* Bir ortamda tesadüfen tanıştığı öğretmen Halil'e kendi köyünü anlatan Atılgan, atamasını oraya istemesini öneriyor. Bu öneriyi dikkate alan öğretmen Halil'in ataması bir zaman sonra Yusuf Atılgan'ın köyüne (Atılgan köy dese de kasaba diyebiliriz) Manisa Hacırahmanlı çıkıyor. Ve aralarında bir arkadaşlık oluşuyor.
Atılgan'ın İstanbul'da yaşamaya başlamasıyla da mektup trafiği başlıyor aralarında. * Atılgan'ın annesi orada yaşadığı için mektuplar daha çok annesinden haber alma ve haber iletme amaçlı yazılmış. Ayrıca mektupların bir diğer değişmeyen gündemi de Atılgan'ın mevcut arazileriyle ilgili soruları ve bilgi almak istemesi.
* Öyle edebi mektuplar değil. Daha çok her mektupta tekrarlanan haberleşme amaçlı yazılar. Birkaçında yazmakta olduklarıyla ilgili birkaç cümlelik haberler var, o kadar.
* Kitabın başında Halil Şahan'ın Atılgan'la tanışma sürecini ve anılarını okuyoruz.
* Kitabın sonunda da fotoğraflar var.
* Yusuf Atılgan'ın hayatının kimi kesitlerine tanık olmak, ailesi ve çevresiyle ilişkilerini okumak adına güzel bir kitap diyebilirim.
Halil Şahan'ın Yusuf Atılgan'la ilgili paylaştığı bir olay hiç hoşuma gitmedi!
* Yalnızlık ve sessizlikle ilgili köyde duyduğum olaylar
var. Eski öğrencilerimden biri anlatmıştı. Odasına kapandığında saçağına konan
serçelerden rahatsız olmuş ve onlara tabancasıyla ateş etmiş. Doğrusu, Yusuf
Abi, benim tanıdığım zamanlarda tabanca taşıyacak bir adam değildi. Bu işi,
komşularından bir avcıya tüfekle falan yaptırmış olabilir.
Aylak Adam * Yusuf Atılgan
Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
SEVGİLİ HALİL KARDEŞ
KÖYE
MEKTUPLAR
Yazarı: Yusuf
ATILGAN - (Halil ŞAHAN'a Mektuplar)
Hazırlayan: Burak
Fidan
Türü: Mektup
Yayın
Hakları: Edebi Şeyler
- 1.
baskı: Mart 2014
Kapak
Tasarımı: Ömer Ozan Erdoğan
- 112 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* (Köyde, köylü
bir adam)- 'Aman hocam' dedi, 'n'apıcaksınız Yusuf Bey'i. O kimseye selam
vermez, kimsenin halini hatrını sormaz, daha da önemlisi bir Allah kuluna çay
ısmarlamaz.
... Bütün köylüler ağız birliği etmişler, aynı şeyleri
söylüyorlardı.
* O gün orada bir
saatten fazla oturduk, ama hiçbir şey konuşmadık. Ayrılırken, 'Hoşça kalın'
dedim. O da, 'Gene gelin' dedi. O kadar.
* Yusuf Abi,
sanırım 1946'da, komünistlikten hüküm giyip de askeri öğretmenlikten atılınca
köyüne gelip yerleşmiş. Çiftçilik yapmaya başlamış.
... Solculuktan hükümlü birinin Anadolu köyünde yaşaması
kolay değil. Herkesin gözü onun üstünde, herkes açık kollamakta. Hele her hafta
karakola gidip imza veren biri olunca. Ağzında bir ley kaçırmayacaksın,
davranışlarına dikkat edeceksin; kısacası temkinli olmak zorundasın.
* 'Vahşi Sürücü
diye bir film oynuyor, git ona' dedi.
... alışılmış kovboy filmlerinden farklıydı. Sıkıldım.
Beğenmediğimi söyledim.
... tam üç ay konuşmadı benimle. Ve Aarcord'a kadar da başka
film salıklamadı. Aradan uzun yıllar geçti; söz konusu filmi TV kanallarından
biri yayımladı. İlgiyle seyrettim ve bu kez çok beğendim.
* ... laf lafı
açtı, laf ileri kaçtı...
* Avniye Hanım
Teyze arkadaşlarından yakınıyor, Yusuf Abiyle ikimiz dinliyoruz.
'Son zamanlarda ne Ayşe o..su geliyor, ne Emeti o..su
geliyor, ne Hayriye o..su...'
Yusuf Abi, bana döndü ve gülerek, 'Anamın hiç namuslu
arkadaşı yoktur' dedi.
* Avniye Hanım
Teyze'yi dinlerken, Anayurt Oteli'nin bazı bölümlerini okuyormuşum duygusuna
kapılırdım. Yusuf Abi, Anayurt Oteli'nde, annesinin söyleşi ve dedikodu
söylemini yazınsal bir biçeme dönüştürmüştü.
* Ne var ki bazı
sofu köylüler onun, tabii benim de, dinsiz olduğumuza inanıyorlardı. ...
annesinin cenazesinde caminin önüne gitmiştik, bazıları, 'Ne yüzle geldiniz!'
falan diye laf attılar, duymazlıktan geldik.
^-^
KEDİLER ^-^
* Kendi anlattığı
bir espri var: 'Anayurt Oteli'ni yazarken tavanda bir fare tıkırtı yapıp
duruyordu, ben de romana bir kedi soktum' derdi.
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/ 88
O, Geçler
Lokali'nde otururdu.
Mayıs 2017
1936 yılında Manisa Ortaokulu'nu,
1939 yılında ise Balıkesir Lisesi'ni ve ikinci sınıftan sonra askeri
öğrenci olarak devam ettiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Nihat Tarlan'ın yönetiminde
hazırladığı bitirme tezinin konusu Tokatlı Kani: Sanat, şahsiyet ve
psikoloji idi. Aynı dönemde Akşehir'de Maltepe Askeri Lisesi'nde bir yıl edebiyat
öğretmenliği yaptı. Üniversite öğrenciliği sırasında Türkiye Komünist Partisi'ne katılarak
faaliyette bulunduğu iddiasıyla sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak ceza
kanununun 141. maddesi uyarınca hapse mahkûm edildi. altı ay Sansaryan Han'ında, dört
ay da Tophane Cezaevi'nde olmak üzere on ay hapis yattı.
26 Ocak
1946’da serbest kalmış, öğretmenliği elinden alınmıştır. 1946 yılında Manisa'nın Hacırahmanlı Köyü'ne yerleşerek çiftçilik
yaptı. 1976'da İstanbul'a döndü danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yaptı.
Yazımı devam eden Canistan adlı romanını tamamlayamadan kalp krizi nedeni
ile İstanbul, Moda'da öldü.
Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı romanlarında
psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar
olarak tanındı ve modern Türk edebiyatının önde gelen ustaları arasında yer
aldı. 1987'de Anayurt Oteli romanı, Ömer Kavur tarafından
aynı adlı sinema filmi olarak çekildi. 1955
Tercüman gazetesinin öykü yarışmasında 'Evdeki' öyküsüyle (Nevzat Çorum) adıyla
birincilik, 'Kümesin Ötesi' öyküsüyle (Ziya Atılgan) adıyla dokuzunculuk
kazandı. Aylak Adam romanıyla 1957-58 Yunus Nadi Roman Armağanı'nda ikincilik
ödülü aldı. Ölümünün ardından Yusuf Atılgan'a Armağan (1992) adlı bir kitap
yayımlandı.
Kitapları:
Roman:
Aylak Adam (1959), Anayurt Oteli (1973), Canistan (2000).
Öykü:
Bodur Minareden Öte (1960), Eylemci (Bütün Öyküleri; 1992).
Çocuk
Kitabı: Ekmek Elden Su Memeden (1981).
Çeviri:
Toplumda Sanar (K. Baynes; 1980).
Halil Şahan= 1994'te
Balıkesir'in küçük bir köyünde doğdu. Kendi köyünde ilkokul olmadığı için uzak
bir köye okumaya gitti. İlkokuldan sonra Savaştepe Öğretmen Okulu'na girdi, ama
öğretmen okulunu Nazilli'de tamamladı. Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü'nü de
bitirerek Türkçe öğretmeni oldu. Manisa, Muğla ve İzmir'de uzun yıllar
öğretmenlik yaptı. Kısa bir süre de Ankara'da FRTEM'de çalıştı.
1968'den
beri çok sık olmasa da, belli başlı yazın dergilerinde eleştiriler, denemeler
ve öyküler yayımlamaktadır. Son yıllarda çocuk ve gençlik yazınıyla ilgilenmeye
başladı. Bugüne kadar, ikisi roman, biri özgün masal olmak üzere üç kitabı
yayımlandı.
Yusuf
Atılgan'la nerede, nasıl tanıştığını ve arkadaşlık yaptıklarını 'Sunuş'ta ayrıntılı
biçimde anlatmaktadır. Ayrıca bu ünlü yazarın köydeki yaşamına ilginç anılar ve
gözlemlerle ışık düşürmektedir.
ARKA KAPAK –
"Bir gün altmışaltı
oyununda yenilmişti. Çok öfkelendi. Yüzü kıpkırmızıydı ve avaz avaz
bağırıyordu. Yenilgiyi kabullenemediğini söylediler sonradan köylüler. Kimse
yanına sokulmuyordu. O sırada Lokal'e maliyeci Şerafettin girdi. On yıl önceki
bir olayı bahane edip ona çattı ve bağırdı çağırdı. Yusuf Abi'nin öfkesi
yatışınca ikisi altmışaltı oynamaya başladılar."
* Yusuf Atılgan'ın
Hacırahmanlı köyünden arkadaşı Halil Şahan'a 1980-1988 yılları arasında
İstanbul'dan yazdığı mektuplar.
* Atılgan'a sevgisini hâlâ
büyük bir bağlılıkla taşıyan ve Türk edebiyatının bu biricik yazarını "Ulysses'in
baskıları arasındaki farkları saptayabilen bir köylü" olarak tanımlayan
Halil Şahan'ın bu gizemli yazarı ve yapıtlarını açımlayan, daha iyi iz
sürmemizi sağlayan önsözü.
* Halil Şahan'la yapılmış ve
Yusuf Atılgan anekdotlarıyla dolu bir söyleşi.
* Yusuf Atılgan'ın köy
hayatından fotoğraflar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder