9 Kasım 2021 Salı

Zülfü Livaneli'ye Dair...

Yaklaşık son bir yıldır hatırı sayılır bir Zülfü Livaneli okuması yaptım. İstedim ki yorumları sadece Instagram hesabımda kalmasın, blogumda da hepsini bir araya toplayayım.


Konstantiniyye Oteli birçok konuya ve olaya değinen dolu dolu bir roman. Edebiyata, siyasete, uzak ve yakın tarihe dair bilgilerle donatıyor okurları.
Dikkat çektiği konular hakkında araştırma ve okumalar yaparak sindire sindire okudum. Bilgilerimi tazelediğim, bilmediklerimi öğrendiğim verimli bir okuma sağladı.


@zlivaneli 'nin yaşamını kendi kaleminden okumak ve duygularına ve fikirlerine bu denli yakın olmak harika bir deneyimdi.
Hem Zülfü Livaneli'nin kişisel tarihine hem de ülkemizin yakın siyasi tarihine dair öyle detaylar var ki kitapta 👌 sanata, sanatçılara, siyasete ve dünyaya dair...
Ben severek okuduğum kitaplarla aramda kalıcı bir bağa sahip olmak için bazen anılar oluştururum. Sevdalım Hayat beni çok etkileyen bir kitap oldu. İstedim ki okuma heyecanıma @fazilokudan da müzikle eşlik etsin. Hem Fazıl için de Zülfü Livaneli'nin özel bir yeri var. Gitarda çalmayı öğrendiği ilk Türkçe şarkının 'Gün Olur' olması ve bir Sedef Adalı olarak Ada albümü Fazıl için çok değerli 🎤 'Ada-Dünyayı Güzellik Kurtaracak' şarkısının kısa bir bölümünü Fazıl seslendirdi ve Sedef Adası görüntüleri eşliğinde bir dakikalık video hazırladık. Instagram hesabımda video yüklü, buradan ulaşabilirsiniz.
Oldukça keyifli ve verimli bir okuma oldu benim için.

Son Ada'yı 2014 yılında okumuş ve blogumda paylaşmıştım ama muhtemelen o tarihlerde yorumumu burada paylaşmamışımdır. @inkilapkitabevi yeni basımı ve içeriğindeki yeniliklerle (yenilenmiş final ve epilog bölümü) beraber yine yeni yeniden keyifle okudum.
Son Ada 2009 Orhan Kemal Roman Armağanı'na sahip. Ayrıca kitaba Yaşar Kemal'in önsözüyle başlamak da anlatılmaz okunur.
Kitabın politik vurguları zaten yorumlanmıştır, ben başka bir yanından bahsetmek istiyorum.
Kitabın benim için enteresan olan yanı ada betimlenirken ve olayların kimi hikayeleştirilirken Sedef Adası'ndan fazlasıyla ilham alındığını düşünmem. Livaneli 80'li yıllarda Sedef'e fazlasıyla geliyormuş. Son Ada'nın huzurunun kaçmadığı bölümler benim için Sedef'i andırıyor.
@fazilokudan 1967'den beri Sedefli.
Kitapta bahsi geçen martı, tilki gelişmeleri romanlaştırılmış hali gibi korkunç ve vahşi hallerde olmasa da adada yaşanmış gelişmeler, yine 80'li yıllarda...
80'lerde adada bir martı popülasyonu oluşmuş ve hem çatı kiremitlerine ciddi zararlar vermeye başlamışlar hem de çok fazla ses yapıyorlarmış. Bunların önüne geçebilmek amacıyla adaya çift tilki getirilmiş ve tilkiler üremişler. Sayıları on yedi - on sekize çıkan tilkiler ada sakinlerinin karşısına çıkmaya başlamışlar ama ürkek hayvanlar kaçıyorlarmış insan görünce. Tabii martılar azalınca adada böcek vs çoğalmaya başlamış. Yani insan eliyle denge sağlamaktan ziyade doğanın dengesinin bozulduğu görülünce tilkiler adadan gönderilmiş.
Sedef Adası benim için çok özel. Hatta Ayışığı Kedisi kitabımı orada yazdığım için ve zaten anne tarafım Büyükadalı olduğundan adalara karşı manevi bir bağım var. Son Ada kitabı da konusu, kurgusu ve betimlemeleri ile ve benim mevcut ada tutkum sebebiyle ayrı bir yere sahiptir gönlümde ve kitaplığımda.

Zülfü Livaneli okumayı sevdiğim ve yazdıklarını heyecanla takip ettiğim bir yazar.
Son Ada kitabındaki ada ile Sedef Adası arasında bazı benzerlikler hissettiğim için bir adalı olarak o romana duygusal olarak ayrı bir bağım var. Son Ada'nın çocukları da aynı sebeple çoktan gönlümdeki yerine kuruldu.
Son Ada'da yaşananları çocukların gözünden ve onların algısıyla okumak çok keyifli ve heyecan vericiydi. Hikayeye çok hoş çizimler eşlik ediyor.


Mutluluk kitabı beni @zlivaneli 'nin kalemiyle tanıştıran kitaptır. İlk 2007 yılında okumuştum ve beni çok etkilenmişti. Vakti zamanında birçok arkadaşıma bu kitabı hediye etmişliğim vardır.
Zaten bu kitap sonrasında Zülfü Livaneli'nin sıkı bir okuru oldum.
Yıllar sonra yeni basımıyla ikinci kez okumak farklı duygular uyandırdı. Eski tanıdıklarla yıllar sonra karşılaşmak gibiydi... Yılların getirdikleri ve götürdükleriyle insanın algısı da, fikirleri de değişebiliyor. Önceki okumamda üstünde durmadığım noktalar ilgimi geçebildiği gibi karakterlere farklı yaklaştığım da oldu. Kendi olumlu ya da olumsuz gelişimimi de idrak etmek adına çok hoş bir okuma deneyimi oldu benim için.
2007'de okuduğumda deftere not düşmüşüm filmini izleyeceğim diye, bunca yıl geçti aradan hala izlemedim 🙈 O yüzden yakın zamanda filmini de izleyeceğim. Hem @talatbulutt 'u da izleyici olarak çok seven biriyim ve filmdeki varlığı kitaptan etkilendiğim kadar filmden de etkileneceğimin kanıtı gibi 🙏
Mutluluk Zülfü Livaneli kitaplarının genel özelliği olan çok yönlü bir okuma sunuyor. Hem ülkenin siyasi ve toplumsal gerçeklerine hem toplumun-insanların yargılarına, önyargılarına vakıf oluyorsunuz hem de duygusal ve gerçekçi insan ilişkilerine, aile ilişkilerine tanık oluyorsunuz.

Bir Osmanlı hikayesi...
Saray çalkantıları ve iktidar mücadelesini masalsı bir dille aktaran güzel bir Livaneli kitabı 👌
Kitabın kapağını çok ama çok beğendim. Kapak tasarımı @aliyaycioglu 'na ait.
Ayrıca kitapta @mahmutkaratoprak çizimleri de mevcut.


#zülfülivaneli romanlarını da denemelerini de aynı keyif ve merakla okuyorum, beğeniyorum.
Ele aldığı konuları detaylarına inip hakkıyla eleştirdiğini düşünüyorum.


Edebiyat Mutluluktur @zlivaneli 'nin en sevdiğim kitaplarından biridir. İlk 2013 yılında okumuştum. Yeni baskısıyla yeniden okurken bu okumanın en keyifli yanı sekiz yıl sonra not aldığım kısımlarda ne gibi bir farklılık olduğunu görecek olmamdı .
Blog paylaşımıma buradan ulaşabilirsiniz.
Livaneli Trevanian İnci Sokağı'nın okuduğu en iyi otobiyografilerden biri olduğunu yazmış. Güncel okumamda Livaneli ile aynı fikirde olduğumu yazdım mesela. Çünkü ilk okuduğumda not almışım bu kitabı ve o sayede okumuşum.
Livaneli'nin edebiyata ve sanata dair yazılarını yine aynı keyifle okudum.


Zülfü Livaneli'nin sıkı bir okuru olarak her kitabını büyük bir merak, heyecan ve keyifle okuyorum. Yaşar Kemal'in ise yeri bende apayrı. Lise yıllarında İnce Memed'i okuduğumda hissettiğim duyguları tarif etmem imkansız. Okuma tutkumun oluşmasında etkili yazarların başında gelir #yaşarkemal 🌼
Zülfü Livaneli ve Yaşar Kemal'in kırk yılı aşan bir dostlukları var. Haliyle bu kitap çok kıymetli. Zülfü Livaneli'nin kaleminden Yaşar Kemal'i ve yılların anılarını okumak beni çok mutlu etti.


* ... insanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak, canlı yaratıkları arasındaki en etkisiz iletişim aracı. Dil yalan söylüyor, olanları çarpıtıyor, insanlığın hiç bıkıp usanmadığı klişeleri tekrarlıyor. Bu yüzden, insanları dinlemek onları anlamak için yeterli değil.
#alıntı #zülfülivaneli 
 #birkedibiradambirölüm


Livaneli'nin son romanının çıkacağını duyduğum andan itibaren öyle büyük bir heyecanla bekliyordum ki elime geçtiği anda okumaya başladım ve doya doya okudum, bitirene kadar da elimden bırakamadım.
Livaneli okuyanlar ergenlik dönemlerinde Hemingway'den etkilendiğini hatta onun etkisiyle evden kaçıp bir sahil kasabasında bir balıkçının yanında bir süre kaldığını bilir. İşte yıllardır yazmak istediği deniz kokulu romanı bizlerle buluşan #balıkçıveoğlu .
Ülkemiz coğrafyasının mülteci gerçeğiyle yüzleştiriyor kitap. Yıllar önce Ali Hoca Burnu sahiline vuran ve mültecilerin yaşama tutunma, hayatta kalma mücadelesinin zorlukları, ölümle burun buruna yaşamdan kaçarken ölümle tanışmanın sembolü haline gelen Aylan bebek nasıl hepimizin yüreğini yakmış ve etkilemişse, Zülfü Livaneli'nin kaleminde de tüm etkileyiciliği ve duygusallığıyla yaşamak için ölümü göze alan mülteciler hayat bulmuş. Ve Livaneli'nin özellikle amaçladığı gibi bir ajitasyon hikayesi değil. Sadece yaşanan gerçeklerin yazar duygusallığı, gözlemi ve kurgusuyla ele alınması ve ölümsüzleştirilmesi.
Livaneli bu anlamda da amaçladığı gibi başarılı olmuş.



Zülfü Livaneli kitapları ülke ve toplum sorunlarına, insan profilleri ve ilişkilerine, edebiyat ve sanata dair okumalar ve çıkarımlar yapmaya imkan sağlıyor.

* Leyla'nın Evi - Yakın tarih ülkeler arası politik çekişmelerin sonucunda maddi-manevi zarar gören, hep bir yanı eksik kalan ve ruhsal olarak hatıralar ışığında özlemle yaşayan göçmeye zorlanan göçmenler gerçeği var. Yurt dışına çalışmaya giden ve bir dönem özellikle Almanya'ya işçi olarak giden ailelerin yaşadığı çevreyle, ayrıldığı ülkesiyle ve yer yer çocuklarıyla yaşadıkları kültür karmaşası sonucundaki uyumsuzlukları gerçeği var. Ömrünü evladına adayan, hayallerini ve beklentilerini evladına yükleyen ama yolun sonunda evladının ona yabancı bir karakter olduğunu idrak eden ebeveynler gerçeği var. Yaşamın içinde kendine sıklıkla yer bulan bu yaşanmışlıklar, karakterler, olaylar ve gerçeklikler usta kalem Livaneli'nin Leyla'nın Evi'nde yer bulmuş kendine bir nevi.
Farklı karakterlerin tepkilerini, yaklaşımlarını ve hayatı algılama ve yaşama şekillerini başarılı bir kurguyla okuyorsunuz.
Adalet, asalet, hırs, sır, intikam, sevgi, güven, aile kavramları nedir ne değildir, nelere sebep olur nelerin sebebi olur hepsinin bir cevabi var, karakterle özel...

Beni çok etkiledi kitap, #tavsiyemdir 👌
Özellikle kapak tasarımını çok ama çok sevdim 💖 @sakit__mammadov fırçasına sağlık 🌸


Kitapta sekiz öykü var. Siyasi baskıyı iliklerine kadar hisseden karakterleri ve kendi içlerinde bile gurbette hissini aşamayanları ağırlıyor öyküler.

Her iki kitabın sonunda Livaneli'nin kitap hakkında yöneltilen sorulara verdiği cevaplar yer alıyor.


Kardeşimin Hikayesi'ni okumaya başlıyorum. Bitirince yorumumu paylaşır, güncellerim.

Keyifli okumalarınız olsun ^-^

1 yorum:

  1. Ayşım özlemişim blog yazılarını, iyi ki yazdın böyle uzun.

    YanıtlaSil