Geçen günlerde külliyatını tamamlamıştım, buradan göz atabilirsiniz. Hatta eksik kalan kitabı da bulmuş ve heyecanımı şurada paylaşmıştım.
Sevinç Kuşları üçlemesinin ilk kitabıyla başladım yeni kitaplarımı okumaya:) Serinin ikincisi de bitti bitecek neredeyse.
Sezgin Kaymaz'ın kitaplarındaki karakterler oldukça sıradışı ve oldukça sıradan! Nasıl oluyor bilmiyorum ama tüm aykırılıklar çok doğal geliveriyor okurken:) Her birini benimsiyor insan,
seviveriyor farkında olmadan.
Seri her zamanki Sezgin Kaymaz romanları gibi akıp gidiyor okurken...
Toplumun farklı kültür ve gelir düzeyindeki kişilikler bir arada harmanlanmış, karışmış ve nasıl da güzel anlaşmış. Küfür bile tekerleme gibi okunuyor Sezgin Kaymaz'ın kaleminden:)
Benim okuma zevkime güvenenlere şu kadar diyeyim: Sezgin Kaymaz okuyun:)
Sezgin Kaymaz paylaşımlarım için:
Lucky / Sezgin Kaymaz
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
DECCAL'İN HATIRI
Sevinç Kuşları -1
Yazarı: Sezgin
KAYMAZ
Türü: Roman
Yayın
Hakları: İletişim Yayınları
- 1. Baskı
2014, İstanbul
Kapak
Fotoğrafı: Sarp Soysal
Kapak: Suat Aysu
- 430 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Ayık kişi
yoktur alemde. Kimi işrette küfeliktir, kimi zikrette. Edep, buna 'Eyvallah!'
diyebilmektir.
Sen tutar, 'Edep yahu!' dersin.
* Demirden
korksan trene binmezdin di mi?
* Zenginlik
demek, 'İhtiyacım olan her şeye sahibim,' demekti. Yani ihtiyaç dışı her
şeyden, 'Ya yarın ihtiyacım olursa?' korkusundan, mal mülk kaybetme
korkusundan, daha az şeyin var, sahip oldukların daha eski diye hor görülme
korkusundan, önce kendi zenginliğinin bekçisi, gide gide esiri olmak
korkusundan, yani büyün korkularından kurtulmak. Hafiflerdin o zaman. Bir sevinç
kuşu gelir, kollarından tutup uçururdu seni. Çok mutlu olurdun; çünkü ihtiyacın
olan her leye sahip olduğunu bilirdin artık; zengin olurdun.
* Her şey bir
şeyi yer alemde...
Toprak insanı,
Ağaç toprağı,
Meyve ağacı,
İnsan meyveyi,
İnsan insanı,
İnsan insanı...
Mevlana
* Allah'ı gizlice
anmana vesile olacaksa,
tüm dünya malından yeğdir dert.
Dertsiz dua soğuktur.
Dert dua gönülden, gönül aşk ateşinden beslenir.
Mevlana
* Ödün bokuma
karıştı... Mahkemeye başvurup adımı Yusufyusuf
yaptıracağım.
* Yalnızlıktan
korkuyorsan aşık ol;
Çünkü aşık, maşuğunu yanında taşır hep...
Mevlana
* Pamuk helva
gibiydi; alırsın çok - yalarsın yok.
* Kıvırcık
topuklarının üzerinde müzik kutusu dervişi gibi dönüp kapının kulpuna uzandı.
* Ekmek arıyorsan
ekmek,
Su arıyorsan su,
Aşk arıyorsan aşksın...
Neye kapılmışsan o'sun sen.
Aradığınsın,
Bulduğunsun...
Mevlana
* Öte yandan,
katiyen iyileşemeyecekti, çünkü insan iyileşemezdi; ölümle maluldü ve eninde
sonunda geberir giderdi.
* Görmesini
bilmeyene cam neyse elmas da odur.
Sana kör baktılar diye kendini camdan sanma,
Sendeki elması görecek sarrafı bekle...
Mevlana
* Çok yıldız var
ki, göğün bile haberi yok. O göremiyor diye yıldız yok mu diyelim yani? Var
işte. Dopdolu, çopçok.
^-^
KEDİLER ^-^
* Kedi gibi
tırmalamışın herifleri.
* Bu böyle güzel
güzel saydırırken süt dökmüş kedi gibi...
* ... konu
komşunun yanında süt dökmüş kediye dönerdi.
* Kuşhane
Sokak'ta kedi yiyip köpek kovalayan farelerin arasında yaşayan insanların...
* ... sarı
kantaron, melissa ve kedi otu harmanlanarak hazırlanan iğrenç çaylar
içirilmişti oğlana.
* ... kucağında
miyavlayan dişi kedinin.
* ... kendisinden
en az yirmi yaş küçük bir zıpırın önünde süt dökmüş kedi gibi yalanıp
gırladığını...
* Beraber büyümüş
bin tane kedinin arasına o da kedi bu da kedi deyip yeni bi kedi geitirip
koyaydın bakalım, ne oluyodu.
* ... yol boyu
sokak kedilerinin gıdısını okşaya okşaya akşam oturmasına gider...
* ... bir etine
tenine bitişip bir kaf dağına kaçarak kedi yumağı gibi karmakarışık ediyordu
sokulmak için dört dönenleri.
* ... maaşları...
'sokak kedilerinin' gıdısını okşarken tüketmişti.
* Gıdısını
okşayıp durduğu sokak kedileriydi.
* Ne ömür bou
Berna kardeşgile gözkulak olmasını isteyebilirdi Deccal'den ne sokak
kedilerine...
* Bana ne lan
senin sokak kedilerinden...
Mart 2017
Yazar Hakkında Bilgi= 1962'de
Sinop'ta doğdu. Konya Anadolu Lisesi'ni bitirdi. Hacettepe Üniversitesi
İngilizce Dilbilimi Bölümü'nü, Türkçe dersini veremediği için son sınıftan terk
etti. 1976'dan itibaren oyuncu ve teknik direktör olarak hentbolla uğraştı.
Türkiye Voleybol Federasyonu'nda
koordinatör olarak çalıştı. Romanları (hepsi İletişim'den): Uzunharmanlar'da
Bir Davetsiz Misafir (1997), Geber Anne!... (1998), Kaptanın Teknesi (1999),
Lucky (2000), Zindankale (2004), Ateş Canına Yapışsın (2008), Kün (2013).
Hikayeleri: Sandık Odası (2005), Medet (2007).
ARKA KAPAK –
"Bir çift ölü göz
gözlerinin içine dikilmiş, öbür dünyadan buna bakıyordu sanki. Ve ne kadar
kibar konuşuyordu ölü. Kılığına bak, ya otopark değnekçisi ya durak kâhyasıdır
derdin; yüzüne bak, melek midir nedir; gözüne bak, ölmüş de haberi yok yazık;
hiçbir yerine bakmadan sırf dinle, haber spikeri. Ve de ne kadar âşinâ
geliyordu Allah'ım. Ve maalesef nasıl da ürpertiyordu.
"Deccal olmak, melek
olmak… Ölü olmak, diri olmak… Hasta olmak, sağlıklı olmak… Erkek olmak, kadın
olmak, eşcinsel olmak, başka cins olmak… (Bir de "cins" olmak var
tabii, o ayrı!) O kadar ayrılar, o kadar başkalar mı gerçekten? Bir bakın, bir
düşünün bakalım.
Sezgin Kaymaz, hem
tiryakilerine alıştıkları lezzeti hep yeniden sunan, hem de hep yeni sulara
açılan bir yazar.
Tekinsizliğin, şiddetin,
"kötülüğün", olağanüstünün ve gündeliğin içinden hep sevinç kuşlarını
havalandıran bir yazar, aynı zamanda… Deccal'in Hatırı'nda sevinç kuşları, koma
halinin, manyak doktorların, mafyacıların, polisçilik oynayan polislerin,
lubunyaların, haris rantiyelerin ve tabii her zaman olduğu gibi, garibanların
arasından havalanıyor.
Yazarı ben de severim ama bu kitaptan ve seriden haberim yoktu, ilginç bir kitaba benziyor, tavsiyen için teşekkürler Ayşim'cim:)
YanıtlaSilharikasın sen ♥
YanıtlaSil