10 Şubat 2016 Çarşamba

Bostan ve Gülistan- Sadi Şirazi * Kış Okuma Şenliği 2015-2016

Sevgili Pinuccia'nın düzenlediği 'Kış Okuma Şenliği' okuma listeme buradan ulaşabilirsiniz.

Listenin 12. sırası: Siz doğmadan en az 250 yıl önce yazılmış bir kitap.



Kitabın kapak ve sayfa tasarımı çok güzel. Kitaplığımda bulunmasından memnun olduğum bir eser.



Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:

Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Bostan ve Gülistan / Sadi Şirazi





BOSTAN ve GÜLİSTAN
Yazarı: Sadi ŞİRAZİ
Yayın Hakları: Beyan Yayınları
www.beyanyayinlari.com.tr
-   2. Baskı: Ağustos 2012, İstanbul
Kapak Düzeni: Yazıevi - Yusuf Kot
Hazırlayan: Osman Koca
-   400 sayfa


 Kitaptan Alıntılar;

        * (Bostan-Kitabın başlangıç cümleleri) Kudretiyle can, hikmetiyle söz yaratan Yüce Allah'ın adıyla başlıyorum. O, kullarını esirgeyen, düşenlerin elinden tutan, özürleri kabul eden, kerem sahibidir. Kapısından baş çevirenlerin bir başka kapıda izzet bulamayacağı kadar yücedir.

        * Olgun ve akıllı insanlar, kusur bulacağım diye kendilerini yormazlar. Kaftan, nakışlı ipekten olsa bile, yüzüyle astarı arasında dikiş izleri var. Sözlerim de tıpkı bunun gibi dostlar! Eğer hoşunuza gitmeyen bir şey olursa, onu böyle kabul edip sırtınıza geçirin.
  
        * Güveneceğin kişi senden değil, Allah'tan korksun.

        * Giydiğim elbiseler, bedenimin güzelliğinden mahcup olup buruşurdu.

        * Sırası gelince konuşmamak kusur sayılır.

        * Doğruların arkası eğri gelmez.

        * Alçak adamlar karşısında gevşeklik gösterme, tatlı konuşma. Sonra kibirleri artar.
  
         * Ahiret azığını şimdiden toplamaya gayret et! Zira ölümünden sonra yakınların hırsa kapılıp ruhuna hiçbir iyilikte bulunmayacaktır. Altını, nimeti bugün dağıt. Yarın onlar senin olmayacaktır.
  
        * Babasız kalan çocuğun başına gölge sal...

        * ... kimseye muhtaç değilim diye böbürleneceğin yerde, seni kimseye muhtaç etmeyen Rabbine şükret.

        * Birisi çölde giderken yolu üzerinde susamış bir köpek  buldu. Baktı ki; nerdeyse ölecek. Hiç vakit kaybetmeden başındaki külahı çıkarıp kova yaptı... Zavallı köpeğe bir yudum su verdi. Vefatından sonra, peygamber bu adamı kast ederek; 'Allah, günahlarını affetti!' diye haber verdi.

        * Zira kötülere iyilik etmek,
         İyilere kötülük etmek demektir.

        * Elinden geldiğince gönülleri kırma!
         Çünkü bir ah, cihanı alt üst eder.

        * Kıymetli ömür şu iki düşünceyle geçti:
         Yazın ne yiyeyim, kışın ne giyeyim?
        
        * Günde ne kadar yemek gerekir?
         Yüz dirhem yeterli.
         Bu kadar yemenin vereceği güç nedir?
         Bu kadarı seni sırtında taşır, daha fazlasını da sen taşırsın.
         Yemek; yaşamak ve Allah'ı şükretmek içindir
         Sen ise yemek için yaşadığını sanıyorsun.

        * Senin gibi komşusu varken bu ev,
         Ancak ayarı bozuk on gümüş eder,
         Fakat sen öldükten sonra bu evin
         Bin altın edeceğini ümit ediyorum.

        * Ey Allah'ım! Kötüleri bağışla. Çünkü iyilere, zaten onları yarattığın için iyilik ettin.

          Antipatik gelen bölümler:

        * !!! Çalgıcı tayfasına meyletme sakın. Çünkü onlar kadınlar gibidir, sana hiçbir faydaları dokunmaz. !!!

        * !!! Zira köpek ve kapıcı aynı soydandır,
         Biri eteğine, diğeri yakana yapışır. !!!

        * !!! Deniz suyuyla yıkasam da köpek daima pistir. !!!

        * !!! Öğretmen dayağı, baba sevgisinden iyidir. !!!

        * !!! Hiçbir iyilik yapmayan adamın namazını kılma sakın,
         Çünkü ömrünü mal biriktirmek için harcamış fakat yiyememiştir. !!!


 ^-^ KEDİLER ^-^

        * Şu talihe bak; kedi, kürk giysin; ben, çıplak kalayım; olacak iş mi!

        * Kediyi okşarsan, güvercini kapar...

        * Sf/ 152
         Kocakarıyla Kedi Hikayesi

        * Sf/ 206
         Kedi ve Köle

        * Kedi fareyi yakalarken aslan kesilir

        * Köpeğe saldıran mağlup kedi gibi
         Umutsuzluğa düşünce insanın dili uzar.

        * Kedinin canı yanında tırnaklarıyla kaplanın gözünü çıkardığını...


- Yazım-Basım Hatası -

        * Sf/ 89
         2. paragraf ilk sıranın sonu...

                                                                                     OCAK 2016


Yazar Hakkında Bilgi=  Şeyh Sadi-i Şirazi (Farsça: سعدی شیرازی Sa'adī-e Shīrāzī; d. 1193, Şiraz - ö. 1292, Şiraz) Fars şâiri ve İslam âlimi.
İran'ın Şiraz kentinde doğmuştur. Çocukken babasını kaybedip dedesi ve amcası tarafından yetiştirilmiştir. Daha sonra Bağdat'a gidip Nizamiye Medreseleri'nde öğrenimini tamamlanmıştır.
30 yıl boyunca Hindistan ve Kuzey Afrika'yı dolaştıktan sonra 1256'da memleketi Şiraz'a dönerek şiirleri yazmaya başlamıştır. Günümüzdeki en çok konuşulan eseri Gülistan ve Bostan'dır. Moğol ve Haçlılarla yapılan savaşlara katılmıştır. Haçlılara esir düşmüştür. On dört defa hacca gitmiştir. Bütün şiirlerinde Sadi mahlasına rastlanmaktadır.
Günümüzde Sadi'nin kabristanı Sadi Türbesi, Şiraz'ın başlıca turistik mekânlarındandır.
21 Nisan (İran Takvimi: 1 Ordibeheşt) "Sadi Günü" olarak anılmaktadır.
ESERLERİ:
·                    Gülistan
·                    Bostan
·                    Takrir-i Dibace
·                    Akl u Aşk
·                    Nasihat-ül Mülûk
·                    Havatin
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sadi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bostan_(mesnevi)


Kitap Hakkında=  
BOSTAN- 1257 yılında Sadi, Ebubekir bin Said bin Zengi’ye atfen yazdığı eserdir. Bostan güzel yer anlamına gelmektedir. Eserin tamamı manzumdur. İran edebiyatının en büyük eserlerindendir. Münacaat ve naat ile başlar. Ardından dört halifeye övgüden sonra eserin yazılış sebebi ve tarihi yazılmıştır.  Ebubekir bin Sad bin Zengi’ye methiye vardır. Eser sonra on bölüm halinde devam eder. Bostan’ın ön sözü yeryüzünde söylenmiş en lirik edebi parçalardan sayılmaktadır.
Sadi bu eseri yazma sebebini şöyle açıklar: “dünyanın her tarafını gezdim dolaştım, çokça insan tanıdım… Bununla beraber Şiraz’ın temiz insanları gibi mütevazı insan görmedim… Bu insanların muhabbeti beni Şamdan Rum illerinden çekti, artık Şiraz’a dönmek istedim. Fakat buralardan dönerken dostlarımın yanına eli boş dönmek çok ağırıma gitti. Mısırdan dönenler gittikleri yere Mısır şekeri götürürler ben ise eli boş dönüyorum. Dostlarıma şeker götüremiyorsam da şekerden daha tatlı sözler götüreceğim dedim ve bununla teselli buldum. Ne yazacağımı düşündüm ve tertibini yazdım. Düşündüğüm şeyden adeta güzel bir saray oldu ve o saraya on kapı yaptım:
1.    Bölüm: Adalet, memleket idaresi, Allahtan korkma,
2.    Bölüm: İhsan ve iyilik yapma,
3.    Bölüm: Gerçek aşk ve onun sarhoşluğu,
4.    Bölüm: Alçakgönüllülük,
5.    Bölüm: Kadere boyun eğme ve rıza,
6.    Bölüm: Kanaatkâr insanlar,
7.    Bölüm: Edep ve terbiye,
8.    Bölüm: Sağlık ve sıhhat için şükretme,
9.    Bölüm: Tövbe ve doğru yol hakkındadır.
10.    Bölüm: Münacat ve kitabın sonudur.

