* Kısa öyküler, birkaç sayfalık en fazla. Kimi öyküler biraz daha işlenip detaylandırılsa iyi birer romana dönüşebileceğini düşünüyorum.
* Şizofreni hastalığının ve şizofreni hastalarının öykülerini yazmış kendisi de bir şizofreni hastası olan Okay Uludok.
* Okay Uludok, Şizofreni Dernekleri Federasyonu'nun düzenlediği öykü yarışmalarında iki kez ikincilik ödülü kazanmış.
* Yazar ODTÜ Felsefe Bölümü'nde okurken hastalığıyla tanışıyor ve okulu yarım kalıyor. İnternette söyleşileri de var.
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla * 40 Şizofrenden 1 Öykü / Okay Uludok
40 ŞİZOFRENDEN 1 ÖYKÜ
Yazarı: Okay
ULUDOK
Türü: Öykü
Yayın
Hakları: Doğan Kitap
- 1. baskı
/ Şubat 2015
Kapak
Tasarımı: Funda Çolpan
- 176 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Önsöz
Sevgili okuyucu,
Sen bu satırları okurken, ben büyük ihtimal akıl hastanesine
yatma tehlikesi geçiriyor olacağım. Daha önce iki kere yattım, oradan
biliyorum.
* Godot
Seyahat'in diğer seyahat şirketlerinden farkı, her yolcuya ve elbette şoföre
ayrı bir direksiyon, vites ve pedal takımı vermesi...
* ... bunların
göbek deliğindeki pamuktan iplik üreten rehabilitasyon ve geri dönüşüm amaçlı
bir söner sermaye fabrikası vardı.
* Şizofren
Sinbad, mahalledeki eskiciden ... dikdörtgen halıyı uygun bir fiyata satın
aldı...
Halı, kilim, paspas, yolluk kenarı, halıfleks kenarı' seyyar
overlokçusuna overlok yaptırdı Şizofren Sinbad. Fakat halı kenarında bir iplik
uzanıyordu, gözden kaçmıştı. Bir cuma namazında uçuş esnasında halının kenarındaki
bu iplik kahramanımız Sinbad'ı, ki aynı zamanda obsesifti, son derece rahatsız
etti. Kendine engel olamadı ve ipi çekmeye başladı. Çekti, çekti, çekti...
* Akıl hastanesi
yerleşkesinin merkezindeki Rodin'in ünlü Düşünen Adam heykeli, olan biten
haksızlığa daha fazla dayanamadı ve çatırdayarak canlandı: 'Otur otur sırtım
tutuldu, götüm yamuldu. Hem nedir bu hastaların çektikleri! Sürekli hor
görülüyor, hatta dövülüyorlar.'
* En verimli
çağımızda insanı şizofren yapıyorlar.
Bir deli
* Düşünen Adam
heykeli orada durur, kimse ne düşündüğümü bilemez, ara sıra çatırdasa da...
* Uçurtma
özgürlük değildir ama uçurtma uçurtmak özgürlüktür.
* Kartal ve
ejderha uçurtmalar yapıldı ve barış içinde havalandı. Tabii hepsi Can'ın hasta
kafasının içinde. Sen de inandın. Şizofren misin?
* Mahallenin
sevilen ismi Sıdıka Hanım Teyze, kuşlar yesin içsin diye pencere kenarına
koyduğu bulgurlar ve su yüzünden hayvanlarla fazla içli dışlı olmuş ve zamanla
tüylenip kanatlanarak güvercin olmuştu.
* ÖlümJack
Savaşları
Ölüm ezilmeden önce sırtındaki erkek ve dişi yaklaşık
yüz yavrusu (yavrularını sırtından taşıyan bir türdendi Ölüm)...
* ... şizofren
hastalar sebzeye dönüştü.
* Afrika'daki
açlar hiç karşı koyuyor mu bize? Bebeklerinin gözlerinin içine yavruluyoruz.
Ahlaki bir davranış mı bu? Değil. Peki, açlıktan kırılırken bebek yapmak ahlaki
mi? Bence değil.
* Manav Bekir...
Ananasla konuşuyordu. Bilincinde olmadan 'Sizinki de zır iş... Gurbettesiniz..
Ailenizden memleketinizden uzakta...'
* Deliliğin
İçinden dergisi...
Derginin şizofren çocuklar için olan kısmı da vardı: Afacan
Deli.
* Deprem sadece
onların apartmanda dördüncü katta olmuştu, büyüklüğü de 4.9'du.
... Deprem Dede Ahmet Mete Kaşıkara'ydı: Prof. Dr. Kaşıkara,
İskambilli Rasathanesi...
^-^
KEDİLER ^-^
* ... divanın
altına kaçan kedi topu...
* Yalnız arada
bir kedi saldırısı... kayıp verdirmiyordu değildi güvercinlerden.
* Sf/ 64
-
Yazım-Basım Hatası-
* Sf/ 117
Eşzamanlı...
Haziran 2017
Yazar Hakkında Bilgi= Okay Uludok
(gerçek soyadı Uludokumacı'dır; çocuklar korkmasın diye 'umacı'yı kovmuştur), 9
Mart 1977 günü doğdu. Liseyi Kepirtepe Anadolu Öğretmen Lisesi'nde (Eski
Kepirtepe Köy Enstitüsü) okudu. Orada fanzin çıkardı. Her fanzin gibi onun
fanzini de ölümü tattı. 1996 yılında ODTÜ Felsefe Bölümü'ne girdi. 2002 yazında
ve 2007 kışında şizofreni teşhisiyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları
Hastanesi'ne kaldırıldı. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'ne yatay geçiş
yaptı ama mevut örgün eğitimin ve akademik ortamın kendisine uygun olmadığını
gördü. 2011'de Anadolu Üniversitesi Açıköğretim programında Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü'ne girdi, halen söz konusu yerde öğrenci.
Okay Uludok, Şizofreni Dernekleri Federasyonu'nun
düzenlediği öykü yarışmalarında iki kez ikinci oldu. Bazı seçkin dergilerde
yazıları yayımlandı.
ARKA KAPAK –
Ha 40 şizofrenden1 öykü, ha 1
şizofrenden 40 öykü!
"Okay Uludok'u şizofreni hastaları için açılmış bir öykü yarışmasında Seçici Kurul Başkanlığı'nı yaptığım günlerde keşfettim. Sonra yazı atölyelerime katıldı. Bu kitapta karşınıza çıkacak öyküleri paylaşırken herkesi nasıl etkilediğinin tanığıyım. Son yıllarda okuduğum en çarpıcı öyküler arasında bunlar. Güldürdükleri kadar acıtıyorlar da. Sahici mizah da bu olsa gerek."
-Mario Levi-
Bu kitaptaki 40 öykünün ortak noktası, her türlü (erkek, kadın, ağaç, otomobil, vb) şizofren kahramanlar aracılığıyla şizofreniyi anlatmaları.
Kendisi de şizofreni hastası olan bir öykücü olarak Okay Uludok'un temel araçları, (gerçekten de aklın sınırlarını zorlayan) müthiş hayal gücü ve "komik"ten "satirik"e uzanan sivri dili. Sadece komiğin sınırlarındayken bile yazınsallığını hiç kaybetmeyen, satiriğe vardığında ise türünün en parlak örneklerine yaklaşan bir dil bu. Dolayısıyla, (uçları henüz yeterince sivriltilip cilalanmış olmasa da) eleştiri oklarını toplumun sadece deliliğe bakışına değil (sağlık ve eğitim gibi) büyük aksaklıklarına da yöneltmekten çekinmeyen öyküler okuyoruz.
"Okay Uludok'u şizofreni hastaları için açılmış bir öykü yarışmasında Seçici Kurul Başkanlığı'nı yaptığım günlerde keşfettim. Sonra yazı atölyelerime katıldı. Bu kitapta karşınıza çıkacak öyküleri paylaşırken herkesi nasıl etkilediğinin tanığıyım. Son yıllarda okuduğum en çarpıcı öyküler arasında bunlar. Güldürdükleri kadar acıtıyorlar da. Sahici mizah da bu olsa gerek."
-Mario Levi-
Bu kitaptaki 40 öykünün ortak noktası, her türlü (erkek, kadın, ağaç, otomobil, vb) şizofren kahramanlar aracılığıyla şizofreniyi anlatmaları.
Kendisi de şizofreni hastası olan bir öykücü olarak Okay Uludok'un temel araçları, (gerçekten de aklın sınırlarını zorlayan) müthiş hayal gücü ve "komik"ten "satirik"e uzanan sivri dili. Sadece komiğin sınırlarındayken bile yazınsallığını hiç kaybetmeyen, satiriğe vardığında ise türünün en parlak örneklerine yaklaşan bir dil bu. Dolayısıyla, (uçları henüz yeterince sivriltilip cilalanmış olmasa da) eleştiri oklarını toplumun sadece deliliğe bakışına değil (sağlık ve eğitim gibi) büyük aksaklıklarına da yöneltmekten çekinmeyen öyküler okuyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder