31 Mart 2012 Cumartesi

Miyavlarım ve Cicilerim:)

Aşkım ve Külkedisi'nin yeni fotoğraflarını çekmek istedim ama ne mümkün! Bir naz bir naz:)) Hemen uyku hallerine büründüler:)


Aşkım'ın bakışlarına bakar mısınız oysa az önce evin içinde fırtına gibi esiyordu:)))

Külkedisi de az numaracı değil hani:)))

Aşkım'ın bir daha fotoğrafını çekemedim çünkü yarı gölgede yarı güneşte durup bir türlü poz vermedi:)
Külkedisi'ni de anca bu kadar yakalayabildim.
Güneş banyosu yaparken:)


Güzel bakışlı şaşkın kızım benim:)


Bari gidip Külkedisi'nin annesinin fotoğraflarını çekeyim dedim. Annesi pek sevilmekten hoşlanmayan, asi ve hafif eserekli bir kedicik:) Genelde daire kapımızın önünde takılır ya da binanın bahçesinde. Hava kötü olduğu vakit mutlaka Fazıl iner aşağıya içeri alır. Pek ev kedisi olmaktan hoşlanacak bir yapısı yok. Yoksa benim aklımda onu da eve dahil etmek var ama onun niyeti yok:) Fotoğraf çekmek için içeri bile sokamadım.


Minik cicilerime gelince;


* Ne kadar şirin bir peçete değil mi?:) Ben çok sevdim. Bim'de buldum.


** Yüncüde de bu güzel kutuyu görünce dayanamadım:)



***Kırtasiyede karşıma çıkan minikler:) Arkaları yapışkanlı.


Mutluluk dolu günler diliyorum.
Sevgiyle kalın.

Yeni Eldivenlerim ve Kilometreleri Aşan Mutluluk:)

Bir taraftan Okan'ı izliyorum bir taraftan bu paylaşımı hazırlıyorum. Ve Medya Arkası ile keyifleniyorum:)
Bir kaç gündür sizinle buluşmayı bekleyen eldivenlerim;


emeksensin ve pasajda...




emeksensin ve pasajda...




Kilometrelerin getirdiği mutluluk ise* Ankara'dan, sevgili amcamın kızı canım kuzenim İpek geldi tüm güzelliği ve neşesiyle evimize:) Sayesinde mutlu bir gün geçirdik. Artık nasıl özlediysem öyle bir sarılmışım ki:) Sarılmaktan öte resmen abanmışım üstüne:))


Mutlu bir hafta sonu dileğimle.
Çekilişime katılmadıysanız buraya lütfen:)

28 Mart 2012 Çarşamba

Bir Dostu Sonsuzluğa Uğurlamak...

İki gündür bu yazıyı yazmak istiyorum ama duygularımı en yalın haliyle nasıl yansıtırım ve doğru cümleleri nasıl kurarım endişesiyle erteliyorum. Bugün karar verdim; aklımdan  geçenleri doğrudan yazıya döküp üstünde düzeltme yapmadan yayınlayacağım. Blogumda bu yazının yer almasını istiyorum.
Daha önce burada ve burada kendilerinden bahsettiğim merhum Ergin Ortaç ve sevgili eşi Frau Christi Anna Ortaç'a hissettiğim duygularımı paylaşmak istiyorum.
Adadaki kendimize en yakın hissettiğimiz dostlarımızdı onlar. Biriyle arkadaş veya dost olmanın yaşa bağlı olduğunu hiç düşünmedik zaten. Bu çift 80'li yaşlarını yaşayan çok değerli insanlar. Aramızdaki 40 - 45'e yaklaşan yaş farkı aynı frekansta olmamıza engel değil. Belki de şu yaşımıza kadar karşılaştığımız en bize benzeyen insanlardı. 
Maalesef 25 Mart tarihinde yani geçtiğimiz pazar günü Ergin Ortaç'ı sonsuzluğa uğurladık. En yakın dostumuzu uğurladık gibi hissettik. Nur içinde yatsın inşallah. En mutlu olduğu yer olan adada çok sevdiği kedilerini bahçede beslerken hayata gözlerini yumdu.
Ergin Ortaç, şair, yazar, edebiyat öğretmeni ve Beş Hececiler grubunun üyesi ve öncülerinden Yusuf Ziya Ortaç'ın oğlu. Yusuf Ziya Ortaç bir döneme damgasını vurmuş haftalık siyasi mizah dergisi Akbaba'nın da kurucusu. Belki eskilerden Akbaba Dergisi'ni hatırlayanlar vardır aranızda.


Son bayramda biz Fazıl'la adadaydık ve bayramı yalnız geçirecektik. Merhum Ergin Bey ve eşi de adada ve yalnızdı. Son bayramı güzel sohbetler eşliğinde çok büyük keyif alarak birlikte geçirmiştik. O zaman merhum Ergin Bey'e babasının en çok hangi eserini sevdiğini sormuştum. Amacım söyleyeceği kitabı sahaflardan araştırıp bulmak ve kendisine imzalatmaktı. Babasının en çok Üç Katlı Ev romanını sevdiğinden bahsedince Kadıköy'deki sahaflarda bakmadığım yer kalmamıştı ama bulamadım. Beyazıt'a geçip oradaki sahaflara bakacaktım ancak nasip olmadı.


Adamız çok değerli ve sevilen bir sakinini kaybederken biz de yakın dostumuzu kaybettik. Sevgili eşine sabır, kendisine rahmet diliyorum.


BİR GÜN

Kavuşmak bir gün toprağa,
Bir bahar cümbüşü olmak,
Dört mevsimde ayrı ayrı
Tabiatın düşü olmak…

Bir buluttan düşen yağmur,
Bir yıldızdan damlayan nur,
Bir yeşil yaprakta huzur,
Bir gonca gülüşü olmak…

Yazın savrulmak harmanda,
Kışın şahlanmak ummanda,
Fecre karşı bir ormanda,
Bir kuşun ötüşü olmak…

Yusuf Ziya Ortaç

27 Mart 2012 Salı

Belirsizlikte Belirenler:)

Son günlerde hiç tadım yok. Gerçi Allah'a (c.c.) şükür en önemli nimet olan sağlığımız yerinde ancak muallakta kalmak insanı çok yıpratıyor. Kimi sonuca ulaşmamış beklentiler sabrı da beraberinde getiriyor ama morali ister istemez sıfıra indiriyor:) Yine de yüzümüzden gülümsemeyi kalbimizden umut etmeyi eksik etmiyoruz:) 
Bu belirsizlik ortamında beliren iki yeni eldivenimi paylaşmak istiyorum. 


emeksensin ve pasajda...


emeksensin ve pasajda...


Aşkım ve Külkedisi ile hepinize sevgilerimizi gönderiyoruz:)


Çekilişime katılmayı unuttuysanız hatırlatmayı görev bilirim:)))

22 Mart 2012 Perşembe

İncili Maviş Eldiven:)

Sonunda fotoğrafını çekebildiğim en son ördüğüm eldiven modelim.
Yeni aldığım düğmelerle havalar izin verdiği sürece örmeye devam:) 
Gerçi sıcağı çok seven ben yazın bile örmenin bir yolunu buluyorum:)


emeksensin ve pasajda...


Sevgilerimle.
not: Çekilişime katılmayı unutmayın:)

*Salı*nın Getirdikleri:)

SalPa'nın bana kattığı minik cicilerimi nihayet bugün fotoğraflayabildik. 
Şükür bugüne dek bir alerji yapmadığı için imitasyon takıları rahatlıkla kullanabiliyorum. 


Önce yüzüklerden başlayayım;

Kolye uçları;

Geçen hafta yeğenim bu kitaptan bahsedince alayım dedim ama şöyle bir göz attım pek hoşlanmadım:) 

Ve düğmeler:) Her düğmeden 1 tane numunelik koyayım dedim ancak çoğu iplerle bağlıydı, ayırmak istemedim -sonra birbirine karışmasınlar diye-. Fazıl da iplerin fotoğrafta kötü durduğunu söyleyip çoğunu çekmedi:) Ben de araya bir kaç tane sıkıştırdım:))

Sevgiyle kalın.
Çekilişime katılmayı ihmal etmeyin:)

21 Mart 2012 Çarşamba

Şiir Tadında Günler Yaşayın:)

21 Mart Dünya Şiir Günü'nüz kutlu olsun.
Şiir demek benim için Nazım Hikmet demek, o denli severim. Bana şiiri tanıtan ve sevdiren şairdir.
Murathan Mungan'ı da ayrı tutarım.


Ben de bir şiirimle sizlere sevgilerimi gönderiyorum:)


GECE ve ODA

Birkaç koldan saldırıyor gece
Yargılar yapışıyor duvarlara
Köşe başları boş henüz
Yakındır odamın dört bir yandan kuşatılması
Düşecek hakimiyet

Sorular yankılanıyor boşluğun cesaretiyle
Cevaplar suskun anlamsızlığına  gömülmüş
Rüzgarın hızında tüm ihanetler
Ortalık savaş alanı

Farklı cephelerde tanıdık silüetler
Uğultu çılgınlığında düşmanlar
Koca yürek minik bedene isyanda
Yirmi metrekarede boğuşurken kör karanlıkta
Acımasızlık çok ağır omuzlarında

Kimliğini yitirirken oda el değiştirdi hayat
Mahremiyetini korurken bir kaç serseriye inat
Artık gece kokuşmuşluğun kollarında

2007
Ayşım Okudan

Dünü Erteledim:) Bugünü Kapı Koluna Organizerlere Ayırdım:)))

Yazıma bugün diye başlayacakken yine günü devirmişiz farkına varmadan. Öyleyse, dün hava o kadar güzeldi ki özlediğim güneşle buluşmak adına sabah kalkabileceğim en erken saatte düştüm yollara:)
Fazıl'la bir kaç işimizi hallettikten sonra öğlen ablamla buluşmak üzere Kadıköy'e indim. Sonra ver elini Salpa:) *Salı Pazarı* ve düğmeler ve minicik ciciler. 
Halihazırda fotoğraflanmak üzere bekleyen eldivenimi ve dünkü cicilerimi de çekemediğime göre bugün cepten yiyeceğiz:)
Ördüğüm kapı kolu organizerlerini paylaşacağım. Daha önce modellerden birini paylaşıp paylaşmadığımı hatırlayamadığım için ikisini de paylaşıyorum.


emeksensinde...


Bunu da geçen sene ablam için örmüştüm.
Sevgiyle kalın.
*** Çekilişime uğramayı unutmayın:)

20 Mart 2012 Salı

Aşkım'ın Paspası:)

Aşkım için geçen sene örmüştüm bu paspası. Fotoğrafları yüklerken fark ettim de nasıl da büyümüş şımarık:))
Aynı modelin daha farklı uygulaması için buraya, Hello Kitty ve patili model için şuraya, nazar değmesin kilimi içinse oraya bakabilirsiniz:))


Yere koyduğum anda anında sahiplendiği an:)


Şımarma faslı:)


Uyku moduna geçiş:)


Bu da paspası Aşkım'dan kurtardığım an:)
Sevgilerimle.
not: çekilişime katılmayı ihmal etmeyin:)