Listenin 21. sırası: Ölmeden Önce Okunacak 1001 Kitap Listesinden dört kitap.
Uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı. Şiirsel yazı dilinin övüldüğü birçok yorum okumuştum.
Kitap başlarda gayet iyi ilerledi. Ancak belli bir yerden sonra hafif hafif sıksa da yine de genel olarak beğendim.
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Huzursuzluğun Kitabı / Fernando Pessoa
HUZURSUZLUĞUN KİTABI
Yazarı: Fernando
PESSOA
Orijinal
Adı: Livro do desassossego
Türü: Anlatı
Yayın
Hakları: Can Yayınları
- 1.
basım: 2006 8. basım:
Şubat 2013 (1000adet)
Kapak
Tasarımı: Ayşe Çelem Design
Çeviri: Saadet
Özen
- 675 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Şairlerin
yaşamöyküsü yoktur; onların yaşamöyküsü, yapıtlarıdır. / Octavio Paz
* İçimde ustam
doğdu.
* Hissetmek - ne
renktir acaba?
* ... yorgun
gözlerle eski yazı masasına eğilmiş, sayfalara, gözlerimden daha bitkin olan
ruhumu bırakıyorum.
* ... hayatta
kendimize bir yol çizsek, sonra da o yolun tam tersine gitsek.
* ... yüreğimin
en gizli yerinde ağlıyordum aslında.
* Çünkü, gördüğüm
şeylerin boyundayım ben,
Kendi boyumda değil.
* Ne mutlu
yaşamlarını kimseye emanet etmeyenlere.
* Hiçkimse ile
saklambaç oynuyoruz.
* Bakışlarımı
nereye çevirsem, her şey yağmur renginde...
* Seni yalnızca
düşümde istiyorum.
* İki insan 'Seni
seviyorum,' der ya da bunu düşünür, karşılıklı olarak hisseder ve ruhun
faaliyet alanını oluşturan soyut duygular kalabalığında, her ikisi de farklı
bir düşünceyi, farklı bir hayatı, hatta belki farklı bir rengi ya da kokuyu
dile getirmek derdindedir.
* Çocuklar,
hissettikleri gibi konuştukları için müthiş edebiyatçılar sayılırlar... Bir
keresinde bir çocuğun ağlamak üzere olduğunu anlatmak için ... 'Canım ağlamak
istiyor,' yerine 'Canım gözyaşı istiyor,' dediğini duydum.
* Hepimizde miyopluk
var, bir tek kendi içimize bakarken kurtuluruz ondan.
* Ne kadar yukarı
tırmanırsak tırmanalım, ne kadar aşağı inersek inelim, asla duygularımızın
dışına çıkamayız.
* Meselenin özüne
bakacak olursak, her şey adamına göre verilmiştir. Lokantanın aşçısını kapıya
koşturan sokaktaki eften püften bir olay, en özgün düşüncenin, en iyi kitabın,
yararsız hayallerimin en lezzetlisinin bile beni eğlendiremeyeceği kadar
eğlendiriyor onu.
* Bazen hüzünlü
bir hevesle, günün birinde, bir parçası olmayacağım bir gelecekte bu sayfaları
beğenenler çıkarsa, nihayet beni 'anlayan' birine, içinde doğup sevilebileceğim
gerçek bir aileye kavuşmuş olacağımı düşlerim. Ne var ki, doğmak şöyle dursun,
o zaman çoktan ölmüş olacağım ben.
* Farklı iklimler
olarak hayal ediyorum kendimizi, üzerimde başka yerlerde patlayacak
kasırgaların ağırlığı var.
* Şiiri bir ara
seçim, müzikten düzyazıya salt bir köprü olarak görüyorum.
...
Şiir, gelecekte, sadece çocukların düzyazıya yaklaşmasına
hizmet edecek; çünkü hiç kuşkusuz şiir çocuksu, belleği eğiten, başka şeylere
yardımcı olan, iyi bir ilk adımdır.
* İdealim her
şeyi bir romanda yaşayıp hayatta dinlenmek...
* Kendimi
ilerliyorum, sokaklarda değil, acımın içinde.
* Bir insan
sadece sarhoşken iyi yazabiliyorsa, sarhoş dolaşsın. Karaciğerime kötü geliyor,
derse, 'Karaciğeriniz neymiş ki?' derim. 'Ömrü sizinkiyle sınırlı, ölü bir şey;
oysa yazabileceğiniz şiirler yaşayacak, herhangi bir şeyle 'sınırlı'
olmaksızın.'
* Özgürlük,
yalnız kalabilmeye denir. İnsanlardan uzaklaşabiliyorsan, onlara hiçbir
muhtaçlığın, ... yoksa özgürsündür... Yalnız yaşayamıyorsan, doğuştan kölesin
demektir.
* Hep kül rengi
yazmışım.
^-^
KEDİLER ^-^
* ... kediden bir
daha geri dönmemek üzere ayrıldığımı tahayyül ettim.
* ... dünya
tatlısı kedi...
* ... yılların
yükünü sırtlamış bir kedi...
* ... uykusuz
gecelerin ölümsüz kedisini...
* ... kedi ya da
köpek arasındaki mesafeden... Kediden bana varana dek hiçbirimiz bize
dayatılmış olana hayata... ... kediyle ikisinin aklının ise yalnızca seviyeleri
başka.
* Kedi güneşte
yuvarlanır, oracıkta uyuyakalır.
* ... kediler,
köpekler gibi gelişine göre yaşamak...
* En yalın
haliyle insana baktığımda, bir kedi ya da köpek kadar bilinçsiz olduğunu
görüyorum...
* ... kocaman,
çevik, hain kedileriyle oynayarak...
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/ 50
... onümdeki...
* Sf/ 51
... geçiriyo
rum...
* Sf/ 84
... kimse, aslı
yanıma gelmeyecek.
* Sf/ 137
... değildir. hayalcinin..
* Sf/ 220
... demekt...
* Sf/ 374
... 5. sıra silik yazı...
* Sf/ 450
2. paragraf silik yazılar...
* Sf/ 546
Son paragraf silik yazılar...
* Sf/ 567
Son üç paragraf silik yazılar...
NİSAN 2016
Yazar Hakkında Bilgi= Fernando Pessoa (d. 13 Haziran 1888 – ö. 30 Kasım 1935), Portekizli şair,
ressam.
Lizbon'da
doğdu. Beş yaşındayken, müzik eleştirmeni olan babasını kaybetti. Annesi,
Portekiz'in Durban konsolosuyla yeniden evlenince yerleştikleri Güney Afrika'da
(1896)
tam bir İngiliz eğitimi gördü. 1905'te geri döndüğü Lizbon'da yaşamının sonuna
kadar kaldı. Geçimini, İngilizce ve Fransızca iş mektupları yazarak kazandı ve
yalnız yaşadı.
Portekiz
modernizminin öncülerinden olan Pessoa, Milton, Shelley, Keats, Poe, Byron, Whitman, Shakespeare, Baudelaire'den
etkilenmiş ve ilk şiirlerini, İngilizce olarak, 1905-1908 yılları arasında
yazmıştır. 1912'de, ilk şiirlerini "Portekiz 'Rönesans' " hareketinin
yayın organı A Aguia dergisinde yayımladığında, simgeci şiirin ve
"saudosismo"nun (geçmişe özlem) etkisi altındaydı. Aynı yıllarda,
düzyazı metinler (Fausto, Epithalamium, O Marinheiro, Na Floresta do
Alheamento, vd.), eleştiri ve denemeler yazdı. 1913'te, fütürist harekette
yer aldı ve Sá-Carneiro ile birlikte Portekiz öncü edebiyatını başlatarak,
"paulismo" akımını yarattı. 1914 yılında, her şeyi, olabilecek bütün
tarzlarda hissetmek için, kendi içinde gücül olarak bulunan farklı yazar
kimliklerini aralarında diyaloğa sokarak, onlara yazı aracılığıyla kurmaca bir
gerçeklik kazandırdı. Pessoa'nın farklı yazar kimliklerinin yansıması olan bu
kökteş şair ve yazarlar Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Ricardo Reis,
Bernardo Soares ve Fernando Pessoa'nın kendisidir. Pessoa'nın kendi şiirleri ve
kökteş şairleri aracılığıyla yarattığı şiirler Orpheu, Portugal Futurista,
Contemporanea, Atena gibi ancak birkaç sayı çıkan dergilerde yayımlandı.
"Vatanım Portekiz dilidir" diyen Pessoa ölümünden bir yıl önce,
Portekiz tarihinin okültist ve simgeci bir yorumu olan "Mensagem"
adlı şiiri yazdı ve Ulusal Propaganda Sekreterliği'nin açtığı yarışmada ödül
aldı.
Fernando
Pessoa 30 Kasım 1935'te, 47 yaşında, Lizbon'da karaciğer hastalığından
öldüğünde pek az tanınıyordu. Sağlığında yayımlanan dört kitabından üçü İngilizce'dir:
35 Sonnets (1918), English Poems I-II ve English Poems III (1921). Portekizce
kitap olarak yayımlanan tek eseri Mensagem'dir (1934). Dergilerde kalmış
birçok şiir, deneme vb. yazıları vardır. Ardında bıraktığı elyazması fragman
sayısı 25-27 bin arasındadır.
Bütün
eserleri 1942'de yayımlanmaya başlanmış ve 26 cilde ulaşmıştır.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Fernando_Pessoa
Çeviren Hakkında Bilgi= Saadet Özen, 1972 yılında İstanbul'da
doğdu. Notre DAME DE Sion Fransız Kız Lisesi'ni, ardından İstanbul Üniversitesi
Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nü bitirdi. Profesyonel turist rehberliği
yaptı, ayrıca uzunca bir süre Can Yayınları'nın Fransızca editörlüğünü yürüttü.
Halen belgesel sinema alanında çalışmalarına devam ediyor. Jorge Amado, Jose
Saramago, Yves Simon, Luis Sepulveda, Paulo Coleho, Andrey Makine, Romain Gary,
Nancy Huston, Amin Maalouf gibi yazarların yapıtlarını dilimize kazandırdı.
ARKA KAPAK –
20. yüzyıl Portekiz
edebiyatının büyük ismi Fernando Pessoa, sağlığında yayınlanan yapıtları
olduysa da, esas olarak ölümünden sonra, yazılarını topladığı sandığın
bulunmasıyla ün kazandı. Yaklaşık 27 bin sayfaya yayılan, farklı türlerde
eserler veren yazar, bunların büyük bir kısmını kendi adıyla değil, birer
yaşamöyküsüyle, kişilikle, hatta edebi duruş ve tarzla donattığı 70 ayrı
kurmaca yazarın, dışkimliğin adıyla imzalamıştı; kötü bir Portekizce’yle ilkel
doğa şiirleri yazan Alberto Caeiro, pagan dinlere inanan hekim Ricardo Reis,
"içinde bir Yunan şairi barındıran Whitman" diye tarif edilen Alvaro
de Campos gibi... Bu kurmaca yazarlardan biri olan Bernardo Soares, Pessoa’nın
"yarı-dışkimlik" olarak nitelediği, ona çok yakın bir karakterdi ve
Huzursuzluğun Kitabı’nın yazarı olarak yaratılmıştı. Soares, gündüzleri bir
kumaş mağazasında çalışan, geceleri yağmurun sesinde, ayak seslerinde
yalnızlığını duyumsayan bir Lizbonluydu.
Huzursuzluğun Kitabı, kurmaca bir karakterin kendi hayatını anlattığı bir roman olarak görülebilir; ancak yazarla kahramanı sık sık birbirinin yerine geçtiğinden, Pessoa’nın hayatla ilgili kendine ait olan ve olmayan düşünceleri döktüğü, evirip çevirdiği bir denemeler, anlatılar toplamı olarak da kabul edilebilir. Pessoa bu kitap üzerinde 1913’ten itibaren çalışmaya başlamış, ölümüne dek parça parça yazmaya da devam etmişti. Sandık açıldıktan sonra, dağınık metinler bir araya getirilmeye başlandı ve 1982’de Portekiz’de yapıt ilk kez olarak basıldı; daha sonra, yeni bulunan parçaların eklenmesi ve elyazmalarında yanlış okunmuş yerlerin düzeltilmesiyle yeni basımlar yapıldı.
Dünyayı seyretmekle yetinmek isteyen, eylemsizliği en yüce erdem ve gerçek yaşam olarak gören Soares, Pessoa için belki de dünyanın ve yaşamanın ne olduğunu gösteren bir perdedir. Huzursuzluğun Kitabı aynı zamanda, bir edebiyatçının ulaşmak istediği yapıtla kâğıda dökebildiklerinin arasındaki mesafedir de; hayal edilenin soluk, titrek bir sureti, gölgesi olarak kalmaya, kusurlu olmaya mahkûmdur; tıpkı bütün kitaplar ve bütün çeviriler gibi.
Huzursuzluğun Kitabı, kurmaca bir karakterin kendi hayatını anlattığı bir roman olarak görülebilir; ancak yazarla kahramanı sık sık birbirinin yerine geçtiğinden, Pessoa’nın hayatla ilgili kendine ait olan ve olmayan düşünceleri döktüğü, evirip çevirdiği bir denemeler, anlatılar toplamı olarak da kabul edilebilir. Pessoa bu kitap üzerinde 1913’ten itibaren çalışmaya başlamış, ölümüne dek parça parça yazmaya da devam etmişti. Sandık açıldıktan sonra, dağınık metinler bir araya getirilmeye başlandı ve 1982’de Portekiz’de yapıt ilk kez olarak basıldı; daha sonra, yeni bulunan parçaların eklenmesi ve elyazmalarında yanlış okunmuş yerlerin düzeltilmesiyle yeni basımlar yapıldı.
Dünyayı seyretmekle yetinmek isteyen, eylemsizliği en yüce erdem ve gerçek yaşam olarak gören Soares, Pessoa için belki de dünyanın ve yaşamanın ne olduğunu gösteren bir perdedir. Huzursuzluğun Kitabı aynı zamanda, bir edebiyatçının ulaşmak istediği yapıtla kâğıda dökebildiklerinin arasındaki mesafedir de; hayal edilenin soluk, titrek bir sureti, gölgesi olarak kalmaya, kusurlu olmaya mahkûmdur; tıpkı bütün kitaplar ve bütün çeviriler gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder