12 Ağustos 2016 Cuma

Bir Uzun Sonbahar - Demir Özlü

Demir Özlü Tezer Özlü'nün ağabeyi. Melonkolik ve karamsar ruh haliyle sorgulayıcı ve detaylara inen yazılarını okumayı seviyorum Tezer Özlü'nün. Demir Özlü ile tanışmamız ise bu kitabıyla oldu.
Tezer Özlü paylaşımlarıma göz atmak isterseniz:

Çocukluğun Soğuk Geceleri / Tezer Özlü


1970 sonbaharını, 1970'lerin sonbaharlarını ve sonrasında 1980'leri siyasi olarak okuduğumuzda gerçekten pek uzun bir sonbahar olduğunu görüyoruz.
Demir Özlü'nün yazı dilini sevdim. 


BİR UZUN SONBAHAR
Yazarı: Demir ÖZLÜ
Türü: Roman
Yayın Hakları: Can Yayınları
-   1. basım: Mayıs 1976           2. basım: Aralık 1979   3. basım: Ekim 1993, Can
-   135 sayfa


Kitaptan Alıntılar;

        * İstanbul, eşsiz sonbaharlarından birini yaşıyordu. Uzun sürecek, sapsarı, ılık bir sonbahar.

        * Kalabalık alanda güzelim bir sonbahar serinliği vardı.

        * Bizi içine alan sonbaharın durgun gecelerinden biriydi.

        * ... hafif sonbahar rüzgarı gibi yakalayıp geçen salgın...

        * Uzun, bitmeyecekmiş gibi uzun bir sonbahar yerleşmişti İstanbul'a. İstanbul'un zaten uzun olan sonbaharlarından biri.

        * Durgun, hiç bitmeyecekmiş gibi uzayan bir sonbahardı: 1970 sonbaharı.

        * Bitmeyen, bitmeyen bir sonbahardı.

        * Ne uzun bir sonbahar mevsimi olduğu değil mi? İstanbul'da her yıl uzun olan sonbaharların en uzunlarından biri.

        * Sarı, sapsarı bir sonbahardı.

        * Uzun, İstanbul'un en uzun sonbaharlarından birinde.

        * Uzun, güzel bir sonbahardı. Bence, İstanbul'un uzun olan öteki sonbaharlarından daha da uzun sürmüştü.

        * Sonbahar hiç geçmeyecekmiş gibi gelip yerleşmişti. ... Böyle uzun, bitimsiz bir sonbahardu.

        * 1970 yılı sonbaharı çok uzun bir sonbahardı.

        * Herhangi bir eşya gibi, bıktırıcı zaman. İçim karanlıklarla örtülüydü, ardımda bıraktığım günlerin yaptığı yığınak bilincimi eziyordu.

        * İçinde yaşadığım toplumun koşullarını iyi bildiğimi sanıyor, 'çürümüş bağlantıların içinde bir tutsaktan başka bir şey değilim' diyordum.

- Yazım-Basım Hataları -

        * Sf/ 123
         Devrimin koşullar var diye düşünüyorlar.

        * Sf/ 129
         Sen kendin araba bulabilmeliydin, gizi bir işin varsa.

                                                                  Haziran 2016


 Yazar Hakkında Bilgi=  Demir Özlü (d. 9 Eylül 1935, Vefa, Fatih), öykü ve roman yazarı. Tezer Özlü'nün ağabeyidir.
Ödemiş İstiklâl İlkokulu, Ödemiş Ortaokulu, İstanbul Kabataş Erkek Lisesi'nde (1953) okudu. İlk şiiri Kabataş Lisesi öğrencilerinin çıkardığı Dönüm Dergisi ve daha sonra Türk Dili dergisinde yayınlandı. 1959 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1961-1962 arası Paris'te Sorbonne Üniversitesi'ndefelsefe okuduktan sonra Türkiye'ye dönerek İstanbul Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Metodoloji Kürsüsü'nde 4 yıl asistanlık yaptı. Siyasal eylemleri nedeniyle işine son verilince avukatlık yapmaya başladı. 1969'da "Sakıncalı" olarak askere gitti ve yedeksubaylık hakkı elinden alınarak Muş'ta çavuş olarak askerlik görevini tamamladı.1971'deki askeri müdahaleden sonra bir süre tutuklu kaldı. 1979'da Stokholm'e yerleşti. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra vatandaşlıktan çıkarıldı. Türkiye'ye 1989'da dönebildi. Bu tarihten beri Stokholm ve İstanbul'da yaşıyor. İlk şiiri Kabataş Lisesi öğrencilerinin çıkardığı Dönüm, daha sonraTürk Dili dergisinde yayınlandı. Öykü, deneme, eleştiri ve çevirileri MaviA, Pazar Postası, Yeni UfuklarSoyutSomut, Yeni Edebiyat, Gösteri ve Adam Öykü dergilerinde yayınlandı. 1980'den sonra roman, anlatı, anı ve gezi kitaplarına ağırlık verdi.

ARKA KAPAK –

Bir Uzun Sonbahar, benim beğendiğim, sevdiğim türde bir roman. Hepimizin yakınlık duyduğu yapıtlar vardır, hani kendimi buldum deriz ya öyle...Demir Özlü'nün tüm öyküleri, çağdaş aydın insanın bunalımlarını, iç karmaşasını, bir anlam, bir değer aramasını anlatır. Görünenle yetinmez, derine, daha da derine inmek ister. Bir düşünür romancıdır o... Bir Uzun Sonbahar'ın başkişisi Demir Özlü müdür? Bir anı kitabı değil ki, Özlü kendi yaşamından bir iki kesiti yazmış diyelim. Olsa olsa, kendi yaşantılarından, iç dış gözlemlerinden yararlanmıştır. Gülgün, Güngör, Nazan, Evin gibi kişiler gerçek yaşamda vardırlar elbet. Seviler, siyasal tartışmalar, eylemler, düşünceler, 12 Mart olayından önceki yılların hep yaşadığımız bunalımları... Demir Özlü, boşuna yaşamak istemeyen kişileri çiziyor. Bir anlam bulmak isteyenler. Bir yerde şöyle diyor romanın tekil kişisi: 'Hayat, sanıldığından çok daha uzundur. Yaşım yirmi yaş çevresindeyken, çabuk öleceğimi sanırdım. İnsan belki de çok çabuk ölmeyi bilmelidir. İnsan yaşamı için bir romans, gerçekten içten duyarak yaşadığı bir romans yeterlidir, ondan sonrası yeniden yeniden yaşamaktır.' Demir Özlü'nün bir güzel özelliği de, anlattığını en kısa, en yoğun biçimde vermesi. Sözü uzatmada, ayrıntılara kendini hiç kaptırmadan. Neyi, ne zaman demeli, nerede kesmeli, onu iyi biliyor. Gerçek bir yazar, bir öykücü Demir Özlü. Yüz elli sayfa içinde 'gerçek' bir roman yazmasını bilenlerden...

 Defterimden...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder