Okumaya başladığım gibi elimden bırakamadım, soluksuz okudum. Son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitaplardan biri. Konusu ve anlatımı öyle sürükleyici ki bitirmeden bırakmak gelmiyor içinizden.
Filmini de çok merak ediyorum. Fragmanını izledim. Filmin tamamını bulur bulmaz izleyeceğim.
1960'lı yıllara damgasını vurmuş bir eser. Filmi de çekilmiş. Hem kitap hem film ödüllü.
MonoKL'dan okuduğum kitaplar:
Gizemler - Knut Hamsun
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
KUMLARIN KADINI
Yazarı: Kobo ABE
Orijinal
Adı: Suna no onna
Türü: Roman
Yayın
Hakları: MonoKL Yayınları
- Birinci
Basım: 2017 Mayıs
Kapak
Tasarımı: Jamie Keenan
Japoncadan
Çeviren: Barış Bayıksel
- 174 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Bak, kum
denilen şey yıl boyu hiç durmadan hareket eder. İşte bu akış hali, onun
canıdır. Hiçbir zaman tek bir yerde durmaz. İster suyun içinde ister havada
olsun kafasına göre hareket eder. Bu yüzden de normal canlılar kumun içinde
yaşayamazlar. Çürümeye yol açan bakteriler için de aynı şey geçerli. Nasıl
desem, kum eşittir temizlik, yani çürümeyi engelleyebilir ama bir şeyi
çürütmesi söz konusu bile olamaz. Hele ki kumun kendisinin çürümesi... En
başta, kum dediğin şey basbayağı mineraldir.
* Elbette gazete
okumak istiyordu. Bakacak manzara yoksa, en azından manzara resimlerine bakmak
insani bir duygu olsa gerekti. Manzara resimlerinin çorak kırsal alanlarda,
gazetelerinse insan ilişkilerinin zayıf olduğu endüstri bölgelerinde
geliştiğini bir yerlerde okumuştu.
* Üzerinde, sanki
demirden bir giysi giyip mıknatıstan bir yatağa yatmış gibi bir ağırlık vardı.
* İnsanoğlunun
eşitliği belki de sadece ölüm ve zührevi hastalıklar karşısındaydı.
* Başkaları
tarafından görülmek o kadar önemliyse, aynı şey izleyenler için de geçerliydi
muhakkak. Görmekle görülmeyi birbirinden çok da ayrı düşünmeye gerek yoktu.
^-^
KEDİLER ^-^
* Kedi köpek
gibi, dişiyi görünce atlar diye düşündünüz.
* ... oyun
oynamak için yılışan bir kediyi paçasından silkelermiş gibi bir hareket yaptı.
* Kumdan duvar,
adamın ruhunu yakalamış, onu kese kağıdındaki bir kediye çevirmişti.
* ... ölü
kedilere, sigara satan dükkanlara ve yeryüzündeki yoğunluğu simgeleyen diğer
her şeye karşı duyulan bir kıskançlıktı belki de.
- Yazım-Basım Hatası -
* Sf/ 134
Radyodan faklı
olarak...
Mayıs 2017
Yazar Hakkında Bilgi= Kobo Abe (1924-1993) Kobo Abe
felaketler yağdıran ikinci dünya savaşı sürerken tıp eğitimi aldı. Edebiyata ve
felsefeye yönelerek Poe, Beckett, Dostoyevski, Nietzche ve Kafka okumalarına
daldı. 1948 yılında bir öykü kitabı yayımlayarak doktorluk mesleğini bıraktı.
İlk önemli yapıtı Kırmızı Tırtıllar 1950 yılında okuyucularla buluştu. 1950'ler
ve 1960'larda art arda yayımladığı kitaplarla savaş sonrası Japon edebiyatının
en önemli isimlerinden birisi olarak sivrildi. 1962'de yayımlanan Kumların
Kadını romanıyla dünya çapında ün kazandı. Kumların Kadını 1964 yılında Hiroshi
Teshigahara yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarıldı.
Kobo Abe'nin gerçeküstü ve yer yer karanlık betimlemeleri,
mutsuzluk içinde devinen karakterlerin bunalımları romanlarının ana izleğini
oluşturur. Yapıtlarında dozu giderek artan sembolik üslup ve toplumsal
eleştiri, düşler içindeki bir gerçeklik eşiğini canlandırarak Kafkaesk bir
çizgide gelişir. Kitapları ruh öğüten ve yalnızlaştıran kapitalist topluma
duyulan güvensizliğin ve kaçış arayışının destansı bir ifadesi haline gelir.
ARKA KAPAK –
Bir ağustos günü bir adam ortadan kayboldu. Bir tatil gününde, buharlı
trenle yarım günlük mesafedeki sahile doğru yola çıktı ve kendisinden bir daha
haber alınamadı. Ne kayıp başvurusu ne de gazete ilanları bir işe yaradı... Bu
adamla ilgili vakada kayda değer bir ipucu yoktu. Ayrıca, günlük hayatında
ortadan kaybolmak istediğini düşündürecek en ufak bir hâl veya harekete
rastlanmamıştı. Doğal olarak, başlangıçta herkes gizli bir ilişkisi olabileceğini
düşündü. Fakat adamın karısı adamın bu geziye böcek toplamak maksadıyla
çıktığını söylediğinde, hem polisler hem de iş arkadaşları biraz hayal
kırıklığına uğradılar...
Şüphesiz, kum yaşam için elverişli değildi. Peki, durağan hâl varlık
için vazgeçilmez miydi? O tiksindirici rekabeti başlatan da sabit kalmaktaki
ısrarımız değil miydi? Sabit olmayı bırakıp kendimizi kumun akışına
bırakıversek rekabet de ortadan kalkacaktı. Gerçekte, çölde de çiçekler açıyor,
böcekler ve hayvanlar yaşamlarını sürdürüyorlardı... Öyle ya, keşke kadına da
bu manzaradan bahsedebilseydi. Gidiş-dönüş biletlerin asla işlemeyeceği kumun
şarkısını, yanlış perdeden de olsa ona dinletebilseydi keşke. Oysa adamın tek
yaptığı, yeteneksiz bir çapkını taklit edip başka bir hayatın yemiyle kadını
avlamaya çalışmak olmuştu. Kumdan duvar, adamın ruhunu yakalamış, onu kese
kâğıdındaki bir kediye çevirmişti.
-Kobo Abe-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder