Listenin 6. sırasındaki -yasaklanmış kitap- kategorisi dahilinde 'Ben, Malala'yı okudum.
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Ben, Malala / Malala Yusufzay
BEN, MALALA
EGİTİM HAKKINI
SAVUNDUĞU İÇİN TALİBAN TARAFINDAN VURULAN KIZ
'Sesimizin değerini ancak susturulduğumuzda anlarız.'
Yazarı: Malala
YUSUFZAY ve Christina LAMB
Orijinal
Adı: I Am Malala / The Girl Who Stood Up for Education and
was Shot by the Taliban
Türü: Anı
Yayın
Hakları: Epsilon Yayıncılık
www.epsilonyayinevi.com
- 1.
baskı: Nisan 2014
Çeviri: Doğan
Yılmaz
- 390 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Bana
Afganistan'ın en büyük kadın kahramanı Maivandlı Malalai'nin adını vermişler.
Malalai, Kandahar'ın batısındaki tozlu
ovalarda küçük bir kasaba olan Maivand'da bir çobanın kızıymış. Malalai genç
bir kızken, babası ve ileride evleneceği adam, ülkelerindeki İngiliz istilasına
karşı savaşan binlerce Afgan erkeği arasında yer alıyorlarmış. Malalai, köyün
diğer kadınlarıyla birlikte yaralılarla ilgilenmek ve su taşımak için savaş
alanına gidiyormuş. Kendi erkeklerinin yenilmek üzere olduğunu ve sancaktarın
düştüğünü görünce, beyaz peçesini havaya kaldırmış ve savaş alanında
birliklerin önüne geçmiş.
'Canlarım!' diye bağırmış. 'Eğer
Maivand için savaşırken ölmezseniz, birileri sizi hep utanç sembolü olarak
anacak!'
Malalai açılan ateş sonucu ölmüş ama
onun sözleri ve cesareti erkeklere ilham vermiş, hepsi savaş alanına dönmüşler.
Bütün bir tugayı yok etmişler; İngiliz ordusu tarihteki en büyük yenilgilerinden
birini yaşamış.
* Babam,
tapınakla caminin nasıl kusursuz bir şekilde yan yana durabileceğini anlatan
'Butkara'nın Kutsal Emanetleri' adında bir şiir yazmıştı: 'Minarelerden
gerçeğin sesi yükseldiğinde / Buda gülümser / Ve tarihin kopan zinciri yeniden
birleşir.'
* Halamların tek
mahrumiyeti okul değilmiş. Sabahları babama kaymak ve süt verilirken, kız
kardeşleri sütsüz çay içerlermiş. Yumurta varsa, sadece oğlanlar arasında
paylaştırılmış. ... tavuk kesildiğinde, kızlar kanatlar ve boyunla yetinirken,
babam, ağabeyi ve büyükbabam enfes göğüs etinin tadını çıkarırlarmış.
* Babam dünyanın
bize ait kısmında cihat fikrinin CIA tarafından teşvik edildiğini söyler. Hatta
mülteci kamplarındaki çocuklara okulda bir Amerikan üniversitesi tarafından
hazırlanan ve temel matematiği savaş yoluyla anlatan kitaplar okutuluyormuş.
'10 Rus kafirden 5'i bir Müslüman tarafından öldürülürse, geriye 5 Rus kafir
kalır' ya da '15 mermi - 10 mermi: 5 mermi' gibi örnekler veriliyormuş.
* Benazir Butto: http://tr.wikipedia.org/wiki/Benazir_Butto
* Babam
Cihanzeb'den mezun olduktan sonra, ünlü bir özel okulda İngilizce öğretmeni
olarak çalışmış. Ama maaşı düşükmüş, ayna yalnızca 1600 rupi (19 dolar)
* Ramada Okulu.
Sahibi okula bu adı vermiş çünkü daha önce bir kez Türkiye'ye gitmiş ve Ramada
Oteli görmüş!
* ... Taliban
adlı bir grup ülkeyi ele geçirmişti ve kız okullarını yakıyorlardı. Erkekleri
upuzun sakal bırakmaya, kadınları da burka giymeye zorluyorlardı. ... Babam,
Taliban'ın kadınların yüksek sesle gülmelerini, hatta beyaz ayakkabı giymelerini
bile yasakladıklarını söylemişti; çünkü beyaz erkeklere ait bir renkti.
Kadınlar sırf tırnak cilası sürdükleri için hapsediliyor, dövülüyorlardı.
* Anna Karenina
gibi kitapları, Jane Austen'ın romanlarını okuyordum ve babamın sözlerine
inanıyordum: 'Malala bir kuş kadar özgür.'
* Ücra
bölgelerdeki nüfuz sahibi adamlar, devletten, tek bir öğrencisi bile olmaya
okullar için para alıyorlardı. ... Hayatı boyunca bir gün dahi ders vermediği
halde öğretmen maaşı alan bir adam bile vardı.
*
Dindar halkın bir bölümü, Usame bin Ladin'i bir
kahraman olarak görüyordu. Pazarlarda onun beyaz bir atın üzerinde çekilmiş
resimleri, kutularında onun resimleri olan tatlı ve şekerler satılıyordu. Bu
insanlar, 11 Eylül olayları ile, Amerika'dan, onların dünyanın dört bir
yerindeki başka insanlara yaptıklarının intikamının alındığını düşünüyorlardı.
Ancak Dünya Ticaret Merkezi'ndeki insanların masum olduğu, Amerika'nın
politikalarıyla hiçbir ilgilerinin olmadığı ve Kuran-ı Kerim'in insan
öldürmenin yanlış olduğunu söylediği gerçeğini göz ardı ediyorlardı.
* Altı ay içinde insanlar televizyonlarını, DVD'lerini
ve CD'lerini elden çıkarmaya başladılar. Fazlullah'ın adamları bunları kocaman
yığınlar halinde sokakta topluyor ve yakıyorlardı. ... Yüzlerce CD ve DVD
dükkanı gönüllü olarak kapandı; Taliban bu dükkanların sahiplerine para yardımı
yaptı. ... Taliban'ın insanların kapılarını dinlediği, sonra zorla içeri
girdiği, televizyonu alıp sokakta paramparça ettiği biliniyordu.
* ... Radyo Molla ilgisini okullar üzerine
yoğunlaştırdı. Okul yöneticileri aleyhine konuşmalar yapmaya ve okulu bırakan
kızları isim vererek övmeye başladı. 'Bayan Filanca okulu bıraktı, bu yüzden
cennete gidecek' ya da ' X köyünden Bayan Y eğitimini beşinci sınıfta bıraktı.
Kendisini tebrik ediyorum' diyordu.
* Fazlullah'ın adamları, sağlık görevlilerinin çocuk
felci aşısını yapmasını yasaklamıştı. Bu aşıların, Amerikalıların Müslüman
kadınları kısırlaştırmak için hazırladığı bir tuzak olduğunu söylüyorlardı;
çünkü onlara göre Amerikalılar Svat halkının soyunun tükenmesini istiyordu.
'Bir hastalığı daha başlamadan iyileştirmek şeriat kanunlarına uymaz, ' diyordu
Fazlullah radyoda. 'Svat'ta herhangi bir yerde bir damla olsun aşı alan tek bir
çocuk olmayacak.'
* Karakollarda Fazlullah'ın ... bayrakları dalgalanmaya
başlamıştı. ... Polisler de o kadar korkuyorlardı ki görevden ayrıldıklarını
duyurmak için gazeteye ilan veriyorlardı.
*
Babam, insanların çoğunun sesini çıkarmayacak
olmasından nefret ediyordu. Cebinde,
Nazi Almanyası'nda yaşamış Martin Niemöller'in bir şiirini taşıyordu.
(İkinci Dünya Savaşı
sırasında bir kilisede rahip olarak görev yapan Pastör Nie Moeller şunları
yazdı bir gece bütün olanlardan sonra:)
Önce komünistleri götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, çünkü
komünist değildim.
Sonra sosyalistleri
götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, çünkü
sosyalist değildim.
Sonra ssendikacıları götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, çünkü
sendikacı değildim.
Sonra Yahudileri götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, çünkü
Yahudi değildim.
Sonra Katolikleri götürdüler,
Sesimi çıkarmadım, çünkü
Katolik değildim.
Sonra beni götürmeye
geldiler,
Benim için sesini çıkaracak
hiç kimse kalmamıştı...
* ... 2008 yılının sonunda, Fazlullah'ın yardımcısı ...
radyoda bütün kız okullarının kapanacağını duyurdu.
* Müzisyenler gazetelere ilan veriyorlar, müziği
bıraktıklarını söylüyorlardı...
* Anne Frank'ın Hatıra Defteri - Anne Frank 12 Haziran
1942 ile 1 Ağustos 1944 arasında günlük tutmuştur.
* Kötü insanlardan gelen iyi şeyleri kabul etme.
*
Bazı insanlar hayaletlerden, bazıları
örümceklerden ya da yılanlardan korkar; o günlerde biz insanlarda korkuyorduk.
*
Bir insana gözlerini ya da ciğerlerini
verebilirsin ama gülümsemesini veremezsin.
^-^ KEDİLER ^-^
* ... annem
seslenirdi. 'Pişo' derdi. Bu 'kedi' anlamına geliyor ve annemin bana taktığı
isim buydu.
*
Gece yarısına doğru bir kedi gelip...
- Yazım-Basım Hatası
* Sf/224, Sf/240,
Sf/248 basım kötü...
Okuduğum tarih: Ocak 2015
Yazar Hakkında Bilgi= 2014 Nobel
Barış Ödülü'nün sahibi Malala Yusufzay'ın otobiyografisi BEN, MALALA tek bir insanın
sesinin bile dünyaya değişim yönünde ne kadar büyük bir ilham verebileceğini
kanıtlıyor…
Taliban kuvvetleri Pakistan'ın Svat Vadisi'ni kontrol altına aldığında, küçük bir kız hiç korkmadan düşüncelerini dile getirdi. Malala Yusafzay susturulmayı reddederek eğitim hakkı için mücadeleye girişti.
9 Ekim 2012 Salı günü, 15 yaşındayken, neredeyse bunu canıyla ödüyordu. Okul servisiyle eve dönerken, yakın mesafeden açılan bir ateşle başından vurulmuştu.
Malala'nın mucizevi şekilde hayatta kalıp iyileşmesi, onu Kuzey Pakistan'daki ücra bir vadiden New York'taki Birleşmiş Milletler binasının koridorlarına uzanan olağanüstü bir yolculuğa çıkardı. Malala 16 yaşında, barışçıl protesto eylemlerinin dünya çapında sembolü ve Nobel Barış Ödülü'nü kazanan en genç isim oldu.
Taliban kuvvetleri Pakistan'ın Svat Vadisi'ni kontrol altına aldığında, küçük bir kız hiç korkmadan düşüncelerini dile getirdi. Malala Yusafzay susturulmayı reddederek eğitim hakkı için mücadeleye girişti.
9 Ekim 2012 Salı günü, 15 yaşındayken, neredeyse bunu canıyla ödüyordu. Okul servisiyle eve dönerken, yakın mesafeden açılan bir ateşle başından vurulmuştu.
Malala'nın mucizevi şekilde hayatta kalıp iyileşmesi, onu Kuzey Pakistan'daki ücra bir vadiden New York'taki Birleşmiş Milletler binasının koridorlarına uzanan olağanüstü bir yolculuğa çıkardı. Malala 16 yaşında, barışçıl protesto eylemlerinin dünya çapında sembolü ve Nobel Barış Ödülü'nü kazanan en genç isim oldu.
ARKA KAPAK –
'Malala kim?' diye sordu
silahlı adam.
Malala benim, bu da benim
hikayem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder