Hatta araya Sezgin Kaymaz hikayeleri de aldım. Bakele'yi de bitirdim. Onu da paylaşacağım peşi sıra.
Üçlemenin ilk kitabı Deccal'in Hatırı paylaşımıma buradan ulaşabilirsiniz.
Uzun uzun Sezgin Kaymaz hayranlığımı yazmak isterim ama çok tekrara düşmek istemediğim için:) paylaşımlarıma bir göz atıp okuyabilirsiniz.
Geçen günlerde külliyatını tamamlamıştım, buradan göz atabilirsiniz. Hatta eksik kalan kitabı da bulmuş ve heyecanımı şurada paylaşmıştım.
Sezgin Kaymaz paylaşımlarım için:
Deccal'in Hatırı - Sezgin Kaymaz
Lucky / Sezgin Kaymaz
Farfara - Sezgin Kaymaz
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
KISAS
Yazarı: Sezgin
KAYMAZ
Türü: Roman
Yayın
Hakları: İletişim Yayınları
- 1. Baskı
2014, İstanbul
Kapak
Fotoğrafı: Sarp Soysal
Kapak: Suat Aysu
- 436 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Hayvan deyip
geçmeyeceksin. Zaten insanlar aç dururken hayvanlara bakmak neymiş diyen,
merhametten nasibini almamış kaplamalardan oldum olası nefret ederdi. Bir
bütündü kardeşim merhamet denen şey. İnsanı, hayvanı, ağacı olmazdı.
* Yüreğinde tüm
sevda
Yüreğin bana karşı
Gülten Akın
* Beni hor görme
kardaşım
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün, ben sac mıyım?
Aşık Veysel
* 'Dehidrasyon.
Ölüyor.'
'Ne o? Bulaşıcı bi şey mi?'
'Bulaşıcı olan insanlık. Ve de amına koyayım ben böyle
insanlığın! Susuz kalmış hayvan susuz. Allah belanızı versin lan! Bi kap su
lan, bi kap su.'
* Hayat o kadar
lanet bir şey ki; herkesin yanlış yaptığını doğru yaparsan yanlış yapmış
sayılıyorsun.
Oscar Wilde
* 'Gel anam, gir,
geç, buyur,' diyecekti, karıştırdı; 'Giç anam...' dedi, '... bel, guyur.'
* 'Ağanın
emridir; bekçiyi paketleyecekmişisiz...'
... 'Pakete lüzum kalmadı, biz burda doyurduk karnımızı'...
* Bıraktığın
yerde olabilirim, ama bıraktığın gibi değilim...
William Golding
* Geçmiş asla
sona ermez... Hatta geçmez bile.
William
Faulkner
* Üzülme...
Üzülebilecek kadar güzel bir yüreğin varsa sevin.
Üzülme.
* Düzenim
bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nerden bilebilirsin
hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
Tebrizli
Şems
^-^
KEDİLER ^-^
* Sokak kedileri
- Sokak çocukları
* Okan - kedi *
Memiş - köpek.
* Sokak
kedilerimi de ağzına almamışsın sen.
* Sokak
kedilerimi ilgisiz, beni habersiz koymayasın.
* ... trafo
kulübesini mesken edinmiş sokak kedileri...
* Gitsin gelsin
sokak kedilerinin gıdısını okşasın anca.
* .. el uzatmıştı
düşkünlere... sokak kedilerine de uzatıyorduysa, hah, demek ki adam gibi
adamdı.
* Sen, yok sokak
kedileriydi, yok gıdık gıdıktı falan diyerek dalganı geçerdin...
* Kedi de
kancıktı çünkü.
* Hayri'nin
meşhur sokak kedilerinden Baha...
* Dişi sokak
kedisi Okan da dişi sokak köpeği sevgilisinin arkasından gitti.
* Hayri iyi
yakıştırmıştı ama bak... Sokak kedileri... Hem muhtaç hem şirret, hem aç hem
nankör, hem kolektif hem bencil, hem gururlu hem sırnaşık. Tam tam.
* Sen kimdin
sokak kedilerini kurtarmak kim?
* ...şimdi de
nankör kediler.
* Bak, o köpekle
kedi de aç. ... çöpün girintisinde siyah benekli kocaman beyaz bir köpekle ona
sürtünüp duran pis bir tekir kedi görmüştü. 'Aa!' demişti heyecanla. 'Köpek
niye boğmuyo ya kediyi?'
* Tam elini
uzatıp başını okşayacakken o pis tekir tıslamıştı buna. Kediden korkacak
değildi. 'Pist!' ... Kedi kambur yapmış, dört ayak üstünde hoplamış, tıslamış,
diş göstermişti. 'Pist!' Sonra köpek ayağa kalkıp gerinmişti. Sonra bunun elini
yalamış, kediye dönüp şöyle bir bakmıştı kavga etmeyin der gibi; kedi usul usul
sesini kesip köpeğin arkasına saklanmıştı gene.
* Köpek o zaman
peşine takılmıştı. Kedi de onun peşine. ... Kedi de onun peşinden girmişti ama
bir lokma bir şey yememişti. ... Memiş'le Okan şurdan geçerken... 'Memiş,'
deyivermişti hayvana. Bu erkektiyse, kedi de onun arkadaşıydıysa o da erkekti
garanti, 'Okan' demişti. (Oysa dişiler:))
* Ama Okan da
vardı? Kedi?
* ... kedi bıyığı
kesmeyi...
* Kediyi meğer.
'Kedi amirim kedi, korkma,' dedi.
* Kedi de
gelmişti köpeğin götüne takılıp ama uzakta duruyordu.
* ... ilkinden de
feci bir tıslamayla bacaklarının arasından bu defa da ters yöne geçip köşeye
tünedi pis kedi.
* Hayvan, kedi
gelip başucuna tüneyince inlemeyi kesip cansız cansız iki üç kuyruk vurdu yere.
... Bak bak bak, köpeğin kulağının içini yalıyodu şimdi de şirret.
* Kedi kafasını
kaldırıp dişlerini de göstererek tıslayınca kükremiş gibi geldi Celil'e.
* ... şöyle ufak
ufak başını okş... Kedi şimşek gibi uzanıp üç kansız çizik attı eline.
* Memiş
homurdanınca kedi gene geri çekildi.
* Celil, kedinin
tıslamayı da homurdanmayı da kesip köpeğin kışının gerisinde sessiz sedasız
mevzilendiğini görünce..
* ... kediyi
kıllandırmamaya çalışarak doğruldu...
* Okan tıslayınca
dikkati dağıldı. 'Kedi pislik çıkarıyo.'
* ... kedi de
Memiş'le duvar arasındaki boşlukta.
* Halbuki kedi su
kabını görür görmez cırlaya cırlaya gelmiş, yarısını içip bitirmişti ne güzel.
* Bu sefer
köpek... Bir de kedi.
* ... kediyi
yakalayamamışlar arkadaşlar. Koridorlarda miyavlayıp duruyormuş. Birkaç
arkadaşı da tırmalamış.
* Kedi de
kalmıştı içerde, dokuz canlı olduğundan yırtmıştı.
* ... tıslayan
kediye...
* ... o arada
bacak aralarından sıyrılıp içeri dalan vahşi kedi daha da büyük bir yaygara
kopararak 'Vayov!' bağırtılar çağırtılar
arasında birkaç gönüllü avcıyı da tırmalayıp gözden kaybolmuştu.
* Hastane bir
olmuş kedi kovalıyordu. Okan 'Vayov!' diyerek akıllara zarar manevralarla bir
kere daha duman etti avcıları, pısladı tısladı pıhladı, açık tutulan cam kapıya
doğru koşup enfes şaşırtmaçlar vererek tam da 'Hah, çıkıyor,' dedirttiği anda
yüz seksen derecelik bir falsoyla dönüp gerisingeri üst kata giden merdivenlere
koptu.
... 'Pisst pisstt!' Lider sol yanağından derince bir çırmık
alıp sırtüstü yuvarlandı.
* ... kedisi
çiftleşecek mi...
* Okan Kazım'ın
ayaklarının arasından sıyrılıp bir sıçrayışta köpeğin yanına kondu, 'Dokunmayın
lan!' der gibi pıhladı.
'Kedi!'
* ... Okan bir
tırmalayım deyip Kazım'ın eline uzandı, Veysel gel bakayıp deyip Okan'a uzandı,
tuttu ensesinden, kucağına aldı, Okan deli bu deyip pıstı kaldı. 'Ana!' dedi Veysel.
'Dereceyi unuttum.' Kediyi Celil'in eline tutuşturdu.
Celil hayatta tutmazdı ama Naim Orhun'a malzeme vermemek
için mecburen tutuyormuş gibi yaptı, ama nankör hayvan işte, tısladığı gibi
dişlerini geçirdi bu sefer de eline.
* Şu kediyi
tutsanız da ben bir muayene etsem.
* ... Okan'ı
dalgın dalgın severken.
* ... Memiş'le
Okan yoklardı...
* ... ben gidip
Memiş'le Okan'ı bekliyim...
* O köpekle o
kediyi kim hapsetmişti trafoya peki?
'Memiş'le Okan'ı mı?'
Kedinin adı da Okan'dı demek' 'Hıı. Memiş'le Okan'ı. Kim
hapsetti hayvanları? Susuzluktan ölmüşler oğlum.'
'Öldü mü Memiş'le Okan?'
'Off! Lafın gelişi diyorum. Ölmediler.'
* ... bakmıştı ki
Memiş'le Okan kapının önünde bekliyorlar...
* ... kapıyı
kediyle ikisinin üstüne kilitlemişti gerçi ama... 'Hangi kediyle?' Canım bizim
Memiş'in arkadaşı tekir kediyle işte...
* Bütün sokak
kedilerini kaybetmiş bu.
... Hepsini değil. Biri duruyor.
... Hastanedeki tekir. Memiş'in başında refakatçi
bıraktığım. Senin de elini çırmıkladıydı ya hani?
... Sokak kedisini sokak kedisi sanıyor.
* Sokak kedisi
meselesi hani.... Hayri'nin sokak kedilerinin...
* Bu da
arayacaktı adamın sokak kedilerini.
* Altgeçit, her
şeye rağmen hala sokak kedilerinin bu yandan önce Zila'nın o yanı
çağrıştırıyordu.
* Bir bıraksan,
bakarsın Memiş'le Okan gibi o da ölmüş.
* Evet efendim,
sokak kedilerine de yetişecektin karına da yetişecektin.
* Memiş
iyileşmişti. Okan'la sarmaş dolaş, yerde yatıyordu artık. Akıllı hayvandı, özel
odanın banyosuna sıçıyordu. Okan da oturaklı küvete.
* O da Okan'la
düşüp kalkıyordu zaten.
* Ben senin sokak
kedilerini zebun ettim ortak.
* Kediyi kafese
bu alıştırmıştı...
* ... Baha'nın
kedisiyle köpeğini Veysel2in hastaneye taşıyacağım derken ihmal etmişti işte
kızı.
* ... Okan regl
olmuş...
* ... Baha,
Memiş, Okan bir de Dinçer'in hatırına...
* Veysel,
kimseciklerin yanına yanaşamadığı Okan'ı amuda kaldırmış mamişini kontrol
ediyordu. 'Bu da kızanda,' demişti...
* Okan'ın kedi
olduğunu hatırlatmak isterim ben de sana. ... Senin duvarlar Okan hanımefendiye
sökmüyordu çünkü. Herifin biri ıslık çalıyordu dışarıdan, hop, sokakta arkadaş.
... 'Sen ille de kısıtlaştıralım demiyo musun yani?...' ... Okan çatır çatır
sevişirken Memiş'in evde hanım hanım oturup göğüs geçirmesi hoş bir şey miydi?
* ... Okan
Memiş'in ardı sıra o yana bu yana kabarıp tıslamış, kamburunu çıkarıp
hoplanmıştı.
... Yakında havlar da bu kedi.
* ... tepesinde
Okan gibi pıslayan deli herife deli görmüş gibi baktı.
* Baha'nın
emanetleri Memiş ve Okan da, bi canı GMK113'teki diğer üç emanet...
* ... yok
Memiş'ti, yok Okan'dı...
* Memiş'le Okan
da gelecek mi?
* ... kuyruk
sallayıp ciyaklayan şeyle onun yanında kamburunu çıkarıp tıslayan şeyi iyi
tanıyorlardı.
* ... Memiş'le
Okan'ı uğurladıktan sonra...
... Memiş'le Okan da gitti. Canım sıkılır şimdi benim.
* ... ama ve
Memiş ve Okan...
* Neyse bari,
kedileri kurtardık hiç olmazsa...
* Okan da
Memiş'in yanında.
- Yazım-Basım Hatası-
* Sf/ 67
... daldılar içeri
Nokta yok!
Mart 2017
Yazar Hakkında Bilgi= 1962'de
Sinop'ta doğdu. Konya Anadolu Lisesi'ni bitirdi. Hacettepe Üniversitesi
İngilizce Dilbilimi Bölümü'nü, Türkçe dersini veremediği için son sınıftan terk
etti. 1976'dan itibaren oyuncu ve teknik direktör olarak hentbolla uğraştı.
Türkiye Voleybol Federasyonu'nda
koordinatör olarak çalıştı. Romanları (hepsi İletişim'den):
Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir (1997), Geber Anne! (1998), Kaptanın
Teknesi (1999), Lucky (2000), Zindankale (2004), Sandık Odası (2005), Medet
(2007), Ateş Canına Yapışsın (2008), Kün (2013), Deccal'in Hatırı / Sevinç
Kuşları-1 (2014).
ARKA KAPAK –
"O kadar çirkin ve
yassıydı ki, mecbur kalıyor, gözünün ötesiyle bakıyordun soytarıya. Zila'daki
ışık aşkını falan görmeye başlıyordun. İnsan aşkını, muhabbet aşkını, temas,
meşk, hayat, uyku aşkını falan. Gördüklerini görmeden bakıyordun mecbur, o
zaman da Seher'i falan görüyordun; Seher'in rahmindeki İrfan aşkını, kalbindeki
Berna aşkını, Berna'daki Veysel aşkını, Veysel'deki Bayram aşkını, Edip'teki
Kenan aşkını, Hayri'deki Şengül Abla Yılgör Abi aşkını, Deccal'daki intikam
aşkını, Uğur'daki Deccal aşkını, Gıyas'taki acı, Beyazıt'taki oğlan, Ayvaz'daki
para, Sermiyan'daki nedâmet aşkını görüyordun..."
Sezgin Kaymaz'ın yazarlığını fantezi-korku bağlamında, metafizik-paranormal
ilgiler ışığında ele alanlar oldu şimdiye kadar, onun mizahına tutulanlar,
yerliliğine dikkat çekenler oldu. Bütün bunların içinde, aynı zamanda aşk
anlatıyor o. Olmadık yerlerden çıkan, olmadık yerlerde biten, olmadık aşkları
Kısas'ta aslında en çok kötülüğü anlatıyor. En kötüsünden kötülüğü
Acımasızlığı, nefreti, intikamı Kötülük karşısında bilenen bir iyiliği,
fedakârlığı ve işte aşkı "Sevinç Kuşları"nın ilkinde olduğu gibi,
yine Deccal'in varlığıyla, onun hatırıyla Envai çeşit ürpertinin birbirine karıştığı
bir roman.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder