Okuma şenliği raporuma buradan ulaşabilirsiniz.
Listenin 18. sırası: 2014 yılında çıkmış bir kitap (Türkiye'de ilk baskısı 2014 olması da kabul).
Kategori dahilinde Türkiye'de 1. baskısını Temmuz 2014'te yapmış 'Müzikofili'yi okudum.
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Müzikofili / Oliver Sacks
MÜZİKOFİLİ
-Müzik ve Beyin Öyküleri-
Yazarı: Oliver
SACKS
Özgün Adı: Musicophilia
- Tales of Music and the Brain
Türü: İnceleme
Yayın
Hakları: Yapı Kredi Yayınları
www.ykykultur.com.tr
- 1.
baskı: İstanbul, Temmuz 2014
Türkçesi: Begüm
Kovulmaz
- 381 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
*
Müzik sevgimizin ve 'estetik, tinsel,
entelektüel yaşantımızın' başka yönlerinin zihnimize 'arka merdivenleri'
kullanarak girdiğini...
* Elime geçen her
yeni nöroloji ya da fizyoloji kitabının dizinine baktığım ilk maddelerden biri
'müzik'tir.
* ... müziğe
karşı ilgisiz denebilecek bir adam olan Cicoria, yıldırım çarpmasından sonraki
üçüncü ayda müzikten esinlenmeye, hatta müzik tutkusuyla yanıp tutuşmaya
başlamış, başka şeylere vakit ayırmaya fırsat bulamaz hale gelmişti.
* Mark Twain
1870'lerde yazarken bol bol müzik dinleyebiliyordu ama müzik yine de
günümüzdeki kadar yaygın değildi. Müzik dinlemek ve şarkı söylemek için
kilisede, aile toplantılarında, davetlerde başka insanlarla bir arada olmak
gerekiyordu. Evinde, piyanosu veya başka bir müzik aleti olmayanlar
enstrümantal müzik dinlemek için kiliseye veya konserlere gitmek zorundaydı.
* Che Guevara'nın
ritim duyarsızlığı olduğu bilinir, orkestra tango çalarken onun mambo dansları
yaptığı görülebilirdi (aynı zamanda ciddi ölçüde ton duyarsızlığı vardı).
* Florence Foster
Jenkins sahneye çıktığı dönemde Carnegie Hall' tıklım tıklım dolduran bir
koloratur sopranoydu. Kendisini büyük bir şarkıcı sayan bu hanımefendi kusursuz
bir kulak ve olağanüstü ses genişliği gerektiren en zor opera aryalarını
söylemeyi pek seviyordu. Fakat azap verecek kadar yanlış, pes, hatta kulak
tırmalayıcı notalara basıyor (görünürde) bunun hiç farkına varmıyordu. Ritim
duygusu da hiç gelişmemişti ama muhteşem teatral gösterilerle dolu, sık sık
kostüm değiştirdiği konserler seyirci akınına uğruyordu. Hayranlarının ona
müzik yeteneğinin yokluğuna rağmen mi yoksa tam da bu yüzden mi bağlandığı
bilinmiyor.
http://www.youtube.com/watch?v=V6ubiUIxbWE
* ... Bach
ailesinin yedi kuşak müzisyen üyeleri örneğindeki gibi müzik yeteneği sıklıkla
bir aile mirasıdır.
* SİNESTEZİ:
RENKLERİ DUYMAK,ŞEKİLLERİ TATMAK...
Uyandıkları her sabah kendine
has ve değişik. Basitçe gazete okurken bile okudukları her bir kelimede
gözlerinin önünde bambaşka renkler parlıyor. Beethoven'ın konçertolarından
birini dinlemek onlar için bir havai fişek gösterisine dönüşüyor. Kapı
çaldığında çevrelerinde farklı büyüklükte üçgenler görüp, gökkuşağına
baktıklarında çeşit çeşit sesler duyuyorlar. İşte tüm bunlar sanrılar gören
birinin değil, sinestezi hastalığına sahip bireylerin yaşadıkları.
http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/biyopsiko.htm
* Nabokov
özyaşamöyküsü Anlat, Hafıza'da
çocukken alfabenin harflerini farklı renklerde gördüğünü anlatır.
Nabokov'un eşi de sinestetti, çiftin oğlu da öyle.
Sitestezi iki bin kişide bir görülen, oldukça ender
rastlanan...
* Jimmie'nin
bellek erim süresi yarı dakika kadardı, Clive'ınli yalnızca birkaç saniyeyi
kapsıyordu. Yeni olaylar ve deneyimler neredeyse anında belleğinden siliniyordu.
Umutsuzca bir şeylere tutunma, bir şeyler kazanma çabasıyla
Clive öne kağıt parçalarına, sonra bir deftere yazarak günlük tutmaya başladı.
Fakat günlüğüne yazdıkları genellikle birkaç dakikada bir yinelenen 'Uyanığım'
ya da 'Bilinçliyim' gibi sözcüklerden ibaretti. '14.10: bu kez gerçekten
uyandım... 14.14: bu kez sonunda uyandım... 14.35: bu kez tamamen uyandım'
yazıp, sonra bu bilgileri reddediyordu: '21.40'ta, önceki iddialarıma rağmen
ilk kez gerçekten uyandım.' Derken bunun da üstünü çizer, şunu eklerdi:
'22.35'te bütünüyle ayıktım ve haftalardır ilk defa uyanıktım.' Sonraki
cümlesinde bunu da yadsıyordu.
Amnezi veya hafıza kaybı, belleğin (hafızanın) rahatsız olması, bozukluğa uğraması
durumudur. / http://tr.wikipedia.org/wiki/Amnezi
* 1965'te, o
dönemki bazı tıp öğrencileri ve stajyer doktorlar gibi ben de yüksek doz
amfetamin kullanıyordum. İki hafta boyunca, normalde sahip olmadığım bir dizi
olağanüstü beceri kazanmıştım. (Bu
maceramı Karısını Şapka Sanan Adam'da
koku duyusunun ani gelişimine odaklanan 'İçimdeki Köpek' adlı bölümde
anlatmıştım.)
Herkesi kokusundan tanımam bir yana, görsel imgeleri
kusursuz ve durağan bir şekilde aklımda tutabiliyordum... Müzik belleğim
olağanüstü gelişmişti... ...karmaşık melodileri bile bir kere dinledikten sonra
piyanoda çalabiliyordum. Fakat soyut düşünme yetimin büyük zarar gördüğünü fark
etmek, yeni kavuştuğum bu güçler ve onlarla birlikte gelen duyu hassaslığı
dünyasından aldığım keyfe gölge düşürdü. ... acaba amfetaminler 'savant'
güçlerimin ortaya çıkmasına mı neden olmuştu?
* Her hastalık
müzikal bir sorundur; her tedavi müzikli bir çözüm.
^-^ KEDİLER ^-^
* ... mutlu bir kediydi artık.
* ... 'ses
travmasına' maruz bırakılan ve sonraki birkaç hafta boyunca sessiz bir ortamda
bakılan kedilerin işitme yitimi yaşadığını ve bunun yanında birincil işitsel
korteksteki tonotopik haritalarında bozulma görüldüğünü buldular. (!!!!!!!!!!!!
Her türlü küfrü bastım!!!!!)
Konuşabilselerdi, kediler ses bozulmasından şikayet
ederlerdi.
* ... mızmız,
kedi miyavlaması gibi bir sesi vardı kemanın...
Okuduğum tarih: Aralık 2014
Yazar Hakkında Bilgi= 1933 yılında
Londra'da doktorlar ve bilim insanlarının çoğunlukta olduğu bir ailenin (annesi
cerrah, babası aile hekimiydi) üyesi olarak dünyaya geldi. Tıp eğitimini Oxford
Üniversitesi'nde tamamladı, San Francisco Mt. Zion Hastanesi ve UCLA'da ihtisas
yaptı. 1965'ten beri New York'ta yaşayan ve nöroloji alanındaki çalışmalarını
burada sürdüren Sacks, 2007'de Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi'ne Nöroloji ve Psikoloji Profesörü olarak
atandı. Şu dönemde NYU Tıp Fakültesi'nde öğretim görevlisi olan Dr. Sacks, NYU
Epilepsi Merkezi çalışmalarına katkıda buluyor ve Warvick Üniversitesi'nde ders
veriyor. 1966 yılında Bronx'da Beth Abraham Hastanesi'nde nöroloji danışmanı
olarak görev yaparken deneysel bir ilaçla tedavi ederek hayata döndürdüğü
hastalarını anlattığı Uyanışlar
(2003, YKY) aynı adı taşıyan Oscar adayı bir filme uyarlandu ve Harold Pinter
tarafından A Kind of Alaska adlı bir
oyuna dönüştürüldü. Tourette sendromundan otizme farklı nörolojik vaka
tarihçelerini anlattığı Karısını Şapka
Sanan Adam (1996, YKY) ve Mars'ta Bir
Antropolog (2011, YKY) kitaplarıyla uluslararası üne kavuşan Sacks, Sesleri Görmek'te (2001, YKY) sağır
insanların dünyasını ve işaret dilini, Renkkörleri
Adası'nda (1998, YKY) üyeleri renkkörü olan sıradığı bir topluluğu anlattı.
Doktorluk deneyimini Migren'de (2010,
YKY), hastalık deneyimini Dayanacak Bir
Bacak'ta (2012, YKY) paylaşan yazarın eşsiz otobiyografisi Tungsten Dayı:
Kimyasal Bir Çocukluğun Anıları 2001'de (2004, YKY) yayımlandı. Oaxaca Günlüğü (2013, YKY) adlı bir gezi
kitabı da bulunan yazarın son kitapları Aklın
Gözü (2013, YKY) ve Müzik ve Beyin
Öyküleri (2014, YKY).
Çeviren Hakkında Bilgi= Begüm Kovulmaz, İstanbul
Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi aldı, Bilgi Üniversitesi
Sinema-TV yüksek lisans bölümünü bitirdi. 2000 yılından beri farklı
yayınevlerinde editörlük ve çevirmenlik yapıyor. Rudyard Kipling, Angela
Carter, Susan Sontag, V.S. Naipaul, Salman Rushdie gibi yazarları çevirdi.
(begumkovulmaz@gmail.com)
ARKA KAPAK –
Müzikofili nörolog-yazar
Oliver Sacks'ın meslek hayatında karşılaştığı vaka öykülerinin bir derlemesi.
Adından da anlaşılacağı gibi, bu kitapta biraraya getirilen vakaların ortak
noktası, geçirdikleri hastalık veya kazalar sonrasında müziğe karşı geliştirdikleri
hassasiyetleri.
Bir sabah, zihninde bitmek bilmeyen son derece "gerçek" bir melodiyle uyanan bir kadın... Yıldırım çarpmasından sonra piyano çalmaya karşı tutkulu bir ilgi geliştiren bir doktor...
Nörolojik hasarlar ve bunlarla baş etme süreçleri yeni "algı kapıları" ile özgül ve sıradışı deneyimlerin önünü açabilir. Sacks digger kitaplarında olduğu gibi Müzikofili'de de hekim ve insan kimliğini öne çıkararak sosyal bilimlere ve edebiyata yaptığı göndermelerle okura, üzerinde hiç düşünülmeyen bambaşka bir dünyayı, beyin denilen gizemli organın dünyasını anlatıyor.
Bir sabah, zihninde bitmek bilmeyen son derece "gerçek" bir melodiyle uyanan bir kadın... Yıldırım çarpmasından sonra piyano çalmaya karşı tutkulu bir ilgi geliştiren bir doktor...
Nörolojik hasarlar ve bunlarla baş etme süreçleri yeni "algı kapıları" ile özgül ve sıradışı deneyimlerin önünü açabilir. Sacks digger kitaplarında olduğu gibi Müzikofili'de de hekim ve insan kimliğini öne çıkararak sosyal bilimlere ve edebiyata yaptığı göndermelerle okura, üzerinde hiç düşünülmeyen bambaşka bir dünyayı, beyin denilen gizemli organın dünyasını anlatıyor.
Keyifli okumalarınız olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder