Takaslık kitaplarıma bakmak isterseniz buraya lütfen:)
Nihayet geçen ay okudum.
ERMİŞ
Yazarı: Halil
CİBRAN
Çeviren: Aytunç
Altundal
Yayın Hakları: Anahtar
Kitaplar
-
Birinci Basım:
1994, İkinci Basım: 1995, Üçüncü Basım: 1999, Dördüncü Basım: 2000
-
108 sayfa
Kitabın Orijinal Adı: The Prophet
Alfred A. Knoph, Inc. New
York – 1923 basımından çevrilmiştir.
Kitaptan Alıntılar;
* Halil Cibran, 1931 yılında New York’taki küçük bir
çatı katında yoksulluktan ve birbiri ardı sıra gelen hastalıklardan
kurtulamayarak öldüğünde 48 yaşındaydı.
* … kim ayrılabilir ki acılarından ve yalnızlığından
pişmanlık duymadan.
* Geceler ne denli sıcak olursa olsun gidememek donmak
demektir.
* Sözcükler, ne dili, ne de kendilerine kanat takan
dudakları yanlarında götürebilirler. Yapayalnız dağılırlar boşluğa ve
yapayalnız ararlar yaşamın gücünü.
Yapayalnızdır güneşe doğru uçan kartal, yanında yuvası
yoktur.
* Evlilik Üzerine-
Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan
bir deniz olsun sevgi.
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın.
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de
birer Yalnız olduğunu unutmayın.
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkarak
teller ayrıdır.
Hep yan yana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın;
Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da birbirinden ayrıdır.
Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez.
* Vermek Üzerine-
Su kaynaklarınız doluyken, susuz kalırsam diye korkulara
kapılmak en giderilemeyecek susuzluk değil de nedir?
Hem, kişinin sonsuza dek elinde tutabileceği bir nesne var
mı ki?
Bugün elde olanlar, bir gün gelecek, mutlaka başka ellere
verilecektir.
Öyleyse şimdiden verebilmek varken, vermek mevsiminin
varislere kalmasını beklemek niye?
‘Vermek isterim ama verdiklerim yerini bulmalı, değmeli.’
der durursunuz.
Oysa meyve bahçenizdeki ağaçlar ve çayırlara saldığınız
davarlar böyle söylemiyorlar.
Onlar yaşamak için veriyorlar, çünkü vermezlerse ölür,
yiterler.
* Çalışmak Üzerine-
Ben size diyorum ki, hayat, ancak hızlı gelişiminden
yavaşlatılmaya kalkışıldığında kapkara olur.
Ve bu hızlı gelişim bilgiden yoksunsa kör olur.
Ve her bilgi, içinde eylem yoksa boşunadır.
Ve her eylem içinde sevgi yoksa boştur.
Sevgiyle dolu olarak çalışırsanız, ilkin kendinize, sonra
birbirinize sonra da Tanrı’ya bağlanmış olursunuz.
Sevgiyle dolu olarak çalışmak nedir, bir de bu var?
Dokuduğunuz kumaşı, sanki yalnız en sevdiğiniz kimse
giyecekmişcesine yüreğinizden çektiğiniz ipliklerle dokuyabilmek,
Kurduğunuz yapıya, sanki içinde yalnız en sevdiğiniz
oturacakmışcasına özenle ve sevgiyle kurabilmek.
Serptiğiniz tohumları ve onun ürünlerini, sanki yalnız en
sevdiğiniz yiyecekmişcesine sevgiyle ekip biçebilmek,
Bütün
yaptıklarınıza kendi canınızdan yükselen bir soluk katabilmek.
*
Sevinç ve Keder Üzerine-
Sevinciniz,
gerçekte peçesini kaldırmış kederinizdir.
Gülümsemelerin
yükseldiği o kendisiyle özdeş pınardan, çoğu kez gözyaşlarıyla dolu nice
hıçkırık da duyulmuştur.
Keder,
varlığınızın derinliklerine işledikçe sevinciniz artar.
*
… yeryüzü, sizlerin çıplak ayaklarınızı
bağrında duymaktan hoşlanır ve rüzgar da saçlarınızla oynaşmayı özler.
*
Her biriniz Tanrı’nın bilgisinde tek tek
yer aldığınız içindir ki, her biriniz Tanrı’yı kavramakta ve yeryüzünü
anlamakta tek başınasınızdır.
*
Aranızdan bazıları, yalnız kalmaktan
korktukları için konuşkanları ararlar.
Bu
gibiler, yalnızlıklarının sessizliği, çıplak benliklerini kendi gözleri önüne
sereceğinden korktukları için kaçmak isteğindedirler.
*
Zamanı bir ırmak yapar ve başına oturup
akışınız izlersiniz.
*
… dün, bugünün anısı, yarın da bugünün
düşü…
Okuduğum tarih: 20 Nisan
2013
ARKA KAPAK –
"Cibran, Yakın, Orta ve Uzak Doğu'nun geleneksel
öğretilriyle Batı düşüncesini karşılaştırmış, bireysel ve toplumsal olgulara
çeşitli sentezler getirmiştir.Yapıtlarında şiirsel bir anlatım kullanmış, Doğu
düşüncesini Batı diliyle yazmıştır. Bu nedenle Cibran'ın eserlerini okuyanlar,
bir bakıma Peygamberlerin kitaplarını okuyormuş izlenimine kapılırlar. Tıpkı
kutsal kitaplardaki gibi yazım büyük önem taşır. Aforizmalarını sanki
meydanlarda yüksek sesle okusunlar diye yazmış gibidir. Her kitapta kurgu aşağı
yukarı aynıdır. Bir "Öğreten" bile de ondan "Öğrenenler"
vardır. Konu da az çok aynıdır: Doğa, Toplum ve İnsanoğlu. Bu üçlü her zaman
bir bütün içinde ele alınır ve "Öğreten", Doğa'nın, Toplum'un ve
İnsanlığın yasalarını anlatır.
Halil Cibran, gerek şiirlerinde, gerekse resimlerine "İnsanoğlu"nu ve
onun "İnsan"lığını en yüce doğa olayı olarak ele alır. Evrimlere
yürekten inanır. "Sizler Doğa'nın çocuklarısınız" der. İnsanlara
eziyet edenleri, sömürenleri, aldatanları şiddetle kınar.
Ama sömürenlerle de yalnız acıma duygusuyla yanaşmaz: "Eğer başınıza bir despot geçmişse bunun sorumlusu sizlersiniz; Yüce Yaratan, alnınıza diktatörleri yazmamıştı, bunu sizler kendi kendinize yazıyorsunuz", der. İnsanlar, diktatörlere başkaldırmaları gerektiğini savunur.
Ama sömürenlerle de yalnız acıma duygusuyla yanaşmaz: "Eğer başınıza bir despot geçmişse bunun sorumlusu sizlersiniz; Yüce Yaratan, alnınıza diktatörleri yazmamıştı, bunu sizler kendi kendinize yazıyorsunuz", der. İnsanlar, diktatörlere başkaldırmaları gerektiğini savunur.
Her sayfasinda altini cizecek bir.seyler buldugum bir kitapti cok sevdim gercekten
YanıtlaSilEvet, ben de aynı fikirdeyim. Çok güzel bir kitap.
SilSevgilerimle ^-^
Aaaa...Ben göndermemiş miydim :))
YanıtlaSilÇok çok çok ama çok özür dilerim:( Neden kafam karıştı, nasıl böyle bir hata yaptım ben de bilmiyorum. Gerçekten üzgünüm, kusuruma bakma lütfen. Hemen düzelttim.
SilBu güzel kitap için tekrar teşekkür ederim:)
İçten sevgilerimle ^-^
Ne hatası canım :) Özre falan da hiç gerek yok. Ben neleri karıştıryorum bilseniz. Hem kitabı sevdiyseniz daha ne olsun.
SilSevgiler.
okumadıklarımdan yine.not aldım teşekkürler canımcım.sevgiler..
YanıtlaSilBeğeneceğine inanıyorum canım.
SilKocaman sevgiler:)