Listenin 22. sırası: Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap...
♥ Daha önce kitaplarını okuyup sevdiğim yazarlardan kitaplar ♥
Nazlı Eray'ın okuduğum her kitabından etkilendim ve çok sevdim.
Yazarla ilgili diğer paylaşımlarıma göz atmak isterseniz:
Elyazması Rüyalar - Nazlı Eray
Aydaki Adam Tanpınar - Nazlı Eray
Yoldan Geçen Öyküler - Nazlı Eray
Kategori dahilinde okuduğum diğer kitaplar:
Reklamı Atla - Seray Şahiner
Okuma halleri fotoğraflarıma bakmak isterseniz:
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - İmparator Çay Bahçesi / Nazlı Eray
Okuma Halleri, Fotoğraflarla - İmparator Çay Bahçesi / Nazlı Eray
İMPARATOR ÇAY BAHÇESİ
Yazarı: Nazlı
ERAY, 1997
Türü: Roman
Yayın
Hakları: Everest Yayınları
- 1.
Basım: Nisan 2015
Kapak
Tasarımı: Füsun Turcan Elmasoğlu
- 216 sayfa
Kitaptan Alıntılar;
* Bir gün bana
şöyle demişti: 'Biliyor musun, seninle birlikte senin hayatını yaşıyorum ben.
... 'Evet, seninle birlikte, senin hayatını yaşıyorum ben.
Dakika dakika, saniye saniye.
(Elyazması Rüyalar kitabında da aynı durum mevcut:))
* Niçin duymaz
beni garson?
Duymaz, görmez bile.
Ama niçin?
Sizi buradaki çeşitli erkeklerin kafasındaki kadınlardan
biri zannetmiştir de ondan.
... hayal kadınlar bunlar. Anlıyorsunuz ya... Erkeklerin
düşlerinde kalmış, yüreğin bir köşesine sıkışmış, dudaklarda fısıltıya
dönüşmüş, geçmişin derinliklerinde bir yerde yok olmuş, delicesine sevilmiş,
kavuşulmuş ya da ulaşılamamış kadınlar. Hayal kadınlar işte.
* Kürk fazla
kullanılıyor!
... Kürkümü koltuğun üstüne atıp...
... Ona aldığım kürkleri dolapta, askılarında unutmuş.
... Kürklerimi dolapta unutmuşum evde çıkarken.
... Her zamanki gibi paha biçilmez kürkler içinde.
... yere kadar uzun, siyah bir vizon kürk giymişti.
* Ben orucumu
onunla bozuyorum.
(Orucumu açıyorum yerine bozuyorum demek genelde kullanılıyor ama ben çok doğru bulmuyorum.)
* -gece- Çok
zenginsin. İçinde sonsuz şeyler barındırıyorsun. Düşündükçe şaşırıyorum. Gün
senin yanında fakir kalır. Gündüz hep yapılması gereken, ciddi işler yapılır. Oysa
gece... Gece her şeyin her an olabileceği bir zaman dilimi...
* Yirmi dört saat
kendi yaşamımın dışına çıkabilmeyi isterdim. Belleğimde taşıdığım geçmişten ve
beni bekleyen gelecekten yirmi dört saat için soyutlanmak isterdim. Sevgilimi,
beklentilerimi, umutlarımı, acılarımı, alışkanlıklarımı, kısaca bana ait olan
her şeyi yirmi dört saat için unutmak isterdim.
* Anılar
yaşlanmaz ki...
^-^
KEDİLER ^-^
* Kedi gibi
yumuşak...
* Bir köşede ev
kedisi gibi sessiz ve suskun oturan...
* ... bir kedi
sıcaklığı ile...
- Yazım-Basım Hataları -
* Sf/ 140
Sağol...
* Sf/ 143
... kollarını boynu
dolamıştı.
NİSAN 2016
Yazar Hakkında Bilgi= Nazlı Eray,
Ankara’da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma
Bakanlığı’nda tercüman olarak çalıştı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı
yaptı. Edebiyatçılar Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye
Yazarlar Sendikası ile Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi, 1977 ve 1978
yıllarında Yaratıcı Yazın dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesi’nin Onursal
Üyesidir.
Yazmaya 1959’da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü “Mösyö Hristo” ile
başlayan Eray’ın ilk öykü kitabı Ah Bayım Ah 1975’te çıktı. “Laz Bakkal” başta
olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. “Karanfil Gece Kursu” öyküsüyle 1988
Haldun Taner Öykü Ödülü’nü, Aşkı Giyinen Adam romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman
Ödülü’nü kazandı. Türk Kütüphaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009),
Başkent Rotary Kulübü’nün Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu
Sanatları Derneği’nin ilk Mavi Anka Ödülü’ne (2014) layık görüldü.
Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer’in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink’te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Öykülerinden kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. “Monte Kristo” ve “Rüya Sokağı” öyküleri 2005’te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafından L’ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye’de sahnelendi.
Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayıs 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.
Nazlı Eray’ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer’in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and Ink’te (“Kan ve Mürekkep”) yer aldı. Öykülerinden kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. “Monte Kristo” ve “Rüya Sokağı” öyküleri 2005’te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafından L’ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye’de sahnelendi.
Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayıs 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.
ARKA KAPAK –
Fantastik edebiyatın
kraliçesi Nazlı Eray gerçeğin üzerine büyülü bir tül çekiyor! Hangimiz
sevdiklerimizin geri geldiği, onlarla son kez buluşabildiğimiz sihirli bir
bahçe hayal etmedik? Nazlı Eray hayallerimizi gerçek kılacak ruhsal bir
seferberlik ilan ediyor. Dünyada bıraktıkları için mezarından çıkıp gelen bir
sevgili, cennet bekçisi irfan, çok uzaklarda kalmış bir aşk, mermer mezar
taşının üzerine düşmüş, konuşan bir fotoğraf, gelgitli aşklarını anlatmak için
dile gelen ve hayatına giren her adam için bir kez açan, Gül Abla'nın
afrikamenekşeleri, kaybettiğiniz insanlarla yeniden buluşabileceğiniz,
imkânsızın gerçeğe dönüştüğü bir çay bahçesi yazarın düş dünyasından sökün
ediyor.
imparator Çay Bahçesi 'ni yol kenarında gördüğüm an, tüm yapıt çalkalandı ve her şey birden yerli yerine oturdu. Tıpkı bir mevsim gibi...
-Nazlı Eray-
"Nazlı Eray sadece ayrı dünyaları ve ayrı çağlardan insanları bir araya getirmiyor, aynı zamanda çağımızın anlatı türlerinden, bilim kurgu ile geçmiş yüzyılların anlatı türlerinden masalı, fantastik bağlamda bir arada yoğuruyor."
-Berna Moran-
imparator Çay Bahçesi 'ni yol kenarında gördüğüm an, tüm yapıt çalkalandı ve her şey birden yerli yerine oturdu. Tıpkı bir mevsim gibi...
-Nazlı Eray-
"Nazlı Eray sadece ayrı dünyaları ve ayrı çağlardan insanları bir araya getirmiyor, aynı zamanda çağımızın anlatı türlerinden, bilim kurgu ile geçmiş yüzyılların anlatı türlerinden masalı, fantastik bağlamda bir arada yoğuruyor."
-Berna Moran-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder