Listenin 20. sırası: Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Yabancı kadın yazar kategorisi dahilinde okuduğum kitap için:
Jakaranda Ağacının Çocukları - Sarah Delijani
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
^-^ KEDİM VE BEN ^-^
Yazarı: Nils
UDDENBERG
Özgün Adı: Gubbe och
katt, 2012
Türü: Anı
Yayın
Hakları: Yabancı Yayınları
www.yabanciyayinlari.com
- 1.
Baskı: Haziran 2015, İstanbul
Çeviren: Pınar
Polat
- 133 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Kedi,
kahverengi üstüne siyah çizgileri olan, tüylerinde hiç beyazlık bulunmayan bir
kediydi.
... grili-kahverengili tüyleri olan...
(Kitabın kapağında kullanılan
beyazları olan bir tekir. Keşke kitabın yazılış nedeni olan kediye uyan bir
kedi seçilseydi.)
* 'Ama emniyet
kediyi ne yapacak?' diye sordum. Polis memuru kediyi onu sahiplenmek
isteyebilecek birini bulacak bir barınağa götüreceklerini açıkladı. En kötü
ihtimal de onu uyutmaktı. (uyutmak lafına cidden çok sinir oluyorum... uyutmak denince yapılan müdahele hafifletilmiş mi oluyor? uyutmak değil öldürmek!)
* Bir gün
karnında sevimli kediciklerle geri gelirse ne yapacaktık? Ben onları
annelerinden ayırıp sonra da ölmelerine neden olamayacak kadar duyarlıydım.
Belki yakınlarda onları zalim olmaktan uzak bir şekilde uyutabilecek bir
veteriner vardır diye düşündüm. Çünkü biz yavru kedilerin sorumluluğunu
alamazdık.
( Nasıl bir canlı sevgisiyse!
Duyarlı olup bir zalim olmaktan uzak uyutmak yani öldürmek!!!)
* Bir kedi
mırladığında çok uzaktaki sesleri duyamaz; en fazla birkaç metre ötesini duyar.
* Görünüşe göre
aslanlar ve leoparlar gibi kaplanlar da mırlamazlar. Ama aksine vaşaklar
özellikle erişkin olduklarında ve pumalar bütün hayatları boyunca mırlarlar.
* Kediler birçok
şeye dayanabilirler. Ama seçenekler iyi ve en iyi arasındaysa en iyiyi seçerler.
* Patilerinin onu
götürdüğü yere gitmiş olabilirdi.
* Kediler
normalde sevecenlikten uzak hayvanlardır.
(Kesinlikle katılmıyorum!)
* Minnoş'un
tüyleri başka türlü görünseydi belki ona kayıtsız kalabilirdim. Bazı kediler
tuhaf tuhaf yerlerinde türlü renklerde benekleri olduğu için gerçekten çirkin
oluyordu. Minnoş tekir rengi tüyleriyle çok güzel, narin ve ufaktı.
(ne hayvan sevgisi ama!
Şekilci kafa!)
* ... tabii ki
de...
* Köpeğin aksine
kedi bir özgürlük sembolüdür.
* ... iş
arkadaşlarım ve yardımcılarımla benzer işler yapsam da aslında gerçekten
onlardan biri olmadığımı memnuniyetle hissederim.
* Köpekler
avcılara sadakatle eşlik ederken, kediler yakalanan av için insanlarla rekabet
halinde olmuşlardır.
* 19. yüzyılın
ortalarında Lund'da biyoloji profesörü olan Sven Nilsson da kedilerle ilgili
pek olumlu düşünmez.
... sinsi karakterleri...
... kedilerin 'beşiklerdeki savunmasız çocukları
öldürdükleri' ya da 'yaşlı insanları ciddi biçimde yaraladıklarını' öne sürer.
Nilson kedileri 'acıkmasalar bile saldırgan hayvanlar'
olarak değerlendirir. Kana susamış ve zalimdirler.
(Manyak herif! Bildiğim küfürleri kendisine hediye
ediyorum!)
* ... Jean
Cocteau bir kedinin kendisinin bulunmaktan hoşlandığı edebi ve sanatsal
çevrelerin merkezinde olduğunu dile getirmiştir. Bu çevrelerde özgürlük,
bağımsızlık ve sosyal statülere karşı kayıtsızlık sadakat açısından istisnasız
en önemli kavramlardır.
* Uyuşuk bir kedi
ne olursa olsun en yatıştırıcı manzaralardan biridir.
* Minnoş'a
battaniyesinin altında kıvrılıp yatarken baktığımda kasları mükemmel bir
şekilde gevşemiş olur ve benimle sessizliğiyle iletişim kurar. Onun bu
kayıtsızlığı, esnemek ve gülmek gibi bulaşıcıdır.
Okuduğum tarih: Ekim 2015
Yazar Hakkında Bilgi= https://sv.wikipedia.org/wiki/Nils_Uddenberg
ARKA KAPAK –
August Ödüllü Nils
Uddenberg'den içinizi ısıtacak bir Bestseller.
-İnsanlar ve kediler arasındaki ilişki nedir?
-Onlar da bizimkilere benzer duygular hissediyor mu?
-Ve en önemlisi; ona bağlanmamız, onun için ne ifade ediyor?
Bir evcil hayvan beslemeyi aklının köşesinden bile geçirmeyen yazar Nils Uddenberg, soğuk bir kış günü penceresinin dışında oturan, kocaman sarı gözleriyle kendisini izleyen bir kedi bulur. Nils'in hayatı işte o andan itibaren değişmeye başlar.
Nils zaman içinde evin içerisine kadar girip yerleşen bu sevimli tekirin hayata bakışını nasıl değiştirdiğini, bu kediciğe karşı hissettiklerinin kendisini nasıl şaşırttığını ve bu tüylü hanımefendiye ne çabuk bağlandığını son derece keyifli bir dille anlatırken, bir yandan da kedinin yaşantısını daha yakından inceleyerek, hepimizin merak ettiği bazı soruların cevaplarını arıyor. Kedim ve Ben, sevimli bir tekirin, emekli bir psikiyatr profesörünün hayata bakışını nasıl değiştirdiğinin gerçek hikâyesi…
"Tek kelimeyle büyüleyici bir hikâye. Nils Uddenberg keyifli anlatımının arasına kattığı küçük bilgilerle, gözlemlerini bizimle paylaşıyor ve biz mi kedilerin sahibiyiz, yoksa kediler mi bizim, sorusuna cevap arıyor."
- Carin Mannheimer, Swedish Public Radio P4-
"Bu kitap adeta altı haftalık bir kedi yavrusu kadar sevimli. Ane Gustavsson'ın çizimleriyle de bütünlenen hikâyede, yaşlı bir adamın hayatına bir anda giren bu kediye duyduğu sevgiyi tüm içtenliğiyle anlatışını okurken, aynı zamanda da bir psikiyatrın, bir kedi ve bir insan arasındaki bağa felsefi ve bilimsel yaklaşımını son derece keyifli bir dille gözler önüne serişine şahit oluyoruz."
- Nina Lekander, Expressen-
-İnsanlar ve kediler arasındaki ilişki nedir?
-Onlar da bizimkilere benzer duygular hissediyor mu?
-Ve en önemlisi; ona bağlanmamız, onun için ne ifade ediyor?
Bir evcil hayvan beslemeyi aklının köşesinden bile geçirmeyen yazar Nils Uddenberg, soğuk bir kış günü penceresinin dışında oturan, kocaman sarı gözleriyle kendisini izleyen bir kedi bulur. Nils'in hayatı işte o andan itibaren değişmeye başlar.
Nils zaman içinde evin içerisine kadar girip yerleşen bu sevimli tekirin hayata bakışını nasıl değiştirdiğini, bu kediciğe karşı hissettiklerinin kendisini nasıl şaşırttığını ve bu tüylü hanımefendiye ne çabuk bağlandığını son derece keyifli bir dille anlatırken, bir yandan da kedinin yaşantısını daha yakından inceleyerek, hepimizin merak ettiği bazı soruların cevaplarını arıyor. Kedim ve Ben, sevimli bir tekirin, emekli bir psikiyatr profesörünün hayata bakışını nasıl değiştirdiğinin gerçek hikâyesi…
"Tek kelimeyle büyüleyici bir hikâye. Nils Uddenberg keyifli anlatımının arasına kattığı küçük bilgilerle, gözlemlerini bizimle paylaşıyor ve biz mi kedilerin sahibiyiz, yoksa kediler mi bizim, sorusuna cevap arıyor."
- Carin Mannheimer, Swedish Public Radio P4-
"Bu kitap adeta altı haftalık bir kedi yavrusu kadar sevimli. Ane Gustavsson'ın çizimleriyle de bütünlenen hikâyede, yaşlı bir adamın hayatına bir anda giren bu kediye duyduğu sevgiyi tüm içtenliğiyle anlatışını okurken, aynı zamanda da bir psikiyatrın, bir kedi ve bir insan arasındaki bağa felsefi ve bilimsel yaklaşımını son derece keyifli bir dille gözler önüne serişine şahit oluyoruz."
- Nina Lekander, Expressen-
Mırk okumalarınız olsun ^-^
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder