10 Ocak 2016 Pazar

Benim Adım Kırmızı / Orhan Pamuk * Eskiden Okuduklarım -8-

'Benim Adım Kırmızı', Orhan Pamuk'un en çok sevdiğim iki kitabından biridir.
Bir diğeri ise 'İstanbul - Hatıralar ve Şehir'. Paylaşmıştım, göz atmak isterseniz:


Bitirmek için en zorlandığım kitabı ise 'Masumiyet Müzesi'ydi. Belki kitap 586 sayfa değil de yarısı kadar uzunlukta olsa daha farklı hissedebilirdim. Çok fazla tekrara düştüğünü düşünüyorum ve aynı detaylara fazlasıyla girilmiş.
Paylaşımıma göz atmak isterseniz:


Yazarın okuduğum diğer kitapları ise;

Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:


BENİM ADIM KIRMIZI
Yazarı: Orhan PAMUK
Türü: Roman
Yayın Hakları: İletişim Yayınları
www.iletisim.com.tr
-   1. Baskı İstanbul, Aralık 1998 (50.000 adet)
-   472 sayfa


Kitaptan Alıntılar;

        * Okuduğunuz kitabı güzelleştirmek için nakkaş, hikayenin en güzel meclisini resmeder.

        * ... kadınların çiçek renginde şarkılar söylediğini...


        * Önce ata bakar nakkaş, sonra aklındakini hemen kağıda çizer. Aradan göz kırpacak kadar bir zaman bile geçse, nakkaşın kağıda geçirdiği, görmekte olduğu at değil, az önce gördüğü atın hatırasıdır ki, bu da en sefil nakkaş için bile, resmin ancak hafızayla mümkün olabileceğinin kanıtıdır.

        * Nizami'nin, aşk satrancı, dediği şeyin bu türden edebi oyunlarla değil, aşıklar arasında daha alttan alta cereyan ede ruh hareketleriyle yapıldığını Şeküre de biliyordu elbette.

        * İyi bir ressam harikalarıyla yalnız bizim aklımızda yer etmekle kalmaz, en sonunda hafızalarımızın manzarasını da değiştirir. Bir nakkaşın hüneri ve resimleri bir kere ruhumuza bu kadar işledikten sonra da, bütün alemin güzelliği için bir kıstas olur çıkar.

        * İyi olursanız Allah dualarınızı kabul eder. Kimse de size ilişmez.

        * Münkirler, zındıklar, inançsızlar da Allah'ı inkar etmek için onun gözükmediğini söylerler...
         Oysa O görene gözükür. Kuran-ı Kerim bu yüzden görenle görmeyenin hiç bir olmayacağını söyler.

        * Bütün atlar, her birimiz en büyük musavvir ulu Allah'ın elinden bir diğerinden farklı olarak çıktığımız halde, nakkaşlar takımı bizleri niye ezberden çizer? Niye bizlere hiç bakmadan, binlere, on binlerce at resmi çizivermekle övünürler?

        * Bazen her şeyi ağzıma sokmak istiyorum... (Masumiyet Müzesi'nde de benzer bir durum vardı:))

        * Çok bakarsan resmin zamanına girer aklın.


 ^-^ KEDİLER ^-^

        * ... kedi besler gibi şefkatle lokmalarımı izleyerek beni besleyen...

        * Kediye gösterilen bu zarafetin bizlere gösterilmediği hatırlanarak...

        * Sen hiç ölü kedi gördün mü?

        Asılmış Yahudi'nin evindeki ölü kediyi göstereyim mi sana?

        Kedi gitmiş yok.
         Ölmüş kedi gider mi?

        * ... keyiften tatlı tatlı hırıldayan bir kedi gibi koyuverdi kendini.

        * Merdivenleri kedi gibi indim.

        * Sokaklarda kimsecikler yoktu, kediler bile.

        * ... beni buraya ölü kediyi göstermeye getirdi, ama yoktu.

        * ... huzurlu kediler...

        * ... kedi kılından fırça...

        * Kedi yalanmayı bıraktı da bir an sihirli gözleriyle göz göze geldik. Ahalisi şımarttığı için küstah olur bu İstanbul'un kedisi, bilirsiniz.

        * ... tekir kedisinden bahsetmek için buluştuğumuz...

        * ... çamurda yalanan bir kedi dönüp de bize bakmadı bile: Bizler gibi kedi de kendi pisliğiyle fazlasıyla meşguldü.

        * Bir koşu gittim kedi kulağının tüyünden en ince kalemimi...

        * Dışarıdan, hemen avlu kapısının oradan ölümüne dövüşen kedilerin bağırışları geldi.

        * ... eve süt dökmüş kedi gibi giriyordun...

        * Kelile ve Dimne'den Kedi ile Fare'nin zoraki dostluğunu gösteren bir resimdi bu.

        * Kedi kuyruklu...

        * ... anne kedi gibi...

        * ... kedi köpek pisliği...

        * ... her yaz yavrularının kulaklarının içindeki enselerindeki tüylerden çeşit çeşit fırçalar yaptığımız tekir kedimiz...

                                                                                     KASIM 2013


Yazar Hakkında Bilgi=  http://www.orhanpamuk.net/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Orhan_Pamuk
https://tr.wikipedia.org/wiki/Benim_Ad%C4%B1m_K%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1


ARKA KAPAK –

Orhan Pamuk'un "En renkli ve iyimser romanım" dediği Benim Adım Kırmızı, yazarın dünyada şimdiye dek en çok satan romanı oldu; Fransa ve İtalya'da yılın kitabı seçildi, dünyada bir romana verilen en prestijli ödüllerin başında gelen Uluslararası IMPAC Dublin ödülünü kazandı. Eski resim sanatımız, Doğu ve Batı'nın dünyayı görme biçimleri, aşk ve ölüm hakkında unutulmaz bir tarihi roman olan bu çağdaş klasiği, ilk yayımlanışından 15 yıl sonra, yazarın sonsözü ve kapsamlı bir sanat-tarih kronolojisiyle birlikte sunuyoruz.

Benim Adım Kırmızı, hem Orhan Pamuk'un en çok dile çevrilen ve en çok hayranlık duyulan eseri hem de modern edebiyat tarihimizin dünyada en çok okunan kitabı.

Orhan Pamuk'un "en renkli ve en iyimser romanım" dediği Benim Adım Kırmızı, 1591 yılında İstanbul'da karlı dokuz kış gününde geçiyor. İki küçük oğlu birbirleriyle sürekli çatışan güzel Şeküre, dört yıldır savaştan dönmeyen kocasının yerine kendine yeni bir koca, sevgili aramaya başlayınca, o sırada babasının tek tek eve çağırdığı saray nakkaşlarını saklandığı yerden seyreder. Eve gelen usta nakkaşlar, babasının denetimi altında Osmanlı Padişahı'nın gizlice yaptırttığı bir kitap için Frenk etkisi taşıyan tehlikeli resimler yapmaktadırlar. Aralarından biri öldürülünce, Şeküre'ye âşık, teyzesinin oğlu Kara devreye girer. İstanbul'da bir vaizin etrafında toplanmış, tekkelere karşı bir çevrenin baskıları, pahalılık ve korku hüküm sürerken, geceleri bir kahvede toplanan nakkaşlar ve hattatlar sivri dilli bir meddahın anlattığı hikâyelerle eğlenirler. Herkesin kendi sesiyle konuştuğu, ölülerin, eşyaların dillendiği, ölüm, sanat, aşk, evlilik ve mutluluk üzerine bu kitap, aynı zamanda eski resim sanatının unutulmuş güzelliklerine bir ağıt.

"Genç Türk romancısı Orhan Pamuk, Avrupa'ya roman nasıl yazılır, gösteriyor."
Frankfurter Allgemeine.

Orhan Pamuk'u herkes okumalı.
The New Statesman, İngiltere


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder