'Kısa Kitap Festivali' için her pazartesi 150 sayfadan az bir kitap seçip okuyoruz.
'Güz Okuma Şenliği' 21. kategori: 150 sayfadan kısa sekiz kitap.
Kitabı Instagram'ın bana kazandırdığı sevgili arkadaşım Ebru hediye etti.
Kitabı çok etkileyici ve güzel buldum. Sevgili Ebru'nun sayesinde böyle iyi bir yazarı tanımış oldum.
ANTABUS
Yazarı: Seray
ŞAHİNER
Türü: Roman
Yayın
Hakları: Can Yayınları
www.canyayinlari.com
- 1.
basım: 2014 2. basım:
Mart 2015, İstanbul (1000 adet)
- 107 sayfa
* Hani bir
hastalık vardı, ... böyle insanın yediği gerisingeri kursağından yukarı
çıkıyormuş: Reflü
Evet, bende de konuşma reflüsü var. Yıllardır laflarımı o
kadar çok yuttum ki, yalnız kaldı mıydı böyle çıkıyor laflar. Amaan, el aleme
konuşup da ne...
* Ben zulüm
çekiyorken susuyorsanız, kocamın tarafındasınız.
* Kalbim öyle
hızlı çarpıyor ki art arda iftar topları patlıyor sanıyorum...
* Heykelle öpüşüp
prova yapacağım, burunları çarptırmadan öpüşmeyi öğreneceğim...
* Dizilerde de
hep böyle oluyor. Başrol oyuncusu bir şey unutup bir yere geri döndü mü kesin
başına bir şey gelir. İşte, televizyonda başına bir şey geldi mi başrol
oluyorsun, hayatta başına bir şey geldi mi figüran.
* Ben, Osman kızı
Leyla, Remzi'nin karısı Leyla oldum. Bana sorsalar sadece 'Leyla' olmak
isterim. 'Leyla'yla Mecnun' bile değil, düz Leyla...
* Sana bir şey
söyliyim mi, başkasının derdi olmasa insan kendi kahrından ölür.
* Çoğu kadın
çocuğu bile kendi dertlerini unutmak için doğuruyor.
* 'Sineğin bir
kanadında zehir, diğerinde panzehir vardır', diye boşuna dememiş peygamberimiz.
* Gözümün içine
kum dolmuş gibi.
* Deyim- atasözü- vs...
- 'yemeğin dibi tutmuşu makbul' demeye başlar...
- Dil kesik baş selamet.
- Eee, kurt kuzundan suyumu bulandırdın diye dava edermiş.
- Eee, İstanbul gibi yerde adam adamıylan kuş kanadıylanmış...
- Kuzu şarap içmiş, dağa kurt aramaya çıkmış...
- Eşşeği satıp 'çüş' demekten kurtulmuş.
- Sen hamama gidip kurnaya düğüne gidip zurnaya aşık oluyorsun...
- Eee, taş taşa değmeden duvar örülmezmiş.
- Eh, kurt yiyeceğini bakkal dükkanından aramaz tabii...
- Eh, kurdun merhameti, kuzuyu ağzında taşımak tabii...
- Eh, oturduğunuz yerden doğmamış bebeğe son biçmek kolay tabii.
- Kol kırılır, yen içinde kalır demişler...
(yen kelimesi giysi kolu anlamındadır)
- Aman, beğenmeyen altın gününe çağırmaz.
^-^ KEDİ ^-^
* Evde kedi
besler gibi kuzu besliyoruz.
- Yazım-Basım Hatası -
* Sf/ 58
Al şunu gözünümün
önünden...
* Sf/ 68
Moral verir hastaları,
Okuduğum tarih: Ekim 2015
1984
yılında Bursa’da doğdu, İstanbul’da büyüdü. İlköğrenimini Oruçgazi İlköğretim
Okulu’nda, ortaöğrenimini Pertevniyal Lisesi’nde tamamladı. 2007 yılında
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu.
2011’de Marmara Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nden, Sinema
Anabilim Dalı’nda yüksek lisans derecesi aldı. 'Aylık Paldır Kültür Dergisi
Hayvan’da ve Birgün Gazetesi’nde çalıştı. Uzun süre gitar ve resim dersi aldı,
izcilik ve dağcılık yaptı. Dönemsel olarak, garsonluk, konfeksiyonda el
işçiliği ve makinecilik yaptı. 2006 yılında Varlık Dergisi’nin düzenlediği
Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde, "Gelin Başı" isimli öykü
dosyası "Dikkate Değer" bulundu. 2007 yılında "Gelin Başı"
isimli kitabı Can Yayınları’nca yayımlandı. Sırrı Süreyya Önder’e senaryo asistanlığı
yaptı. 2008’de İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen
“Yedi Tepeli Aşk” oyununda, "Gelin Başı" kitabında yer alan üç öyküsü
sahnelendi. 2010-2011 sezonunda "Gelin Başı"ndaki öykülerden
uyarlanan "İadesiz Taahhütsüz" adlı oyun, Tiyatro Boyalıkuş tarafından
sahnelendi. 2011’de ikinci öykü kitabı “Hanımların Dikkatine” Can Yayınları’nca
yayımlandı.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Seray_%C5%9Eahiner
ARKA KAPAK –
"Hani kadınlar çocukları
olsun diye gezmedik doktor, türbe bırakmıyorlar ya... Akılsızlar! Bırakın
olmuyorsa olmuyor, ille doğurup ne diye sabinin de hayatını
karartıyorsunuz?"
Gelin Başı ve Hanımların Dikkatine kitaplarının yazarı Seray Şahiner'in kaleminden yeni bir insanlık öyküsü... Antabus, yaşadığımız şiddet ortamının kaynaklarını, bu şiddetin yarattığı insanlık hallerini anlatıyor. Bu kısa romanın anlatıcı kahramanı, işçi sınıfına mensup genç bir kadın; Leyla. Bir konfeksiyon atölyesinde çalışan Leyla, sessiz sakin, "sıradan" bir hayat kurmak ister. Fakat hayatı seçimleriyle değil, kendisine dayatılanlarla şekillenir.
İçinde bulunduğu durumdan kurtulmak için kendince yöntemler geliştirmekten vazgeçmeyen Leyla'nın anlatısını elinizden bırakamayacaksınız.
Festival defterime göz atmak isterseniz:
♥ Kısa Kitap Festivali Defterim ♥
Şenlik defterime bakmak isterseniz:
'Güz Okuma Şenliği' okuma listem için oluşturduğum defterim:
Keyifli okumalarınız olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder