Okul yıllarımdan bu yana ilk kez Sait Faik okudum, ne ayıp!
Deniz kokan hikayeler öyle iyi geldi ki bana. Böylesi yalın, akıcı, ve içli hikayeler yazmak herkesin harcı değil.
Sait Faik duygusal bir adam. Çoğunluğun ıskaladığı güzelliklerin farkında.
Şahit olduğu haksızlıkları kendine dert edinecek kadar haktan yana.
Emeğe, emekçiye saygılı, sevgili.
Hikayeleri bana bunları hissettirdi.
Adalı olmanın yakınlığı da etkili olmuştur:)
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
SON KUŞLAR
Yazarı: Sait Faik
ABASIYANIK
Türü: Öykü
Yayın
Hakları: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
- 1.-3.
Basım: Varlık Yayınevi, 1952-1965
4.-22. Basım: Bilgi Yayınevi, 1970-2001 23.-26. Basım:
YKY, 2002-2011
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nda
1. Basım: 5.000 Adet, Ekim 2012, İstanbul
VI. Basım: 10.000 Adet, Ocak 2015, İstanbul
- 134 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Dünya değişiyor
dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler
göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil
saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü
olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden
hikayesi.
* Belli belirsiz
bir gülüşün anadan doğma yüzüne serpildiği bu adamın...
* Tam kırk
senedir yaptığı duvarlar onun büyük, acı, söylenmeyecek sırlarından en büyüğünü
hissediyor herhalde, bazı akşamlar onlara yaslandığım zaman zangır zangır
titrediklerini duyuyorum.
* Kalemi yonttum.
Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım. / Haritada Bir Nokta
* Ne oluyorsun
be? Dedi. Şair misin, ne boksun?
Martı öldü de... dedim.
Martı da ölür, dedi... İnsan ölmüyor mu?
* Mesela şu güzün
vakit vakit, küme küme gelen kuşları ökseyle tutmayı acaba mevzuat yasak edemez
miydi? Şu iki tane mazlum sokak köpeğini aşılandırıp -yüz bin drahmi vergisi
olmasa bahçıvaların, hatta benim bahçeme alabileceğim hayvanları- zehirli
köftelerle öldürtmese, falan filan gibi.
* Kırlangıç
yuvasındaki kadın, sabahları gözükürdü. Islak saman rengi saçları vardı. Tarar,
durmadan, yorulmadan, saatlerce tarardı.
Kırlangıç yuvasına kadın sığar mı demeyin. İnsan aklına
sığan şeyleri bir yol hayal buyurun.
* Senede dört
kelime konuşmadığım adama nezaketen gülmeye bile mecbur değilim.
* Bir küçük
devlet düşünün ki, kendini korumak için kurşundan değil sevgiden, toptan değil
kardeşlikten, makineliden değil müsahamadan, V2'den değil dostluktan,
hidrojenden değil mayıs akşamlarından, zırhlıdan, denizaltıdan değil kayıktan
ve balıktan, harpten değil bayramdan silahlarla mücehhez (donanmış) olsun.
Toplu tüfekli, denizaltılı, uçaklı bir başka devlete, 'Buyur bakalım, sıkıysan
saldır bana!' diyor. İşte ben de öyleyim diyeceğim ama, doğrusu benim bu kadar
tesirsiz, tecrübe edilmemiş iyi silahlarım bile yok. Benzetiyorum. Teşbihte
hata olmaz.
^-^
KEDİLER ^-^
* Bu kedi, tahta
masanın üstüne çıkmış, köpeğime durmadan homurdanacak mı?
* Kedi sustu.
Köpeğim gözünü kapadı.
* Sokaklarda
yalnız rüzgar, kediler, rüzgarlardan siper sokaklara sığınmış, daha kalabalık
yakın adalardan sürülmüş munis, bahtsız köpekler vardır.
* Yüzlerce güzel
ama uyuz kedinin kıyıda beklediği, köylülerin balıkçı sevincinden çıktığı ılık
bir kış sabahıydı.
* ... 'Puços'
ismindeki kedisi olduğu...
* Çoktan kediyi
koynuna alarak uyumuş.
* Kedi için
cebime iki tane balık korum, adım hırsıza çıkar.
* Vallahi kedi
için almıştım balıkları.
Şubat 2017
Yazar Hakkında Bilgi= Sait Faik Abasıyanık (18
Kasım 1906 – 11 Mayıs 1954), Türk öykü ve roman yazarı, şair.
Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından olan Abasıyanık,
çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası
sayılır.
Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan
Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar
olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi
hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlattı. Bunu
yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi
Batı'daki gelişmelere bağlı kalmadı, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket
etmedi ve belli bir tarzın takipçisi olmadı.
Toplumun problemlerine
değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla
kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya
çalıştı. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık,
balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlattı. İnsanların
yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini
irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar"
sınıfında yer aldı.
1930'larda başladığı yazı
hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı",
"çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis
tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye",
"anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm
yazdıkları bir şair duyarlılığı içerdi. Hikâye, roman, şiir yazan,
çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile
kaynaştırdı. Yazarın,
anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların
üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir.
Kendi özgün dilini
oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi
isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi
pek çok yazara da öncülük etti. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki
evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.
ARKA KAPAK –
"Söz vermiştim kendi
kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi?
Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme
gerekti? Yapamadım.
Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum.
Ada 'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım."
"Haritada Bir Nokta" adlı öyküden.
Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum.
Ada 'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım."
"Haritada Bir Nokta" adlı öyküden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder