Aslında kitapta altı çizilesi diye nitelediğimiz gayet hoş cümleler ve fikirler var. Ancak neden bilmiyorum okurken bir akıcılık ve bütünlük hissedemedim.
Bazı cümleler ise biraz zorlama geldi. Mesela: 'İçinde kaynayan mağmayı evcilleştirmenin, yaratıcılık alanına kanalize etmenin bir yolu yok mu?', gibi...
'Kitaptan Alıntılar' bölümüne göz attığınızda göreceğiniz gibi aslında kitabın barındırdığı bir şiirselliğin de olduğunu belirteyim:)
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - Büyücüye Mektuplar / Muzaffer Oruçoğlu
BÜYÜCÜYE MEKTUPLAR
Yazarı: Muzaffer
ORUÇOĞLU
Türü: Deneme -
Mektup
Yayın
Hakları: Babek Yayın
- 1.
Basım: Temmuz 2006
Kapak
Resmi: Muzaffer Oruçoğlu
- 157 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Her insan bir
felsefedir.
* Saçlarımın
uçlarından öp beni.
* Dıştan değil,
içten gülümseyen bir insan olduğumu anlarlar belki.
* Günümüz
insanına değil de, dört bin yıl öncesinin bir Sümer kadınına, ya da o dönemin
bir tapınak rahibesine sormak lazım aşkın ne olduğunu.
* 2500 yıl önce
Konfüçyüs, bir ülkenin doğru yönetilip yönetilmediğini, ahlak açısından yücelip
yücelmediğini anlamak için, o ülke müziğinin düzeyine akmak gerektiğini
söylüyordu.
* İçim şehla.
* Karanlıktan
korkmayacaksın. Karanlık, görünen her şeyin uyuma hakkıdır.
* Fakir Baykurt
bana, kocakarı sohbetlerini çok dinlediğini, onların sohbetlerindeki ilginç
hikayeleri, orijinal sözcükleri, deyimleri, atasözlerini, tekerlemeleri,
bedduaları vs. titizlikle not ettiğini, eserlerini böylesi bir kaynakla
beslediğini, Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne 600 sözcük kazandırdığını
anlatmıştı.
* Dipsiz bir
karanlığı andırıyorsun. Ben bu kadında bir şeyi yitirirsem bulamam...
* En uzun süre
kullandığın aynayı gönder bana.
* Sürekli para
kazandığı için kendisini kazanamayan bir tanıdık...
^-^ KEDİLER ^-^
* ... kapkara ve
dişi bir kedinin gözleri gibi...
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/ 9
... küyüphane kapalıydı.
* Sf/ 19
...büyük sorunum
* Sf/ 43
... ne kaazandırdın...
* Sf/ 120
... ikinci cildtini...
* Sf/ 136
Açılış günü, isviçreli...
Aralık 2016
Yazar Hakkında Bilgi= Muzaffer Oruçoğlu (d. 18 Mart
1947), 68 Kuşağı önderlerinden yazar, şair,
besteci ve ressam.
18 Mart 1947'de Kars'ın Büyük Zavot
(Boğatepe) köyünde doğdu. Köyünde ilkokul olmadığı için
ilkokulun ilk üç yılını komşu köyün (Küçük Zavot) okulunda, bir yılını kendi
köyünde, son yılını da Kars'ta okudu. Kars Orta Okulu'nu bitirdikten sonra, Öğretmen
okulu sınavlarını kazanarak Rize Öğretmen Okulu'na, iki yıl sonra da İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na
gitti. Bu yatılı okulun hazırlık lisesini bitirerek Fen Fakültesi matematik astronomi bölümüne
girdi.
1969, 1970 ve 1973'de
İstanbul'da yakalandı ve ömürboyu hapse mahkûm edildi. Günlerini şiir ve roman
yazarak geçirdi. Türkiye Komünist
Partisi/Marksist-Leninist adlı örgütün kurucusu olmaktan ve
değişik zamanlardaki silahlı eylemlerinden dolayı 13 yıl 4 ay hapiste kaldıktan
sonra askere gönderildi. Askerden 40 gün sonra, Mayıs 1986’da Yunanistan'a
kaçtı. Fransa'da
iltica etti. Yeniden roman yazmaya ve resim yapmaya başladı. Çeşitli dergilerde
ve çeşitli konularda makaleleri yayınlandı.
1988'de evlenerek Avustralya’ya
yerleşti. Bu kıtada ilkin iki yıllık resim ve heykel kolejini (Northern
Melbourne Institute of TAFE, Greensborough) bitirdi. Daha
sonra Royal
Melbourne Teknoloji Enstitüsü'ne bağlı kamu sanatı bölümünde üç yıl
resim ve heykel eğitimi yaptı.
Şimdiye kadar toplam altı
ülkede 40'tan fazla kişisel resim sergisi açtı. 13'ü roman, 7'si şiir,
2'si masal olmak
üzere 28 kitabı yayımlandı. Halen roman yazmakla meşgul olmakta, Devrimci Demokrasi gazeteside
köşe yazarlığı yapmakta ve Avustralya'da
yaşamaktadır.
Tohum en bilinen ve
en gözde romanıdır. Romandaki "Azeroğlu" karakteriyle kendini
anlatmıştır.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Muzaffer_Oru%C3%A7o%C4%9Flu
ARKA KAPAK –
Dipsiz bir karanlığı
andırıyorsun. “Ben bu kadında bir şeyi yitirirsem bulamam”, düşüncesi bana
ilginç ve çekici geliyor. Gemlenemezliğin, vahşiliğin çekiyor beni. Sende
yitirdiğim ve yitireceğim her şeyin dönüp dolaşıp, eninde sonunda bana
katılacağı inancı var bende. Saflığın, mahkumluğun çekiyor beni. Bende olmayan
ve bana bir türlü yaklaşamayan özelliklerin çekiyor beni. İç çatışmaların,
soruların, saldırıların, yarattığın eserler karşısındaki hayranlığın ve
arayışını yitiren o ürpertici yalnızlığın çekiyor beni.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder