Listenin 22. sırası: Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap...
♥ Daha önce kitaplarını okuyup sevdiğim yazarlardan kitaplar ♥
Nazlı Eray'ın yazdıklarını okumayı seviyorum. Zaten bu kategori dahilinde iki kitabını okuyorum.
Yazarla ilgili önceki paylaşımlarıma bakmak isterseniz:
Aydaki Adam Tanpınar - Nazlı Eray
Kategori dahilinde okuduğum diğer kitaplar için:
ELYAZMASI RÜYALAR
Yazarı: Nazlı
ERAY
Türü: Roman
Yayın
Hakları: Everest Yayınları
- 1.
Basım: Mayıs 2015
Kapak
Tasarımı: Füsun Turcan Elmasoğlu
- 206 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* İnsan belleği
geçen zamanla bazı yaşanmış anıların üstünü örtüyor; kapatıyor onları. Böylece
daha rahat, daha huzurlu yaşayabiliyoruz bugünü. Öyle değil mi? İnsan her şeyi
hatırlasa çok yorulur. Unutmak... Unutmak bazen bir ilaç.
* Suçluluk
duygusu en zor taşınan, insanı en çok ezen duygudur... Suçluluk ve onun kan
kardeşi acımak.
* Gerçekten adam
konuşurken ağzından değişik gürültüleri sesler, ıslıkları, bağırış çağırışlar
duyuluyordu.
Kalabalığın sesi...
* Rüzgarlı
günlerde yatak odasının balkon perdeleri güzel bir kadının tülden tuvaletinin
kabarık etekleri gibi içeriye dolar...
* Bazı zamanlar
onun hayatını yaşadığımı hissederdim.
(İmparator Çay Bahçesi kitabında da aynı durum mevcut:))
^-^
KEDİLER ^-^
* Beli kırık bir
kedi gibi öne attım kendimi...
* Bidonların
birinin içinden fırlayan bir kedi üstümden atlayarak karanlığın içinde
kayboldu.
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/ 30
... İstanbu'u...
* Sf/ 43
Sizde kabul
ediyorsunuz bunun tuhaflığını, değil mi?
* Sf/ 44
Kız masmavi gözlerimi
açarak baktı bize.
* Sf/ 90
Hah sanki
ayaklarımın altında oynuyordu.
* Sf/ 93
Tanımıştım onu. ikinci...
* Sf/ 145
Yağma da bir
baktır.
* Sf/ 152
... olayların akışım...
* Sf/ 163
... biliyordum. içindeki...
* Sf/ 167
Hiç ağzım açmadan
yaşlı kadını selamlayıp odadan çıktı.
* Sf/ 201
Kalabalığa karışıp Tünel'e bindim.
NİSAN 2016
Yazar Hakkında Bilgi= Nazlı Eray,
Ankara’da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma
Bakanlığı’nda tercüman olarak çalıştı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı
yaptı. Edebiyatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye
Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi, 1977 ve 1978
yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi’nin Onursal
Üyesidir.
Yazmaya 1959’da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray’ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975’te çıktı. “Laz Bakkal” başta olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. “Karanfil Gece Kursu” öyküsüyle 1988 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, Aşkı Giyinen Adam romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandı. Türk Kütüphaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009), Başkent Rotary Kulübü’nün Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği’nin ilk Mavi Anka Ödülü’ne (2014) layık görüldü.
Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer’in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink’te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Öykülerinden kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. “Monte Kristo” ve “Rüya Sokağı” öyküleri 2005’te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafından L’ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye’de sahnelendi.
Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayıs 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.
Yazmaya 1959’da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray’ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975’te çıktı. “Laz Bakkal” başta olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. “Karanfil Gece Kursu” öyküsüyle 1988 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, Aşkı Giyinen Adam romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandı. Türk Kütüphaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009), Başkent Rotary Kulübü’nün Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği’nin ilk Mavi Anka Ödülü’ne (2014) layık görüldü.
Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer’in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink’te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Öykülerinden kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. “Monte Kristo” ve “Rüya Sokağı” öyküleri 2005’te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafından L’ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye’de sahnelendi.
Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayıs 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.
ARKA KAPAK –
Fantastik edebiyatın
kraliçesi Nazlı Eray'dan bittikten sonra bile sürüp giden bir roman!
İyileşebilmek için, 'Abalı Dede Türbesi'nde rüyaya yatan insanlar arasında başlayan bu roman, çeşitli rüyaların bir örgü gibi birbirine geçmesiyle, şaşırtıcı biçimde parçalanmış bir otobiyografiyi oluşturuyor. Belleğin karşı kıyısından bakılan, yaşamın yalnızca rüyalarda yükü hissedilen eski bölümlerini kapsayan bir otobiyografi. İçinde birçok rüya kişisini barındıran bu türbe, belki de yaşadığımız dünyanın ta kendisi. Şoför Sulakyurtlu Kazım'ın gündüzle geceyi ayıran çizgi üstündeki garip serüvenleri, İstanbul'u rüyasında gören adamın anlattıkları, Alfred Jarry'nin burjuva toplumunu tekmeleyen oyunu 'Kral Übü', Tanrı Ciguri ile baş başa konuşmalar, anılarını yitiren bir insanın duyduğu o şampanya sarhoşluğu gibi hafiflik, kırmızı ışıklı, geçmişe sıkışmış bir garsoniyer odası, kendi cenazesini taşıyan bir ölü ve Arthur Rimbaud'nun o ürpetici sözü: 'Gerçek yaşam yok. Biz dünyada değiliz.'
Edebiyat dünyamıza ´fantastik gerçekçilik´le girerek bugüne kadar bütün yapıtlarında bunu sürdüren Nazlı Eray, anı-roman türündeki bu kitabı ile yine çok alışılmış bir biçimde öyküsüne başlayıp sıradışı yorumuyla okurları bir kez daha değişik boyutlara götürüyor.
-TALAT S. HALMAN-
İyileşebilmek için, 'Abalı Dede Türbesi'nde rüyaya yatan insanlar arasında başlayan bu roman, çeşitli rüyaların bir örgü gibi birbirine geçmesiyle, şaşırtıcı biçimde parçalanmış bir otobiyografiyi oluşturuyor. Belleğin karşı kıyısından bakılan, yaşamın yalnızca rüyalarda yükü hissedilen eski bölümlerini kapsayan bir otobiyografi. İçinde birçok rüya kişisini barındıran bu türbe, belki de yaşadığımız dünyanın ta kendisi. Şoför Sulakyurtlu Kazım'ın gündüzle geceyi ayıran çizgi üstündeki garip serüvenleri, İstanbul'u rüyasında gören adamın anlattıkları, Alfred Jarry'nin burjuva toplumunu tekmeleyen oyunu 'Kral Übü', Tanrı Ciguri ile baş başa konuşmalar, anılarını yitiren bir insanın duyduğu o şampanya sarhoşluğu gibi hafiflik, kırmızı ışıklı, geçmişe sıkışmış bir garsoniyer odası, kendi cenazesini taşıyan bir ölü ve Arthur Rimbaud'nun o ürpetici sözü: 'Gerçek yaşam yok. Biz dünyada değiliz.'
Edebiyat dünyamıza ´fantastik gerçekçilik´le girerek bugüne kadar bütün yapıtlarında bunu sürdüren Nazlı Eray, anı-roman türündeki bu kitabı ile yine çok alışılmış bir biçimde öyküsüne başlayıp sıradışı yorumuyla okurları bir kez daha değişik boyutlara götürüyor.
-TALAT S. HALMAN-
Okuma şenliği defterime bakmak isterseniz:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder