
Yine seni arıyorum
Ahmet Selçuk İLKAN

Orta okul yıllarında kendi yazdığım şiirimi paylaşmak istiyorum ben.
__HÜZÜN__ 
Bugün için her zaman ki gibi buruk.
Kalbim hüzünle dolup taşmış.
Karanlık umutlar hep peşimde.
Yalnızlık yine olduğu gibi yanımda.
Kalbimden nehir gibi akan.
Gönlümden yel gibi esen.
Umutlarımdan sana doğan.
Bir sevgim var bir de ben varım.
lilishindunyası

OTUZ BEŞ YAŞ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Cahit Sıtkı TARANCI

ETME
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. 
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme. 

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? 
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme. 

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. 
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme. 

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... 
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme. 

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi, 
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme. 

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. 
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. 

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. 
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme. 

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; 
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme. 

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi, 
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme. 

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize, 
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme. 

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle. 
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme. 

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı. 
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme. 

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil. 
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
Mevlana Celaleddin RUMİ

ADI TUBA
Hayata çağıran gülüşü 
Candan bir bakışı 
Hayatın soğukluğuna inat sıcaklığı 
Bir sevgi ağacı sanki 
Yeni bir ağaç var artık bahçelerde 
Adı Tuba… 

Sıcak bir yaz günü rastladım 
Gölgesinde serinledim 
Kısmet oldu çiçeklerinden kokladım 
Bir meyve yedim dalından 
Tatlı mı tatlı? 
Yeni bir lezzet var artık sofralarda 
Adı Tuba… 

Bir çiçek kopardım dalından 
Kokusu bir başka, rengi bir başka 
Küskünleri barıştıran 
Sevgililerin elinden düşmeyen 
Bir sevgi çiçeği, 
Bir dostluk çiçeği var artık, demetlerde 
Adı Tuba... 
Selim ŞAŞMAZ

OLMAYACAKSA
Onun Olmayacaksa 
O gider buralardan, sen döndüğün bir günde... 
Aranırken onu sen başkaları yüzünde. 
Işık olur tararsın karanlıkları bir bir... 
O güneş gibi parlar, sen söndüğün bir günde. 
Yaşamın aramakla olgunlaşıp yitmiştir; 
Kocaman bir ağacın tek bir yemişi gibi... 
Karamsar bir öyküdür, bir sence değerlidir; 
Yalnız masal ulusu bir dağ erimiş gibi.
Özdemir ASAF

Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim ol.
Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın.
“Düzenim bozulur hayatım alt üst olur” diye endişe etme.
Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını??
~ Tebrizli Şems ~

BERLİN MEKTUBU
bes saat sonra yanindayim.
berlin’de otel odamda günes,
islak kus sesleri
– yagmur yagdi sabahleyin –
bir de tiramvaylar,
bir de zaman.

bir türlü akmiyor zaman
kaskati donmus,
alip askiya asabilir
bicakla kesebilirsin.
hapiste gibiyim.
hapiste en insafsiz gardiyan :
zaman.

iki saat sonra ucak alanindayim.
bes saat sonar maviliginde senin.
bes saat sonra hürriyet.
bütün dönüslerin otel odalarina
heykelini dikmeli ucagi icat edenin.
Nazım Hikmet RAN

ÇOCUKLUK
"Affan dedeye para saydım, 
Sattı bana çocukluğumu. 
Artık ne yaşım var ne de adım; 
Bilmiyorum kim olduğumu. 
Hiç bir şey sorulmasın benden; 
Haberim yok olan bitenden. 
Bu bahar havası, bu bahçe; 
Havuzda su şırıl şırıldır. 
Uçurtmam bulutlardan yüce, 
Zıpzıplarım pırıl pırıldır. 
Ne güzel dönüyor çemberim; 
Hiç bitmese horoz şekerim!"
Cahit Sıtkı TARANCI

Mayın tarlasına düşmüş bir deliyim, hudutta;
Gözüm, sekizinci renk ve dördüncü buutta.
Necip Fazıl KISAKÜREK

SENİ DÜŞÜNMEK
Seni düşünmek güzel birşey, ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey
Fakat artık ümit yetmiyor bana
Ben artık şarkı dinlemek değil
Şarkı söylemek istiyorum...
Nazım Hikmet RAN

"O Olmazsa Yaşayamam" Demeyeceksin...
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. 
Can YÜCEL

Bekliyorum 
Öyle bir havada gel ki
Vazgeçmek mümkün olmasın
Orhan Veli

KELEBEK
Son isteğin nedir?
Sorusu,
Çok, çok kolaydır,
ilk isteğin nedir?
Sorusundan.

Çünkü,
O soruyu
Kimse kimseye soramadı,
Korkusundan.
Özdemir ASAF

İÇELİM
Herkesin olduğu ama kimsenin sana sen diye 
bakmadığı bir yere gidelim 
bin kez öp dudaklarımdan kurutma 
bir daha gidelim 
Ne olucaksa orda olsun, uzakta olsun... 
O güneş istediği yerden doğsun gözlerine batsın 
al beni gidelim... 
Her gece bir yıldız seçelim 
Ayılana kadar içelim
Ceyhun YILMAZ

Ben Bende Değil
Ben bende değil, sende de hem sen, hem ben, 
Ben hem benimim, hem de senin, sen de benim, 
Bir öyle garip hale bugün geldim ki 
Sen ben misin, bilmiyorum, ben mi senim. 
MEVLANA

kalbimde kalbine yok bile kinim
bence artık sen de herkes gibisin. 
Nazım Hikmet RAN

Biz sevilmeyi din,vermeyi iman saydık
Bencilliği en korkulu düşman saydık
Aldatmıyor artık bizi günler geceler
Sürseydi o düş keşke hep aldansaydık...
Ümit Yaşar OĞUZCAN

ARZU
Arar gözlerim O'nu her yerde,
Rüyalarla dolu gecelerde,
Zor Onsuz geçen her saniye,
Umutla beklerim O'nu her yerde...

Büyük İstifham Üzerine

-1. şimdi sen olsan... 


ilk sonbahar yağmuruyla oturduk hayli dertleştik 
ben camın önündeydim o arkasındaydı 
sen izmir taraflarında uzakça bir yerdeydin 

dünden bugüne çektiklerin eksilmedi dedi yağmur bana 
eksilmeyecek dedi bugünden yarına 
bir hiçliğin koynunda istifham gibi büyüyeceksin 
sual sorduğun herşey senden sual soracak 
bitirdim sandığın vakit başladığını göreceksın 

yağmurun altında insanlar biçimsizdiler 
şimdi sen olsan ortalık şenlenecekti 
sanki birdenbire ışıklar yanacaktı 
oysa ben içimdeki kandili söndürecektim
Atila İLHAN 

"Ey gözyaşı!Madem ki gözümün kapısından çıkıp gidiyorsun.
Bari sevgilimin kapısına git de,başını onun eşiğine koy.."
MEVLANA

MACBETH
Kendini boşa harcamış olur insan 
Dilediğine erer de sevinç duymazsa
Yıktığın hayat kendinin ki olsun daha iyi 
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa
William SHAKESPEARE

İNTİHAR
Kimse duymadan ölmeliyim
Ağzımın kenarında
Bir parça kan bulunmalı.
Beni tanımayanlar
"Mutlak birini seviyordu" demeliler.
Tanıyanlarsa, "Zavallı, demeli,
Çok sefalet çekti.."
Fakat hakiki sebep
Bunlardan hiçbirisi olmamalı.
Orhan Veli KANIK

AĞIT
oğlum; 

sana bu mektubu bizim cehennemden yazıyorum 
bir yaşıma daha gireceğim neredeyse 
tabii bundan haberin yok senin 
kronometreye erken bastığın için 
beni hep yakışıklı hatırlayacaksın 
bizi bırakıp gittiğin yerde 
eski güzel günleri düşünüp hayıflanacaksın 

ama dur! 

sen hatırlıyor musun beni? 
peki sen herhangi bir şeyi hatırlıyor musun? 
ben yirmiydim tanıştığımızda 
sen beni en son otuzbeşimde gördün istanbul'da 
sonra sen kaş'ta öldün 
o akşam aynı anda geldik antalya'ya 
sen beni görmedin, ben sana bakıyorken 
ben sana öyle dikkatli baktım ki oğlum ayrılırken 
sen iyi ki görmedin beni 

yoksa gözgöze gelir gülerdik, eskisi gibi 

olmadık bir yerde gülerdik ya hani? 
öyle olurdu yine 
gözlerimizi kaçırırdık ciddiyeti bozmamak için 
hani sahnede olduğu gibi. 
sen ağlarken bakamazdım sana 
sinirimi bozardın, gülerdim 
çünkü sen her boktan şikayet ederdin oğlum 
öyle çok şikayet ederdin ki 
sonunda sıkılır gülerdim 
sonra sen de sıkılırdın kendinden 
başkası gibi olmak isterdin 
mutlu olan bir başkası gibi 
dert etmeyen biri 
hani, benim gibi biri 

birşey diyeyim mi sana oğlum? 
şimdi dönsen buralara 
ne gidilecek bir yol 
ne uğruna ölünecek bir kadın 
herneyse... 
ama kadınları çok dert ederdin sen 
ama onlar seni severdi oğlum 
ama sen çok ağlardın onlar için 
sevemezdin kendini bir türlü 
onlar seni çok sevse de 
senin gibi olmak istemezdim o zaman 

daha çok sevin beni! 
daha çok gülün bana! 
beni daha çok isteyin! 
daha çok! 
ama seni en çok ben... 

birşey diyeyim mi sana oğlum? 
şimdi dönsen buralara 
ne gidilecek bir yol 
ne uğruna ölünecek bir kadın 
ne de sabaha kadar konuşarak sana vaadettiklerim 

kandırdım seni oğlum 
parayı dert etme diye 
yok öyle birşey, başarısızlık diye 
illa da başkası olmaya çalışma salak gibi 
bir kadın için ölme diye 

kandırdım 

artık umrunda değil mi bunlar? 
artık bozulmuyor musun bu işlere? 
aşkın da bir önemi kalmadı mı yoksa? 
o kadın için ölmez misin bir daha? 
ne var, bir kere daha ölsen? 
değmez mi o kadın buna? 

hani, hani değerdi? 

çıplak ayaklarıyla yürürken mezarının üstünde 
keyiflenmeyecek misin toprağın beş karış altında? 
öyle de oldu zaten, vasiyet ettiğin gibi 
çıplak ayaklı kıza 

bıraktın değil mi oğlum? 
bıraktın, gittin 
peki! 
ama ben buradayım hala 
ben devam ediyorum 
peki sen bakıyor musun bana oradan? 
gülüyor musun bana? 
sanıyor musun ben aynı şarkıyı söylüyorum? 

beni daha çok sevin! 
bana daha çok gülün! 
daha da çok isteyin beni! 
beni daha çok özleyin! 

ama seni... 
seni en çok ben, ben! 

hayır ben çok değiştim oğlum 
bir başkası değilim artık 
vazgeçtim maymunların dünyasından 
bıraktım alkışları, istemiyorum kahkahaları 
istemiyorum bir aptal gibi yaşlanmak 

işte belki de bu yüzden 
seni en çok ben... 
en çok ben özlüyorum! 

benim ölü arkadaşım!... 
Okan BAYÜLGEN

Bulut mu Olsam
Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
Nazım Hikmet RAN

YALNIZ BİR OPERA
"Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran 
Zaman'ı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını"
Murathan MUNGAN

sanmıştık ki ikimiz 
yeryüzünde ancak 
birbirimiz için varız 
ikimiz sanmıştık ki 
tek kişilik bir yalnızlığa bile 
rahatça sığarız 
hiç yanılmamışız 
her an düşüp düşüp 
kristal bir bardak gibi 
tuz parça kırılsak da 
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı 
hâlâ kıpkızıl gülümseyen 
-sanki ateşten bir tebessüm- 
zehir zemberek aşkımız
Attila İLHAN

MONA ROSA
zaman ne de çabuk geçiyor mona
saa on ikidir söndü lambalar
uyuda turnalar gelsin rüyalarına
bakma tuhaf tuhaf bu kadar...
Sezai KARAKOÇ

Hasretini, yokluğunu, sensizliği
bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde,
gitgide çoğalarak
gitgide derinden işleyerek
öyle dayanılmaz oldu ki bu
seni boğabilirdim senden kurtulmak için
çünkü seni o kadar seviyorum.
Nazım Hikmet RAN

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...
Nazım Hikmet RAN

YAĞMUR
Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım 
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar 
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım 

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü 
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü 
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün 
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü 
Nurullah GENÇ

İÇİNDEN DOĞRU SEVDİM SENİ
İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Edip CANSEVER

SARI LİRA GİBİ ÖMRÜMÜZ 
Yaşamak değil beni bu telaş öldürecek 
Dediği gibi şarin; 

O telaşla bırakın paris yolunda 
Ilık rüzgarlara taratmayı saçlarımızı 
Sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz.... 
Gözümüz saatte söyleştik hep, 
Koşuşur gibi seviştik,yarışır gibi çalıştık. 
Hep yetişilecek bir yer vardı 
Aranacak adamlar,yapacak işler... 
Bir sonraki günün telaşı bir öncekinin tersine bulaştı, 
Başkalarının hayatı bizimkini aştı. 
Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine; 
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu 
Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini 
Ha babam erteledik. 
20’li yaşlardayken 30’lara kurduk saatin alarmını, 
30’larımızda 40’lara,belki sonra 50’lere.... 
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat, 
Kuşlukta uyanma fırsatı sunduğunda size, 
Artık uyku girmez oluyor gözlerinize... 
Doyasıya söyleşmek, 
Telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda, 
Söyleşecek sevişecek kimsecikler kalmıyor yanınızda... 
Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz, 
Vakti gelip sandıktan çıkardığınızda, 
Bir de bakıyorsunuz ki 
Tedavülden kalkmış...

Erel Bleda

Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden 

Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden 

Bebekler hayta hayta yürümeden 

Geleceğim diyorum, geleceğim sana 

Ne olur kesin bir takvim sorma bana 

-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Bahattin KARAKOÇ

6 yorum:

  1. Bu güzel şiirleri gönderen herkese ve sayfanda paylaştığın için sana çok teşekkürler..
    İnternet bağlantım uzun süredir yoktu. Evlilik yıl dönümünüzü şimdi öğrendim. Yürekten kutluyor, mutluluğunuzun hiç bitmeden artarak devam etmesini diliyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için ve içten dilekleriniz için çok teşekkür ederim.
      Sevgiyle kalın, daima...

      Sil
  2. senin bu uygulaman gerçekten harika bir fikir ,ve çekiliş sonunda da bunları bir araya getirip okumayanlar için tekrar fırsat tanıyorsun ellerine sağlık
    çok çok teşekkürler ve tekrar nice nice yıllara canım
    öpüldün:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fatoşcum ilgin için teşekkür ederim canım.
      Beğenmene ve ilgine çok mutlu oldum.
      Teşekkürler, amin.
      Sevgiyle kal, daima...

      Sil
  3. Gece gelip hepsini tek tek okumam lazım, teşekkürler Okuyanım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim canım.
      Keyifli okumaların olsun.

      Sil