4 Şubat 2016 Perşembe

Aydaki Adam Tanpınar - Nazlı Eray * Kış Okuma Şenliği 2015-2016

Sevgili Pinuccia'nın düzenlediği 'Kış Okuma Şenliği' okuma listeme buradan ulaşabilirsiniz. 

Listenin 22. sırası: Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap.
* Çok merak edip, okumak için sabırsızlandığım kitaplar.



Nazlı Eray'ı ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ı çok sevdiğim için bu kitaba bayıldım diyebilirim. Hem Nazlı Eray'ın güzel ve etkileyici yazı dili sayesinde keyifle okunuyor hem de Ahmet Hamdi Tanpınar'ın hayatına ve duygularına dair bilgiler ediniyorsunuz. 



Nazlı Eray'ın paylaştığım bir diğer kitabı için:

Yoldan Geçen Öyküler - Nazlı Eray



Ahmet Hamdi Tanpınar'ın paylaştığım kitapları:

Kategori dahilinde okuduğum diğer kitaplar:



AYDAKİ ADAM TANPINAR
Yazarı: Nazlı ERAY
Türü: Roman
Yayın Hakları: Doğan Kitap
www.dogankitap.com.tr
-   1. baskı / Temmuz 2014    3. baskı / Ekim 2014
Kapak Tasarımı: Geray Gençer
-   297 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * Sükut suikastı.
         Suskunluk. Çevresindeki, yapıtlarına karşı olan sessizlik, tepkisizlik. Kimsenin bir şey yazmaması, ağzını açıp bir şey söylememesi.
         ...
         Sükut suikastı, kendi deyimiyle. Kimsenin eserleri hakkında hiçbir şey yazmaması. Yok sayılması adeta.

        * Mazi insanı yalnız bırakmaz.

        * Tanpınar aynaları çok severmiş ve yaşadığı her yere ufak da olsa bir ayna asarmış...

        * Gece tenhaydı. Karanlık. Bazen insan ruhunun olduğu gibi.

        * 'Eşik' şiiri. Satır satır incelikle işlemiş, bir duygu tomarı, bir ipekten çığlık, bir kadifeden kalp, bir ibrişimden arzu yumağı.

        * Belki yaşamak yalnızlıktı.

        * Gece ne güzeldi.
         Rüyaların örüldüğü siyah bir yumak yün gibiydi.

        * Düşüncelerim haciz altında gibi.

        * Günlükleri yirmi yıl karanlıkta kalmış, belki bulunamamış, yirmi yıl da çevirileri sürmüştü. Okunmaları güçtü, naylon torbanın içinde bulunmuşlardı. Onları çözmek asistanlarının yirmi yılını almıştı.

        * NE İÇİNDEYİM ZAMANIN
         Ne içindeyim zamanın,
         Ne de büsbütün dışında;
         Yekpare geniş bir anın
         Parçalanmaz akışında.

        * Gölgem! Hareketsiz ve gevşek mumyam.

        * ... Tanpınar altmış yaşında yayımladığı şiir kitabının sessizlikle karşılanmasını anlayamaz. Aynı durum romanları için de geçerlidir.
         Tanpınar 1962 yılında vefatından sonra keşfedilmiş ve ondan sonra eserleri büyük ilgi görmüştür.

        * Ben iki kişiyim... Bir gözüm güler, bir gözüm ağlar.

        * Patlatılmış balon gibiydim.


^-^ KEDİLER ^-^

        * Kedilerle dolu, ortasında ağaç olan bir avluya bakıyor.

        * Avludaki kediler buz gibi gece havasında birbirlerine sokulmuş, uyuyorlardı.

        * Kedileri geçtim...

        * Sokakta tek tük kedi vardı. Bir tanesi bacaklarıma süründü.

        * Kedi hala peşimdeydi.

        * Avludaki kediler orta yere, ağacın dibine toplanmışlar. Uyuyor hepsi.

        * Kedi gene gelmişti, bacaklarıma sürünüyordu.

        * Kedi ayaklarımın arasında dolaşıyor, ben yürüdükçe arkamdan koşuyor.

        * Kedi yanıma gelmişti. Mırıl mırıl, kendi dilinde bir şeyler anlatmaya çalışıyordu sanki bana.

        * Çevrede kediler vardı.
         ... Bir siyah kedisi varmış Ahmet Hamdi Tanpınar'ın. Onu çok severmiş.
         Fotoğraftaki siyah kedi!

        * Simsiyah bir kedi bacağıma sürtündü.
         Tanpınar'ın kara kedisi olmalıydı bu. Belki de Kafka idi adı.

        * Kedi aralık kapıdan içeri girmiş, köşedeki eski koltuğun üstüne atlamıştı.

        * Kedisi de dışarıda. Kapının önünde. Kara kedi.

        * Kedileri, pencerede çiçekleri...

        * Yere çömelip kara kediyi sevdi.

        * ... siyah kedisini...

        * ... siyah kedisini okşamıştı.

        * Bir kedi haykırdı gece karanlığında.

        * ... kara kedisi...

        * Kediler, kediler... Koşarak dört bir yandan insana doğru gelen kediler... Rengarenk kediler... Bir tanesi 'fareci'ymiş, bekçi söyledi.

        * Eski dünya ve kedi kokusu.

        * ... Narmanlı Yurdu'nu, kedileri...

        * Kediler koşarak bana doğru geliyorlar.

        * Kediler geriniyor...

        * Burada kediler ve nisanda açan o morsalkım var yalnızca.

        * Kedi bacaklarımın arasına gelmişti. Mırıl mırıl dolanıyor, sanki anlaşılması sonsuza değin mümkün olmayan bir dilde bana bir şeyler söylüyor.

        * Siyah kedisinin ismi ne?...
         Simsiyah olanın mı?
         Evet. Kucağında fotoğrafı var.
         Kafka. O kedinin adı Kafka...
         ...
         'Demek Kafka' dedim. 'Kedinin adı.'
         Evet, Kafka.

        * Onlarca rengarenk tüylü kedi koşarak bana doğru geldiler. Bacaklarıma sürünüyorlar, umutla onlara yiyecek bir şey vermemi bekliyorlardı.

        * Az önce kedilere yiyecek verdim.

        * Kediler uyumuşlardı.

        * ... Narmanlı Yurdu'ndaki oda, orada yazdığı romanlar, boşalan kahve fincanları, kedileri, avuçta söndürülen sigaralar...

                                                                                     OCAK 2016


Yazar Hakkında Bilgi=  Nazlı Eray, Ankara’da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nda tercüman olarak çalıştı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Edebiyatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi, 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi’nin Onursal Üyesidir.
Yazmaya 1959’da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile başlayan Eray’ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975’te çıktı. “Laz Bakkal” başta olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. “Karanfil Gece Kursu” öyküsüyle 1988 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, Aşkı Giyinen Adam romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandı. Türk Kütüphaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009), Başkent Rotary Kulübü’nün Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği’nin ilk Mavi Anka Ödülü’ne (2014) layık görüldü.
Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer’in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink’te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Öykülerinden kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. “Monte Kristo” ve “Rüya Sokağı” öyküleri 2005’te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafından L’ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye’de sahnelendi.
Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayıs 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.


ARKA KAPAK –

Boğaz erguvanlarının altında yürürken aşk hayalleri kuran, Beyoğlu'nda Narmanlı Yurdu'nda eski bir hapishaneden bozma rutubetli bir odada en güzel eserlerini yazan, güzel kadınlara hayran, parasız, bir türlü iki yakası bir araya gelmeyen, tozlu pabuçlu "Kırtıpil Hamdi". Çevresindeki "sükût suikastı"nın kurbanı, kumar masalarında şans arayan, borç para istediği için artık dost toplantılarına çağrılmayan, kadife uçlu kirpikli muhteşem yazar.

Hayran olduğum yazı disiplinine ve hiçbir disipline sığmayan yazı hayatına, evhamına, vesveselerine, dedikoduculuğuna, hayata geç kalmışlığına tutkun olduğum için yazdım bu kitabı Hamdi Baba!Ayın üstündeki yazılarını okurum bazı geceler ve hayatta yalnız olmadığımı hissederim. Kimsin? Ahmet Hamdi Tanpınar. Ölümünden yıllar sonra Türk edebiyatına damgasını vurmuş, yaşarken arayıp bulamadığı ilgiyi ölümünden sonra tuhaf bir şekilde yakalamış, değişik, zamanının çok ilerisinde bir yazar... "Bu gece ölebilirim" demiştin bir gece. "Daha ne kadar ömrüm var?" Zangır zangır titretir güncendeki bu cümleler beni.

Ve yakın çevren: Dublaj kraliçesi "fitne fücur" Adalet Cimcoz, ilk kadın Hamlet Nur Sabuncu, kil yiyen şair Ahmet Haşim, deli gibi âşık olduğun Nesteren, esrarengiz Sarı Fizikçi. Muhlis Sabahattin'in veremden ölen kızı Melek Kobra ve Rudolf Valentino'ya benzeyen kocası Ferdi Tayfur... Şişli'de bir apartman...İstiklal, Narmanlı Yurdu. Kıyasıya bir hayat, beş parasız ve rüya dolu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder