Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Geze Geze İstanbul / Deniz Som
GEZE GEZE İSTANBUL
Herhangi bir yerde-4
Yazarı: Deniz SOM
Türü: Gezi
Yayın
Hakları: Günizi Yayıncılık
- İstanbul,
Kasım / 2004
- 248 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
*
Mihrimah'ın kocası Rüstem, sadrazam
olunca Osmanlı yönetimine bir yenilik getiriyor; herhangi bir göreve atayacağı
kişiden hem kendisi hem padişah için yüklü para alıyor... Örneğin Mısır
Valiliği'ni 10 bin altına veriyor!
Rüstem
Paşa'nın getirdiği sistem bir bakıma Osmanlı'daki çöküşün habercisi...
Aynen,
'Benim sadrazamım işini bilir' hesabı...
Makamı
satın alan kişi ödediği parayı gidip halktan çıkartıyor!
*
Kariye Müzesi (Edirnepkapı, Fatih) -
Topkapı Sarayı Müzesi ve Ayasofya'dan sonra İstanbul'un en çok ziyaret edilen
müzesi...
Meryem'in
yaşam öyküsü, bir resimli roman gibi mozaiklerde anlatılıyor...
Meryem'in
yaşam öyküsü tam 53 sahnede anlatılıyor..
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kariye_M%C3%BCzesi
http://www.3dmekanlar.com/tr/kariye-muzesi.html
*
Gravür, Çamlıca tepesinden çizilmiş...
Moda burnu ile Fenerbahçe burnu arasındaki kıyıda bir sıra ağaç var, hepsi o
kadar... Burası Kalamış... Koyda iki küçük tekne görünüyor... Sıra ağaçlar,
kıyı boyunca bir yol uzandığı izlenimini veriyor... Gravür 1870'lerde çizilmiş...
Gravürden
yüzyıl sonra o kıyıda tek tük evler vardı ve evlerin önü denizdi... Evlerle
deniz arasında kayalar, çakıltaşları, kum ve toprak uzanırdı. Dalgaların
getirdiği katran ve katrana bulanmış yosunlar kıyıda bölük pörçük dururdu...
Yine de kıyıda yürünebilirdi... Pislik henüz denize egemen olmamıştı...
Kurbağalı derenin ağzına fazla yaklaşmadan Kalamış koyunda denize
girilebilirdi... Balık tutulurdu...
Gravürdeki
tertemiz doğa ile kirlenmeye yüz tutan doğa arasındaki zaman dilimi sadece
yüzyıldı... Aslında yüzyıl bile değildi... Çünkü Behçet Kemal Çağlar, herhalde
1950'lerde 'Yok başka yerin lütfu ne yazdan, ne de kıştan / Bir tatlı huzur
almaya geldik Kalamış'tan' dizelerini yazarken ... Kalamış'a doğanın huzurlu
yüzü yansıyordu...
*
Kalamış adı kamıştan geliyor olmalı...
Kamışlığa Rumca'da 'kalamisia' deniyor... Fenerbahçe burnunun oralardaki
kamışlardan sazlıklardan, Kalamış adı çıkıyor.
*
Kim bilir, Osmanlı padişahlarından II.
Mehmet'e neden Fatih dendiğini?
Sorunun
yanıtı 'İstanbul'u fethetti de ondan' ise kimse bilememiş demektir... II.
Mehmet 30 yıl 3 ay süren ikinci saltanatı boyunca 2 imparatorluk, 14 krallık ve
beylik, 200 kent fethederek Fatih olmuştur.
*
Aslında II. Mehmet'in 'Fatih'ten çok
'Kanuni' sanıyla anılması gerekir... Çünkü Bizans'la birlikte köklü bir
imparatorluğun yönetim şeklini de alıp kendince kurallara bağlamıştır... II.
Mehmet'in hazırladığı 'kanunname'lerle Osmanlı beylikten imparatorluğa
dönüşmüştür... Bu kanunlardan biri de taht için kardeş katlinin vacip hale
getirilmesidir.
*
Herkesin dünyası kendi bildiği ile
sınırlıdır.
*
Moda- 19. yüzyılın ortasına dek
Kadıköy'ün bir çayırı iken ve sonra kocaman bahçeler içinde gösterişli
köşklerle yerleşime açılmışken...
*
19. yüzyılın ortasında İstanbul, artan
nüfusu ile yeni yerleşimlere gebe kalmış; Abdülmecid de Beşiktaş'ın arka
sırtlarındaki bu arazinin bir mahalleye dönüşmesini istemiş... İstemekle
kalmamış, buraya yerleşilmesini 'teşvik' etmiş... Buranın adı 'teşvik'ten olmuş
Teşvikiye...
Teşvikiye
çayır çimen iken, 18. yüzyılın sonunda III. Selim gelir, avlanırmış... Nişan
talimleri yapar; ok atarmış...
Ne
var ki Abdülmecid'in teşvikleri, ahalinin Teşvikiye gibi bir 'dağın başı'na
gelip yerleşmesine yetmemiş.
Şimdilerde,
boş arsa bulunsa bir metrekare toprağı servete bedel Teşvikiye'ye kimsenin
dönüp bakmaması; tarihin cilvesi olmalı.
*
Fenerbahçe'ye Fenerbahçesi, Kadıköy'e
Kadıköyü, Vaniköy'e Vaniköyü derdi bir İstanbullu olarak ve haklı olarak...
*
Kızıltoprak'taki Zühtüpaşa Camii (1883)
Caminin
önündeki yol, eski yüzyılın Ihlamur yolu... Artık ıhlamur ağaçları yok...
Benzin istasyonunun yeri, Kadıköy'e giden atlı arabaların, faytonların
durağı...
*
Kızıltoprak- ... bir zamanlar burası
çayır çimendi; koruydu; bostandı... Ol rivayet Bizans döneminde kıyıydı...
Şimdi, semte kırmızı rengiyle Kızıltoprak adını veren topraktan bir avuç bile
görmek olası değil...
*
Surp Takavor Ermeni Kilisesi- ...
şaşırtıcı olan bugün Kadıköy çarşısının ortasındaki kilisenin kıyıda
bulunması... Anlaşılan, deniz epey doldurulmuş...
*
Piyale Paşa Camii (Kasımpaşa) içinden
minare geçen tek camidir.
*
Ankara Asfaltı denilen karayolunun
Acıbadem'den Kartal'a kadar olan kısmını yok sayın. Yok saydığınız yolun iki
yanından ufuk çizgisine kadar uzanan tüm yapıları; evleri, apartmanları,
fabrikaları, sanayi sitelerini, galerileri, imalathaneleri, hastaneleri,
alışveriş merkezlerini ne varsa hepsini kaldırın. Geriye bayırlar, çayırlar;
toprak ve ağaçlar kalsın. İşte bu alan Bizans'ın avlağıydı. Belki birkaç av
köşkü ile manastır vardı.
*
Veliefendi - Veliyüddin Efendi -
Şeyhülislam ve hattat.
Veliyüddin
Efendi'nin çiftliğinin bulunduğu yere ölümünden 143 yıl sonra yani 1911'de
'Islah-ı Nesl-i Feres Cemiyeti' üyeleri gelip İstanbul'da ilk at yarışlarını
düzenlemiş... öyle ilgi görmüş ki, halkın mesire yeri olarak kullandığı
Veliefendi Çayırı'nın önemli bir kısmı bu işe ayrılmış.
*
Orhan Arıburnu Lale şiiri:
Lalelim
/ Lalelide oturur / Laleli lale kokar lalelimden / Laleliden geçilir /
Lalelimden geçilmez!
Okuduğum tarih: Kasım 2014
Yazar Hakkında Bilgi= Deniz Som (d. 9 Şubat 1953 - ö. 15
Ekim 2010), Türk gazeteci, yazar.
1973
yılında Cumhuriyet gazetesinde gazetecilik
mesleğine adım attı. 1987 yılında kısa sürelerde Söz, Hürriyet, Güneş
gazeteleri ve Nokta dergisinde çalışan Som, 1993 yılında yeniden Cumhuriyet'te
çalışmaya başladı. Gazetecilikte muhabirlikten yazı işleri müdürlüğüne varan
hemen her görevde bulundu.
1994
yılından beri Cumhuriyet gazetesinin arka
sayfalarındaki Vaziyet isimli köşesinde güncel yazılar yazdı.
Köşesine daima çeşitli kişilerden gönderilen 20 kelimeyi geçmeyen 4-5 tane
esprili yorum ve bir karikatür koydu.
Gazetecilik
dışında bazı televizyon ve radyo programlarının hazırlanması ve sunuculuğunu
üstlenen yazar; gazetecilik öğrencilerine temel
gazetecilik ve araştırmacı gazetecilik dersleri verdi. Bir televizyon dizisinin
senaryosunu Tülay Bilginer ile
birlikte yazdı.
1976 yılında Harika
Ulukut ile evlenen Som'un Haydar Can (1981) ve Fikret Cem (1991) adında iki
oğlu var.
Akciğer
kanseri tedavisi gören Deniz Som, 15 Ekim 2010 tarihinde hayatını kaybetti.
Nakkaştepe'deki aile mezarlığına defnedildi
http://tr.wikipedia.org/wiki/Deniz_Som
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder