17 Nisan 2016 Pazar

Huzursuzluğun Kitabı - Fernando Pessoa * Bahar Okuma Şenliği 2016

Sevgili Pinuccia'nın düzenlediği 'Bahar Okuma Şenliği' okuma listeme buradan ulaşabilirsiniz.

Listenin 21. sırası: Ölmeden Önce Okunacak 1001 Kitap Listesinden dört kitap. 


Uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı. Şiirsel yazı dilinin övüldüğü birçok yorum okumuştum.
Kitap başlarda gayet iyi ilerledi. Ancak belli bir yerden sonra hafif hafif sıksa da yine de genel olarak beğendim.


Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Huzursuzluğun Kitabı / Fernando Pessoa


HUZURSUZLUĞUN KİTABI
Yazarı: Fernando PESSOA
Orijinal Adı: Livro do desassossego
Türü: Anlatı
Yayın Hakları: Can Yayınları
-   1. basım: 2006                   8. basım: Şubat 2013 (1000adet)
Kapak Tasarımı: Ayşe Çelem Design
Çeviri: Saadet Özen
-   675 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * Şairlerin yaşamöyküsü yoktur; onların yaşamöyküsü, yapıtlarıdır. / Octavio Paz

        * İçimde ustam doğdu.

        * Hissetmek - ne renktir acaba?

        * ... yorgun gözlerle eski yazı masasına eğilmiş, sayfalara, gözlerimden daha bitkin olan ruhumu bırakıyorum.

        * ... hayatta kendimize bir yol çizsek, sonra da o yolun tam tersine gitsek.

        * ... yüreğimin en gizli yerinde ağlıyordum aslında.

        * Çünkü, gördüğüm şeylerin boyundayım ben,
         Kendi boyumda değil.

        * Ne mutlu yaşamlarını kimseye emanet etmeyenlere.

        * Hiçkimse ile saklambaç oynuyoruz.

        * Bakışlarımı nereye çevirsem, her şey yağmur renginde...

        * Seni yalnızca düşümde istiyorum.

        * İki insan 'Seni seviyorum,' der ya da bunu düşünür, karşılıklı olarak hisseder ve ruhun faaliyet alanını oluşturan soyut duygular kalabalığında, her ikisi de farklı bir düşünceyi, farklı bir hayatı, hatta belki farklı bir rengi ya da kokuyu dile getirmek derdindedir.

        * Çocuklar, hissettikleri gibi konuştukları için müthiş edebiyatçılar sayılırlar... Bir keresinde bir çocuğun ağlamak üzere olduğunu anlatmak için ... 'Canım ağlamak istiyor,' yerine 'Canım gözyaşı istiyor,' dediğini duydum.

        * Hepimizde miyopluk var, bir tek kendi içimize bakarken kurtuluruz ondan.

        * Ne kadar yukarı tırmanırsak tırmanalım, ne kadar aşağı inersek inelim, asla duygularımızın dışına çıkamayız.

        * Meselenin özüne bakacak olursak, her şey adamına göre verilmiştir. Lokantanın aşçısını kapıya koşturan sokaktaki eften püften bir olay, en özgün düşüncenin, en iyi kitabın, yararsız hayallerimin en lezzetlisinin bile beni eğlendiremeyeceği kadar eğlendiriyor onu.

        * Bazen hüzünlü bir hevesle, günün birinde, bir parçası olmayacağım bir gelecekte bu sayfaları beğenenler çıkarsa, nihayet beni 'anlayan' birine, içinde doğup sevilebileceğim gerçek bir aileye kavuşmuş olacağımı düşlerim. Ne var ki, doğmak şöyle dursun, o zaman çoktan ölmüş olacağım ben.

        * Farklı iklimler olarak hayal ediyorum kendimizi, üzerimde başka yerlerde patlayacak kasırgaların ağırlığı var.

        * Şiiri bir ara seçim, müzikten düzyazıya salt bir köprü olarak görüyorum.
         ...
         Şiir, gelecekte, sadece çocukların düzyazıya yaklaşmasına hizmet edecek; çünkü hiç kuşkusuz şiir çocuksu, belleği eğiten, başka şeylere yardımcı olan, iyi bir ilk adımdır.

        * İdealim her şeyi bir romanda yaşayıp hayatta dinlenmek...

        * Kendimi ilerliyorum, sokaklarda değil, acımın içinde.

        * Bir insan sadece sarhoşken iyi yazabiliyorsa, sarhoş dolaşsın. Karaciğerime kötü geliyor, derse, 'Karaciğeriniz neymiş ki?' derim. 'Ömrü sizinkiyle sınırlı, ölü bir şey; oysa yazabileceğiniz şiirler yaşayacak, herhangi bir şeyle 'sınırlı' olmaksızın.'

        * Özgürlük, yalnız kalabilmeye denir. İnsanlardan uzaklaşabiliyorsan, onlara hiçbir muhtaçlığın, ... yoksa özgürsündür... Yalnız yaşayamıyorsan, doğuştan kölesin demektir.

        * Hep kül rengi yazmışım.


 ^-^ KEDİLER ^-^

        * ... kediden bir daha geri dönmemek üzere ayrıldığımı tahayyül ettim.

        * ... dünya tatlısı kedi...

        * ... yılların yükünü sırtlamış bir kedi...
        
        * ... uykusuz gecelerin ölümsüz kedisini...

        * ... kedi ya da köpek arasındaki mesafeden... Kediden bana varana dek hiçbirimiz bize dayatılmış olana hayata... ... kediyle ikisinin aklının ise yalnızca seviyeleri başka.

        * Kedi güneşte yuvarlanır, oracıkta uyuyakalır.

        * ... kediler, köpekler gibi gelişine göre yaşamak...

        * En yalın haliyle insana baktığımda, bir kedi ya da köpek kadar bilinçsiz olduğunu görüyorum...

        * ... kocaman, çevik, hain kedileriyle oynayarak...


- Yazım-Basım Hataları -

        * Sf/ 50
         ... onümdeki...

        * Sf/ 51
         ... geçiriyo
         rum...

        * Sf/ 84
         ... kimse, aslı yanıma gelmeyecek.

        * Sf/ 137
         ... değildir. hayalcinin..

        * Sf/ 220
         ... demekt...

        * Sf/ 374
         ... 5. sıra silik yazı...

        * Sf/ 450
         2. paragraf silik yazılar...

        * Sf/ 546
         Son paragraf silik yazılar...

        * Sf/ 567
         Son üç paragraf silik yazılar...

                                                                  NİSAN 2016


Yazar Hakkında Bilgi=  Fernando Pessoa (d. 13 Haziran 1888 – ö. 30 Kasım 1935), Portekizli şair, ressam.
Lizbon'da doğdu. Beş yaşındayken, müzik eleştirmeni olan babasını kaybetti. Annesi, Portekiz'in Durban konsolosuyla yeniden evlenince yerleştikleri Güney Afrika'da (1896) tam bir İngiliz eğitimi gördü. 1905'te geri döndüğü Lizbon'da yaşamının sonuna kadar kaldı. Geçimini, İngilizce ve Fransızca iş mektupları yazarak kazandı ve yalnız yaşadı.
Portekiz modernizminin öncülerinden olan Pessoa, MiltonShelleyKeatsPoeByronWhitmanShakespeareBaudelaire'den etkilenmiş ve ilk şiirlerini, İngilizce olarak, 1905-1908 yılları arasında yazmıştır. 1912'de, ilk şiirlerini "Portekiz 'Rönesans' " hareketinin yayın organı A Aguia dergisinde yayımladığında, simgeci şiirin ve "saudosismo"nun (geçmişe özlem) etkisi altındaydı. Aynı yıllarda, düzyazı metinler (Fausto, Epithalamium, O Marinheiro, Na Floresta do Alheamento, vd.), eleştiri ve denemeler yazdı. 1913'te, fütürist harekette yer aldı ve Sá-Carneiro ile birlikte Portekiz öncü edebiyatını başlatarak, "paulismo" akımını yarattı. 1914 yılında, her şeyi, olabilecek bütün tarzlarda hissetmek için, kendi içinde gücül olarak bulunan farklı yazar kimliklerini aralarında diyaloğa sokarak, onlara yazı aracılığıyla kurmaca bir gerçeklik kazandırdı. Pessoa'nın farklı yazar kimliklerinin yansıması olan bu kökteş şair ve yazarlar Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Ricardo Reis, Bernardo Soares ve Fernando Pessoa'nın kendisidir. Pessoa'nın kendi şiirleri ve kökteş şairleri aracılığıyla yarattığı şiirler Orpheu, Portugal Futurista, Contemporanea, Atena gibi ancak birkaç sayı çıkan dergilerde yayımlandı. "Vatanım Portekiz dilidir" diyen Pessoa ölümünden bir yıl önce, Portekiz tarihinin okültist ve simgeci bir yorumu olan "Mensagem" adlı şiiri yazdı ve Ulusal Propaganda Sekreterliği'nin açtığı yarışmada ödül aldı.
Fernando Pessoa 30 Kasım 1935'te, 47 yaşında, Lizbon'da karaciğer hastalığından öldüğünde pek az tanınıyordu. Sağlığında yayımlanan dört kitabından üçü İngilizce'dir: 35 Sonnets (1918), English Poems I-II ve English Poems III (1921). Portekizce kitap olarak yayımlanan tek eseri Mensagem'dir (1934). Dergilerde kalmış birçok şiir, deneme vb. yazıları vardır. Ardında bıraktığı elyazması fragman sayısı 25-27 bin arasındadır.
Bütün eserleri 1942'de yayımlanmaya başlanmış ve 26 cilde ulaşmıştır.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Fernando_Pessoa


Çeviren Hakkında Bilgi=  Saadet Özen, 1972 yılında İstanbul'da doğdu. Notre DAME DE Sion Fransız Kız Lisesi'ni, ardından İstanbul Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nü bitirdi. Profesyonel turist rehberliği yaptı, ayrıca uzunca bir süre Can Yayınları'nın Fransızca editörlüğünü yürüttü. Halen belgesel sinema alanında çalışmalarına devam ediyor. Jorge Amado, Jose Saramago, Yves Simon, Luis Sepulveda, Paulo Coleho, Andrey Makine, Romain Gary, Nancy Huston, Amin Maalouf gibi yazarların yapıtlarını dilimize kazandırdı.


ARKA KAPAK –

20. yüzyıl Portekiz edebiyatının büyük ismi Fernando Pessoa, sağlığında yayınlanan yapıtları olduysa da, esas olarak ölümünden sonra, yazılarını topladığı sandığın bulunmasıyla ün kazandı. Yaklaşık 27 bin sayfaya yayılan, farklı türlerde eserler veren yazar, bunların büyük bir kısmını kendi adıyla değil, birer yaşamöyküsüyle, kişilikle, hatta edebi duruş ve tarzla donattığı 70 ayrı kurmaca yazarın, dışkimliğin adıyla imzalamıştı; kötü bir Portekizce’yle ilkel doğa şiirleri yazan Alberto Caeiro, pagan dinlere inanan hekim Ricardo Reis, "içinde bir Yunan şairi barındıran Whitman" diye tarif edilen Alvaro de Campos gibi... Bu kurmaca yazarlardan biri olan Bernardo Soares, Pessoa’nın "yarı-dışkimlik" olarak nitelediği, ona çok yakın bir karakterdi ve Huzursuzluğun Kitabı’nın yazarı olarak yaratılmıştı. Soares, gündüzleri bir kumaş mağazasında çalışan, geceleri yağmurun sesinde, ayak seslerinde yalnızlığını duyumsayan bir Lizbonluydu.
Huzursuzluğun Kitabı, kurmaca bir karakterin kendi hayatını anlattığı bir roman olarak görülebilir; ancak yazarla kahramanı sık sık birbirinin yerine geçtiğinden, Pessoa’nın hayatla ilgili kendine ait olan ve olmayan düşünceleri döktüğü, evirip çevirdiği bir denemeler, anlatılar toplamı olarak da kabul edilebilir. Pessoa bu kitap üzerinde 1913’ten itibaren çalışmaya başlamış, ölümüne dek parça parça yazmaya da devam etmişti. Sandık açıldıktan sonra, dağınık metinler bir araya getirilmeye başlandı ve 1982’de Portekiz’de yapıt ilk kez olarak basıldı; daha sonra, yeni bulunan parçaların eklenmesi ve elyazmalarında yanlış okunmuş yerlerin düzeltilmesiyle yeni basımlar yapıldı.
Dünyayı seyretmekle yetinmek isteyen, eylemsizliği en yüce erdem ve gerçek yaşam olarak gören Soares, Pessoa için belki de dünyanın ve yaşamanın ne olduğunu gösteren bir perdedir. Huzursuzluğun Kitabı aynı zamanda, bir edebiyatçının ulaşmak istediği yapıtla kâğıda dökebildiklerinin arasındaki mesafedir de; hayal edilenin soluk, titrek bir sureti, gölgesi olarak kalmaya, kusurlu olmaya mahkûmdur; tıpkı bütün kitaplar ve bütün çeviriler gibi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder