KENDİNE AİT BİR ODA
Yazarı: Virgina
WOOLF
Orijinal
İsmi: A Room of One’s Own, 1929
Çeviren: Suğra
Öncü
Yayın
Hakları: İletişim Yayınları
- Afa Yayınları, 1987 (5 baskı)
- 1-12. Baskı 2002-2011, İstanbul
- 13. Baskı 2012, İstanbul
- 127 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Kadınlar yüzyıllardır, erkek görüntüsünü gerçek
boyutlarının iki katında gösterebilen enfes bir güce sahip büyülü birer ayna
görevini yerine getirmişlerdi.
* Uygar toplumlarda kullanımları nasıl olursa olsun,
aynalar, tüm şiddete dayalı ve kahramanca eylemler için gereklidir. Napolyon ve
Mussolini, her ikisi de bu nedenle kadınların zayıflığı üzerinde önemle
dururlar, çünkü kadınlar daha aşağı düzeyde olmasalardı büyüteç işlevini yerine
getiremezlerdi.
… Kadın gerçeği söylemeye başlarsa erkeğin aynadaki
görüntüsü küçülmeye başlar; yaşam karşısındaki uyumluluğu yok olur. Erkek sabah
kahvaltısında ve akşam yemeğinde kendini gerçek boyutlarının en az iki katında
göremezse, kararlar vermeyi, yerlileri uygarlaştırmayı, yasalar koymayı,
kitaplar yazmayı nasıl sürdürecektir?
* … her bir onluğu bozdurduğumda pasın ve çürümüşlüğün
birazı silinip çıkıyor; korku ve burukluk yok oluyor. Bozuklukları çantama
koyarken o günlerin burukluğunu anımsayıp, belirli bir gelirin insanda
yarattığı huy değişikliği gerçekten olağanüstü, diye düşündüm.
* 1470
yıllarında yani Chaucer’in yaşadığı çağın hemen sonrasında: Evli kadınların kocalarınca dövülmesi erkeklerin
yasal hakkıydı ve bu hak, yüksek sınıflarda olduğu gibi aşağı sınıflarda da
utanç duyulmadan uygulanırdı! Aynı biçimde, anne babasının seçtiği beyefendiyle
evlenmeye karşı çıkan kız çocuk, kamuoyunda hiçbir tepki uyandırmadan odaya
kilitlenip dövülebiliyor, yerden yere savrulabiliyordu. Evlilik, özellikle
‘şövalye’ (nezaket ve cömertlilik) niteliklerine sahip yüksek sınıflarda,
kişisel bir beğeni olayı değil, ailesel açgözlülük meselesiydi… Evlenecek
taraflara çokluk beşik kertmesi yapılır, evlilikse *
Kadınlar yüzyıllardır, erkek görüntüsünü
gerçek boyutlarının iki katında gösterebilen gerçekleştirilirdi!
Bundan sonraki
değinme iki yüzyıl sonrasına aitti, Stuartlar zamanında: Yüksek ve orta
sınıf kadınlarının kocalarını kendilerinin seçmesi hala kuraldışı olmayı
sürdürüyordu ve koca bir kere seçildi mi, efendi ve sahip oluyordu, en azından
yasa ve gelenekler izin verdiğince.
* … kurmaca yazın yazarları arasında… Anna Karenina,
Emma Bovary, Madame de Guermontes akla bir çığ gibi üşüşen bir sürü ad ve
bunlardan hiçbiri ‘kişilik ve kişilik yapısından’ yoksun kadınları
anımsatmıyor. Gerçekten de kadınlar, yalnızca erkeklerin yarattığı kurmaca
yazında varolsalardı, kişi onları son derece önemli, çok çeşitli, kahraman ve
kötü, görkemli ve aşağılık, olağanüstü güzel ve iğrenç, bir erkek denli yüce,
kimilerinin düşündüğü gibi daha da üstün bir insan sanabilirdi.
* Ama ne yazık
ki, kendileri için söylenenlere en çok aldıranlar, tam tersine, deha sahibi
kadınlar ve erkeklerdir.
* … sağlam
kütlesi ve kubbeleriyle İstanbul’daki Ayasofya belirir karşımızda.
* Örgü ve yergi,
her ikisi de bir anlam taşımazlar. … bir değerlendirme yapmak, … tüm uğraşların
en gereksizidir ve yapanların
dediklerine boyun eğmek tutumların en onursuzudur. Yazmak istediklerinizi
yazdığınız sürece önemli olan tek şey budur, bunun yüzyıllarca mı yoksa
yalnızca saatlerce mi kalacağını kimse söyleyemez. Ama kafanızda yarattığınız
dünyanın tel bir telini, elimde gümüş bir kupa tutan başöğretmenin ya da bir
ölçü cetveli tutan profesörün sözüne uymak için gözden çıkarmak en aşağılık
ihanettir…
^-^ KEDİLER ^-^
* … kuyruksuz kediyi görmemiş olacaktı.
* … Manx
kedisinin çimenlerin orta yerinde evreni sorguluyormuşçasına duruşunu izlerken…
* … gülmemi,
çimenliğin ortasında kuyruksuz haliyle biraz garip görünen zavallı Manx
kedisine işaret ederek açıklamak durumunda kaldım.
* Manx Adası’nda
bulundukları söylenen kuyruksuz kedilerden sanılandan daha az vardır.
* … bir tür ruha
sahip olduklarını kabul etmekle birlikte kedilerin cennete gitmediklerini de
söylemişti. Kediler cennete gitmez.
Okuduğum tarih: 27 Ağustos
2013
Yazar Hakkında Bilgi= 25 Ocak 1882’de doğdu. Roman türüne yaptığı özgün
katkılarla edebiyat tarihine adını yazdırdı. Aynı zamanda döneminin en önemli
eleştirmenlerinden biri olarak kabul edilir. 1925’te yayımlanan Mrs. Dalloway
(İletişim Yayınları, 1999) ünlü yazarın adıyla birlikte anılacak ‘bilinç akışı’
tekniğinin en başarılı örneğidir. Virgina Woolf, 28 Mart 1941’de içine düştüğü
ruhsal bir bunalım sonrasında evlerinin yakınlarındaki nehre atlayarak intihar
etti. İletişim Yayınları yazarın 20. yüzyılın en iyi romanları arasında yer
alan Mrs Daloway, Deniz Feneri, Orlando, Jacob’un Odası, Dalgalar, Flush, Perde
Arası, Kendine Ait Bir Oda, Gece ve Gündüz, Dışa Yolculuk, Bir Yazarın Güncesi
ve Yıllar adlı kitaplarını ‘Toplu Eserleri’ başlığı altında yayımlıyor.
ARKA KAPAK –
Kadın hareketinin elden
düşürmediği önemli kitaplardan biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolfun
belki de en kolay okunan kitabıdır. Kolay okunur, çünkü konu çok somuttur: "Kadın
ve edebiyat". Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları
"ezeli" ve de "ezici" bir soru vardır. "Bizler kadar
düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare
gibi bir deha çıkaramadınız?" İşte Virginia Woolf bu "yakıcı"
soruya, tarihsel ilişkilerin kökenine inip kütüphane raflarında şöyle bir
gezindikten ve de kısa bir kadın edebiyatı tarihçesi çıkardıktan sonra esaslı
bir yanıt getiriyor. Ve şöyle sesleniyor kadınlara: "Para kazanın,
kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye
düşünmeden yazın!..."
yazarı okumak istiyorum dolu dolu bir kitapmış alıntılar da harika
YanıtlaSilAlınacaklar listemde olan bir kitap değildi, hatta maalesef kitabı tesadüfen gördüm. Daha önce duymamıştım. Ve o anda alıp okumalıyım dedim:)
SilTavsiye ederim.
Sevgiler.
Ben de geçen sene İdefix 'in sitesinden almıştım ve okumuş ,sevmiştim. Sanki yazarınkonuşmasını dinliyor gibi oolmuştum.
YanıtlaSilYorumun için teşekkürler canım arkadaşım.
Sil