Listenin 22. sırası: Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap...
♥ Daha önce kitaplarını okuyup sevdiğim yazarlardan kitaplar ♥
Yazarın 'Antabus' isimli kitabını okuduktan sonra
basılmış tüm kitaplarını okumak isteği uyanmıştı içimde.
'Antabus' oldukça etkileyici bir romandı. Paylaşımıma
buradan ulaşabilirsiniz.
'Reklamı Atla' 2013-2015 yılları
arasında gazete, dergi ve diğer mecralarda yazılmış yazılarından oluşuyor.
İnandığı doğruları ve fikirlerini cesurca dile getirmesinden de yazı dili kadar
etkilendim. Sırada diğer kitaplarını alıp okumak var...
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Reklamı Atla/ Seray Şahiner
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Reklamı Atla/ Seray Şahiner
REKLAMI ATLA
Yazarı: Seray
ŞAHİNER
Türü: Deneme
Yayın
Hakları: Can Yayınları
- 1.
basım: Ocak 2016, İstanbul
- 215 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* İstanbul'da,
Notre Dame de Sion Lisesi'nde okuyan öğrenciler, çıkardıkları Tavuskuşu adlı
fanzinin bir sayısını Özgecan Aslan'ın öldürülmesi üzerine, kadın cinayetleri
ve tecavüz meselesine ayırdı. Fanzindeki metinlerde penis, vajina kelimeleri
geçiyor. Bunun üzerine okul yönetimi, öğrencilerin edebiyat öğretmeni Melike
Koçak'ın işine son verdi.
* Yeşilçam
sinemasında başarı hikayesi diye anlatılanlar asimilasyon hikayeleriydi.
Çingene kızı esas kadın olacaksa, önce Çingeneliğinden arınmalı, şivesini
değiştirip adap dersi alarak 'gerçek bir hanımefendi' olmalıydı. Ermeniler
Yeşilçam'da esas kızı sahneye hazırlayan, yani Çingene'yi asimile eden zarafet
hocası madam olabiliyordu en azla. Çingene'nin Çingeneliğinin Ermeni'ye
kırdırtıldığı filmlerle büyüdük.
* Hem erkekler
kadınlara çiçek muamelesi yapıyor bir kere. Kadınlar çiçektir. Çiçekler toprağa
düşebilir.
* Şakran
Cezaevi'nden gelen başka bir haberle sarsıldık: Üç kız çocuğu hamile oldukları
'için' tek kişilik hücrelere kapatılmış. Doktor kontrolü yapılmıyor. Ağrıları
sancıları olduğunda da doktora götürülmüyorlar. Cezaevi görevlileri; devletin
mazotunu bir kişi için harcayamıyoruz, diyormuş.
* Sadri Alışık
Avare filminde kaldırıma oturup bir sokak köpeğiyle dertleştiği sahne ortaya
koyar...
Bu esnada yoldan geçen bir adam, köpeğe tekme arar, Sadri
Alışık, adama köpekten özür dilettirir. 'Sokak köpeklerine selam vermek, adam
olmaya çeyrek var demektir,' diyen jön...
* Bir kere olsun
yürürken başa konan başa konan kitapları okurken görmüyoruz o başrol kızları...
* Ahmet Kaya,
Aynalar belgeselinde anlatıyor:
Öyle bir bunaldığım andı ki hiç unutamıyorum. Fındıkzade'den
döndüm Kocamustafapaşa'ya doğru geleceğim. Bir düğün salonunun önünde geçtim...
Girdim içeri. Yahu ne biçim oynuyor insanlar içerde. Ama inanılmaz bir şekilde.
Göbekler atıyor insanlar. E şeyin tabii hesabını yapıyorum, nasıl olacak bu
işler? Şimdi devrimci olduk ya artık geri dönmek de yok. Attım kendimi
insanların ortasına, nasıl oynuyorum biliyor musun? Acayip... Ama geleni
atıyorum böyle. Göbekler atıyorum, ters dönüyorum, düz dönüyorum. İnsanlar
nerden geldi bu adam diye bakıyorlar. İyice böyle oynadım oynadım oynadım
dışarı çıktım...
* Sırf Taksim'de
Tanzimat'tan 2011'e kadar 250 tiyatro salonu kapanmış...
* Gezi
Direnişi'nde yediği gaz sonucu kanser olup mayıs ayında ölen Mehmet İstif...
* Ali Ekber
Çiçek'e bir solist demiş ki, 'Sabahları sesim kötü oluyor ama bir yumurta içsem
düzelir.' Ali Ekber Çiçek de demiş ki, 'Yumurtayla ses güzel olsaydı tavuğun
götü bülbül olurdu.'
* Ali İsmail
Korkmaz'ın delil olabilecek kafatası kemiğini 'tıbbi atık' diye çöpe atanlar da
yargılansın derken, soruşturmayı F tipi cezaevinde boncuktan Ali İsmail Korkmaz
portresi yapana açtılar...
* Bülent Ortaçgil
şarkısı: 'Eylül Akşamı'. Bostancı dolmuş kuyruğunda sen başta ben en sonda
öylece beklemişizdir. Belki benim kağıt param bir şekilde döne dolaşa senin
cebine girmiştir.
* Ölenlerin
üzerine gazete kağıdı örtülmesi boşuna değil. Bazı gazeteler ölümlerin üstünü
örtmek için basılıyor.
* Süleyman
Demirel- Denizlerin idamını onaylaması...
Denizler henüz yakalanmamışken verilen vur emri...
Denizlerin idamı oylanırken iki elini birden kaldırışı, dönüp herkes oy veriyor
mu diye bakarak grubu üstünde baskı oluşturması, ölüm için kalkan elinden yıvık
yıvık gülüşü... Kanlı 1 Mayıs'ta başbakandı...
Onun zamanında gözaltında kaybedilen 360 kişi... Cumartesi
Anneleri'ne, 'Kayıplar cebimde mi ki çıkarıp vereyim,' deyişi...
^-^ KEDİLER^-^
* ... eşofmanımın
paçasına kedi sıçmış.
* ... kedilerin
başını okşayarak...
* Alt komşum
kapıya dayandı; kedim miyavlıyormuş...
- Yazım-Basım Hatası -
* Sf/ 159
Tututksuz...
MART 2016
1984 yılında Bursa’da doğdu, İstanbul’da büyüdü.
İlköğrenimini Oruçgazi İlköğretim Okulu’nda, ortaöğrenimini Pertevniyal
Lisesi’nde tamamladı. 2007 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi,
Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. 2011’de Marmara Üniversitesi Radyo
Televizyon ve Sinema Bölümü’nden, Sinema Anabilim Dalı’nda yüksek lisans
derecesi aldı. 'Aylık Paldır Kültür Dergisi Hayvan’da ve Birgün Gazetesi’nde
çalıştı. Uzun süre gitar ve resim dersi aldı, izcilik ve dağcılık yaptı.
Dönemsel olarak, garsonluk, konfeksiyonda el işçiliği ve makinecilik yaptı.
2006 yılında Varlık Dergisi’nin düzenlediği Yaşar Nabi Nayır Gençlik
Ödülleri’nde, "Gelin Başı" isimli öykü dosyası "Dikkate
Değer" bulundu. 2007 yılında "Gelin Başı" isimli kitabı Can
Yayınları’nca yayımlandı. Sırrı Süreyya Önder’e senaryo asistanlığı yaptı.
2008’de İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen “Yedi
Tepeli Aşk” oyununda, "Gelin Başı" kitabında yer alan üç öyküsü
sahnelendi. 2010-2011 sezonunda "Gelin Başı"ndaki öykülerden uyarlanan
"İadesiz Taahhütsüz" adlı oyun, Tiyatro Boyalıkuş tarafından
sahnelendi. 2011’de ikinci öykü kitabı “Hanımların Dikkatine” Can Yayınları’nca
yayımlandı.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Seray_%C5%9Eahiner
ARKA KAPAK –
Gelin Başı, Hanımların
Dikkatine, Antabus gibi ilgiyle okunan kitapların yazarı Seray Şahiner, bir
süreden beri BirGün gazetesi, OT dergisi gibi süreli yayınlarda yazdığı
yazılarla dikkati çekiyor. Şahiner'in yazılarında ülkenin politik gündemi yok
yalnızca; İstanbul'un kimi kenar mahallelerinin günlük yaşamına ilişkin
anekdotlar, muhalif kadın ve gençlerin yaşamlarından kesitler, dert
paylaşmalar, artık yavaş yavaş "nostalji"ye dönüşen eski sinemamıza,
müziğimize hatırlı bakışlar, portreler, güncel hırgürle ilgili muzip, ironik
görüşler, değerlendirmeler… Kırıp dökmeden, hak yemeden, başkasını aşağılamaya
kalkışmadan nasıl tavır alınacağını gösteren yazılar.
Yaşadığımız hızlı sosyal ve politik gelişmelerin arasında, kelimenin tam anlamıyla "olaylara sokaktan bakan" bir aktivistin mizahi, muhalif yazılarını göreceksiniz bu kitapta. Koltuğa falan oturmayın, karton bardaklı çayınızı alın, bir duvara omzunuzu yaslayın, ayakta okuyun Reklamı Atla'yı.
Yaşadığımız hızlı sosyal ve politik gelişmelerin arasında, kelimenin tam anlamıyla "olaylara sokaktan bakan" bir aktivistin mizahi, muhalif yazılarını göreceksiniz bu kitapta. Koltuğa falan oturmayın, karton bardaklı çayınızı alın, bir duvara omzunuzu yaslayın, ayakta okuyun Reklamı Atla'yı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder