31 Ekim 2016 Pazartesi

Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Kadife Bey / Richard Skinner

Kitapla ilgili paylaşımımı okumak isterseniz: 

Kadife Bey - Richard Skinner


Tıkır minnakmırkbey 


Okuyalım güzelleşelim:)


Fender ve Tıkır minnakmırkbey 


Defterimden...


Kültüy 


Kedili medili:)


Fender, Tıkır minnakmırkbey ve Kültüy patisi:) 


Keyifli okumalarınız olsun ^-^
Kültüy ve Spocky 


Kadife Bey - Richard Skinner

Utanarak itiraf ediyorum ki; kitabı elime alıp incelediğimde kapağındaki fotoğrafın Erik Satie'ye ait olduğunu bilmiyordum. Ve hatta kitabın ismiyle alakalı da bir vakitler Erik Satie için 'Kadifeli Centilmen' dendiğini bilmediğim için bağlantı kuramadım:)
Kitabın ismi hoşuma gidip arka kapak yazısı da oldukça ilgi çekici geldiği için almıştım.



'Kadifeli Centilmen' olarak anılan Fransız bestekar, piyanist Erik Satie'nin hayatından dokunuşlarla yazılmış bir roman.

Yusuf Eradam'ın güzel çevirisiyle de keyifle okunuyor.


Okurken beni rahatsız eden tek nokta kelimeler arasında sıkça kullanılan & işaretiydi. Ne amaçla bunca kullanıldı çok merak ediyorum.



Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:


KADİFE BEY
Yazarı: Richard SKINNER
Orijinal Adı: The Velvet Gentleman
Türü: Roman
Yayın Hakları: Kara Plak Yayınları
-   1. Baskı: Mayıs 2016, İstanbul
Kapak Tasarımı: Beste Doğan
Çeviri: Yusuf Eradam
-   140 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * Kimileri yaşlı doğar, kimileri genç ölür.

        * Gel gelelim, içinde yaşanmış bir oda cansız bir kutu değildir artık çünkü içinde biri yaşamış alan geometrik alandan üstündür.

        * Odam evrenim olmuştu. Bir kabuk gibi derin, gizem dolu o oda da olmasaydı ne yapardım? Tabii. Salyangozlar talihli olduklarının farkında değildir.

        * Arcueil'deki 27 yıllık hücre hayatım boyunca, kapımı sahipsiz köpekler dışında hiç kimseye açmadım. İnsanları tanıdıkça köpeklere hayran oluyorum.

        * Süslü püslü olmak başka bir şeydir, sefil süfli olmak başka bir şey.

        * Socrate, Erik Satie- Müziğim beğenilmemişti, bunu yadırgamadım fakar Platon'un metnine de gülmüşlerdi ya, buna işte çok şaşırmıştım. Tuhaf ama, değil mi? İnsanlar büyük Sokrates'in benim uydurduğum bir karakter olduğunu sanmışlardı, bu Paris'te oluyordu.


^-^ KEDİLER ^-^

        * ... köşeden usulca kaybolan beyaz bir kedi gözüme çarptı.

        * ... 'Beyaz Kedi' isimli bir bistronun önünden geçtim.

        * Canım Satie, kocaman beyaz görünmez bir kediye benziyorsunuz!

        * Bu dönemde bir kedi daha girdi hayatıma, kara bir kedi - 'Le Chat Noir'.

        * ... kuyruksuz manx kedileri gibi bir hali vardı.

        * Süt dökmüş kedi gibiydi.

        * Hantallaşmış patilerimi gevşettikten sonra, parçayı bir kez daha çaldım:)

        * Kedi gibi adamdı.


- Yazım-Basım Hatası-

        * Sf/ 59
         Burada sonsuzu kadar mı kalmak istiyorsun?

                                                                                     Ekim 2016


Yazar Hakkında Bilgi=  Richard Skinner İngiliz şair, yazar. Faber & Faber'in yazarlık kursu 'Faber Academy'de yöneticilik yapıyor ve altı aylık 'Roman Yazmak' dersini veriyor. Başlıca eserleri: The Red Dancer (2001, Kızıl Dansöz, Lal Kitap), The Mirror (The Velvet Gentleman ile birlikte, 2014), Fiction Writing (2009), Vade Mecum: Essays, Reviews & Interviews (2015), The Busby Babes (2016). Şiir: the light user scheme (2013), Terrace (2015).


Erik Satie Hakkında Bilgi=  Alfred Eric Leslie Satie (d. 17 Mayıs 1866 Honfleur - ö. 1 Temmuz 1925 Paris) Fransız besteci, piyanist.
Piyano eserleri, tiyatro ve bale müzikleri bestelemiştir. Besteleri orijinal, mizahi, minimalisttir. Müzikte mizahın babası olarak tanınır. Mizahçı kişiliği parçalarına verdiği adlarda ("Armut biçiminde parça" ) ve müziğe koyduğu anlatım biçimlerinde ("dişi ağrıyan bir bülbül gibi") görülür.


Çevirmen Hakkında Bilgi=  Yusuf Eradam (d. 1954, Bor) yazar, şair, çevirmen, besteci, fotoğraf sanatçısı, eleştirmen, öğretim üyesi.
ARKA KAPAK –

Besteci Erik Satie öldüğünde kendini Araf'ta, başka ölülerin arasında ragtime dinleyerek elli dokuz yıllık hayatının en değerli anısını seçmeye çalışırken bulur. Öteki tarafa sadece bir anı götürmesine izin vardır. Chat Noir'da absent içtiği akşamlarımı; çağdaşları büyük besteciler Debussy ve Ravel'le, büyük sanatçılar Duchamp ve Man Ray'la dostluğunu mu; hayatının aşkı trapezci, model ve ressam "Biqui" (Suzanne Valadon) ile geçirdiği geceleri mi; müzikteki başarılarını ve düş kırıklıklarını mı alacaktır yanına? Yoksa Gymnopédies, Gnossiennesya da Armut Biçimindeki Parçalar isimli eserlerini mi?

Siz yanınıza hangi anınızı alırdınız?

'Satie'nin işe yarayıp yaramadığı değil konumuz. O vazgeçilmezdir.'
                                                                           John Cage


Kedili Pike ^-^

Uzuuuun zamandır blogumda el işi paylaşımları yapmadığı fark ettim. Oysa eskiye nazaran daha az da olsa sokak hayvanları yararına üretmeye devam ediyorum.
Geçen kış bileğimde oluşan sağlık sorunu nedeniyle hiç elime şiş, tığ alamadım. Bileğimi bir sene nadasa bıraktım denebilir:) Artık yavaş yavaş tekrar özlediğim el işlerime döndüm.
Ne zamandır aklımda olan bir projeyi hayata geçirdim. Önceleri örgü battaniye üzerine işlediğim kedi motiflerini pike üzerine işlemeye başladım. Ben sonuçtan oldukça memnunum:) Umarım siz de beğenirsiniz.
Her zamanki gibi yine sokak hayvanlarına mama olarak dönüyor yaptığım ürünler...

Sevgili @figosh07 sokak kedileri için 30 kg mama göndererek mırk pikeye sahip oldu. Duyarlılığından ötürü tekrar teşekkür eder, mırk sevgilerimizi göndeririz ^-^


30 Ekim 2016 Pazar

İnsan Olmak - Engin Geçtan

Sevgili Ebru videolarında ısrarla Engin Geçtan okuyun deyince kayıtsız kalamadım:) Diren Kitapçı'da 'İnsan Olmak', Tezgah Kitabevi'nde de 'Hayat'ın ikinci eli karşıma çıkınca heyecanla ikisini de aldım.


İlk olarak 'İnsan Olmak' kitabını ele aldım. Okumaktan hoşlandığım bir tarza sahip olduğundan beklentim biraz yüksekti kitapla ilgili. Ancak maalesef 95. sayfada okumayı bıraktım. Bana biraz işlenen konular heyecansız aktarılmış hissi uyandırdı. Bu da okurken sıkılmama neden oldu.
Dediğim gibi bu tarzda okuduğum yazarlar var ve ilgimi çekiyor. Misal; Üstün Dökmen, Irvin Yalom, Doğan Cüceloğlu... O sebeple 'Hayat' kitabını da merak ediyorum. İlk fırsatta okumayı düşünüyorum.


İNSAN OLMAK
Yazarı: Engin GEÇTAN
Türü: Eğitim - Psikoloji
Yayın Hakları: Metis Yayınları
-   1.-4. Basımlar: Adam Yayınevi, 1983 5.-25. Basımlar: Remzi Kitabevi, 1988
-    Metis Yayınları'nda 1. Basım Ocak 2003               7. Basım: Mart 2008
Kapak Resmi: Rene Magritt'in Cam Anahtar (1959)
Kapak Tasarımı: Emine Bora
-   184 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana geçen süre içinde çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar.

        * Eski Isparta uygarlıklarında cılız ve sakat çocukların yaşamasına izin verilmezdi. Çinliler iki cins arasındaki dengeyi korumak için bazen yeni doğmuş kız çocuklarını açıkta bırakarak ölüme terk ederlerdi. Dünyanın çeşitli bölgelerinde, doğan ikizlerden birini öldürme geleneği uzun süre korunmuştur.

        * Çocukluklarında engellenmiş kişiler, ana-baba olduklarında çocuklarının, vaktiyle kendilerine tanınmamış hak ve özgürlüklere sahip olmalarına karşı bilinçdışı bir kıskançlık duygusu geliştirebilirler.


 ^-^ KEDİLER ^-^

        * ... 'Külkedisi' gibi dünyaca bilinen bazı...


                                                                           Ekim 2016


Yazar Hakkında Bilgi=  Engin Geçtan (d. 12 Ocak 1932İzmir - ) Türk psikiyatri profesörü, psikoterapist ve yazar.
İlk, orta ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1956'da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra uzmanlık eğitimi için ABD'ye gidip New York ve Columbia üniversitelerinde öğrenim gördü (1956-1961). Bu süreçte genel psikoloji, dinamik psikiyatri, çocuk psikolojisi ve nöroloji alanlarında çalışmalar yaptı.
1968'de doçent, 1974'te profesör oldu. ODTÜAnkaraBoğaziçi ve Marmara üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalıştı.
Psikiyatri üzerine yazdığı kitaplarında genelde varoluşçu psikiyatri ve psikanalitik düşünceye yer verir. Ayrıca, psikiyatriyi edebiyat alanında da kullanmış ve akademik çalışmalarının dışında, bir romancı olarak da tanınmıştır.
Özgürlük, depresyon, çocukluk, birey ve toplum ilişkileri, yaşam ve ölüm gibi temel varoluşsal kavram ve sorunların yanı sıra uyku, psikodrama yöntemleri, yeme bozuklukları gibi özel konuları da ayrıntılı biçimde ele alıp işlediği kitaplarında, genel olarak, yaşamı seyredenler ve gerçekten yaşayanlar diye iki tip insanı tasvir eder. Yaşamak için durup düşünmek ve sorun üretmek yerine hayata karışmayı salık verir. Sadece bireyin sorunlarıyla yetinmeyen Geçtan, toplumsal hastalıkları da sebep ve sonuçlarıyla irdelerken Türkiye özelinde toplumsal yapıdan örnekler verip bireysel sorunlara paralel toplumsal analizler yapar.



ARKA KAPAK –

İlk kez yayımlandığı 1983'ten günümüze defalarca baskı yapmış ve okurla kurduğu yapıcı ilişkiyi kanıtlamış olan bu kitabında Engin Geçtan insan olmanın ikilemini şöyle anlatır: "Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar."

Son yirmi yılın dünyasındaki sosyal ve maddi değişimler düşünülürse, kirpilerin birbirine daha da çok ihtiyaç duyduğunu, her kirpinin bu ikilem karşısında kendi cevabını bulması gerektiğini, tam da bu yüzden İnsan Olmak'ın bugün daha da güncel olduğunu söyleyebiliriz.
 

Defterimden...


Keyifli okumalarınız olsun.


29 Ekim 2016 Cumartesi

Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Doppler / Erlend Loe

Kitapla ilgili paylaşımımı okumak isterseniz:

Doppler - Erlend Loe


Kültüy 


Aşkım 


Defterimden...


Okuyalım güzelleşelim:)


Tıkır minnakmırkbey 


Kedili medili:)


Keyifli okumalarınız olsun ^-^
Spocky 


Doppler - Erlend Loe

Sevgili Ebru ve Damla'nın Doppler ile ilgili olumlu yorumlarından sonra ben de merak etmeye başladım Doppler'in hikayesini.

Eminim okuyan çoğu kişiyi cezbeden şey Doppler'in radikal bir kararla şehir ve çalışma hayatından, boğucu sorumluluklardan, kalabalığın insan üzerinde yarattığı stresten kaçıp doğaya sığınması olmuştur. 

Güzel bir konusu ve akıcı bir dili var. Devamı gelecekmiş, beklemedeyiz:)


Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Doppler / Erlend Loe



DOPPLER
Yazarı: Erlend LOE
Türü: Roman
Yayın Hakları: Yapı Kredi Yayınları
-   1. baskı: İstanbul, Ocak 2016     3. baskı: İstanbul, Temmuz 2016
Kapak Tasarımı: Nahide Dikel
Norveççeden Çeviren: Dilek Başak
-   124 sayfa


Kitaptan Alıntılar;

        * Kitabın ilk üç sayfasında yer alan antipatik bulduğum iki bölüm var. Çünkü hikayenin devamında çok daha farklı bir anlatım ve gidişat varken kitaba girişin bu şekilde yapılması bence gereksiz olmuş. Şayet yeraltı edebiyatına ait bir roman olsaydı belki ilk okumanın bu şekilde başlaması normal gelebilirdi veya romanın genel yapısı aynen girişteki gibi devam etseydi... Ama dediğim gibi olayların gidişatı ve romanın akıcı dili devamında çok farklı bir yönde ilerliyor.
        
         - ... bıçağı kafatasından çıkarıp ölü geyiğin karnını deşmeden önce yavruyu kovaladım. Bağırsakların çoğu dışarı fırlayıverdi, karnından bir kesip çiğ çiğ yedim. Hemencecik orada. Kızılderililer gibi.

         - Çok büyük bir cinsel organım var.
         Ne diyebilirim ki?
         Benim acayip büyük, nerdeyse haddinden fazla büyük bir cinsel organım var.
         Koca bir sik, kısaca.
         Her zaman öyleydi. Kocaman. Buna uygun daha iyi bir sözcük yok. Kendisi uzun ve ağır. Ve kalın. Çok büyük. Okulda bana Sikli Doppler derlerdi.

        * İyi günde, kötü günde, demiştik evlendiğimizde. Sorun, aynı günün, biri için iyi diğeri içinse kötü olabilmesinde elbette.

        * Hava sıcaklığının ya da ağaçlardaki rüzgarın sesinin sahibi kim? Dallardaki bitki örtüsünün özlerinde, bizden önce yaşayanların hatıraları saklı.

        * Ama havanın ve ormanlardaki ağaçların sahibi kim? Deredeki suyun, kuşların şarkısının sahibi kim?

        * Ben kimseyle kaynaşmak niyetinde değilim. Ötesi yok.

        * İnsanların sorunu şu: Bir alanı doldurduktan sonra, artık insan diğerlerini görüyor, alanı değil. Büyük ve ıssız araziler, içlerinde bir ya da birkaç insan barındırıyorsa, büyük ve ıssız olmaktan çıkıyor. Bakışların neye dokunacağını insanlar tanımlıyor. İnsanların bakışları neredeyse her zaman diğerlerinin üzerinde. Böylelikle bu dünyada insanların, insan olmayanlardan daha önemli olduğu yanılsaması yaratılıyor. Irzına geçilmiş bir yanılsama. Belki de geyikler en önemlidir?

        * Şahsen benim katıldığım sohbetlerin sayısı pek az ve diğer milyarlarca sohbetin ne hakkında olduğuyla ilgili en ufak bir fikrim yok. Böylesi daha iyi.


^-^ KEDİLER ^-^

        * Schrödinger'in kedisi gibi. Parçalandığında, ölümcül bir asit salgılayan mekanizmayı harekete geçiren herhangi bir radyoaktif maddenin atomu, bir kediyle birlikte bir kutunun içine yerleştirilir.

        * ... babam ve Schrödinger'in kedisiyle ilgili kıyaslamanın çok akıllıca olduğunu fark ediyorum birden.

        * Süt dökmüş kedi gibi.

                                                                           Ekim 2016


Yazar Hakkında Bilgi=  Erlend Loe 1969'da, Norveç'in kuzeyindeki Trondheim'de doğdu. Norveçli bir çocuğun gitmesi gereken bütün okullara devam etti. Öğrenci değişim programıyla Fransa'ya gitti. Ayrıca üniversitede sinema ve edebiyat eğitimi gördü. Kopenhag2daki Danimarka Sinema Okulu'nda senaryo eğitimi görmeden önce kısa bir süre Trondheim'daki Sanat Akademisi'ne gitti. Askere gitmeyi reddedip sivil kuruluşlarda zorunlu hizmette bulundu. Strella Polaris tiyatro topluluğunda her işe koşan adam olarak çalıştı. Kurt blir grusom (Kurt Kudurdu) adlı çocuk kitabı 2001'de, Tatt av kvinnen (Kadının Fendi) adlı romanı 2007'de beyazperdeye aktarıldı. Senaryosunu yazdığı Kampen for tilvaerelsen (Varoluş Mücadelesi) adlı dizi film, NRK kanalında halen gösterilmektedir.
Oslo'da yaşan Loe, romanlar ve çocuk kitapları yazıyor, çeviriyle uğraşıyor ve senaryo yazarlığı yapıyor.


Çevirmen Hakkında Bilgi=  Dilek Başak Carelius 1962 yılında İstanbul'da doğdu. Darüşafakka Lisesi, BÜ İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Oslo Üniversitesi Tiyatro Ana Sanat Dalı'nda öğretim görevlisi olarak; Afa Yayınları, Yapı Kredi Yayınları ve Tavanarası Yayıncılık'ta editör ve telif hakları sorumlusu olarak çalışmıştır. Norveççe ve İngilizceden çeviriler yapmakta, Oslo'da öğretmenlik görevine devam etmektedir.


 ARKA KAPAK –

Andreas Doppler: Bir başarı abidesi! İki çocuklu başarılı bir aile babası; başarılı bir tadilattan geçmiş güzel bir evi ve çok başarılı olduğu iyi bir işi var. Bir gün ormanda dolaşırken bisikletten düşüyor. Otların arasında yarı baygın bir halde uzanırken, uzun zamandır hissetmediği bir huzur doluyor içine: Neredeyse hiç tanımadığını fark ettiği babasının ölümü iyiden iyiye içine otururken, yeni banyo için fayans seçimi gibi banal düşüncelerden ve beynini kemiren o anlamsız çocuk şarkılarından kurtuluveriyor.

Birkaç gün sonra işini, evini ve ailesini terk edip ormana taşınıyor. Doğa güzel, karanlık ve derin; ayrıca Bongo var: Kendini geyikten başka her şey sanan ve kart oyunlarından zerre kadar anlamayan bu afacanla bir "avcı toplayıcı" gibi yaşamaya çalışan Doppler, yağsız süt krizine girince, bir adım daha ileri gidip takas ekonomisine geçiyor... Norveç'in en çok okunan yazarlarından Er land Loe, 1969'da, Norveç'in kuzeyindeki Trondheim şehrinde doğdu. Normal bir Norveçli çocuğun gitmesi gereken bütün okullara ve birkaç tane de çocuk yuvasına devam etti. Öğrenci değişim programı çerçevesinde Fransa'da bulundu. Ayrıca üniversitede sinema ve edebiyat eğitim gördü. Askere gitmeyi reddedip sivil kuruluşlarda zorunlu hizmette yer aldı. "Stella Polaris" tiyatro topluluğunda her işe koşan adam olarak çalıştı. Kurt Kudurdu adlı çocuk kitabı 2001'de, Kadının Fendi adlı romanı 2007'de beyazperdeye aktarıldı. Senaryosunu yazdığı "Varoluş Mücadelesi" adlı dizi film, NRK kanalında halen gösterilmektedir.
(Aschehoug Ödülü, 2013).