GÜLİSTAN-
Gülistan, Sadi’yi dünyaya tanıtan eseridir. Bostan’dan bir yıl sonra telif edilmiştir. Farsçanın en güzide eserlerinden biridir. İçerdiği fikirler hikmetin ve kültürün en kıymetli fikirleridir. Nazım ve nesir iç içe olup fasih bir dili vardır. Düzyazısı secilerle süslenmiş içindeki nazmın ahengine oturtulmuştur. Daha yazıldığı yıldan itibaren tüm doğu dünyasında şöhret bulan bu eser, Sadi’nin itibarını artırmıştır.  Gülistan’ın edebi diline baktığımızda sehl-i mümteni dediğimiz edebi sanat göze çarpmaktadır. Gülistan’ı kim okuduysa onun gibi beyitler yazabileceğini sanmıştır. Gerek Türk edebiyatında gerek fars edebiyatında büyük şairler Gülistan’a nazire yazmaya kalkışmıştır. Muinuddin el-Cüveyni’nin Nigaristan’ı ve Molla Cami’nin Baharistan’ı Gülistan’a yapılmış nazirelerin başında gelir. Ancak hiçbiri Gülistan’ın edebi seviyesine ulaşamamıştır. Gülistan’a nazire yazanlardan Molla Cami, Gülistan’ı şöyle anlatır: “Gülistan kitap değil cennet bahçesidir, toprağı, çeri, çöpü amber ile yoğrulmuştur. Sekiz bölümü sekiz cennet kapısıdır. İçindeki hikayeler Kevser suyunun lezzetini artırır. Gönül alan şiirleri boy çekmiş süslü ağaçlara benzer…
Sadi’nin bu eseri yazma sebebine gelince Gülistan’da şöyle anlatılır. Sadi, bir dostunun çok zengin gül bahçesine ziyarete gitmiştir. Orada dostu gülleri ile iftihar ederken Sadi bu güllerin geçici olduğunu asıl ve kalıcı güller edinmemiz gerektiğini söylemiştir. Ve orada Sadi içinde asırlarca solmayan taptaze güller olacak bir bahçeyi yani Gülistan’ı yazacağını söyler.
Gülistan, Bostan gibi münacaat ve naat ile başlar ve eserin ithaf edildiği Ebu Nasır oğul Fahreddin’e methiye ile devam eder. Sekiz bölümden müteşekkildir.
1.          Bölüm: Padişahların güzel huyları, iyi adetleri ve tutumları,
2.          Bölüm: Dervişlerin ahlakı,
3.          Bölüm: Kanaatin fazileti,
4.          Bölüm: Susmanın faydaları,
5.          Bölüm: Aşk ve gençlik,
6.          Bölüm: İhtiyarlık hakkında,
7.          Bölüm: Terbiyenin tesiri hakkında ve Sadi’nin zenginlik ve fakirlik hakkında bir iddiacı ile tartışması,
8.          Bölüm: Sohbet adabı hakkında ve kitabın sonudur.
http://www.aksitarih.com/sadi-sirazi-ve-bostan-ve-gulistan.html


ARKA KAPAK –


Bostan ve Gülistan sadece doğu edebiyatın değil tüm dünya edebiyatlarının ölmez yapıtları arasında gösterilen iki şaheserdir. Şiraz´lı Sadi´nin kaleme aldığı her iki eserde de evrensel temalara yer verilmiş olup insanoğlunu mutluluğa ve huzura kavuşturacak reçeteler sunulmuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder