Listenin 21. sırası: İsmi beş veya daha fazla kelimeden oluşan bir kitap.
Kategori dahilinde okuduğum diğer kitaplar:
Şair - Rafet Elçi
Mine Söğüt'ün okuduğum kitapları:
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey / Mine Söğüt
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey / Mine Söğüt
MADAM ARTHUR BEY ve HAKKINDAKİ HER ŞEY
Yazarı: Mine
SÖĞÜT
Türü: Roman
Yayın
Hakları: Yapı Kredi Yayınları
www.ykykultur.com.tr
- 1.
baskı: İstanbul, Eylül 2010 2. baskı:
İstanbul, Şubat 2013
Kapak
Tasarımı: Nahide Dikel
- 164 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Fotoğraflar.
Sahaflardan toplanmış eski fotoğraflar. Aklını ürperten bir serinlik. Artık
olmayan insanların, sürmeyen hayatların serinliği. Ölümün serinliği.
* Zaman bu
fotoğraflarda gömülmemiş bir ölü gibi.
* Bir zamanlar
hayallerin fotoğraflarını çekebilen bir adamla tanışmıştı.
* O bir
kadınadam... ne kadın ne adam biri...
* ...
fotoğraflarda, geçmiş zaman, hiç geçmemiş gibi, donmuş kalmış.
* Kucağında
kocaman bir soru.
* Her gerçek her
zihinde yeni bir gerçekliğe bürünür. Kimse kimsenin hikayesini anlatamaz.
Herkes herkesin hikayesini yeniden yazar.
* Doğuracak ve
doğurduğunun öldüğünü görecek kadar güçlü bir bünyenin önünde hiçbir şeyin
duramayacağını...
^-^
KEDİLER ^-^
* Kedileş
* ... durağın
sarı saçağının altında bir kedi. Kedinin yanından ayakları çıplak bir dilenci
geçiyor. Kedi korkuyor. ... Kedi başını uzatıp giden çocuğun arkasından
bakıyor. Sonra yeniden büzülüp gözlerini sıkıca kapatıyor.
* ... kadim
dürtüleriyle fare avına çıkmış kediler...
* Aklı fener
ışığı kovalayan bir kedi kıvraklığı ve çaresizliğinde...
* ... etin
kokusunu almış bir kedi gibi...
* Bir sokak
kedisinin tedirginliğinde uyuyor.
* Yarasını
yalayarak iyileştiren kedi gibi...
* Kedileri
öldürdü. Öldürdüğü kedileri parçalara ayırıp... Herkese kedilerden ziyafetler
çekti.
* ... kedi peşine
düşmesi...
* Sanki o gün
kedi değil de bir asker öldürmek ister gibi.
* Bir kadın
çaresiz yakarışlarla kayıp kedisini arıyor.
* ... öksüz
fareleri emziren kedi şefkatiyle...
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/ 91
... annesi ıslıktan da şüphe derdi.
* Sf/ 113
... sırandan bir
cevap verir gibi...
ŞUBAT 2016
Yazar Hakkında Bilgi= Mine Söğüt 1968’de
İstanbul’da doğdu, ortaöğrenimini Kadıköy Kız Lisesi’nde tamamladı (1985). Aynı
yıl İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. 1989’da
mezun olduktan sonra, aynı bölümde yüksek lisans yaptı. 1990 yılında Güneş gazetesinde
muhabirliğe başladı. Daha sonra Tempo dergisi veYeniyüzyıl gazetesinde
çalıştı. 1993 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmada
Haber dalında mansiyon aldı. 1996-2000 yılları arasında “Haberci” adlı
televizyon belgeselinin metin yazarlığını yaptı. Öküz dergisinde
yazılar yazdı (1999-2001).
Yapıtları:
Roman: Beş Sevim Apartmanı – Rüya Tabirli Cinperi Yalanları (YKY, 2003),Kırmızı Zaman (YKY, 2004), Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979 (YKY, 2007), Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey (YKY, 2010).
Biyografi: Adalet Cimcoz – Bir Yaşamöyküsü Denemesi (YKY, 2000).
Monografi: Sevgili Doğan Kardeş (YKY, 2003), Dolapdere: Kürt Kediler Çingene Kelebekler (2010).
Söyleşi: Aşkın Sonu Cinayettir – Pınar Kür’le Hayat ve Edebiyat (Everest, 2006).
Derleme: Darbeli Kalemler (2010).
Yapıtları:
Roman: Beş Sevim Apartmanı – Rüya Tabirli Cinperi Yalanları (YKY, 2003),Kırmızı Zaman (YKY, 2004), Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979 (YKY, 2007), Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey (YKY, 2010).
Biyografi: Adalet Cimcoz – Bir Yaşamöyküsü Denemesi (YKY, 2000).
Monografi: Sevgili Doğan Kardeş (YKY, 2003), Dolapdere: Kürt Kediler Çingene Kelebekler (2010).
Söyleşi: Aşkın Sonu Cinayettir – Pınar Kür’le Hayat ve Edebiyat (Everest, 2006).
Derleme: Darbeli Kalemler (2010).
ARKA KAPAK –
Mine Söğüt yeni romanında
birbirinden ilginç insanları, tuhaf hayat hikâyeleriyle birlikte kapkara bir
ortamda anlatıyor, hepsini Kara Yalı'da birbirine düğümlüyor: Kara Yalı'da
gizlenen Madam Arthur Bey, eski fotoğrafların izinde romanını yazan Olcayto
Ran, yangınların ve ölümlerin dilsiz kadını Maria, eski sevgili Keşşaf Hanuman,
her şeyi bilen hayat kadını Nagehan, kimliğini arayan Şehnaz Hanuman, bütün
cinayetlerin tek tanığı antikacı Kedileş, Kara Yalı'da kaybolmuş baba Ruhat
Ran…
Kara Yalı'nın salyangoza benzeyen çıkışsız gövdesinde herkes kendine yeni bir hayat arar. Herkes kendi hayatından kurtulmak, olanları unutmak ister. Çılgınlıklarla dolu yalıda her şey birbirine dönüşür, herkes bir başkası olur…
Özetle;
Yazacağı yeni romanı için eski fotoğrafların peşine düşen Olcayto Ran, kendisini Madam Arthur Bey'in lanetli dünyasında bulur. Geçmişe gizlenmiş birçok cinayetin içinde kendi hayatının kayıp halkaları da vardır. Çocuklarını terk etmiş Nagehan'ın bildiği ama söylemediği sırların, çocukları ölmüş dilsiz Maria'nın suskunluğunun ve her şeyi bilen ama Madam Arthur Bey'den ölesiye korkan Kedileş'in anlattıklarının peşine düşen Olcayto, Kara Yalı'nın ölümcül labirentlerinde kaybolur.
"Madam Arthur Bey kötü kalpli bir şamandır. Zamanlardan zamanlara geçer. Her geçtiği zamanı yok eder. Onun hayatındaki yalanları uç uca ekleseniz, dünyanın etrafını defalarca dolanan ve onu ve sizi ve bizi ve hepimizi sıkarak boğan dev bir yılan olur. Madam Arthur Bey'in geçmişini bir deşseniz, bugüne kadar yeryüzünde ölmüş ne kadar insan varsa hepsini sığdırabileceğiniz dar ve derin, çok derin, uçurum gibi derin bir mezar olur. Hayata Madam Arthur Bey'in gözlerinden baksanız daha önce hiç görülmemiş renkler görür, korkarsınız. Etrafı onun kulaklarıyla dinleseniz inanılmaz sesler duyar, ürperirsiniz. Ve onun burnuyla koklasanız havayı, başınız döner, olduğunuz yere yığılırsınız. Onun tüm algıları diğer sıradan insanların algılarından şeytanidir. Ve hayatındaki her şey ama her şey diğer sıradan insanların hayatındaki milyarlarca şeyden daha kalabalık, daha cazip ve daha delidir. Kötüdür.
Bunları Olcayto'nun rüyasına giren büyük siyah bir kuş söylüyor. Kuş bunları söyledikten sonra kanatlanıp pencereden aşağıya atlıyor. Olcayto uykunun derinliklerinden ter içinde uyanıp pencereye koşuyor, camı açıyor, aşağıya bakıyor. Alacakaranlıkta, bomboş sokakta uzun boylu ve zayıf bir çöpçü, tahta saplı sarı bir süpürgeyle kocaman simsiyah bir kuş ölüsünü faraşa doğru itiyor."
Kara Yalı'nın salyangoza benzeyen çıkışsız gövdesinde herkes kendine yeni bir hayat arar. Herkes kendi hayatından kurtulmak, olanları unutmak ister. Çılgınlıklarla dolu yalıda her şey birbirine dönüşür, herkes bir başkası olur…
Özetle;
Yazacağı yeni romanı için eski fotoğrafların peşine düşen Olcayto Ran, kendisini Madam Arthur Bey'in lanetli dünyasında bulur. Geçmişe gizlenmiş birçok cinayetin içinde kendi hayatının kayıp halkaları da vardır. Çocuklarını terk etmiş Nagehan'ın bildiği ama söylemediği sırların, çocukları ölmüş dilsiz Maria'nın suskunluğunun ve her şeyi bilen ama Madam Arthur Bey'den ölesiye korkan Kedileş'in anlattıklarının peşine düşen Olcayto, Kara Yalı'nın ölümcül labirentlerinde kaybolur.
"Madam Arthur Bey kötü kalpli bir şamandır. Zamanlardan zamanlara geçer. Her geçtiği zamanı yok eder. Onun hayatındaki yalanları uç uca ekleseniz, dünyanın etrafını defalarca dolanan ve onu ve sizi ve bizi ve hepimizi sıkarak boğan dev bir yılan olur. Madam Arthur Bey'in geçmişini bir deşseniz, bugüne kadar yeryüzünde ölmüş ne kadar insan varsa hepsini sığdırabileceğiniz dar ve derin, çok derin, uçurum gibi derin bir mezar olur. Hayata Madam Arthur Bey'in gözlerinden baksanız daha önce hiç görülmemiş renkler görür, korkarsınız. Etrafı onun kulaklarıyla dinleseniz inanılmaz sesler duyar, ürperirsiniz. Ve onun burnuyla koklasanız havayı, başınız döner, olduğunuz yere yığılırsınız. Onun tüm algıları diğer sıradan insanların algılarından şeytanidir. Ve hayatındaki her şey ama her şey diğer sıradan insanların hayatındaki milyarlarca şeyden daha kalabalık, daha cazip ve daha delidir. Kötüdür.
Bunları Olcayto'nun rüyasına giren büyük siyah bir kuş söylüyor. Kuş bunları söyledikten sonra kanatlanıp pencereden aşağıya atlıyor. Olcayto uykunun derinliklerinden ter içinde uyanıp pencereye koşuyor, camı açıyor, aşağıya bakıyor. Alacakaranlıkta, bomboş sokakta uzun boylu ve zayıf bir çöpçü, tahta saplı sarı bir süpürgeyle kocaman simsiyah bir kuş ölüsünü faraşa doğru itiyor."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder