Okudum ve takas listeme ekledim. Diğer takaslık kitaplarımla birlikte burada.
ÖDÜNÇ YAŞAMLAR
Yazarı: Ali
POYRAZOĞLU
Yayın
Hakları: Can Yayınları
-
1999, 2000, 2002,
2003
-
11. basım: 2004
Türü: Anlatı / 166 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Dadaistler, bir torbaya
kağıt parçacıklarına yazdıkları sözcükleri doldurur, tombala çeker gibi sözcük
çeker, sonra onları arka arkaya dizip şiirler yazarlarmış.
* Güvendiğimiz dağlara yağan karlarda hep başkaları
kayak yapar, bize de soğukta kıkırdaması kalır.
* Yıllardan 1563. Venedikliler ‘Fogli D’avvisi’ adlı bir
tek sayfalık savaş haberleri yayımlıyorlar, bu gazeteler belirli yerlerde
yüksek sesle okunuyor, dinlemek için de o zamanın para birimi olan bir ‘GAZETA’
veriliyor. Anladık mı efendim gazeteye niye gazete denmiş.
* … onlar yaşamın ve yaşamımızın içinden geçerken yaşam
da onların içinden geçer.
* Gazeteciler bugünün işini dünden biriktirir, yarına
bakar.
* Ünlü bir İsrailli ressam olan Marcus Mizne hep uzak
ülkelerde konserler veren eşi ünlü piyanist Felıcja Blumental’e o hafta neler
yaptığını, onu nasıl özlediğini, neler düşündüğünü anlatan muhteşem soyut
resimler yapıp postalıyordu.
* Futbolun politikası olduğuna göre, politikanın futbolu
niye olmasın?
* Çukursuz yol, kusursuz kul yokmuş.
-Yazım-Basım Hatası-
* Sf/138
Burnunu karıştırmak da
alışkanlık olmuş bizde, yerle
tükürmek de.
Okuduğum tarih: 22 Ocak 2013
Ali Poyrazoğlu oyunculuk kariyerine İstanbul Şehir Tiyatroları'nda başladı.
Pek çok tiyatro oyununda oynadı. Oynadığı tiyatrolar arasında Dormen
Tiyatrosu, Kent
Oyuncuları, Ulvi Uraz Tiyatrosu,Gülriz
Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu vardır. 1972 yılında Poyrazoğlu Tiyatrosu'nu
kurdu. New York Broadway'de
sahnelen Pera Palas adlı oyunda İngilizce başrol oynadı.
Sinemaya
1970'de başladı. Ancak 1970'lerin ortasında Türk Sinemasına damga vuran seks
filmleri furyasına katıldı. Bu dönemde sadece iki yıl içinde Hop Dedik
Kazım, Kadınlar Hayır Derse, Çapkın Kızlar, Canavar Cafer, Deli Deli Tepeli,
Çukulata Sevgilim, Kazım'a Ne Lazım, Beş Atış Yirmibeş, Bir Baba Hindi, Çılgın
Gençlik, Çilli Yavrum Çilli, Çin İşi Japon İşi, Elma Şekeri, Kokla Beni
Melahat, Bulunmaz Uşak, Kayıkçının Küreği, Çifte Kavrulmuş, Mahallede Şenlik
Var, Namus Belası, Ne Alsan İki Buçuk gibi filmlerde rol aldı. Ancak daha
sonra Yeşilçam'dan tamamen uzaklaştı. Uzun süre sonra 1988'de Arkadaşım Şeytan adlı filmle sinemaya
döndü.
Mazhar
Alanson'la başrolünü paylaştığı ve döneminde oldukça konuşulan bu
komedi filminde Şeytan rolündeydi. Arkadaşım Şeytan ile 1989'da 2.
Ankara Film Şenliği'nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu; 9 filmindeki
rolüyle ise 2003'de 8. Sadri Alışık Ödülleri'nde En İyi Erkek
Oyuncu ödülünü kazandı. 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.
Ali Poyrazoğlu, 1960'lı ve 1970'li yıllarda birçok
sinema ve tiyatro oyuncusunun yaptığı gibi dönemin modasına uyarak bir de müzik
plağı doldurmuştu. 1976 yılında Ali Uyanık adını kullanarak yaptığı
bu 45 devirlik vinil plağın A yüzünde Tufaya Bak Tufaya, B yüzünde
ise İcabında Fenerbostan adlı parçalar yer alıyordu. 45'lik plak Hop
Plak şirketinden çıkmıştı ve 509 etiket numarasını taşıyordu.
ARKA KAPAK –
ALİ Poyrazoğlu, sahnenin tozunu ilk kez yuttuğunda 17
yaşındaydı. O gün bu gündür inmedi sahneden. Oyunculuk dışında yazarlık,
yönetmenlik, çevirmenlik gibi uğraşları
dağarcığında barındıran, tiyatro dünyamızın en kıdemlilerinden, en renkli
kişiliklerinden biri olan, seyircisiyle müthiş bir diyalog kurabilen bu
yetenekli sanatçının ilgi alanı tiyatroyla da sınırlı kalmıyor. Yazıları
yoluyla güncel konular üzerine düşüncelerini, eleştirilerini, birikimlerini
okurlarla paylaşıyor. Türkiye’nin bugünkü durumuna kuşbakışı bir vizyon açıyor.
İronik, kışkırıtıcı, tatlı anlatımıyla, toplumsal gelişmeleri ya da eleştirmeye
gerek gördüğü olayları inceden inceye sürdürdüğü, ama dokunduğu yeri yakan bir
alaycılıkla kaleme alıyor. Ali Poyrazoğlu, bir konuşma ustası; anlatanla
dinleyeni, oyuncuyla seyirciyi, uyuşmazmış gibi görünen şeyleri bir araya getirebilen,
kullanabilen bir usta. Ödünç Yaşamlar’da yer alan, tatlı bir sohbet havasındaki
metin-ler, en önemli konularda, şaşırtmacalarla bezediği, gülmecenin
sınırlarında gezinen yazılar. ‘Ciddi-gülmece yazılar’ diye niteleyebileceğimiz
bu metinleri okurken, ‘Güleriz ağlanacak halimize’ deyişinin haklı olduğunu
düşünmemek mümkün mü?
kitap çıkardığını bilmiyordum.okumak lazım.teşekkürler ayşınım.
YanıtlaSilTakas listeme de ekledim, haberin olsun:)
SilSevgiler canım.