Sunay Akın paylaşımlarım için:
Geyikli Park - Sunay Akın
♥♥♥ 😻 😻 ♥♥♥
Nazım Hikmet paylaşımlarım için:
Piraye'ye Mektuplar - Nazım Hikmet
Çizgilerle Nazım Hikmet - Müjdat Gezen / Savaş Dinçel
Ferhad ile Şirin- Nazım Hikmet
Nazım'la Son Söyleşimiz - Vera Tulyakova Hikmet
İSTANBUL'UN NAZIM PLANI
Yazarı: Sunay
AKIN
Türü: Öykü
Yayın
Hakları: Çınar Yayınları
- 1. Basım
İstanbul, Haziran 1996 9. Basım
İstanbul, Haziran 2003
- 143 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Sunay Akın- ...
12 Eylül gününde doğmuştur ve 1980'den beri yaşgününü kutlamamaktadır!
* Fatih Sultan
Mehmet gemilerini karadan yürüttü ya
Deniz kaçkını bir ulusun çocuklarıyız biz o gün bugün
Cemal Süreya
* 1952 yılında
kent gürültüsünü azaltmak amacıyla klakson çalma yasağı başlatılır İstanbul'da.
Ki, bu yasak sonrada Paris ve Roma gibi Avrupa'nın birçok kentinde İstanbul
örnek alınarak uygulanır.
* Sömürü
düzeninin kökleşmesi için toplu taşımacılık 'komünist işi' diye yıllarca ihmal
edilmiş...
* Başım köpük
köpük, içim dışım deniz. / Orhan Veli
* Yaşamak bir
ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine.
Böylesine özgürlük ve kardeşlik kokan dizelerin sıcaklığını
yaşamak istemeyen insan olur mu?.. Evet, olur!.. 3 Aralık 1964 tarihli Düşünen
Adam'da yayınlanan Fuat Uluç'un yazısını okuyoruz: 'Görüyor musun: Türk milleti
için istediği hürriyeti ve kardeşçe yaşama tarzını? Demek bir ağaç gibi tek ve
hür olacağız. Peki, fakat ağacın hürriyeti nedir? Dikildiği ve bittiği yerin
ömrü boyunca esiri kalmak, her rüzgara boyun eğmek değil mi?.. Ağaçca hürriyete
ihtiyacımız yok bizim. Hele bir orman gibi kardeşçe yaşamaya... Çünkü
ormanlarda boy atamayan ağaçlar önce serpilmişlerin dalları tarafından
boğuldukları ve güneşten yoksun bırakıldıkları için filizden fidana dönmeden kurur,
kırılır, çürürler. Kaderleri gökyüzüne doğru gururla dalbudak salanlara gübre
olmaktır. Yere batsın kardeşçe yaşamın böylesi.
* Darıca'daki
özel bir hayvanat bahçesine getirilen yavru timsahın bir ziyaretçinin attığı
taşla öldürüldüğünü biliyorum!..
* Arapça 'şems'
güneş demektir... 'İyye' ise dişilik ekidir. Yani, yağmurlu havalarda altına
sığındığımız şemsiye aslında 'güneşlik' anlamına gelmektedir. Arap kadınların
kızgın çöl güneşinden korunmak için taşıdıkları şemsiyeyi yağmurda yürüyen bir
erkeğin elinde görmek elbete güldürür Türkçeyi!.. Nazım Hikmet'in şemsiyeyi
eteklik giymiş bastona benzetmesi boşuna değildir.
* Bütün
şemsiyeler iki kişiliktir. Şemsiyelerin tek kişilik olmaya başlandığı bir
dünyada komünizmin öldüğünü söyleyebiliriz.
* Mr. Conrad
Hilton, Taksim gezisinden Maçka'ya kadar uzanan 2 numaraları parkı Demokrat
Parti'den istemiş ve yeşil alan üstüne Hilton Otelini dikmiştir. Demokrat
Partililerin kendisine düzenledikleri göbek danslı eğlencelerle yüz bulan Hilton
aynı hızla Viyana'ya gider ve oradaki bir parkın da otel yapması için kendisine
verilmesini ister... İster istemesine ama avucunu yalar. Çünkü, karşısına
emperyalizmin kucağına oturmaya hazır bir partiyi değil, sosyalistleri bulur!..
* Hezarfen Ahmet
Çelebi- IV. Murat tarafından bir kese altınla ödüllendirilen kuş adam,
sakıncalı bulunarak sürüldüğü Cezayir'de İstanbul'un özlemi içinde ölmüştür.
IV. Murat'ın kızı Kaya Sultan'ın doğduğu gece yapılan
şenliklerde İstanbul, bir insanın uçuşuna ikinci kez tanık olur. Sarayburnu'nda
ateşlediği fişeğin ucuna oturan Lagari Hasan Çelebi, havalanan fişeğin barutu
bitince kanatlarını açarak Sinan Paşa Kasrı önünde deniz iner ve yüzerek karaya
çıkar. IV. Murat, Hasan Çelebi'ye de bir kese altın verip, Kırım'a sürdürür!..
Abdülmecid'in kızkardeşi Adile Sultan'ın düğününde
Haydarpaşa Çayırı'nda üçüncü kez havalanan Comasgi, padişahın kendisine bir
kese altın verip bir yerlere sürgüne göndermesine fırsat vermez!.. Çünkü, uçuş
sırasında aniden çıkan poyraz sonucu İtalyan baloncu Comasgi gözden kaybolur ve
kendisinden bir daha haber alınamaz.
* Beş saat sonra
maviliğinde senin
Beş saat sonra hürriyet
/ Nazım Hikmet
* Eyfel Kulesi'ni
neye benzetiyor Nazım: 'Bu sipsivri, küçücük kafalı, çelik bir zürafaya
benzeyen kule, Paris şehrinin meşhur bir acayipliğidir.'
1896 yılında, Fransa'da yeni kurulan Demir-Çelik Endüstrisi
ve Sanayi devrimini simgelemek için Paris'te sergilenmek üzere açılan anıt
yarışmasına 700 yapıt katılır. Birinciliği aerodinamiğin babası sayılan Gustave
Eiffel kazanır.
15.000 parçadan oluşan 7.000 ton demirin 2,5 milyon çiviyle
tutturulmasıyla oluşan kule 1899 yılının Mart ayında10.100 ton ağırlığında bir
bebek olarak dünyaya açar gözlerini!..
Parisli terzi Birdman Reisfeldt, kendi yaptığı kanatlı
elbisesi ile uçmak üzere 1911 yılında Eyfel Kulesi'ne çıkar'!.. Uçuş denemesi
başarısızlıkla sonuçlanan terzinin bedenine otopsi yapıldığında ortaya çıkan
rapor tam bir kara mizah örneğidir: ölüm nedeni yere çarpma değil, havadayken
geçirdiği kalp krizidir.
Eyfel Kulesi'nde toplam 1789 basamak bulunur. Her dört yılda
bir yüzüne sürülen 40 ton boyayla makyajı tazelenir...
* 10 Kasım 1950
gecesi birkaç günlüğüne geldiği Ankara'nın karanlık bir sokağında yürürken
belediyenin kazdığı bir çukura dülşer Orhan Veli. Başından yaralanan şair iki
gün sonra geldiği İstanbul'da ağrı ve sızılarından şikayet ediyordu. 14 Kasım
salı günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalaşır ve kaldırıldığı
Cerrahpaşa Hastanesinde saat 22.30'da İstanbul martılarını öksüz bırakır!..
Doktorlar, alkol zehirlenmesi teşhisi koydukları Orhan Veli'ye otopsi yapınca
gerçek ortaya çıkar: Ankara'daki kazada beyin damarlarından biri çatlayan şair
beyin kanaması geçirerek ölmüştür.
* Şiiriçi Hatları
Vapuru...
^-^
KEDİLER ^-^
* ... içinde bir
kedi ile bir yılan bulunan bir torbaya...
* Sahilden
Sarayburnu'na kadar gelen tren yolunun kent içine bağlanması için Topkapı
Sarayı ile deniz arasına kara kedi gibi girmesi gerekiyordu.
* Kül Kedisi adlı
şiirimin...
* ... asansör
boşluğuna itilen bir kedisin sen.
* ... NAZIM
Hikmet, kızkardeşi Samiye Yaltırım'ın kedisi için yazdığı şiiri Tarih Öğretmeni
Yahya Kemal'a uzatır:
Yeşil deniz gibi gözleri vardı
Beyaz tüyleriyle bir küme kardı
Ağzını süsleyen sedef dişlerdi
Baygın nazarı ta ruha işlerdi
Severken aldatıp birden kaçardı
Okşarken ansızın pençe açardı
Onda bir kadının gururu vardı
Sürmeli gözlerinden riya akardı
... kendisini eve davet ettiren Yahya Kemal kediyi gördükten
sonra şunları söyler Nazım Hikmet'e: 'Sen bu pis, uyuz kediyi böyle övmesini
biliyorsan şair olacaksın.'
* Sf/ 132
*
Kuyruklu Şiir
Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani;
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani;
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Cevap
-Ciğercinin kedisinden sokak kedisine-
-Ciğercinin kedisinden sokak kedisine-
Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen komünistsin.
Demek bütün binaları yakan sensin.
İstanbul'dakileri sen
Ankara'dakileri sen…
Sen ne domuzsun, sen!
Demek ki sen komünistsin.
Demek bütün binaları yakan sensin.
İstanbul'dakileri sen
Ankara'dakileri sen…
Sen ne domuzsun, sen!
Orhan Veli Kanık
* Nazım Hikmet,
'Ben Tekiri Severim' yazısında 'Tekir kedimle karşılıklı oturup konuştuğum
olmuştur' diyerek tüylü dostunun şu sözlerin kulak verir: 'Yaptıklarımı kötü
buluyorsan, niçin beni kapı dışarı etmezsin? Çünkü tavan arasında fareler var. Geceleri
seni uyutmuyorlar. Onları tutayım diye besliyorsun beni. Sonra karşında mırıl
mırıl dolaşmam hoşuna gidiyor... Gözünü eğlendirmem için bana ciğer verdiğini
bilmiyor muyum sanki?.. Hem tavan arasındaki fareleri yutayım, hem gözünün
eğlencesi olayım, sonra da bana ciğer alıyorsun diye bir de yaltaklanayım mı?
Kedisinin verdiği karşılıktan rahatsız olmayan Nazım Hikmet
yazısını şöyle bitirir: 'Tekir'im ne vakit bana böyle karşılık verse, ben ona
diyecek söz bulamam. Anlarım ki, belki de böyle düşündüğü için onu seviyorum.
Siz isterseniz, gün ağarıncaya dek karda, yağmurda kapınızı bekleyen, dövseniz
de sövseniz de yaltaklanmaktan vazgeçmeyen Karabaş'ı seviniz, ben Tekir'i
severim.'
Nazım Hikmet'in insana 'yaltaklanan' hayvanları sevmediği
yukarıdaki sözlerinde son derece açıktır. Ki, bu yüzden, Orhan Veli'nin
şiirindeki sokak kedisinin Nazım Hikmet olduğunu söylemekle aldanmamış
oluyoruz!..
* Nazım Hikmet
sokak kedisi de, Yahya Kemal ne kedisi?.. Ne olacak, Mart kedisi!..
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/ 25
... iplemi
asıldı?..
* Sf/ 30
... çocuklar ,
kurumak...
* Sf/ 35
... Christi'nin1926...
* Sf/ 36
... günümüzde,bir...
* Sf/ 49
... düşündüm.Kadının...
* Sf/ 93
... atsözünün...
* ... 'yüzünü
kızdırıp' bir adresine girer!..
Temmuz 2016
Yazar Hakkında Bilgi= http://sunayakin.com.tr/tr/anasayfa
ARKA KAPAK –
Saraylardan haber uçar 'bizi
de yaz' diye, duymazlıktan gelir.
İnadına gecekonduları, Kız
Kulesi'ni, işçi kahvelerini yazar.
Yağmur pencerede sırasını
beklerken; o şemsiyeleri yazar.
Pembe dizilerde balonlar
uçarken; işçi sigaralarının ucunu yazar.
İncili boncuklu kadınlar
aynalarda gezerken; o, 'lambalı kadın'ı yazar.
Birileri Hırsızistan'a damat
olurken; hiç üşenmez, Berberistan'ın kanaryalarını yazar.
Yarış atlarına ve süs
köpeklerine övgüler düzer birileri; o, atlıkarıncaya içi giderek bakan
çocukları yazar.
Bal tutanlar parmaklarını
yalarlar; o, denize dökülen simitleri yazar.
Medya hokkabazlar para sayma
makinalarını ceplerinde taşırken; O, Ahmet Samim'i yazar.
Haydarpaşa'nın gelininden söz
edilir gazetelerde; o, Haydarpaşa'nın işçi tulumuyla dolu gardırobunu yazar.
Ve herkes gecenin bir yerinde
söndürmüşken fenerini;
Sunay Akın
birileri ateşin altını
beslesin, karanlık defolup gitsin diye, 'devrim' sözcüğü güzel kitapların ilk
sayfasına yazılsın diye,
sabahlara kadar beynine fazla
mesai yaptırıp,
Nazım Hikmet'in gülümseyen
bir fotoğrafına bakarak
'İstanbul'un Nazım Planı'nı
yazar.
Akgün Akova
Defterimden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder