21 Mart itibariyle sona erdi ve final raporum şurada.
Akabinde 'Bahar Okuma Şenliği' başladı ve yeni okuma listem orada.
Listenin 10. sırası: Yayınlanmış tek bir romanı olan bir yazarın 'o' romanı.
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Dört / Mustafa Sancak
Mustafa Sancak Instagram sayesinde tanıdığım bir yazar. Siz de takip etmek isterseniz Instagram kullanıcı adı: mustafasancak4
Çok enteresan ve değerli bilgiler barındırıyor kitap. Gayet güzel bir kurgunun içine bilimsel ve dörtsel:)) bilgiler serpiştirilmiş. Ben çok severek okudum.
Külkedisi pati korumasında:))
DÖRT
Yazarı: Mustafa
Sancak
Türü: Roman
Yayın
Hakları: Postiga Yayınları
www.postigayayinlari.com
- Birinci
Baskı: Haziran 2013
- 414 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Alınacak cevaba
inanılmayacaksa, soru sormaya ne gerek vardı?
* ... intiharı
cinayetten ayıran çizginin üstünde yürüyordu. ... bir insanın kendini öldürerek
katil olması...
* Söylenecek şey
biliniyorsa, söylemeye ne gerek vardı?
* Duruma göre
kötü bir şey olmaması iyi bir şeydir ya da iyi bir şey olmaması kötü bir
şeydir.
* Bir insanın
doğum tarihi sizin yaşınıza eşitse, onun doğum tarihi de sizin yaşınıza
eşittir. Buna 'Yaş ekinoksu,' diyorlar ve tam bir yıl sürüyor. Ben 79 doğumluyum.
Bu yıl yetmiş dokuz yaşına gelen kişi 30 doğumludur ve ben 30 yaşındayım.
* İnsan, kendini
keşfetmeye zaman ayırmalıdır.
* ... adamda ses
yok, müzik kulağı yok fakat gidip şarkı yarışmasına katılıyor.
Tarkan, Cem Yılmaz ve Hakan Şükür'ü ele
alalım ve bunların rollerini değiştirelim. Tarkan komedyen olmak isteseydi, Cem
Yılmaz futbolcu olmak isteseydi ve Hakan Şükür de şarkıcı olmak isteseydi, ne
olurdu? Bugün büyük bir ihtimalle üçünün de adını bile bilmezdik...
* İnsanlar
başarısızlığınızı yüzünüze vurmak için koşarak, başarınızı tebrik etmek içinse
yürüyerek gelir.
* Akıl, verilebilen
bir şey değildir. Akıl, sadece alınabilen bir şeydir.
* ...
ağaçkakanların kafasının içinde bulunan darbe absorbe edici...
http://www.evrenvebilim.com/agackakanin_kafatasi.html
* Onlar için
beğenilmek her şeydi. Kurbanlık koç olsalar, bayramda kesilmek için
seçilmediklerinde, sevinmek yerine kahırlarından ölürler.
*
... Trabzon'un plaka numarası olan 61 ile
Osmanlı topraklarına katılma tarihi olan 1461...
^-^ KEDİLER ^-^
* ... sinirli ve
büyük bir vahşi kedinin gür kükremeleri gibi...
* ... mutluluk
mırıltıları çıkartan bir kediyken...
* ... sarı renkli
tombul bir kedi...
* Kedisi bile
böyle olan bir üniversitenin...
* Kapının yanında
da üç kedi dolaşıyordu.
* Hafta sonu
olduğu için üniversitenin bahçesinde gördüğü kedi sayısı,öğrenci sayısından
fazla olmuştu.
* ... kedisinin
ölüp ölmediği bir dünya meselesi olan Erwin Schrödinger'in...
* ... kızları
vahşi kediler gibi görürdü.
* ... canını
yakan vahşi kedilerin çok katkısı olmuştu.
* ... iyi
eğitemediği bir vahşi kedinin...
* ... onunla
kedinin fareyle oynaması gibi oynamıştı.
* Bir kedi, küçük
bir fino köpeği tarafında kovalanınca bile kaçar. ...çaresiz kalıp köşeye
sıkıştığında ... finoya saldırır.
Saydığım kadarıyla kitapta
324 kez 'dört' 45 kere de 'kırmızı' kullanılmış:) Sırf merakımdan not alıp
topladım:)) Eksiği fazlası var mı bilemem:)
- YAZIM-BASIM HATALARI -
*
Sf/156
...
umut etmekti (cümle sonunda nokta yok)
*
Sf/200
...
Üsküdar'da kız kulesinin önünde...
*
Sf/297
...
Hakan, 'Ben yarın sabah gidiyorum, Tuncay,' diyerek bombayı patlattı.
Sf/298
'Yoruldum,
Tuncay' ... '... Bu akşam gidiyorum,...'
Sf/312
Tuncay
keyifsiz bir ifadeyle, 'Hakan'a konuştum' ... 'yarın sabah İstanbul'dan
ayrılıp, memleketine döneceğini, söyledi.'
Okuduğum tarih: MART 2015
Kültüy'ün mırk yüzü:)
Yazar Hakkında Bilgi= https://instagram.com/mustafasancak4/
ARKA KAPAK –
"… Eskiden kölelik
vardı. Köleler, sabahtan akşama kadar çalışır fakat yine de hiçbir şeye sahip
olamazdı. Efendiler ise hiç çalışmaz ama her şeye sahip olurdu. Ben, dâhilik
olayına biraz böyle bakıyorum. Normal insanın çok çalışıp yapamayacağı bir işi,
sanki dâhi iki dakikada halledebilen bir insanmış gibi gösteriliyor. Yani
dâhiler efendi, normal insanlar ise köle gibi bir durum var. 'O, dâhi olduğu
için başarılı, ben dâhi değilim ki başarılı olayım,' şeklinde sakın düşünmeyin.
İçinizde böyle bir düşünce varsa, hayatta başarılı olmak için iç dünyanızda bir
devrim gerçekleştirin ve kafanızdan bu kölelik düzenini kaldırın.
Dâhi yoktur! Varsa da yoktur! ..."
Dâhi yoktur! Varsa da yoktur! ..."
Mustafa Sancak'ın, sıradışı
bilimsel içeriğiyle adından söz ettirecek, romanı "Dört"
Orta yaşlarında bir inşaat mühendisi Kubilay doktorların çözemediği bir hastalıkla yaşıyor. Uyuduğunda uyandırılamıyor ve en az on iki saat uyumak zorunda.
Sadece kendisinin bildiği bir gizemi yaşarken kendine korunaklı bir hayat kuruyor.
Bilime son derece meraklı ve kafa yoran bu adam, hastalığına çözüm ararken uzaydaki konumumuz ve boyutlarla ilgili araştırmalar yapıyor. Fizikçilerle temas kuruyor ve popüler bilimle yetinmiyor.
Orta yaşlarında zengin bir adam, seçkin bir ailenin üyesi Ogeday. Gece hayatıyla ünlü, herkes tarafından sevilen ve özenilen bir adam. Onun da hayatı sadece kendisinin bildiği bir gizem içinde geçiyor. Belalı bir amca ve üzerine titreyen işadamı babasının göz bebeği.
Kendi halinde bir mimar Tuncay ve nişanlısı genç kadın Pınar.
Birbiriyle ilişik hayatlar yaşayan bu insanların hayatı hiç beklenmedik bir noktada birleşiyor.
Dört rakamıyla ilgili ilginç metaforlarla dolu kitapta biraz popüler bilim merakınızı dindirecek bilgiler de var. Rüyalarımızı kontrol edip edemeyeceğimiz
ve alternatif yaşamları sorgulayacağımız fikirleri de ortaya sunuyor.
Özenle çalışılmış, senelerce üzerinde düşünülmüş bir ilk roman "Dört".
Mustafa Sancak akıcı üslubu, zeki yaklaşımları ve sıra dışı bilimsel içeriğiyle adından söz ettirecek romanıyla akıllarda yer edecek.
Orta yaşlarında bir inşaat mühendisi Kubilay doktorların çözemediği bir hastalıkla yaşıyor. Uyuduğunda uyandırılamıyor ve en az on iki saat uyumak zorunda.
Sadece kendisinin bildiği bir gizemi yaşarken kendine korunaklı bir hayat kuruyor.
Bilime son derece meraklı ve kafa yoran bu adam, hastalığına çözüm ararken uzaydaki konumumuz ve boyutlarla ilgili araştırmalar yapıyor. Fizikçilerle temas kuruyor ve popüler bilimle yetinmiyor.
Orta yaşlarında zengin bir adam, seçkin bir ailenin üyesi Ogeday. Gece hayatıyla ünlü, herkes tarafından sevilen ve özenilen bir adam. Onun da hayatı sadece kendisinin bildiği bir gizem içinde geçiyor. Belalı bir amca ve üzerine titreyen işadamı babasının göz bebeği.
Kendi halinde bir mimar Tuncay ve nişanlısı genç kadın Pınar.
Birbiriyle ilişik hayatlar yaşayan bu insanların hayatı hiç beklenmedik bir noktada birleşiyor.
Dört rakamıyla ilgili ilginç metaforlarla dolu kitapta biraz popüler bilim merakınızı dindirecek bilgiler de var. Rüyalarımızı kontrol edip edemeyeceğimiz
ve alternatif yaşamları sorgulayacağımız fikirleri de ortaya sunuyor.
Özenle çalışılmış, senelerce üzerinde düşünülmüş bir ilk roman "Dört".
Mustafa Sancak akıcı üslubu, zeki yaklaşımları ve sıra dışı bilimsel içeriğiyle adından söz ettirecek romanıyla akıllarda yer edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder