1 Mart 2016 Salı

Yazınsal Yaşamlar - Javier Marias * Kış Okuma Şenliği 2015-2016

Sevgili Pinuccia'nın düzenlediği 'Kış Okuma Şenliği' okuma listeme buradan ulaşabilirsiniz.

Listenin 17. sırası: Hediye gelen bir kitap.
Instragram'ın bana kazandırdığı değerli arkadaşımlarımdan sevgili Ebru'nun geçen yaz hediye ettiği bir kitabı seçtim:)



Sevdiğim sanatçıları; ister yazar ister müzisyen ister oyuncu olsun normal hayatlarında pek tanımayı veya özel yaşamlarındaki hallerini öğrenmeyi pek tercih etmem. Çünkü bazen bu tarz bilmeler tamamen ters etki yapabiliyor. Çok sevdiğim, saygı duyduğum bir yazardan bir anda soğuyabiliyorum. Onlarla hayal dünyaları veya duygu üretimleriyle bağ kurmayı daha çok tercih ediyorum.
Mesela bu kitaptan James Joyce'un adını bile duymak tüylerimi diken diken ediyor. Şayet bu kitabı Ulysses'den önce okusaydım sanırım James Joyce asla okumazdım. Öyle bir antipati oluştu ki bunu kırabilmem mümkün değil artık. Oysa ki Ulysses kitaplığımın en değerlilerinden. Yazarının anormalliklerini hiç öğrenmemiş olmayı tercih ederdim.



Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Yazınsal Yaşamlar / Javier Marias




YAZINSAL YAŞAMLAR
 -Ünlü Yazarların Gizli Yaşamları-
Yazarı: Javier MARIAS
Orijinal Adı: Vidas escritas, 1992
Yayın Hakları: Can Yayınları
www.canyayinlari.com
-   1. basım: 2008                   2. basım: Aralık 2011 (2000 adet)
Kapak Tasarımı: Ayşe Çelem Design
Kapak resmi: iStockphoto.com / Dmitro Kozlov
İspanyolca aslından çeviren: Pınar Savaş
-   306 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * William Faulkner

- ... mektuplara olan inkar edilemez garazı ve küçümsemesi... Ölümünden sonra hayranlarından gelen ve asla açmadığı paket, mektup ve metin yığınları bulundu. Aslında sadece editörlerden gelen zarfları, binbir önlemle açmaktaydı: Küçük bir parça yırtarak içinde bir çek olup olmadığına bakıyordu. Yoksa zarf sonsuza kadar açılmadan bekleyecekler yığınındaki yerini alabilirdi pekala.

- ... asık suratlı, ketum, sessizliği seven biriydi ve tüm yaşamı boyunca beş kez tiyatroya gitmişti.

* Joseph Conrad



- Yaşamının sonuna doğru, Kent'teki evinin bahçesinin en ücra köşelerine saklanarak kağıt parçalarına bir şeyler karalarmış, hatta bir defasında ailesine hiçbir açıklamada bulunmadan tam bir hafta kendini banyoya kilitleyip bu mekanın son derece kısıtlı kullanım olanaklarının tadını çıkartmış.

- En çok nefret ettiği yazar Dostoyevski'ydi kuşkusuz. Rus olduğu, deli olduğu,kafası karışık olduğu için Dostoyevski'den nefret ediyor, sadece adının geçmesiyle bile öfke krizlerine kapılabiliyordu.

* Isak Dinesen



- ... frengi... bu hastalığı evlendiği yıl kocası Baron Bror von Blixen'den kapmış ve epeyce bocalamadan sonra nihayet boşanmıştı. Bu koca, ilk gençliğinde aşık olduğu delikanlının ikiz kardeşiydi. 




* James Joyce

- Daha gençken bile tantanacı ve ukala bir insandı, tüm dikkatini yazdıklarına, İrlanda'ya ve İrlandalılara duyduğu, yaşı ilerledikçe sürekli hale dönüşen nefretine odaklamıştı.

- ... kendisinin bir dahi olduğuna ilişkin büyüklenmelerinden ve afra tafrasından geçilmeyen...

- Basımı konusunda çekilen büyük zorlukların ardından Ulysses nihayet çıktığında, kitabının tanıtımını yapmak için elinden geleni ardına koymadı, öyle ki ünlü Shakespeare & Co. Kitabevi'nin çabalarıyla çıkan kitabını, yine sözü geçen kitabevinde, birçok kez müşteriler için paketlerken görülmüştür.

- Glokom hastalığında mustarip olan Joyce yaşamı boyunca tam on bir kez göz ameliyatı olmuştu...

- ... mektuplardan çıkarıldığına göre James Joyce onu dövebilmesi, ona buyurabilmesi, onun egemenliği altına alabilmesi için karısının şişmanlamasını isterdi; ama aşırılıkları bundan ibaret değildi, Nora'nın giymesi gereken iç çamaşırlarını inceden inceye tanımlardı (her zaman kirli ve dışkı lekeli olmaları gerekliydi, bu asla değişmezdi)... özetleyecek olursak James Joyce bir 'koprofil'di.

- ... Joyce'un kitaplarına malzeme çıkarmak için Nora'yı ... sorguya çeker... 'Peki o adam ... elini ya da ellerini eteğinin altına soktuğunda, seni sadece üstten mi okşadı, yoksa parmaklarını içine soktu mu? Yaptıysa amının sonundaki o küçük tümseğe dokundu mu? Seni arkandan da elledi mi? Sen gelene kadar elledi mi? Ona dokunmanı istedi mi? Yaptın mı? Elleşmediyseniz, sana yaslanıp da boşaldı mı, bunu hissettin mi?' Bir de şuna bakın: 'Bu gece seni tuvalete kapanmış kendini tatmin ederken hayal ettim. Nasıl yapıyorsun? Ayakta durup duvara yaslanıyor ve giysilerinin altına elini sokup önünü mü mıncıklıyorsun, yoksa tuvalete oturup eteğini kaldırarak, donunun kıyısından parmaklarını içeri sokarak mı hallediyorsun? Peki canın sıçmak istemiyor mu? Hep bunu merak ediyorum. Sıçarken mi boşalıyorsun, yoksa önce işini halledip sonra mı sıçıyorsun?

- ... kendi kızı Lucia'nın akıl hastanesine yatırılması gerektiğinde...

* Giuseppe Tomasi di Lampedusa

- ... yaşamöyküsünün en hüzünlü tarafı dünyaca ünlenen biricik romanı Leopar'ın yayımlanmasıdır; çünkü yaşamındaki sıra dışı tek olay budur; o da ölümünden sonra ... on altı ay geçtikten sonra meydana gelmiştir.

- Hemen hemen tek harcaması ve lüksü kitaplar olması...

- Karısının söylediğine göre 'yolunun üstünde hoşa gitmeyecek bir şey görürse kendini dizeleriyle avutabilmek için' Shakespeare'in bir cildini yanına almadan evden ayrılmazmış.

- ... yazar olduğunu bilmemesine karşın tüm yazarlar gibi sıra dışı ve takıntılıydı.

* Henry James

- 28 Şubat 1916'da, yetmiş iki yaşında, halüsinasyonlar görmesine neden olan uzun bir hastalığın sonucunda öldü. Bu halüsinasyonlardan birinde kendisini Napoleon sanarak iki mektup dikte ettirdi.






* Arthur Conan Doyle





- Yıllarca Sherlock Holmes'a yazılmış mektuplar alır.





* Robert Louis Stevenson



- Çok cömerttir, özellikle Define Adası'nın kazandığı başarıdan sonra, ihtiyaç içindeki arkadaşlarına para göndermek uğruna pek çok kez kendi rahatından vazgeçmiştir, sonradan bu arkadaşların bazılarının hiç de ihtiyaç içinde olmadıkları ama bunu Stenson'a söylemeyi bir biçimde unuttukları ortaya çıkar.



* İvan Turgenyev

- Annesi Varvara Petrovna zalimlikte kendi annesinden hiç de aşağı kalmaz, kölelerinden 'kulları' olarak söz eder ve onlara çok kötü davranır. ... Hizmetçilerinin işlerini ihmal edeceklerini düşünerek çocuk sahibi olmalarına izin vermezdi, tüm önlemlere rağmen talihsiz bir yavru dünyaya gelecek olursa havuza atılarak boğulur, ebeveynleri de kovulurdu. Oğulları Nikolay Ve İvan'a da daha farklı davranılmazdı, her iki çocuk da neredeyse birer yetişkin oluncaya dek dayak yemiştir.


* Thomas Mann



- ... gözlerini genç erkeklerden alamadığı...

- Yusuf ve Kardeşleri adlı dörtlemesi...

- İki kız kardeşiyle, babasından daha mütevazi ve çoktan unutulmuş bir yazar olan oğlu Klaus intihar eder.



* Vladimir Nabokov

- ... insan sevmez biri olarak ün kazandı.

- Kardeşinin 1945'te Hamburg'da, İngiliz casusu olduğu suçlamasıyla gönderilmiş olduğu toplama kampında açlıktan ölüşünü aşırı bir ciddiyetle anlatır. 1922 yılında, Berlin'de bir konferanstan çıkarken iki faşist tarafından öldürülen babasından biraz daha duygulu bahseder. Katillerin hedefi konuşmacıdır aslında ama Nabokov'un babası araya girer, birini yumruklarıyla yere yıkar ama ötekinin kurşunlarıyla can verir.


* Rainer Maria Rilke


- Her iyi şair gibi Rilke de sadece hayvanlarla değil yıldızlarla, toprakla, ağaçlarla, tanrılarla, anıtlarla, resimlerle, kahramanlarla, madenlerle, ölülerle (özellikle de genç ve aşık ölenlerle) durmadan konuşur; çevresindeki insanlarla biraz daha az iletişim kurar.

- Her fırsatta yazdığı 'y' harfini çok sevdiğini biliyoruz...



* Malcolm Lowry

- ... doğal sayılan sarhoşluklarının, yangınların, akıl hastanelerine ve kısa süreli de olsa arada bir hapse girip çıkmalarının; üç aşağı beş yukarı gerçek sayılabilecek intihar girişimlerinin yanı sıra, yaşamının sonuna doğru iki kez her şeye karşın kendisini terk etmeyen karısı Margerie'yi boğazlamaya kalkışmıştı. ... bir defasında neredeyse deney yapar gibi, yani önceden düşünmeden bileklerini kesmiş, Acapulco'dayken de yüzerek geri dönemeyeceği kadar açılmıştı Pasifik Okyanusu'nda.

- 27 Haziran 1957'de Ripe beldesinde, kırk sekiz yaşına basmasına bir ay kala öldü. Kocasıyla ettiği kavganın ardından Margerie cin şişesini yere fırlatır, şişe tuzla buz olur. Lowry karısına vurmaya kalkışınca Margerie kaçıp bir komşusunun evine sığınır, ertesi sabah kendi evine döndüğünde kocasını yerde ölü bulur... Margerie;'nin yaklaşık elli uyku ilacının hepsini içmiştir Lowry.

* Madam du Deffand

 - Yorulmak nedir bilmeden mektup yazardı. ... Horace Walpole'a tam sekiz yüz mektup göndermiştir ve bu sadece elimize ulaşanların sayısıdır...

- Manastır okulunda okurken arkadaşlarına dinsizlik hakkında vaazlar verdiği için...

- ... ilk sevgilisi kral naibi Philippe d;'Orleans'ın aracılığıyla toplu seks alemlerine katılır.

- ... her zaman kayıtsız ve zaman zaman da zalim olabilen mizacı...
Walpole'a yazdığı bir mektubu şöyle bitirir: 'Ah! Önemli bir haberi unutuyordum. Voltaire ölmüş, ne günü ne de saati biliniyor, kimileri dündü diyor kimileri de bir önceki gün... İdrar zorluğunun sancılarını yatıştırmak için aldığı afyonu fazla kaçırmış, ben zayıf mekanizmasına zaferlerinin fazla geldiğini de eklerdim.' Tüm yaşamı boyunca dostluk ettiği ve mektuplaştığı, 'Sadece Madam du Deffand'ın ayaklarına kapanabilmek içim canlanmak isterdim,' diye yazmış olan birinin ölümünü haber vermek için fazlasıyla soğuk bir üslup.

* Rudyard Kipling

- ... mesafeli, asosyal, içine kapanık ve görünür bir nedeni olmasa da mutsuz bir adam izlenimi uyandırır.

- ... en büyük kızı altı yaşında yaşama veda etti... Aradan yıllar geçtikten sonra Kipling'in oğlu John cephede kayboldu...
  
- Bazı açıklamalarının kendisine pek yardımcı olduğu kesinlikle iddia edilemez, örneğin 'savaşın sonunda hiç Alman kalmaması gerektiğini' söylemiştir.




* Arthur Rimbaud

- Dönemin tanıklarına göre, Rimbaud hiçbir zaman giysilerini değiştirmiyor iğrenç kokuyor, yattığı yataklar bile bitle doluyor, sürekli içiyor (tercihen apsent), yanına yaklaşanlar hakaret ve kabalıktan başka bir şey görmüyorlardı.

- Attal adında biri şaire yaklaşarak okuması için şiirlerini vermiş, Rimbaud şöyle bir göz attıktan sonra güzel bir kaligrafiyle itinayla yazılmış, ölçülü, tertemiz sayfaların üzerine tükürmüştü.

- Kendisini iki kötü alışkanlığa adamıştır: İçki ve sodomi (makattan cinsel birleşme, hayvanlarla cinsel birleşme, çocuklarla cinsel ilişki ya da oral cinsel ilişki gibi çeşitli cinsel eylemlerin tümünü ya da bazılarını belirtmek için tarih, edebiyat ve hukuk alanlarında kullanılan terim.)

- Rimbaud Verlaine'a şunu der: 'Ellerini masanın üzerine koy. Bir deney yapmak istiyorum.' Verlaine güven içinde ellerini uzatır, Rimaud bir bıçak çıkararak arkadaşının ellerini yaralar. Verlaine öfkeyle kafeyi terk eder ama Rimbaud arkadaşını izleyerek onu yeniden bıçaklar.

* Djuna Barnes




- ... büyük aşkı bir kadın, heykeltıraş Thelma Wood'dur. Uzun yıllar Paris'te birlikte yaşarlar...

- ... her türlü ses, dikkatini dağıtarak onu sinirlendirir.




* Oscar Wilde


* Yukio Mişima

- Mişima Japonya'nın modernleşmesi ve geleneksel değerlerini yitirmesine karşı sert bir muhalefet tavrı gösterdi ve samuray değerlerini savundu.
25 Kasım 1970'de Mişima ve beraberindeki Tatenokai üyelerinden dördü Japonya Silahlı Kuvvetlerinin Tōkyō'daki Ichigaya Kampını ziyaret etmişler, komutanı sandalyesine bağlamışlar ve İmparatorluğun haklarının yeniden tesis edilmesi için hazırladıkları manifestoyu ve taleplerini okuduktan sonra Mişima seppuku (geleneksel Japon intihar biçimi) yaparak intihar etmiş, Tatenokai üyelerinden Hiroyasu Koga ise intiharın tamamlanması için Mişima'nın başını kılıçla kesmiştir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Yukio_Mi%C5%9Fima

* Laurence Sterne

- Tristam Shandy Beyefendi'nin Hayatı ve Görüşleri

- Londra'da, 18 Mart 1768'de, elli dört yaşında ölür.

- Gömüldükten birkaç gün sonra cesedi, Sterne'ün de öğrenim gördüğü Cambridge'teki bir anatomi profesörüne satılmak için çalınır. Anlatılanlara göre, tam anatomi dersi başlayacakken profesörün derse tanıklık etmeleri için çağırdığı iki arkadaşından biri yanlışlıkla ölünün yüzünü örten örtüyü açar ve Sterne'ü tanır.

* Lady Hester Stanhope

- ... ata yan oturmaz, o topraklarda kadınlara yasak olduğu üzere, erkek gibi bacaklarını açarak biner.

- Cun'da labirenti andıran bir tür kale inşa ettirir. İçi gizli geçitlerle ve odalarla dolu bu mekanda, Avrupa'da gerçekleşmekte olduğunu düşündüğü sayısız devrimden kaçan, ... gelip de ona sığınacak olan renkli kişilikleri ağırlamak niyetindeydi. Gerçekten de çok sayıda kaçağı ağırladı ama ne renkliydiler ne de Avrupalı. O çatının altı kötü ve ahlaksız davranışları yüzünden ailesinden kopanların, miraslarından yoksun kalanların ve tüm bölgede arananların sığınağı oldu.

- 1939 yılında, altmış üç yaşında öldü. Cesedini onu ziyarete giden iki Doğulu dostu buldu. Kalesinde yapayalnızdı, otuz yedi çalışanının hepsi de ortadan yok olmuş ve içinde öldüğü yatağa kadar her şeyi götürmüşlerdi.

* Vernon Lee

- Violet ya da Vernon'un kendisinden on bir yaş büyük yarım kan ağabeyi Eugece Lee-Hamilton diplomatik bir görevle Buenos Aires'e gönderilmemek için bir sinir krizi geçirmiş, ardından yiri yılı kendini eve kapatıp bir yatağa ya da koltuğa uzanmış halde, kolunu bacağını oynatamadığını iddia ederek ve seyrek olarak bir-iki dize karalayarak...

- 1935 yılında yetmiş sekiz yaşında ölür. Son yıllarında tümüyle sağırdır...


* Adah Isaacs Menken                                           * Violet Hunt



* Julie de Lespinasse                                                    * Emily Bronte


 ^-^ KEDİLER ^-^

        * ... 'çevresinde olup bitenle ilgilenmeyen iri bir kedigili' andıran bir havası vardır.

        * Yaban kedisi Vernon Lee

        * O bir yaban kedisidir çünkü!

                                                        ŞUBAT 2016


Yazar Hakkında Bilgi=  Javier Marias, 20 Eylül 1951 yılında İspanya’nın başkenti Madrid’de doğdu. Babası İspanyol filozof Julian Marias’tır. Javier küçük yaşlarda yazmaya başladı. Daha 14 yaşında iken kısa hikâyeler yazdı. Javier 26 yaşında iken annesi hayata gözlerini yumdu.
Madrid Üniversitesi’nde İngilizce romanları İspanyolcaya çevirdi.
1983 ve 1985 yılları arasında Oxford Üniversitesi’nde İspanyol Edebiyatı ve çeviri dersleri verdi.
Yarın Savaşta Beni Düşün, Beyaz Kalp-Suçluluk Duygusu Kalpleri Beyazlaştırınca, Ufkun Öte Yanı, Yazınsal Yaşamlar ve dünyaca ünlü 3 ciltten oluşan seri kitabı ”Yarınki Yüzün”.
”Yarınki Yüzün” adlı seri kitabın birinci cildi ”Yarınki Yüzün 1 Ateş ve Mızrak”, ikinci cildi ”Yarınki Yüzün 2 Dans ve Rüya” ve sonuncu cildi olan üçüncü cildi ise ”Yarınki Yüzün 3 Zehir, Gölge, Veda”
Birçok ödül kazanan İspanyol yazar Javier Marias’ın aldığı bazı ödüller ise; 1996 Prix Femina Étranger, 1997 Uluslararası Dublin Edebiyat Ödülü, 2010 Amerika Edebiyat Ödülü, 2011 Avrupa Edebiyatı Dalında Avusturya Devlet Ödülü, 2013 Prix Formentor
http://www.bilgebilir.com/javier-marias-kimdir/


ARKA KAPAK –

İspanyol romancı ve deneme yazarı Javier Marías, birçok ülkede büyük ilgi gören Yazınsal Yaşamlar'da, ünlü yazarların kısa yaşam öykülerini sevecen ve saygılı, ama bir hayli de alaycı bir yaklaşımla sunuyor okurlara.

Faulkner ve Conrad'dan James Joyce ve Henry James'e, Arthur Conan Doyle ve Robert Louis Stevenson'dan Turgenyev ve Thomas Mann'a, Rainer Maria Rilke ve Malcolm Lowry'den Rimbaud ve Oscar Wilde'a, Mişima'dan Laurence Sterne'e, pek çok yazarı, gerçeklerden sapmadan nerdeyse birer roman kişisine dönüştürüyor, onların gizli dileğinin bu olduğu inancıyla.

"Gelip Geçen Kadınlar" bölümünde, sıradışı yaşamlarıyla ilgi odağı olmuş ya da büyük yazarlara esin vermiş kadınlar anlatılıyor. Kitabın sonunda ise, Marías, kendi kartpostal koleksiyonundan seçtikleri eşliğinde, en sevdiği yazarların pozlarını, havalarını, yüz ifadelerini eğlenceli bir bakışla yorumluyor. Yazınsal Yaşamlar, gerçek bir edebiyat şenliği.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder