Şayet karşınıza çıkarsa eş geçmeyin bu kitabı derim. @dogan_kitap
Hani demli çay yudum yudum keyifle içilir ve tadına varılır ya bu kısacık roman da birçok duyguyu barındıran sayfaları keyifle, sindire sindire okunmayı hak ediyor. Hele son sayfadaki sürpriz...
* Yazarın 'Kokular' kitabını sevgili Leylakdali'nın blogunda görüp almıştım. Daha sonra Bay Linh ve Torunu kitabını aldım ama aynı yazar olduğunu bilerek değil. Kitabın konusu ilgimi çektiği için almıştım. Kokular kitabını okumaya karar verince yazarın dilimize çevrilen kitaplarının arasında Bay Linh ve Torunu'nu görünce heyecanlandım. Ve eş zamanlı okudum. Açıkçası Kokular kitabından beklediğim ölçüde etkilenmedim. Çünkü kokuların anılarımızı nasıl da saklandıkları yerlerden çıkardıklarını bilirim. Kokuların diline inanırım. Kitap da adı üstünde kokular üzerine, kokuların duygularımız ve hafızamız üzerindeki etkileri üzerine denemelerden oluşuyor. Sanırım daha şiirsel bir dil bekledim.
BAY LİNH ve TORUNU
Yazarı: Philippe
CLAUDEL
Orijinal
Adı: La petite fille de Monsieur Linh
Türü: Roman
Yayın
Hakları: Doğan Kitap
- 1. baskı
/ Ocak 2007 (2000 adet)
Kapak
Tasarımı: Yavuz Korkut
Fransızca
aslından çeviren: Yaşar İlksavaş
- 116 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Claudel'in
'Kokular' kitabını da okudum. Bu kitabında da bolca kokulara değiniyor:
- Bay Linh yeni ülkenin kokusunu soluyor. Hiçbir koku
almıyor burnu. Hiçbir koku yok. Kokusuz bir ülke.
- ... isteksizce içtiği bu ilk çorbanın açıklanamayan
belirsiz kokusunu hiç unutmayacak.
Çorba, gemiden inerken soluduğu kentin havası gibi. Ne tam
olarak bir kokusu var, ne de tam olarak bir tadı.
- ... anavatanının kokularını düşünerek uykuya dalıyor.
- ... üzerinde yemek pişen ateşten çıkan kokunun kapladığı
eve...
- ... soluk aldığında, hiçbir şeyle karşılaşmıyor. Bu ülke
kesinlikle hiçbir şey kokmuyor, ne tanıdık ne de yumuşak bir koku var bu
ülkede.
- Ama derin derin soluk almasının, gözlerini kapatıp yeniden
soluk almasının hiçbir yararı yok, denizin kokusunu, o sıcak, tuzlanmış yiyecek
ve güneşe terk edilmiş balık karışımının kokusunu almıyor. Sonunda aklını
tümüyle yitiren yarı çılgın yaşlı teyzesini bulmak için köyden yürüyerek iki
günlük uzaktaki kıyıya gittiği gün duyduğu tek deniz kokusuydu bu.
- ... ama bu duman farklı, bunun güzel bir kokusu, bir
parfüm kokusu var, bu yeni ülkede duyduğu ilk koku. Bu koku ona, akşamları
çocuklar yorulmak nedir bilmeden oyunlar oynarken, kadınlar şarkılar söyleyerek
bambular örerken, köyündeki erkeklerin evlerinin önüne oturup yaktıkları
pipolarından çıkan kokuyu anımsatıyor.
- Dumanları tüten, havaya limonlu ve kösnül tuhaf bir koku
saçan iki fincan getiriyor.
- ... naneli kokusuna katlanamadığı için hiç içmediği
sigaralar bunlar.
- Hatta bu nane kokusu da çok hoş.
- ... hatta bir kokusu bile var, sigaraların kokusu.
- Burada kokular var, gerçek kokular, tuz, hava, kurutulmuş
balık, katran, yosun ve su kokusu var. Ne kadar güzel! Bu ülke gerçekten ilk
kez bir şey kokuyor, bu ülkenin ilk kez bir kokusu var. Bu kokulardan başı
dönüyor yaşlı adamın.
- ... her şey aklımda kaldı, kokular, renkler, yağmurlar,
ormanlar...
- Nemli toprak ve çiçek kokuları yayılmış çevreye.
- Oda yemeklerden tüten harika kokularla, taze kişniş,
tarçın, zencefil, sebze, karamel kokularıyla dolmuş.
- Şişman adam yürürken nane kokusu, eğreltiotu ve ağaç
kabuğu kokularına karışan son bir sigara daha içiyor.
- ... yemek kokuları, kaldırımlara atılmış kokuşmuş meyve
kokuları...
- ... ülkesinin toprağının kokusu, suyun kokusu, ormanın
kokusu, gökyüzünün ve ateşin kokusu, hayvanların, çiçeklerin, tenlerin kokusu,
bir araya gelmiş tüm kokular canlanıyor belledğinde.
* Kadın üzerine
çakıl taşları gibi gelen laf atmalarını sürdürüyor.
^-^
KEDİLER ^-^
* Kediler ya
pirelerini temizliyor ya da esneyerek geriniyor.
* Sf/ 24
... bağırışmayan...
* Sf/ 29
... eğikbir
biçimde...
* Sf/ 30
... başı boş...
* Sf/ 115
... yeşeren umut
Nokta yok!
Okuduğum tarih: Ekim 2017
ARKA KAPAK –
Uzun bir gemi yolculuğundan
sonra 'kokusuz bir ülke'ye gelen yaşlı bir adam: Bay Linh. Yanında hafif bir
valiz ve kollarında yeni doğmuş bir kız çocuğu var. Sang diu. Kim olduğu,
nereden geldiği belli değil. Tek bildiğimiz köyünün bir savaşta yakılıp
yıkıldığı, insanlarının öldüğü veya kaçtığı. Küçük kız da bu savaşta ölen
oğlunun çocuğu. Yaşlı adam artık neresi olduğunu bilmediği bir ülkede
sığınmacı. Ne dostluklarıyla, ne insanlarıyla, ne de kokusuyla...
Keyifli okumalarınız olsun ^-^
sanada keyifli okumalar ayşımım.aslında her iki kitapda ilgimi çekti.not aldım .teşekkürler cancağızım. paticanları ve seni kocaman öpüyorum.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim canım. Özellikle Bay Linh ve Torunu beni çok etkiledi, umarım sen de beğenirsin. Sevgiyle öpüyorum.
Sil